Bir yanda Bolivya halkı, diğer yanda CHP’nin çağrısı
- GİRİŞ28.06.2024 08:35
- GÜNCELLEME01.07.2024 09:07
Türk halkı; Cumhuriyet sonrası ilk askeri darbeyle, 27 Mayıs 1960'ta tanıştı.
Tarihe kara bir leke olarak geçen darbede, ABD'nin hizmetkârı olduğunu bile kavrayamayan bir avuç çapsız subay, milletin silahıyla milyonların seçtiği hükümeti devirdi.
Kimse darbe karşısında gıkını bile çıkartamadı.
Menderes ve arkadaşları asılarak idam edildiğinde de halk yine büyük bir tepkisizlik örneği göstererek kılını kıpırdatmadı. İdama tepki olarak tek bir esnaf bile kepenk kapatmadı.
O dönemde belki de tek ve en etkili tepki, henüz lise öğrencisi olan merhum Araştırmacı Yazar Aytunç Altındal’dan geldi. Okuduğu Kabataş Lisesi’ni ateşe verdi.
Eylem yüzünden tutuklanarak Sirkeci’deki polis merkezinde işkence gören Altındal, burada bir böbreğini kaybetti.
Türkiye’nin ilk “Oksidentalist”i unvanına sahip olan ve 2014 yılında vefat eden Altındal, bu durum kendisine sorulduğunda;
“Evet, bu gerçek. Menderes’in idamını protesto etmek için bunu arkadaşımla yaptık. Okulu boşalttıktan sonra yaptık. Oradan da Pendik Lisesi’ne sürüldüm. 3 senelik liseyi 7 senede zor bitirdim” diyerek, yaşadıklarını anlattı.
Benzer sahne 12 Mart 1971’de de,12 Eylül 1980'de de, 28 Şubat 1997'de de tekerrür etti.
Halkın tepkisizliğinden cesaret alan cuntacılar, her defasında milli iradeyi asker postalları altında ezip geçti.
Bu antidemokratik düzen ta ki Başkan Erdoğan'a kadar sürdü...
Eşi başörtülü bir cumhurbaşkanına istemeyen ve “Cumhuriyetin temel değerlerine sözde değil özde sahip birini” seçtirmek isteyen cuntacı kafa,
27 Nisan 2007’de gece yarısı muhtırası verdiğinde…
O dönem Başbakan olan Tayyip Erdoğan, darbe heveslilerine; kendisine bağlı birer memur olduklarını hatırlatarak ilk kez bir cunta denemesini boşa çıkardı.
15 Temmuz 2016’da ise kendi iradesine sahip çıkmaya çağırdığı halkıyla birlikte sokağa inerek kanlı darbeyi bastırdı.
Böylece Türkiye ve dünya darbeler tarihinde yeni bir sayfa açılmış oldu.
Halkımız, tüm insanlığa çıplak ellerle darbecilerin durdurulabileceğini öğretirken…
Türkiye ise 15 Temmuz ile “Amerikan oğlanlarının” en büyük kozu olan, "darbe yapma becerisini" elinde aldı...
Yakın süreçte dünyada gerçekleşen pek çok darbe girişimi halk desteğiyle püskürtüldü.
Venezuela'daki Guaidó örneğini hatırlayın...
ABD'nin desteğini arkasına alan muhalefet lideri Juan Guiado’nun darbe girişimleri her defasında Venezuela halkının iradesine takıldı.
Libya, Katar ve Etiyopya’da yaşanan darbe girişimleri de yine Türk halkından alınan ilhamla defedildi.
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said’in, Temmuz 2021’de, gece yarısı operasyonu ile gerçekleştirdiği sivil darbe sonrası halkı direnişe çağıran Meclis Başkanı ve Nahda Lideri Gannuşi,
“Darbe olduğunda sokağa çıkılması gerektiğini öğrendik. Türkiye'den aldığımız ders bu. Haberi duyar duymaz dışarı çıktık" ifadelerini kullandı.
Eski Tunus Cumhurbaşkanı Munsif el-Merzuki de Türk halkının 15 Temmuz'daki duruşunu örnek vererek direniş çağrısında bulunmuştu.
Merzuki, “Biz de Türk halkı gibi bu darbeyi başarısızlığa uğratabiliriz” demişti.
Son olarak, Demokratik Kongo Cumhuriyeti de 19 Mayıs’ta, aralarında yabancı militanların da yer aldığı bir darbe girişiminin bastırıldığını açıklamıştı.
Paketlenen cuntacılar arasında Amerikalılar da vardı.
Dünya aynı manzaraya Çarşamba günü bir kez daha tanık oldu.
Bolivya'da hükümet sarayını ele geçirerek darbeye kalkışan cuntacılar, Devlet Başkanı Luis Arce tarafından halkın sokağa davet edilmesinin ardından 3 saatte püskürtüldü.
Böylece, “15 Temmuz ruhu” ile “Erdoğan’ın dünyaya öğrettiği dik duruş sayesinde, halk bir kez daha çıplak elleriyle; silahları cuntacıları ve arkasındaki küresel emperyalizmi yenerek bir darbe girişimini daha akamete uğrattı.
*
Peki, o sırada Türkiye’de neler oluyordu?
Her darbe öncesi sokağa çıkarak ortamı geren ve vesayet odaklarının ekmeğine yağ süren “darbecilerin gözde partisi CHP”nin yönetimi, yeni bir kaosun fitilini ateşliyordu.
Yerel seçimlerde PKK’nın açık desteği ile İyi Parti tabanından kopardıkları oylarla göstermelik bir başarı elde eden Özgür Özel ile Ekrem İmamoğlu ikilisi…
Daha önce defalarca “erken seçim istemediklerini” belirttikleri halde, 1.5 yıl içinde olacağını öne sürdükleri sözde erken seçim çalışmaları için sahaya ineceklerini ilan ediyordu.
Mevcut Meclis aritmetiğine göre böyle bir imkânları olmadığı için de sözde “çay mitingi”, “emekli mitingi” ve “geçinemiyoruz mitingi” ile iktidarı çekilmeye mecbur etsin diye yandaşlarını sokağa çağırıyorlardı.
Başta Gezi Olayları ve 15 Temmuz olmak üzere kritik meselelerde milli iradenin yanında duran halkın duruşunu biliyoruz da..
Bakalım,
Her darben sonra da ATM önlerinde kuyruğa giren, marketlere akın ederek yiyecek stoku yapan o kitle, Özel ile İmamoğlu’nun çağrısına nasıl karşılık verecek?!..
Yorumlar27