Tarih boyunca Türkiye'nin en çok depremin olduğu yer Antakya
Anadolu topraklarında depremden en fazla etkilenen yerlerin başında Antakya geliyor. Sabah gazetesi yazarı Erhan Afyoncu, tarih boyunca Antakya'da meydana gelen depremleri yazdı.
Ülkemizde meydana gelen büyük depremden en fazla etkilenen yerlerin başında Antakya geliyor. Antakya, Türkiye tarihinde en çok büyük depremlere maruz kalan bir şehir. Türkiye tarihinde son 2 bin 250 yılda yaşanan 100 büyük depremin en az 15’i Antakya’da meydana geldi.
Antakya, MÖ IV. yüzyılda İskender'in komutanlarından Seleukos tarafından Antiochia adıyla kuruldu. Daha sonra Seleukos Krallığı'nın başkenti oldu. Şehir, yol güzergâhları üzerinde olduğu için önemli bir merkez hâline geldi. Hıristiyanlık, Kudüs dışında ilk defa Antakya'da yayıldı. Birinci yüzyılın sonlarına gelindiğinde Roma İmparatorluğu'nun en önemli üçüncü şehriydi. Ancak Antakya kurulduğu zeminden dolayı tarih boyunca hep depremlere maruz kaldı. Halil Sahillioğlu, Ümit Ekin, Mehmet Yusuf Çelik, Gürhan Bahadır, Finkel-Ambraseys, Mehmet Tekin, Selim Kaya-Rahime Kıyılı, Rahime Deniz, Nuh Arslantaş, Alaattin Dolu, Muharrem Kesik, Yahya Avcı'nın Antakya tarihi ve bölgedeki depremlerle ilgili araştırmaları vardır.
ŞEHİR HARAP OLDU
Antakya'da tarihte tespit edilen ilk deprem MÖ 148'de meydana geldi. Daha sonra MÖ 130'da bir deprem daha oldu. MÖ 69'daki depremde şehir harabeye döndü. Milattan Sonra 35 ve 115'teki depremler Antakya'ya zarar verdi. 13 Aralık 115 depreminde Roma İmparatoru ve ordusu Antakya'daydılar. Deprem kükreme sesiyle başlamış, ardından yer şiddetle sarsılmış ve ağaçlar sökülmüştü. Tarihçiler muhtemelen abartılı olarak 260 bin kişinin öldüğünü söyler. Artçılar günlerce sürdü. Depremden Suriye'de bulunan Efemiyye (Epemiye), Beyrut gibi yerler de etkilendi. Meydana gelen dalgalar, Lübnan sahillerine zarar verdi.
245, 334, 458 ve 506'da da depremler meydana geldi. II. Seleukos tarafından 236'da nehir yatağı içinde imar edilerek iskâna açılan ada, 458'deki depremde harap oldu ve terk edildi.
Antakya, 525'te meydana gelen yangının izlerini silemeden 526'da meydana gelen depremde yıkıldı ve binlerce insan öldü. 29 Mayıs 526'daki depremde şehirde festivaller olduğundan ziyaretçiler vardı. Ayrıca deprem akşam yemeği saatlerinde yaşandığı için çok fazla can kaybı olmuş, Antakya Patriği Afronius da depremde ölmüştü.
526 depreminin acıları tam olarak ortadan kalkmadan iki yıl sonra 21 Kasım 528'de Antakya tarihinin en şiddetli depremlerinden biri daha meydana geldi. Şehirdeki yapıların çoğu ve surlar yıkıldı. Önceki depremde tamir edilen bütün binalar yerle bir oldu. Deprem, Lazkiye ve Samandağı'nı da etkiledi. Depremden sonra şehir halkı korkularından dağlarda ve çadırlarda yaşamaya başladı. Şehrin nüfusu azaldı. İki deprem Tanrı'nın bir gazabı olarak algılandı ve Tanrı'nın kendisine ait olan şehri koruyacağı ümidiyle şehre Tehoupolis (Tanrı'nın Şehri) adı verildi.
Depremler sonraki yıllarda da durmadan devam etti. 551, 557, 577'de meydana gelen depremlerde şehir harap oldu. 31 Ekim 588'de yaşanan depremde 60 bin kişinin öldüğü söylenir. 22 Şubat (veya Mart) 713'te meydana gelen deprem Antakya, Halep ve Kınnesri'ni de (Kuzey Suriye'de) etkiledi ve birçok yapı yıkıldı.
10 BİN KİŞİ ÖLDÜ
Aralık 848 depremi Antakya'da büyük bir tahribata yol açtı ve 20 bin kişi öldü. Deprem Mısır'dan Irak'a kadar geniş bir sahayı etkiledi. 27 Ocak 860'ta meydana gelen deprem Antakya'da binaları, kaleyi ve köprüleri yıktı. 1500 ev ile şehrin surlarındaki burçlardan 90'dan fazlası yıkılmış, çok sayıda insan hayatını kaybetmişti. Depremde Asi Nehri'nin yatağı da değişti. Kel Dağı'ndan bir parça koparak denize düştü. Deprem esnasında ürkütücü sesler duyulmuş ve halk korkuyla evlerinden çıkarak şehirden kaçmıştı. Daha sonra da yakın şehirlere göç ettiler.
956'da Mısır'a kadar olan bölgeyi etkileyen büyük deprem Antakya'da 1500 ev ve şehir burçlarının yıkılmasına sebep oldu. 971 yılında Antakya'da bir deprem daha yaşandı. 977'de meydana gelen deprem şehirde büyük tahribat yaptı ve surların büyük bir bölümü yıkıldı. Mart 1053 depreminde Antakya'da şehrin patriğiyle birlikte 10 bin kişinin öldüğü söylenir. 1074 veya 1075'te meydana gelen depremle şehir bir kez daha sarsıldı.
1082 depreminde Antakya'da surların 86 burcu yıkıldı. Antakya, 6 Ekim 1091'de (veya Eylül 1091) şiddetli bir depremle daha sarsıldı. Şehrin surları tahrip olurken burçlardan yaklaşık 70'i yıkıldı. Çok sayıda insan öldü. Deprem Nusaybin'i de etkiledi.
MEDRESE ÇÖKTÜ
1114'te Maraş'tan Suriye'ye kadar olan sahayı etkileyen deprem Antakya'ya da büyük zarar verdi. 20 Ekim 1138'de Halep'te şiddetli bir deprem meydana geldi ve yaklaşık olarak sekiz ay boyunca sarsıntılar devam etti. Tarihçiler depremi, "Buğdayın elekte birbirini tokuşturduğu gibi yer sarsıldı, taşlar birbirine çarptı ve evler yıkıldı" sözleriyle anlatır. Bu depremin Antakya'ya etkisini tam olarak bilemiyoruz. 6 Eylül 1157'de Şam'dan Antakya'ya kadar uzanan geniş bir bölgede şiddetli bir deprem da yaşandı. Depremden Antakya'nın yanı sıra Nusaybin, Halep, Hama, Şeyzer, Humus, Hısnu'l-Ekrâd, Kefertâb, Maarrütünnuman, Selemiyye, Efâmiye, Trablusşam, Lazkiye ve Şam şehirleri ile çevrelerindeki yerleşim yerleri etkilendi. Lazkiye'de yer yarılmış, su içinde ayakta duran bir heykel açığa çıkmıştı. Tarihçilerin anlattığı bu hadise, tarihin daha önceki devirlerinde bölgede yaşanan şiddetli depremleri gösterir.
Depremin şiddetini Hama'da olan şu hadise gözler önüne serer: "Hama şehrinde küçük çocuklara ders veren bir şeyh, depremden kısa bir süre önce dışarı çıkmış, geriye döndüğünde ise medresenin yerle bir olduğunu görmüştür. Medresede bulunan bütün çocuklar yıkıntılar altında kalarak hayatlarını kaybetmiş, çocukların akıbetini sormaya ise kimse gelmemiştir." Depremden en çok zarar gören şehrin Hama olmasından dolayı deprem "Zelzelet'ü-Hama" olarak adlandırıldı. Artçı depremler 14 ay boyunca devam etti. Hatta bazı tarihçiler yedi yıl boyunca sık sık deprem meydana geldiğini söylerler.
İSKENDERİYE FENERİ YIKILDI
29 Haziran 1170'de aynı gün art arda üç kez deprem oldu. Öğleden sonra meydana gelen depremde Şam'dan Antakya'ya, oradan da Tarsus, Beyrut, Akka ve Kıbrıs'a kadar uzanan geniş bir bölge büyük bir tahribata uğradı. Antakya'daki büyük Rum Kilisesi ile şehirdeki pek çok kilise ve ev yıkıldı. Akdeniz'de meydana gelen büyük dalgalar, sahil şehirlerinde büyük tahribata yol açtı. İskenderiye Feneri yerle bir oldu.
1302'de Antakya ve Adana'yı etkileyen bir deprem oldu. Antakya'yı etkileyen şiddetli depremlerden biri de Aralık 1387'de meydana geldi. Deprem Halep ve çevresinde hissedildi. 18 Aralık 1403, 20 Şubat 1404 ve 1405'te meydana gelen Halep depremlerinin Antakya'ya etkisini bilmiyoruz. Nisan 1407'de Antakya'da bir deprem daha oldu. Birçok ev yıkılırken, 100'den fazla insan hayatını kaybetti.
29 Aralık 1408 gecesi Antakya'yı da etkileyen ve Halep'ten Trablusşam'a kadar geniş bir bölgede hissedilen şiddetli bir deprem daha yaşandı. Lazkiye, Cebele, Balatnes şehirleri harap oldu. Antakya yakınlarında bulunan Şugr ve Bekâs kaleleri tamamen yıkıldı. Depremde büyük yarıklar oluşmuş, Kusayr Kalesi'nden Selfehum'a kadar geniş bir bölgede her şey altüst olmuştu. Tarihçi Makrîzî, "Bir dağın tepesinde kurulu olan Selfehum şehrinin, dağın tepesinden 1 mil kadar aşağıya göçtüğünü, ancak hiç kimseye herhangi bir şey olmadığını" söyler. Deprem Kıbrıs adasında da etkili oldu ve pek çok bina yıktı. Akdeniz'de depremden dolayı meydana gelen dalgalar yüzünden birçok gemi karaya oturdu.
15 Nisan 1726'da öğlen vakti Halep'te bir deprem meydana geldi. İskenderun halkı arasında paniğe yol açan depremin Antakya'daki etkilerini bilmiyoruz. 25 Eylül 1738'de Amanos (Elma Dağı) bölgesinde yaşanan deprem pek çok yeri harabeye döndürdü. Antakya surlarının bir kısmı ve bazı evler yıkıldı.
30 Ekim 1759'da Şam'da olan ve Antakya'ya hissedilen depremin etkisi hakkında fazla bilgimiz bulunmuyor. Ancak bu depremin ardından 28 Kasım geceleyin olan muhtemelen artçı sarsıntıda Halep fazla etkilenmezken Antakya'da bazı evler yıkıldı ve birkaç kişi öldü. 13 Ekim 1760'ta Antep, Antakya ve Suriye'deki Şeyzer'de hissedilen kuvvetli bir deprem oldu. Antakya'da Cündî Hamamı, dükkân ve evler yıkıldı. Cisr-i Hadid denilen yerdeki palanka bile depremden dolayı yıkılmıştı.
ANNE, KIZINI TANIYAMADI
13 Ağustos 1822'de akşam saatlerinde meydana gelen ve 10-12 saniye süren deprem Halep, Antakya, İskenderun, Antep, Kilis, Lazkiye, Trablusşam ve Maarrütünnuman gibi bölgelerde büyük bir yıkıma sebep oldu. 20 bin kişi hayatını kaybettiği söylenir. Tarihçiler, bu depremden dolayı "Baba oğlunu, anne kızını tanıyamayacak derecede kargaşaya sebep olduğunu" söylerler. Binlerce insan hayatını kaybetmiş, binaların yarıdan fazlası yıkılmış, halk şehirden kaçmıştı. Halep'teki Fransız Konsolosluğu tercümanı depremi "... Yeraltından sesler geldi, hemen ardından da herkesi dehşete düşüren bir sarsıntı. Kâğıda döktüğüm ayrıntılar asla gün yüzü göremeyecek; sadece babam ve bazı dostlarım o korkunç felaketler sırasında ne durumda olduğumu bilsinler diye derledim bunları. Ana şoktan sonra çok yüksek duvarlarla çevrili daracık bir avluya çekildik. Yer hiç durmadan 15 dakikada bir hareketleniyordu. Her sarsıntıda duvarlar başımıza doğru eğiliyor ve iç taraflarının yarılıp yarılıp kapandığını görüyorduk. Üstlerinden kopan taşlar ayaklarımıza doğru yuvarlanıyordu" diye anlatır.
13 Ağustos depreminden sonra 5 Ekim'e kadar pek çok artçı deprem olmakla birlikte bunların 16 tanesinin şiddetli olduğuna dair bilgiler vardır. Hatta 12 Şubat 1823'te yazılan konsolosluk raporunda "...Bu ülkede peş peşe meydana gelen depremleri haber verdiğim için üzgünüm. Depremlerin artık olmayacağına dair bir ümidin oluştuğu sırada yeniden başlaması bu bahtsız insanları sarstı ve korumasız bir vaziyette açık havada soğuk geceler geçirmelerine neden oldu. Istırabımız had safhadadır ve kargaşa sürmektedir. Çünkü tam depremler artık sona erdi derken yeni bir dalga geliyor ve eskisinden daha şiddetli oluyordu. Kendi açımdan ifade edecek olursam gelecek kuşağın yere basmakta zorlanacağını söyleyebilirim. O kadar korktum ki damarlarımdan korku fışkıracakmış gibi geliyordu. Bu ülkede yaşadığım müddetçe sağlam taş duvarları olan bir binada bile uyuyabileceğimi zannetmiyorum" denilmekteydi.
3 Nisan 1872'de Amik Ovası'nda şiddetli bir deprem daha yaşandı. Ambraseys, depremin büyüklüğünü 7.2 olarak tahmin eder. Antakya, Kumlu, Samandağ, Altınözü etkilendi. Evlerin ve dükkânların çoğu yıkılırken 1000'den fazla insan hayatını kaybetti. Antakya'da kale, belediye binası, İhsaniye (Ağa) Camii, Cami-i Kebir, Antakya Rum Ortodoks Kilisesi (Sen Paulos ve Petros Kilisesi) gibi birçok tarihi yer depremde yıkılmıştı. Birçok köy yok oldu. Şam'a kadar hissedilen depremde Halep'te de evler yıkıldı.
-
Misafir 1 yıl önce Şikayet Etiçim karardı bu yer nasıl bir yermiş artık bu bölgeden yerleşim kaldırılsınBeğen Toplam 2 beğeni
-
İşte öyle 1 yıl önce Şikayet EtBu acı gerçeklere rağmen hala depreme kurban veriliyorsa bu şehirde... Bunun adı kader değil, gerizekalılıktır. Allah c.c. kaderi böyle tarif etmiyor...Beğen Toplam 1 beğeni
-
Halk 1 yıl önce Şikayet EtŞehirler ova değilde dağ yamaçlarına kurulması gerek.Beğen
-
Ali 1 yıl önce Şikayet EtMaden bukadar hatayda deprem olmus. Niye 5 kat 10 kat evlere izin veriliyor.buralarda ahsap evden baska ev yapilmamaliBeğen Toplam 1 beğeni
-
Misafir 1 yıl önce Şikayet EtBoşaltalım artık bu şehriBeğen Toplam 3 beğeni