Suriye'de Türkiye'nin çözüm arayışlarını kimler sabote etmeye çalışıyor?

  • GİRİŞ04.07.2024 09:48
  • GÜNCELLEME06.07.2024 09:46

Haziran ayının ikinci haftasında BRİCS+ toplantıları için Moskova’ya giden Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, aynı ziyarette Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin tarafından da kabul edilmişti.

Sonrasında, bu görüşmede, Suriye konusunun da ele alındığı ve Ankara’nın talebiyle Putin’in bir takım inisiyatifler kullandığına işaret edecek türden gelişmeler karşımıza çıktı.

Kastımın ne olduğunu, bu görüşmeden kısa bir süre sonra gündeme gelen şöyle bir haber cümlesi özetliyor:

“Beşar Esad, Rusya Devlet Başkanlığı Suriye Özel Temsilcisi Aleksandr Lavrentyev ve beraberindeki heyetin Şam'daki kabulü sırasında yaptığı açıklamada, Suriye'nin Türkiye ile ilişkilerini geliştirmeyi amaçlayan tüm girişimlere açık olduğunu vurguladı.”

Öncesinde, Esad’ın Türkiye’nin diyalog girişimlerine hep işi yokuşa sürerek karşılık verdiği biliniyordu.

Zira Esad, her seferinde, işin olmazını gösterircesine görüşmelerin başlaması için öncelikle Türkiye’nin Suriye topraklarından çıkması şartını öne sürüyordu.

Rusya’nın inisiyatifi öncesinde Şam rejiminin Ankara’ya karşı ‘yokuş yapmasının’ arkasındaki asıl aktörün İran olduğuna dair Ankara’da bu işler için mesai harcayan

çevrelerde bir takım değerlendirmeler yapıldığını da not edelim.

Dolayısıyla Esad’ın Rus elçi yanındayken verdiği ılımlı mesajların yeni bir duruma tekabül ettiği açık.

Bu gelişmenin akabinde, İstanbul’da Cuma namazı çıkışı Suriye ile ilgili bir soruya muhatap olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’da, “Suriye ile diplomatik ilişki kurulmaması için hiçbir neden olmadığını” vurgulayıp ekledi:

“Yani biz Suriye'yle bu ilişkileri geliştirmekte geçmişte nasıl birlikteysek yine aynı şekilde birlikte hareket ederiz. Suriye'nin de iç işlerine karışmak gibi bir derdimiz, bir hedefimiz asla olamaz” dedi.

KAYSERİ VE DİĞER BAZI ŞEHİRLERDE YAŞANAN SURİYELİLERE YÖNELİK SALDIRILAR… SURİYE’DE TÜRK BAYRAĞINA YAPILAN SALDIRILAR… ANKARA’NIN ÇÖZÜM ARAYIŞLARINI SABOTA ETME AMACI MI TAŞIYOR?

Ankara’nın Rusya üzerinden yürütmeye çalıştığı bu son inisiyatifin birinci amacının Kuzeydoğu Suriye’deki PKK/YPG oluşumunun devletleşmesi ve uluslararası tanınma anlamında atılmak istenen bir takım adımları engelleme niyeti taşıdığını söylemek mümkün.

Örgüt, Haziran ayında yapmayı planladığı seçimleri, Ankara’nın baskısı üzerine Ağustos ayına ertelemek durumunda kalmıştı.

Türkiye’nin Rusya ile böyle bir müzakere süreci yürütmesinin böyle bir süreç içerisinde gelişmesi birbirinden ilişkisiz görülemez.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Dün Astana’da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le uzun sayılabilecek bir aradan sonra yüz yüze yeni bir görüşme gerçekleştirdi.

Görüşme sonrasında İletişim Başkanlığı'ndan yapılan açıklamada, Türkiye ile Rusya ikili ilişkilerinin yanı sıra Ukrayna-Rusya savaşındaki son durum, İsrail’in Filistin topraklarındaki saldırıları, Suriye’deki gerilimde çözüm arayışları ve terörle mücadele konularının ele alındığı duyuruldu.

Erdoğan’ın Astana’da Putin’le bir araya geleceği önceden biliniyordu ve bu görüşmenin en önemli gündeminin Suriye olacağı da son gelişmeler çerçevesinde öngörülebiliyordu.

İşte tam da bu nedenle, Kayseri’de başlayıp diğer başka bazı illere de yansıyan Suriyelilere saldırı olaylarıyla, Suriye tarafında Türk bayrağına yönelik saldırıların Erdoğan’la Putin arasında programlanan görüşmenin hemen öncesine denk gelmesi, zamanlaması bakımından son derece dikkat çekici oldu.

“YPG KONUSUNDA PROBLEMLİ OLDUĞUMUZ 2,5 ÜLKE”

10 gün kadar önce Habertürk tv de yayına katılan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan PKK/YPG’ye destek veren ülkelerden söz ederken, "2,5 aktif üye var YPG konusunda problemli olduğumuz. ABD, İngiltere ve biraz da Fransa." Şeklinde dikkat çekici bir cümle kurmuştu.

Aynı programda Fidan, yine dikkat çekici bir ifade ile, Suriye'de şu an itibariyle rejimle muhalifler arasında

savaşın devam etmiyor olduğunu ve bunun Türkiye ile Rusya'nın girişimleri sayesinde gerçekleştiğini söyledi, Suriye’deki rejimin bu sessizliği akıllıca değerlendirmesi gerektiğini dile getirdi.

Bakan Fidan’ın Şam rejimi ile muhaliflerin anlaşması halinde PKK’nın bölgede barınamayacağına dair beyanları da Rusya ile yürütülen Suriye müzakerelerinin amacının bir özeti gibiydi.

Türkiye’nin Şam rejimi ile diyalog kurmak isterken ne yapmak istediğini anlamak adına, yine Bakan Fidan’ın şu sözlerini de aktarmamız lazım:

"Yurt dışına kaçmış gitmiş milyonlarca insanı geri getirip, ülkeyi yeniden yaparak fırsat olarak değerlendirmeli. Rus meslektaşlarımızla yaptığımız görüşmelerde bunun altını çizdim. Suriye'nin kendisi için yapması lazım bunu. Mültecilerin geri dönmesini önemli görüyoruz. İktidarı, muhalefetiyle bütünleşik bir hale gelmiş Suriye'nin, PKK terörü ile mücadelede önemli aktör olacağını düşünüyoruz.”

Mefhum-u muhalifinden bakarsanız bu sözlerin ortaya koyduğu niyet beyanının, yani, Türkiye’nin Suriye için yürüttüğü ‘çözüm’ arayışlarının, PKK/YPG üzerinden kendi oyun planlarını ilerletmek isteyen çevreleri niçin rahatsız ettiği de kolayca anlaşılabilir.

DEVLETİN SURİYELİ MASUM İNSANLARA YÖNELİK SALDIRILARA MÜDAHALESİ OLAYLARIN BÜYÜMESİNİ ÖNLEDİ

Kayseri dışında başka bazı illerde de kendisini gösteren ve Suriyeli sığınmacıların sadece varlık nedenlerini hedef alan utanç verici saldırılar, nefret söyleminin ülkemizde de ne türden tehlikeleri beraberinde getirdiğini gösterdi.

Bu ortamda tek teselli, devlet aklının bu saldırılara, bu barbarlığa imza atanlara müsamaha göstermeyeceğini, saldırıları yapanların bu saldırılarının yanlarında kalmayacağını göstermiş olmasıydı.

İçişleri Bakana Ali Yerlikaya’nın açıklamasına göre Suriyelilere yönelik şiddet eylemlerine karışan 474 kişi göz altına alındı.

Enteresandır, bu kişilerin 285’inin çeşitli suçlardan sabıkalı kişiler olmasıydı.

Yürütülen soruşturmalar, bu saldırıların bir ‘organizasyonla’ gerçekleştirildiğine dair kanıtlar ortaya koydu.

Ortada net bir “Organize işler” durumu olduğuna göre, organizatörlerin kim olduğunu sormak da elzem hale geliyor.

Mehmet Acet / Haber7

Yorumlar21

  • Kompataro 1 gün önce Şikayet Et
    Bunu alırken yazacaktın..
    Cevapla
  • Geleman 2 gün önce Şikayet Et
    Ülkemize siginanla sorunumuz yok. Sığınma bahanesiyle her yerden keyfekeder gelip aşırı artan bir hudutsuz yabancı nüfusuyla ve onların demografiyi bozması ile sorunumuz var.
    Cevapla Toplam 5 beğeni
  • Vatandaş Takipte 2 gün önce Şikayet Et
    Cevap= İRAN
    Cevapla Toplam 3 beğeni
  • Kamil 2 gün önce Şikayet Et
    Tabiki İsrail , Türkiye'nin Suriye'de askeri güç konuşlandırmasını istemiyor . İstiyor ki , Lübnan'ı kolayca işgal etsin , Suriye'de ise önüne çıkacak hiçbir engel kalmasın , istiyor .
    Cevapla Toplam 6 beğeni
  • 57Öztürk 1 gün önce Şikayet Et
    Cok dogru bır yaklasım tebrıkelr gardaşim
  • Habil 2 gün önce Şikayet Et
    Esadı konuşmak, Türkiye'yi uyutmaktır. Abd, iran+rusya Suriyeyi ikiye bölüp pkk ve nusayri bölgeleri kurmak istiyor. Bölgedeki sunnileri de Türkiye'ye sürecekler ve hem Türkiye karışacak, hem dibimizde iki düşman olacak. Türkiye acilen Sünni nüfusu kontrolündeki bölgeye yerleştirmeli ve bu bölgelerin boşaltılmasını engellemeli...
    Cevapla Toplam 6 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat