Kabe'deyim, kalbimin etrafında dönmekteyim
- GİRİŞ24.06.2023 09:01
- GÜNCELLEME24.06.2023 09:01
MEKKE
Kabe’deyim. Beytullah'ta... Allah’ın evinde.
Kalbimin etrafında dönmekteyim.
Kabe'deyim.
Dönüp duruyorum insan selinde..!
Kabe’deyim...
Kabe’deyiz...
Binbir türlü suret, binbir insan...
Hepsi. Hep birlikte. Yürüyor kalbinin etrafında.
Cemal de var celal de.
Hemen sağımda bir Afrikalı kadın. Yaşı benden büyük besbelli. Celalli. İtiyor önündekini. Yanındakini. Beni ve benimle olanı.
Bir genç şehadet parmağı havada... "Allahu ekber Allahu ekber" dönüyor dönenlerle.
Gözleri iki çeşme.
Kabe’deyim.
İnsan seline kapılmış, vurgun yemiş haldeyim..
Yürüyorum, binbir suretlerle.
Kabe örtüsüne yapışmış çekirgeleri görüyorum, pırr diye uçan serçeleri.
Dönüyorum, dönüyorum, dönüyorum.
Önümde bir kalabalık... Bir fidan gibi gencecik delikanlı gruba rehberlik ediyor.
“Ya Allah... Ya Rahim..!”
Bir grup sanki tek bir insan. Yürüyor, hep birlikte.
"Süphanallah; velhamdülillah; ve la ilahe illallah..!"
Kabe'deyim.
Dönüyorum kalbimin etrafında. Dönüyoruz Kabe'nin etrafında.
İşte Hacerül Esved. Avuçlarımızla selamlıyoruz "Bismillah Allahu ekber..!"
İşte Mültezem. Efendimiz'in göğsünü dayadığı duvar.
İşte Kabe'nin "açılsa da girsem" dediğimiz kapısı.
İşte Hazreti Peygamber'e namazı öğreten Cibril'in makamı. İşte Hicri İsmail. İşte Rüknü Iraki, İşte Rüknü Şami, işte Rüknü Yemani. Dönüyoruz saatin aksine. Dönüyoruz kalbimizin üstüne.
"Rabbena atina fitdünya... Ey Rabbimiz bize ahirette de dünyada da iyilik ver.."
Dönüyoruz Kabe'de.
Ev sahibi'nin uluhiyetini "Sübhanallah; velhamdülillah; ve la ilahe illah" diyerek tasdik ediyoruz...
"Allahım bu beyt senin beytindir. Beytinin izzetini artır" diyen Efendimize salavatlar göndererek tazimde bulunuyoruz.
Makamı İbrahim'i selamlayıp, Hacer annemiz ve İsmail efendimizi de anıyoruz.
Dönüyoruz, dönüyoruz, dönüyoruz.
Dünya dönüyor, kainat dönüyor, semada melekler dönüyor.
Yaratılmış ne varsa, zerreden, kürreye.. Nasıl dönüyorsa, dönüyoruz Kabe’nin etrafında.
“Kozmik denge” diyor kimileri...
Atomun nöronları da dönüyor, evren de...
Dönüyoruz biz de kalbimizin etrafında.
Kabe’deyim.
Gönül güzelleriyle, kalp sızısıyla, nefsini köreltemeyenlerle, öfkesini yenenlerle, yenemeyenlerle... Tövbesini bin kez bozmuşlarla...
Sızım sızım sızlayanlarla... Coşkun ırmak gibi akanlarla.
Dönüyorum, Hacerül Esved'i selamlayarak , Makamı İbrahim’e el sürerek, Kabe duvarlarını öperek yürüyorum.
Uluhiyeti tasdik ederek... Ububuyeti idrak ederek.
“Sebep ey...”
Kabe’deyim.
Kalbim tarafnda bir kara taş...
“Biliyorum ki bir taşsın. Peygamber sana el sürdüğü için...” diyen Ömer’i anıyorum.
“Yürüyün burada salına salına, müşrikler görsün yiğitliğinizi” diyen Resul’ü anıyorum.
“Baba, Allah’ın emrine uy” diyen İsmail’i anıyorum.
“Allah için bir mabet yap” emrine uyan döne döne Kabe’yi inşa eden İbrahim’i anıyorum.
“Kır bu evin putlarını İbrahim ne olursun. İster veli olsun, ister Kur’an olsun, kır bu evin putlarını İbrahim ne olursun..”
Kabe’nin kapısından girip, içindeki putları, içimizdeki putları asasıyla yere çalan Hz. Muhammed’i anıyorum.
Ebreheye dönüp, “Ben devlerimi istiyorum. Kabe’nin sahibi var” diyen Abdulmuttalip’i anıyorum.
“Bana bir hal oldu. Ört üstümü” dediğinde O’nu örten Hatice annemizi anıyorum.
Dönüyorum... Dönüyorum... Dönüyorum...
Kabe’nin etrafında...
Kalbimin etrafında dönüyorum.
Kabe’deyim...
Sele kapılmış halde dönüyorum.
Allah’ı ihsan ile anan kulların duasına amin diyerek dönüyorum.
Dönüyorum kalbimin etrafında.
---
* Aynı başlıkla ilk yazıyı 2015 yılında yazdık
Yorumlar35