Diyarbakır’dan bildiriyorum
- GİRİŞ17.10.2022 09:49
- GÜNCELLEME19.10.2022 09:33
Cuma günü hem şehrin nabzını tutmak, hem de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bir gün sonra yapacağı mitingi izlemek üzere Diyarbakır’a uçtuk.
İstanbul’dan gelen bir grup meslektaşımızla birlikte.
Diyarbakır’a varıp da kanaat önderleriyle bir araya geldiğimiz akşam saatlerinde, Bartın/Amasra’dan gelen o acı haber televizyonlara alt yazı olarak düştü.
Haliyle, canımız sıkıldı, moralimiz bozuldu.
Birkaç saat geçtikten sonra, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ertesi gün Bartın’a gitmek üzere Diyarbakır gezisini ertelediği haberini aldık.
Erdoğan’ın Diyarbakır çıkarmasını ve orada vereceği mesajları izleme şansı bulamadık ama İdris Kardaş ve İletişim Başkanlığı’nın etrafımızda pervane olan Diyarbakır ekibinin ‘kolaylaştırıcı’ rolü sayesinde, orada bulunduğumuz 30 saate gazetecilik faaliyeti anlamında değerli bilgi ve izlenimler sığdırabildik.
ŞEHRİN DEĞİŞEN ÇEHRESİ, NORMALLEŞEN ATMOSFERİ…
Önce şehirle ilgili izlenimlerimi paylaşayım…
Diyarbakır’a en son 6 yıl önce, hendek terörünün bıraktığı tahribat sonrası yeniden inşa ve imar çalışmalarını izlemek üzere gitmiştim.
PKK’nın hendek terörünü uyguladığı, sivil insanların evlerine zorla girip tüneller kazdığı, sokaklarını savaş meydanlarına çevirdiği olaylardan biri de burada Sur’da yaşanmıştı.
Sonrasında devlet/hükümet, diğer bölgelerde olduğu gibi burada yaşayan insanların da mağduriyetlerini giderdi.
PKK’nın Suriye’deki oluşumu Türkiye’ye taşıma niyetiyle başlattığı terör eylemleri yüzünden evleri yıkılan, tahrip olup kullanılamaz hale gelen insanlar güvenli yerlere taşındı, kendilerine önce kira yardımı yapıldı, inşaatı bittikten sonra da yeni evleri teslim edildi.
Peki, 6 yıl sonra nasıl bir Diyarbakır gördüm?
Kitabın ortasından yazayım:
Hem çehresi, hem de atmosferi ciddi anlamda değişmiş bir Diyarbakır buldum bu gidişimde.
Kentte ışıklar artmış.
Akşam saatlerinde, gece saatlerinde güvenlik kaygısı yaşamayan herhangi bir şehirde nasıl bir ortam varsa, aynı onlar gibi, öyle bir ortam buldum Diyarbakır caddelerinde, sokaklarında.
Normalleşme ifadesini yansıtabilecek bir cümle kurayım:
Gündüz saatlerinde gittiğimiz birçok yerde, rehberlerin sorumlu oldukları kafilelerin takibini kolaylaştırmak için kullandıkları bayraklarla kalabalıklar halinde dolaştıklarını gördüm.
Bu yıl, hem yerli, hem yabancı turist sayısında büyük artış olmuş.
POLİTİK TERCİHLERDE ÖNEMLİ KIRILMALAR YOK. HDP VE AK PARTİ GÜCÜNÜ KORUYOR
Diyarbakır politize bir şehir tabi.
Kentin politik iklimini doğru yerden okumak, nabzın sağlıklı şekilde tutmak önem taşıyor.
Cuma akşamı bir araya geldiğimiz kanaat önderlerine, kentin politik tercihlerinde bir değişiklik olup olmadığını sordum.
2017, 2018 ve 2019’da yapılan seçimlerle günümüzü kıyaslamalarını istedim.
Söylenilenlerin özeti şu:
HDP ve AK Parti dışında gücünü koruyan, yahut güçlenen bir parti yok.
HDP’den CHP’ye doğru çok minimal bir kayma olabileceği söylendi.
Ama o kadar.
AK Parti’den ayrılıp yeni kurulan partiler ise, Türkiye genelinde olduğu gibi buralarda da bir rüzgar estirememiş.
Sadece onların değil ama özellikle muhafazakar, dindar Kürtlerin yüzü, AK Parti’ye, ve yine özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’a dönük durumda.
Taleplerin de, beklentilerin de, umudun da, muhabbetin de muhatabı Erdoğan.
Sadece bölgesel dinamikler değil, kanaat önderlerinden birinin dediği gibi örneğin son dönemde dış politikada estirdiği rüzgar, başka yerlerde olduğu gibi Diyarbakır’da da Erdoğan lehine bir sempati havası oluşturmuş.
En son 2021 Temmuz’unda burada miting yapan Erdoğan, AK Parti’nin, kendisinin yaklaşımı değişti mi acaba diye sorgulayanlara karşı ciddi anlamda cevap veren bir konuşma yapmış, “2005’te nerede duruyor idiysek bugün de aynı yerdeyiz” demiş, çözüm sürecinin PKK ve HDP tarafından nasıl sabote edildiğini Diyarbakırlılara anlatmıştı.
“ESKİDEN DAĞA ÇIKANLARIN AİLESİ KENTTE İTİBAR GÖRÜRDÜ, ŞİMDİ “ÇOCUĞUM DAĞDA HEBA OLACAK” DUYGUSU VAR”
Kanaat önderlerinin sözlerini satır aralarından, önemli manşet cümleler çıkıyor.
Aktarayım.
-Eskiden dağa gidenin ailesi şehirde itibar görüyordu. Şimdi ise, “Çocuğum dağda heba olacak” duygusu var.
-PKK, Ortadoğu da maşa olmuş bir örgüt durumunda. Benim çocuğum dağa çıkarsa, Amerika’nın İran’ın menfaatleri için mi çıkacak düşüncesi var artık.
-Anne ve babaların bunu söylemesi çok önemli.
Osman Baydemir’in KCK üyesi belediye işçisine hem de ayakta hesap verdiği dönemler hatırlatılıyor.
Suriye’deki oluşumu Türkiye’ye taşıma umudunun arttığı dönemlerde, Kürtçe bilmeyen HDP milletvekillerinden birinin, Sur’a gelip, “Burada sosyalist kantonal bir model kuracağız” dediğinden bahsediliyor.
DİYARBAKIR CEZAEVİNDE…
Cumartesi günü gidip gördüğümüz yerlerden biri de, Diyarbakır Cezaevi oldu.
12 Eylül darbesi sonrası ağır işkence ve kötü muamelelerin yaşandığı, insanı insanlığından utandıran eziyetlerin yapıldığı bu cezaevi, PKK’nın büyüyüp güçlenmesine hizmet etmişti.
Cezaevinin içini gezerken, doğal bir refleks olarak o dönemde o büyük eziyetlerin yapıldığı yerleri aradı gözlerimiz.
Bizi gezdiren bir yetkili, cezaevinin fiziki durumunun zaman içinde çok değiştiğini söyledi.
Bize orada denilene göre, Erdoğan gelebilmiş olsaydı, Diyarbakır Cezaevinin müzeye dönüştürülmesi süreciyle ilgili yeni önemli bir karar açıklayacaktı.
Geziyle birlikte o kararın açıklanması de ertelenmiş oldu.
Yorumlar39