İş köpeği!
- GİRİŞ02.08.2024 09:35
- GÜNCELLEME02.08.2024 10:39
Umut Oran…
1963’te Almanya’da doğdu...
Orta ve lise öğrenimini Saint-Benoit Lisesi’nde, üniversite öğrenimini ise Marmara Üniversitesi İngilizce İktisat’ta tamamladıktan sonra, Koç Holding’e ait tekstil şirketi Bozkurt Mensucat’ta iş hayatına atıldı.
1992 yılında kendi şirketi Domino Tekstil’i kurdu.
Kısa sürede büyük mesafe kat eden Oran, bir dönem “Dünya Hazır Giyim Federasyonu Başkanlığı” görevini üstlendi.
Akabinde siyasete atılarak CHP’de PM üyeliği ve Genel Başkan Yardımcılığı yaptıktan sonra, 24. Dönem İstanbul Milletvekilli olarak Meclis’e girdi.
Hem iş hayatında hem de siyasette hızla ilerleyen CHP’li Oran hakkında o dönem ilginç iddialar ortaya atıldı.
Tekstil fabrikası Bolu’da olan ve konu “emekten” açıldığında mangalda kül bırakmayan Oran’ın emrindeki personeli “ilkel şartlar altında çalıştırdığı” öne sürüldü.
Bolu merkezli Detay gazetesinde, 3 Haziran 2010 tarihinde kaleme alınan bir makalede;
“Domino Tekstil’de çalışan çok kişi şartların ağırlığından yakınır durumda... Penceresiz bir ortamda, kafasını kaldırmadan bir robot gibi çalıştığından dem vuranlar var... İş, aş, emeğin kutsallığı gibi süslü sözler söyleyip, tam tersi zihniyetle karşı karşıya kalmışsak, vay halimize...” ifadeleri kullanıldı.
Çalıştırdığı işçilere “robot” muamelesi yaptığı ve onlara güneşi bile çok gördüğü ifade edilen Umut Oran ise o günlerde gazete manşetlerini “köpek”lere olan orantısız sevgisiyle süslüyordu.
Bir arkadaşının bakamadığı için kendisine verdiği “Oskar” adlı köpeğe “Hayat arkadaşım” diyecek kadar ileri giden Oran, verdiği demeçlerinde bu ilişkiyi; “Bir köpeğin insanla olan ilişkisine en iyi örnekti bizimkisi" sözleriyle özetliyordu.
Hatta daha da ileri giden CHP’li Umut Oran, köpeği Oskar öldüğünde, 27 Eylül 2007 tarihli Hürriyet gazetesinde “Vefalı bir dosta veda ve teşekkür” başlıklı bir taziye ilân vererek…
“Yaklaşık 16 yıldır, iyi günde, kötü günde, iş yerinde, evde, gece gündüz, karda kışta yılda yaklaşık 50 bin kilometre beraber yol katettiğim hayat arkadaşım köpeğim, sadık, sabırlı, sevgili Oskar’ım ebediyete göç etmiştir.” ifadeleriyle duyduğu üzüntüyü dile getirmişti.
Bolu’daki fabrikasının bahçesinde mezar açtırıp içine köpeği Oskar’ı gömmesi de işin cabasıydı.
Hazır “köpek” ve “fabrika” demişken…
“Köpeğini kabul etmeyenlerle iş görüşmesi bile yapmayan…”
Kendisi nasıl bir “iş adamıysa”, köpeğini de “bir iş köpeğiydi” diye niteleyen CHP’li Umut Oran’ın köpeklerle ilişkisi Oskar’la sınırlı değildi.
CHP’li Oran, sokaktan topladığı köpekleri de Bolu’daki fabrikasına götürerek onları iş sahibi yapıyordu...
30 dönüm arazi üzerine kurulu fabrikada, onlarca sokak köpeğine vardiya usulü bekçilik yaptıran Oran, bu durumu; “Onları sokaktan topladım, iş sahibi yaptım” diyerek bir övünç kaynağı olarak anlatıyordu.
İşçilerini ilkel şartlar altında çalıştırdığı öne sürülen CHP’li Umut Oran’ın, sokak köpeklerine yönelik bu ilginç “istihdamı” hafızalardaki yerini korurken…
Benzer bir fikir, seçimden önce hiçbir projesi olmadığı halde Ankara Etimesgut Belediye Başkanı seçilen Erdal Beşikçioğlu’ndan geldi.
30 Temmuz'da TBMM Genel Kurulunda kabul edilen ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından onaylanmasının ardından bu gece Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren sahipsiz hayvanlara yönelik düzenlemeye tepki gösteren “Çakma Komiser” Beşikçioğlu…
Sokak köpeklerini eğittikten sonra onları belediye binalarında görevlendireceğini söyledi.
Sahipsiz köpekler için yeni istihdam alanları oluşturacaklarını belirten CHP’li Erdal Beşikçioğlu;
“Belediyemizin fen işlerinin garajında, park bahçelerin garajında, tır otoparkımızın garajında, sosyal tesislerimize ve belediyemizin onlarca binasına sahip çıkacak can dostlarına, bekçilere ihtiyacımız var” dedi.
Başıboş köpeklerin, “Ömür boyu sağlık ve mama garantisiyle” Ankara Etimesgut Belediyesinde “işbaşı” yapacağını öğrenen CHP’liler ise dün sosyal medya hesaplarından,
“Siyasetçi bilgili, donanımlı, kültürlü ve de vicdanlı olunca çözüm bu kadar kolay ve hızlı oluyor” şeklindeki paylaşımlarla…
İlk kez CHP’li Umut Oran’ın dillendirdiği “iş köpeği” fikri üzerinden Erdal Beşikçioğlu’nu kutsarken…
Aynı saatlerde…
Başta Şişli Belediyesi personeli olmak üzere aylardır maaşları düzgün ödenmeyen çok sayıda CHP’li belediye çalışanı, haklarını aramak için eylemler yapıyordu.
Bir kısmı da ücretlerin düşüklüğünden yakınarak, insanca yaşamalarını sağlayacak bir maaş talep ediyordu.
Tabii kendi iktidarlarında sokak köpeklerini acımadan katlettikleri halde…
Sırf “milli güvenlik meselesi” haline gelen bu sorunu çözmeye çalışan AK Parti hükümetini sabote etmek için her yolu deneyen CHP’lilerin bu aymaz tavrını görünce…
Aklıma İtalyan yazar Ignazio Silone'un “Fontamara”sındaki bir cümle geldi.
Faşist yönetimlerin “ayak takımı” olarak gördükleri alt tabakaya yönelik zulümlerine bizzat şahit olan ve bu durumu gerçekliğinden koparmadan aktaran Silone, kitabında;
“Önce Tanrı, Tanrı’dan sonra İsa peygamber, İsa’dan sonra Kont hazretleri, Kont’tan sonra Kont’un askerleri, askerden sonra Kont’un köpekleri, köpeklerden sonra biz köylüler geliyoruz” diyordu.
Bugünleri yaşayan çocuklar da…
Gelecekte, kendilerinden olmayan liyakatli personeli işten atan veya onları açlığa mahkûm eden CHP faşizminin, halkın belediyelerini sokak köpeklerine nasıl peşkeş çektiklerini ve “iş köpeği” bahanesiyle belediyelere doldurdukları sahipsiz hayvanlara, içinde tüyü bitmemiş yetimin hakkını nasıl peşkeş çektiklerini benzer ifadelerle aktaracaktır.
Bilmem anlatabildim mi?
Zekeriya Say / Haber7
Yorumlar18