İran istihbaratı adına casusluk davasında kritik karar!

İran istihbaratının bazı rejim muhalifi isimleri Türkiye'den kaçırma planlarına yardımcı oldukları iddiasıyla yargılanan 13'ü tutuklu 16 sanıktan 2'sinin adli kontrol şartıyla tahliyesine karar verildi.

GİRİŞ 14.10.2022 10:51 GÜNCELLEME 14.10.2022 11:30
Bu Habere 2 Yorum Yapılmış

İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya tutuklu sanıklar ve avukatları katıldı.

Duruşmada savunmasını yapan İran uyruklu sanık Morteza Soltan Sanjari, sanık İhsan Sağlam ile Burkina Faso'da iş yapmak için iki kez Afrika'ya gittiklerini, patronunun ise Seyed Mehdi Hosseini adlı kişi olduğunu söyledi.

Sanık Sanjari, iddianameye göre kendisinin İran istihbaratı saha elemanı olarak gösterildiğini ve İran istihbaratının parasını taşımakla suçlandığını belirterek, "Bunlarla alakam yok, sadece tercümanlık yaptım. Casusluk ve adam kaçırma gibi işleri o sırada fark etmedim." dedi.

İranlılar tarafından kendisine baskı yapıldığını öne süren Sanjari, "Sonra bana işkence yapıp paramı aldılar. Apar topar İran'dan kaçtım ve Türkiye'ye geldim. Türkiye'ye gelince iki yıl İhsan Sağlam'ın şirketinde çalıştım. Bana 'En Müslüman ülke neresi diye sorsalar, Türkiye derim. Samimice anlatıyorum. İran'da adamı direkt öldürüyorlar." ifadelerini kullandı.

Sanık, çapraz sorgusu sırasında, İranlıların, meslekten ihraç edilen savcı sanık Davut Yılmaz'ı İran'a çağırdıklarını ancak Yılmaz'ın bunu kabul etmediğini anlattı.

Mahkeme başkanının "Türkiye'de yaşayan bir İran rejim muhalifinin kaçırılması için kaç paraya anlaşılıyor?" sorusu üzerine sanık bu miktarın 50 bin dolar olduğunu belirtti.

Duruşmada savunma yapan diğer tutuklu sanıklar da tahliye ve beraat talebine bulundu.

Mahkeme heyeti tutuklu sanıklardan Tuncay Buyurgan ve Kamil Taşçı'nın adli kontrol şartıyla tahliyelerine karar verdi. Aralarında Davut Yılmaz ve İhsan Sağlam'ın da bulunduğu 11 sanığın tahliye taleplerini reddeden heyet, eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı erteledi.

İDDİANAMEDEN

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, İran istihbaratının, yurt dışı operasyonlarında "makul reddedilebilirlik ilkesi" doğrultusunda hareket ettiğine vurgu yapılarak, bu kapsamda operasyonun ifşası durumunda konunun İran ile bağlantısını inkar edebilmek amacıyla çalışmalarını yerel şahıslar/kriminal gruplar üzerinden gerçekleştirildiği aktarıldı.

İddianamede, sanıklar Davut Yılmaz, İhsan Sağlam, Metin Ergün, Morteza Soltan Sanjari, Mehmet İyigün, İsmail Sağlam, Muharrem Sağlam, Hakan Sağlam, Erdal Sağlam, Hüdaiverdi Çitak, Kamil Taçşı, Tuncay Buyurgan, Tuba Eren ve Behnaz Ebrahimihajisarayi'nin organize şekilde hareket ederek, Türkiye'ye sığınan İran uyruklu uluslararası koruma altında bulunan rejim muhalifi kişileri kaçırmak amacıyla oluşturulan suç örgütü içinde bulundukları belirtildi.

İran İslam Cumhuriyeti istihbarat servisinde görevli oldukları anlaşılan ve dosyaları ayrılan bazı şüphelilerin liderliğinde, İran'dan kaçarak Türkiye'ye sığınan ve uluslararası koruma altına alınan mağdurların tespit edildiği anlatılan iddianamede, bu şahısları hile ile korkutarak veya zorbalık yaparak yasa dışı yollardan tekrar İran İslam Cumhuriyetine götürmeyi ve İran'dan kaçanlara göz dağı vermeyi amaçlayan örgütlü yapının oluşturulduğu kaydedildi.

İddianamede, bu örgütlü yapı içinde Davut Yılmaz, "By Sağlam" adlı savunma şirketi sahibi İhsan Sağlam ve Hüdaverdi Çıtak'ın suç işlemek amacıyla kurulan örgütün yöneticisi konumunda bulundukları, örgüt üyelerine hiyerarşik olarak yöneticilik ve organizatörlük vasfı ile talimat verdikleri ifade edildi.

Tüm sanıkların "siyasal veya askeri casusluk" suçundan 15'er yıldan 20'şer yıla kadar hapisle cezalandırılması istenen iddianamede, sanıklar Davut Yılmaz, Hüdaverdi Çıtak ve İhsan Sağlam'ın "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak" suçundan 4'er yıldan 8'er yıla kadar, diğer 13 sanığın ise "suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak" suçundan 2'şer yıldan 4'er yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi.

Sanıklardan Davut Yılmaz'ın ayrıca "kamu görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma" suçundan 5 yıldan 24,5 yıla kadar hapisle cezalandırılması istenen iddianamede, diğer sanıkların da "birden fazla kişiyle birlikte kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma" suçlarından 2 yıl ile 24,5 yıl arasında değişen sürelerde hapislerinin istendiği belirtildi.

Öte yandan savcı Davut Yılmaz, 22 Eylül 2022'de HSK kararıyla meslekten ihraç edilmişti.

KAYNAK: AA
Bahadır Alemdar Haber7.com - Editör
Haber 7 - Bahadır Alemdar

Editör Hakkında

Trabzon’da dünyaya geldi. İlk ve orta öğrenimini İstanbul’da tamamladı. Bahçelievler Anadolu Ticaret Meslek Lisesinde ‘Web Programcılığı’ bölümünden mezun oldu. Yüksek öğrenimini, Atatürk Üniversitesinde ‘Yeni Medya ve Gazetecilik’ mezunu olarak tamamladı. Gazeteciliğe ilk adımını 2011 yılında attı. 12 yıllık profesyonel meslek hayatında SEO içerik ve muhabirlik de dahil olmak üzere ağırlıklı olarak gündem, dünya, ekonomi, spor ve teknoloji kategorilerinde birçok haber ve röportaja imza atarak galeri ve video hazırladı. Bahadır Alemdar, meslek hayatına Haber7.com'da aktif olarak devam etmektedir.
YORUMLAR 2
  • Abdullah 2 yıl önce Şikayet Et
    Böyle Saçma Kanun mu olur ya hu... Casukluk Suçlusu bile adli kontrol şartı ile serbestlikten faydalanıyor... Allah (cc) yardımcımız olsun inşaAllah... Amin...
    Cevapla
  • Misafir 2 yıl önce Şikayet Et
    Ajanlar ülkede cirit atıyor
    Cevapla
DİĞER HABERLER
Balıkesir'deki patlamaya ilişkin bakanlardan peş peşe açıklamalar!
CHP lideri Özgür Özel'den akla ziyan Özlem Gürses savunması: Devrik cümle kurdu