HDP tehdit ve şantaj dili ile piyasaya hızlı bir dönüş yaptı
- GİRİŞ22.03.2023 08:11
- GÜNCELLEME23.03.2023 09:13
HDP dedik ama önce yeni ‘Stratejik ortakları’ CHP’den başlayalım.
Orhan Veli, Vatan İçin şiirinde ne diyordu?
“Neler yapmadık şu vatan için!
Kimimiz öldük;
Kimimiz nutuk söyledik”
Geçen Pazar günü, 6 Şubat depreminin ağır tahribata yol açtığı Gaziantep/Nurdağı’nda iken, Kılıçdaroğlu liderliğinde CHP’nin, Salı günü oraya gelip grup toplantısı yapacaklarını söylemişlerdi.
Bir beklenti, bir umut var mıydı?
Hayır, yoktu.
Konuştuğumuz depremzedeler “Gelip, nutuk atıp gidecekler yine” demişlerdi.
Öyle de oldu.
Kılıçdaroğlu, deprem bölgesinde, deprem bölgesinin ruhundan uzak bir konuşma yaptı, dinleyen Belediye Başkanları, Milletvekilleri, sık sık ayağa kalkıp, yine deprem bölgesinin ruhuna ters düşecek şekilde genel başkanlarını coşkulu bir şekilde alkışladılar.
Sonra da dağılıp gittiler.
GÖLGE ETMEYE GİDER GİBİ…
Mesela, iki haftada iki kere gittiğim Nurdağı’nda, Türkiye nüfusunun yarıdan fazlasını yöneten CHP’li belediyelerin, herhangi bir işin ucundan tutup yaraların sarılmasına katkı verdiklerine dair herhangi bir cümle duymadım.
Zeytinburnu belediyesinin yaptığı güzel işlerden bahsedenlerle sıkça karşılaştım ama.
Kılıçdaroğlu, depremin daha ikinci günü, bu konuyu siyaset üstü görmeyi reddediyorum diyerek dayanışma çağrılarına sırt çevirmişti zaten.
Sonraki haftalarda yaptığı ziyaretleri de ‘gölge etmenin’ ötesine geçmedi.
Bazı CHP’li belediyeler, başka yerlerde işin ucundan tutarak bir şeyler yaptılar, haklarını yememeli, ancak, toplamda CHP içinde siyaset yapanların çoğunun kafası, “Depremin yaraları nasıl sarılır” sorusu yerine, “Depremler seçimlerde en fazla hangi tarafın işine yarar” sorusuyla meşgul oldu.
Hele hele, Kılıçdaroğlu’nun Erdoğan’ın depremzedeler için ‘kalıcı konut’ vaadinde bulunmasını seçim kazanmak için şantaj yapmak, tehditte bulunmak gibi sözlerle tarif etmesi yok muydu?
Asrın depremlerine, acılar değil de, siyaset hesapları üzerinden bakmanın suçüstü hali gibiydi o sözler.
AHMET TÜRK’E BAKAR MISINIZ?
-Bu iktidara destek verenler, Kürt halkına düşmanlık ediyor, bu ahlaksızlıktır.
-Hiçbir Kürdün bu iktidara oy vermek, desteklemek gibi bir hakkı yoktur.
-Bu dönem, Sayın Öcalan’ın özgürleşme dönemidir.
Bu tehdit ve şantaj dilinin sahibi, HDP içinde kendisine ‘akil adam’ gözüyle bakılan Ahmet Türk.
Herkes fark etmiş olmalı.
Seçim döneminin başlamasıyla daha fazla görünür olmaya başlayan HDP’lilerin neler söylediklerini, nasıl bir dil kullandıklarını, hedeflerinin, muhalefetten beklentilerinin neler olduğunu.
Ahmet Türk, neredeyse HDP’ye oy vermeyen Kürde Kürt demeyiz diyecekmiş.
Hatta böyle demiş olsaydı, o sözleri, yukarıdaki sözlerinin bir devamından ibaret kalabilirdi.
O kadar yani…
Kaç defa yazdık, bu sözler de net bir kanıt teşkil ettiği için, yeniden ifade edelim.
HDP’nin, kendi oylarına fazlasıyla muhtaç durumdaki 6’lı masadan en stratejik beklentisi, Doğu ve Güneydoğu’nun kendilerine teslim edilmesi, yahut terk edilmesi.
Bütün Kürtlerin HDP’ye boyun eğmesi.
Kürtlerin önemli bir bölümünün HDP dışındaki partilere, ağırlıklı olarak da AK Parti’ye oy vermesi, HDP’nin Kürtler üzerinde net bir hegemonya gücü elde etmesine engel teşkil ediyor çünkü.
Suriye’de yaptıkları gibi diğer bütün renkleri soldurup, bütün Kürtleri tek renge büründürmek istiyorlar.
Ahmet Türk’ün sözleri, bu anlamda adrese teslim sözler değil mi?
Çok da şaşırtmayan, ama buraya bir not olarak bırakmayı hak eden bir husus daha var.
Deprem yaralarının açık olduğu bir ortamda, halaylarla yapılan kutlamalar…
AK Parti eski milletvekili Abdurrahman Kurt’un Diyarbakır’da yapılan kutlamaya verdiği tepkiyi aktarıp yazıyı o şekilde tamamlamış olalım:
“Kimse kusura bakmasında, 10 binlerce can kaybının yaşandığı, ailelerin dağıldığı, binlerce yetim ve öksüzün, yaralının, elinin ayağını kaybedenlerin, evi barkı yıkılanların olduğu bir zamanda asla bir bayram halaylarıyla kutlanamaz… Yazık.”
Yorumlar88