Amerika’da, Columbia Üniversitesi’nde başlayan Gazze protestoları, ülkenin dört bir yanındaki üniversite kampüslerine sıçradı. Filistin’e destek her geçen gün artarken, ABD Temsilciler Meclisi, İsrail’i korumak için harekete geçti. Çarşamba günü oylamaya sunulan “Antisemitizm (Yahudi Karşıtlığı) Farkındalık Yasası” 320’ye karşı 91 oyla kabul etti.

“H.R. 6090” sayılı tasarı, önce Senato sonra ABD Başkanı Joe Biden tarafından da onaylanırsa, yasalaşacak.

HERKESİ SUSTURMAK İSTİYORLAR

Peki, “Antisemitizm (Yahudi Karşıtlığı) Farkındalık Yasası” adlı tasarı nedir ve neler içeriyor?

ABD'de faaliyet gösteren Uluslararası Holokost Anma İttifakı (IHRA), 2016 yılında bir antisemitizm tanımı yapmıştı. Bu tanım, o dönem ABD Dışişleri Bakanlığı’nın resmi sitesinde de yayımlanmıştı. Kabul edilen tasarı da bu tanımı direkt olarak yasalaştırmayı amaçlıyor.

IHRA’nın tanımına göre antisemitizm, "Yahudilere karşı nefretle kendini gösterebilen bir algıdır ve antisemitizmin sözlü ve fiziksel tezahürleri, Yahudi olan ya da Yahudi olmayan bireyleri ve/veya onların mülklerini, cemaat kurumlarını ve ibadet yerlerini hedef alır."

Buraya kadar her şey normal görünebilir. Zira bir grubu, milleti, dini azınlığı hedef göstermek, topluca suçlamak nefret suçuna girebilir. Ancak IHRA, antisemitizm tanımını çok daha muğlak bir şekilde genişletiyor. IHRA’ya göre “bir Yahudi kolektivite”si olarak tasarlanan İsrail devleti de eleştirilemez, hedef alınamaz.

Yani tasarı yasalaşırsa; Yahudilerin Hz. İsa’yı öldürdüğünü söylemek, İsrail devletinin ırkçı olduğunu belirtmek, ülkelerin İsrail’i kayırdığını öne sürmek, Yahudileri ve bir devlet olarak İsrail’i Holokost’u uydurmak veya abartmakla suçlamak, İsrail’in politikasının Nazilerin politikalarına benzediğini ifade etmek, Yahudilerin ve İsrail’in medyayı, siyaseti kontrol ettiğini iddia etmek, İsrail devletinin eylemlerinden Yahudileri toplu olarak sorumlu tutmak; antisemitizm olarak değerlendirilecek.

Tasarının yasalaşması durumunda, üniversite kampüslerinde İsrail’i eleştirmek dahi suç sayılarak küçük bir gösterinin bile yasaklanması gündeme gelebilecek.

Yine bu tasarı, antisemitizm’i savunduğu düşünülen (bakın düşünülen diyorum çünkü kanıt olmaksızın hareket edebilirler) herhangi bir kuruma fon sağlanmasını engellemek için de kullanılabilir.

Utanmasalar, İsrail hakkında kötü düşünmeyi bile yasaklama maddesi koyacaklar.

YASA TASARISINA TEPKİLER VAR

Tüm bunlar, tasarının ciddi şekilde eleştirilmesine neden oluyor hem Amerika hem de uluslararası kamuoyunda. Çok sayıda insan hakları örgütü, IHRA’nın savunduğu bu tanımın, İsrail devletine yönelik eleştirileri engelleyerek ifade özgürlüğüne müdahale ettiğini belirtiyor.

Amerikan Sivil Özgürlükler Birliği (ACLU), antisemitizme karşı Amerikan yasalarının yeterli olduğunu açıklayarak, Temsilciler Meclisi üyelerini tasarıya karşı oy kullanmaya çağırmıştı ama dinleyen olmadı. ACLU daha sonra açıklama yaparak, tasarının, İsrail hükümetine yönelik eleştirileri yanlış bir şekilde antisemitizmle bir tutarak üniversite kampüslerindeki öğrencilerin ifade özgürlüğünü kısıtlayacağını söyledi.

PEKİ İSA’YI KİM ÖLDÜRDÜ?

Tabii, söz konusu tasarıda, Yahudilerin Hz. İsa’yı öldürmediği belirtiliyor. Ancak Hristiyanların kutsal kitabı İncil’de, birçok ayette Hz. İsa’nın Yahudiler tarafından öldürüldüğü anlatılıyor. Söz konusu durum da bir başka tartışma konusu.

“Yahudilerin İsa’yı öldürmediği“ ifadesi, hem Cumhuriyetçi hem de Demokrat muhafazakarlar tarafından tepkiyle karşılandı. Tasarıya karşı oy kullanacağını açıklayan milletvekillerinden Marjorie Taylor Greene, bu ifadenin İncil’e aykırı olduğunu söyledi. Hatta Greene, “İncil’e inananlar da mı antisemitik sayılacak?” diye de sordu.

Kısacası Amerika, dile gelen küresel vicdandan rahatsız. Öyle ki; İsrail’i korumak için, “Müslümanlar ülkelere götürdüğü demokrasi ve insan haklarını” terketmeye dahi hazır.

Sağlıcakla kalın.