Aleviler özelinde Türkiye'nin eski yüzü -12
- GİRİŞ21.04.2024 08:54
- GÜNCELLEME24.04.2024 09:09
12 MART 1995 İstanbul Gazi Olayları
Bu olaylar Türkiye’deki Alevi-Sünni” çatışmalarında bir Milat mesabesindedir.
Çünkü; konumuz cumhuriyet dönemi için bugüne kadar olan tüm Alevi-Sünni olayları Anadolu’da meydana gelmiştir.
Gazi olayları ise cumhuriyet döneminde ilk kez büyük şehirde, İstanbul’da yaşanmıştır.
Sonunda söyleyeceğimizi, en başta söyleyelim; eğer gazi olayları yaşanmış olmasaydı, çok büyük bir ihtimalle Alevilerle –Sünniler arasında ciddi bir yakınlaşma, ciddi bir kucaklaşma olacaktı, ama buna izin vermediler.
Peki niçin?
Bu konuyu biraz açalım.
Olay 1995 yılında yaşandı.
Cumhuriyet kurulalı 72 yıl olmuştu.
Ve 1970’lerden itibaren Anadolu’dan göç başlamıştı.
Türkiye; bir yandan Anadolu’da yaşanan sağ-sol, Alevi-Sünni çatışmalarından dolayı, diğer yandan, tarım toplumu olduğu için büyüyen nüfusunu geçindiremez olmuştu.
Bu iki ana sebepten dolayı, büyük şehirlere göç ediyor, sanayi toplumu olmaya doğru adım atıyordu.
25-30 yıldan beri, kendisine artık yetmeyen Anadolu’daki toprağını terk edip büyük şehirlere ve yurtdışına, özellikle Almanya’ya göç ediyordu.
Alevi’si, Sünni’si, Türkü, Kürdü, Laz’ı, Arabı, Çerkez’i…
Yastığını yorganını sırtlayıp İstanbul’ a ve diğer büyük şehirlere akıyordu.
Almanya’ya gitmek, vize almak için veya nasıl gidileceğini öğrenmek için toplanan insanları, Tophane İş ve İşçi Bulma Kurumunun kocaman bahçesi artık almıyor, dışarılarda uzun uzun kuyruklar oluşuyordu.
İstanbul’a gelen Rizeli, Trabzonlu Fadime teyze ile Sivaslı, Tuncelili Nermin teyze hiç farkına varmadan kapı bir komşu olmuşlardı.
Balıkesirli, Manisalı, Afyonlu Ali amca ile Diyarbekirli, Karslı, Hakkârili Ali amca aynı fabrikada, aynı kaderi paylaşıyor, aynı gecekondularda, sırt sırta veriyorlardı artık;
Zeytinburnu’nda, Kâğıthane’de, Kuştepe’de, Gültepe’de, Çeliktepe’de, Ümraniye’de, Esenlerde, Taşlıtarlada, Dudullu’da ve Bağcılarda oturan, buraların yeni sakinleri ister-istemez kader birliği yapmıştı birbirleri ile.
Hep birlikte tutunmaya çalışıyorlardı İstanbul’a.
Aynı atölyede, aynı fabrikada, aynı tamirhanede, aynı hastanede birbirleriyle karşılaşıyor, birbirine tebessüm ediyor, yardımlaşıyor, çalıştığı yerdeki uygun iş pozisyonuna komşusunu aldırıyor, ekmeğini paylaşıyorlardı birbirleriyle.
Anadolu’da, emperyalizmin güdümünde çalışan hainlerin sebep olduğu çatışmalar ve acılar yerini kardeşliğe bırakıyordu.
Anadolu’da bölüşülemeyen çayır sınırları, tarla suları için yapılan kavgalar yerini büyük şehirlerde barışa, komşuluğa ve hep birlikte ekmek kavgasına bırakmıştı.
Benim Şahit Olduğum Onlarca İyi Örnek Vardır
Ve size bu muazzam dönüşümün en ilginç olanlarını, benim de onlarcasına şahit olduklarımı söyleyeyim:
Erzincan’da ölümüne de olsa, asla birbirine kız vermeyen Alevi ve Sünnilerin çocukları fabrikada veya vapurda tanışıp birbirleriyle evlenmeye, birlikte yuva kurmaya başladılar.
Ümraniye’de Sivaslı Alevi Dursun Amca benimle bir cuma günü, cuma namazı çıkışı cami kapısı önünde karşılaşıp, o sıralar daha çok genç yaşlarda olan bana, öğüt nasihat etti.
Bir başka Yozgatlı Alevi İsmail dayı zaten epey zamandan beri cuma namazlarını hiç kaçırmaz olmuştu.
Yine Sivaslı Alevi, rahmetli İbrahim Sünni bir kızla evlendi.
Bir gün Almanya’da bir fabrikada çalışmaya başladı, oradan hacca gitti, beş vakit namazlı bir Alevi olarak iş yerinde bir kazada vefat etti.
Oğlunun adını İbrahim Ethem koydu.
Daha böyle, onlarcasını; iş yerlerimden ve çevremden örneklerle anlatabilirim.
Yani toplum birbiriyle kaynaştı, ortak noktalar buldukça yakınlaşıp dostluklar oluşturuldu.
Hanefi, Sünni, Alevi, Şafii, Kürt, Türk, Laz, Arap… gene yavaş yavaş bir tek “millet” olma yolunda ilerlemeye başladı.
Bizim insanımızı kendi haline bıraktığınız zaman olacak olan da buydu.
Yani “su akıp çatlağına doluyordu “millet” yeniden tek Ümmet olduğunu hatırlamaya başlıyordu.
Kimileri bu dönüşümü “asimile” olarak anlasalar da, durum asla öyle değildi, çünkü; Aleviler hem camiye hem de Cem Evlerine gidiyorlardı.
Sünni gençler Cem Evlerinde, cumhuriyetin ilk yillarında yasaklanan ve Alevilerin büyük bir özveri ile ayakta tuttuğu halk müziği ile ilgileniyorlar, Alevilerden bağlama dersleri alıyorlardı.
Gençler birbiriyle tereddütsüz görüşüyor, kaynaşıyor, tanışıp evleniyorlardı.
Her kesimden İstanbul’un her semtinde aile bulmak mümkündü, birkaç semt hariç Aleviler, İstanbul’un her semtinde vardı.
İşte bu “hariç” olan ilçelerden olan Sarıgazi, Alibeyköy, Gaziosmanpaşa’nın Gazi Mahallesi… gibi Alevilerin daha yoğun olduğu bazı semtler emperyalist patronların emrinde “iş” yapan derin devletin hainleri için iştah kabartıcıydı.
Bu sebeple İstanbul’daki Gazi Olayları Cumhuriyet Tarihinde bir ilktir.
(Devam Edecek)
Ferman Karaçam
YouTube : youtube.com/c/Ferman Karaçam
Twitter : twitter.com/fermankaracam
Instagram : instagram.com/fermankaracam
Facebook : facebook.com/karacamferman
E-mail : fermankaracam@gmail.com
Web Sitesi : fermankaracam.com
Yorumlar7