Erdoğan'ın balkan ülkeleri çıkarmasından ikinci gün notları
- GİRİŞ08.09.2022 09:29
- GÜNCELLEME09.09.2022 09:39
Saraybosna’da kaldığımız otelin önünde ayaküstü sohbet ettiğimiz Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın yakın kurmaylarından biri, “Balkanlar söz konusu olduğu zaman iki kere iki her zaman 4 etmez” dedikten sonra şöyle bir eklemede bulundu.
"SONUÇ BAZEN 5 EDER, BAZEN 3 EDER"
Duyunca taaccüple karşıladığımız bazı haberler, ayaküstü konuştuğum ismin gerçekten de doğru söylediğine delalet ediyor.
Bosnalı Sırpların Bosna Hersek ile, Sırbistan’ın Kosova ile ciddi krizler yaşadığını biliyorduk ama Sırbistan ile Hırvatistan arasında çok ileri boyutlara giden bir krizle ilgili duyduklarımız gerçekten şaşırtıcı oldu.
Bir ay kadar önce şöyle bir şey olmuş:
Hırvatistan, dün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ağırlayan Sırbistan Cumhurbaşkanı Vucic’in ülkeye girişine yasak getirmiş.
Evet, yanlış okumadınız.
Bir Balkan ülkesi, komşusu olan diğer Balkan ülkesinin cumhurbaşkanına ülkeye bildiğiniz giriş yasağı koymuş.
Gerekçesi de, Sırp liderin İkinci Dünya Savaşı sırasında Hırvatistan’daki en büyük toplama kampını ziyaret etmek istemesi imiş.
Buna karşılık olarak da Sırplar, hemen misillemede bulunup, Hırvatların Başbakanına Sırbistan’a giriş yasağı getirmiş.
Dünkü yazımda Erdoğan’ın Balkan coğrafyası için "sakinleştirici" rolünden söz etmiştim.
Bu rolün ikinci bir yansımasına dün, Belgrad'da iki cumhurbaşkanının basın toplantısında şahitlik ettik.
Ev sahibi sıfatıyla konuşan Sırbistan Cumhurbaşkanı Vucic, Türkiye ile Sırbistan arasındaki ilişkilerin altın dönemini yaşadığını söyledi.
Erdoğan’ın Türkiye’de büyük işler yaptığına atıf yaptıktan sonra Türkiye’yi ziyaret edecek olan Sırbistan vatandaşlarının bu gelişmeleri yerinde görebileceklerini dile getirdi.
Öğrendik ki, daha önce turistik amaçla Hırvatistan’a giden Sırp turistler, iki ülke arasındaki gerilimler tırmanışa geçip, yukarıda sözünü ettiğim türden gelişmeler yaşanınca rotayı Türkiye’ye kırmışlar.
Bu yıl Türkiye’ye Sırbistan’dan 300 bin turist gelmiş.
Haberlerde okumuşsunuzdur.
Erdoğan'ın ziyareti sırasında hem Bosna Hersek, hem de Sırbistan'la "kimlik kartıyla seyahat" dönemi için imzalar atıldı.
Bu da demek oluyor ki, karşılıklı seyahatler önümüzdeki dönemde de artarak devam edecektir.
Belgrad’da iken, Sırpların Türkiye’ye dönük bu ilginin gerekçelerini anlamaya çalıştım.
Bunlardan birinden dün söz etmiştim.
Diğer aktörlerin aksine, Türkiye’ye ve Erdoğan’ın dengeli, barışçıl yaklaşımına karşı ciddi bir güven var.
Yugoslavya döneminde izlenen denge politikasının mirasından söz eden yorumlar da dinledim.
“Burası Balkanlar. Güçlü olana her daim yakınlık olur” türü bir değerlendirme de.
Yakın geçmiş, kabaran Sırp milliyetçiliğine karşı her daim dikkatli ve uyanık olmayı zorunlu kılıyor.
Ki, son dönemdeki kriz başlıklarına bakınca Rusya’nın da kışkırtmasıyla yine böyle bir ‘kabarma’ durumuyla karşı karşıya olduğumuz ortada.
Yakınlarda Belgrad’da yapılan gösterilerde, Rusya Kiev’e, Sırbistan Kosova’ya sloganları atılıyordu.
Erdoğan’ın diğer etnik gruplar gibi Sırplar üzerindeki ağırlığı ve sakinleştirici rolü işte bu anlamda da gerilimlerin çatışmaya dönüşmesini durdurmaya dönük katkı sağlayabilir.
Dün, Erdoğan’ın üç ayaklı gezisinin ilk ayağı olan Bosna Hersek’ten izlenimlerimi paylaşmıştım.
İlk günkü izlenimlerden bazı eksikler kaldı.
Bosna’da 2 Ekim’de önemli bir seçim var.
Bu seçimlerle ilgili ilgimi çeken husus şu oldu:
Ülkedeki Boşnakların en büyük siyasi partisi olan Demokratik Eylem Partisi'nin (SDA) Devlet Başkanlığı Konseyi adayı Bakir İzetbegovic’e karşı, 11 siyasi partiden oluşan muhalefet bloğu, Sosyal Demokrat Parti'nin (SDP) adayı Denis Becirovic'i desteklediğini açıklamış.
Daha kolay anlayacağınız şekilde anlatayım:
Bizdeki 6’lı masa, Bosna’da 11’li masa olarak oluşmuş, ya da oluşturulmuş.
Benzeri bir başka örneği de Macaristan’da görmüştük malumunuz.
Orada da 6’lı bir masa kurulmuş ama proje tutmamıştı.
2 Ekim seçimlerinin sonuçları bu bakımdan da önem taşıyor.
Yorumlar27