Yaklaşık olarak 20 yıl önce, Mayıs 2004’te yapılan Savunma Sanayii İcra Komitesi toplantısında, bugünlerde bu alanda elde edilen başarıların önünü açan son derece kritik bir karar alınmıştı. 

Dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında yapılan, dönemin Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök ve Savunma Sanayii Müsteşarı Murat Bayar’ın katıldığı ve 4 saat süren toplantıda, toplam değeri 11 milyar doları bulan tank, taarruz helikopter ve insansız hava araçlarının yurtdışından alımını öngören ihaleler iptal edildi. 

Toplantı sonunda o gün itibarıyla ne anlama geldiği pek anlaşılamayan ama bugünden geriye bakınca ne kadar değerli olduğu rahatlıkla fark edilebilecek şöyle bir açıklama yapıldı: 

“Söz konusu projeler için milli imkanların azami kullanımı ile yurtiçi üretimi ve özgün tasarımı esas alan yeni tedarik modellerinin oluşturulmasına ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ihtiyaçlarının bu modeller çerçevesinde karşılanmasına, bu çalışmalarda yerli/yabancı ortak girişimleri, yurtiçi firmalarımızın daha etkin olabilmelerini sağlayacak imkanların hazırlanmasına karar verilmiştir.”

Böyle bir karar, devam eden yıllar için de hiç şüphesiz sağlam bir himaye ve güçlü bir siyasi irade gerektiriyordu. 

CÜNEYT ZAPSU: SAVUNMA SANAYİİ KONUSUNDA ERDOĞAN’LA ANLAŞAMAZDIK.

Bu yazıyı yazmak ve 2004 yılında alınan o kararı hatırlatmak istememin sebebi AK Parti iktidarının ilk yıllarında uzun süre Erdoğan’la birlikte çalışan Cüneyt Zapsu’nun yenilerde yaptığı bir konuşma. 

Zapsu, bakınız neler anlatıyor: 

“Ben sayın cumhurbaşkanımızla uzun bir müddet bayağı yakın çalıştım. İlk başlarda, 2 binli yılların başlarında kendisiyle anlaşamadığımız bir konu vardı: Savunma Sanayii. Ben diyordum ki, parayı şuraya yatıralım. Haklı çıktı. Hem de öyle haklı çıktı ki, açık söyleyeyim, ben bu kadar anti militarist, globalist falan filan büyümüş bir adamım. Haklı çıktı. Çünkü bizim savunma sanayiimiz o zaman yapılan yatırımlarla başlamasaydı, olmasaydı, Allah korusun, hiç dinlemiyorlar. Paramparça ederlerdi, Lübnan, Suriye, Irak, Libya bir de Türkiye derlerdi olur biterdi.” 

Zapsu’nun konuşmasının özellikle son bölümüne dikkat kesilmenizi rica ediyorum. 
Dört bir tarafı devlet otoritesi çökmüş/çökertilmiş ülkelerle dolu bir coğrafya da, savunma sanayii alanında kaydedilen bu gelişmeler olmasaydı işimizin çok daha zor olacağını kolayca tahmin edersiniz. 

HAVADA VE DENİZDE YENİ SÜRPRİZLER…

Önceki gün TUSAŞ’ın bir süre önce kamuoyuna tanıttığı (henüz yerde iken) insansız savaş uçağı ANKA III’ün havalandığını gösteren görüntüler, vatandaşlık ve vatanseverlik bağıyla bu ülkeye bağlı olan herkesin omuzlarını kabarttı. 
Dünya da kendi imkanlarıyla bu işleri yapan birkaç ülkeden biri olduğumuz teyit eden bir görüntü idi bu. 

Vatanseverlik vurgusunu da özellikle yapıyorum zira, bu kadar güçlü gelişmeler yaşanmasına rağmen bundan heyecan duymak şöyle dursun, açık aramak üzere kendilerini kodlamış olanları bu kategorinin dışında tutuyorum. 

Böyleleri var mı? 

Evet hala var. 

Ve onlara karşı savunma sanayiini gözbebeği gibi korumaya, himaye altında tutmaya, güçlü siyasi irade sergilemeye hala ihtiyaç var. 

AKYA AĞIR TORPİDOSU İLE DENİZALTI SAVAŞLAR KONUSUNDA DA ARTIK DAHA GÜÇLÜ BİR YERDEYİZ

Savunma sanayii alanında 2023’ü bitirirken, omuzları kabartan ikinci bir haber de denizlerden geldi. 
Üç gün önce, 27 Aralık’ta TCG PREVEZE denizaltısı tarafından Doğu Akdeniz’de gerçekleştirilen harp atışında, AKYA ağır torpidosu hedefi tam isabetle vurdu.  

Deniz Kuvvetler Komutanı Ercüment Tatlıoğlu ve Savunma Sanayii Başkanı Haluk Görgün’ün de katıldığı atış testinde, denizin altından ilerleyen torpido, deniz üstündeki hedefini paramparça etti. 

O anda, ana kumandadan yükselen alkışlar, NASA’nın merkezinde, uzaya başarıyla iniş yapan uzay aracının alkışlarla karşılanmasına benzer bir görüntü oluşturdu. 

Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Tatlıoğlu, test atışının başarıyla tamamlanmasının ardından şunları söyledi: 

“Bugün Türk Deniz Kuvvetleri için çok önemli bir gün. Yerli ve millî torpidomuz AKYA’nın çok başarılı bir atışını icra ettik ve AKYA torpidosunu Türk Deniz Kuvvetleri envanterine aldık. Bildiğiniz gibi kısa bir süre önce millî ve yerli güdüm mermimiz ATMACA’yı envanterimize almıştık. Kısa süre sonra gemilerimizden hava hedeflerine karşı kullanacağımız HİSAR deniz millî ve yerli güdümlü mermimizi hizmete alacağız. Aynı şekilde millî ve yerli mayınımız MALAMAN’ı kısa bir süre sonra envanterimize alacağız. Yerli ve millî atış kontrol sistemlerimizi kullanan gemilerimiz, yerli ve millî güdüm mermileri ile yerli ve millî torpidoları kullanmaktadır. Hayırlı ve uğurlu olsun.”

Türkiye’nin kaydettiği bu ilerlemelere öteden beri büyük katkıları olan Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. Haluk Görgün ise, AKYA’nın yüksek teknolojili bir ürün olduğunu belirttikten sonra şunları dile getirdi. 

"Ağır sınıf milli torpidomuz AKYA, özellikle deniz harbi için çok önemli vazgeçilmez bir unsur. Hem tespit edilmesinin çok zor olması hem de ciddi bir talep gücüne sahip olması sebebiyle ürünümüzün yerli ve milli olması çok elzemdi. Bunu yapabilen 5-6 ülkeden biri de biz olduk."

Mehmet Acet / Haber7