Asıl bedel ödemek

  • GİRİŞ25.08.2024 09:15
  • GÜNCELLEME27.08.2024 09:00

Bugün sizlerle unutamadığım bir hatıramı paylaşacağım ama önce, bir kaç tespit yapmama müsaade edin.

Zaman zaman çeşitli ortamlarda gençlerle karşılaşıyoruz.

Sıhhi sebeplerden dolayı, her çağrıldığım etkinliğe gidemesem de, kimi zaman gençlerin toplu bulunduğu yerlere gidip kendileri ile sohbet etme imkânı elde ediyorum.

Böylece; gençlerle, fikir alış verişinde bulunma, sohbet etme, düşüncelerinden faydalanma ve tecrübelerimizi paylaşma fırsatı bulmuş oluyorum.

Bugünün gençlerini etkileyen, onların dünya görüşlerini yaşamalarına engel olan veya bir şekilde zorlayan çok değişik ve bizim tanımadığımız sebepler var.

Bunları kabaca şöyle sıralayabiliriz:

1- Aşırı iletiye maruz kalan genç zihinlerin dağınık olması, bir noktaya odaklanamaması.

2- Yoksul ve genelde kırsal kökenli ebeveynlerin, nice zorluklarla çocuklarına sunduğu refah ve gençlerin, bu refaha bedel ödemeden sahip olmaları sonucu, farkındalık bilinçlerinin gelişememesi.

3- Sosyal Medyanın; örnek şahsiyetleri yıpratma ve karalaması sonucunda gençlerin, model insanlara olan güveninin sarsılması sonuçta, kendi içlerine kapanması.

4- Kapitalizmin; tüm ilke, değer, ideal ve ideolojiler üzerinde kurduğu baskıyla birlikte bütün değerlerin üstünü perdeleyerek kendisinin tek hakim olduğunu kabul ettirmesi, teorik olarak değilse bile, pratikte bunu başarması yani, sözde olmasa bile özde kapitalist gibi yaşanıyor olması.

5- Gençlerin, Sosyal Medyaya olan ilgileri, onları; bir yandan ailelerinden, yakınlarından koparıp, diğer yandan evrensel birer dünya vatandaşı konumuna getirerek, sosyal yapıyı ve aileyi darmadağın etmesi yeni ve savaşılması gereken evrensel bir sorun olarak karşımıza çıkmış olması.

Beş maddede toparlayabildiğim problem/sorun veya gerçeklik karşısında biz yetişkinler, tüm dünyada gençleri kazanma çabası gösteriyoruz.

Neler yapabilirizi konuşuyoruz.

Bu çerçevede; geçenlerde, bir ortamda ben de, gençlere, yaşadığım ve o gün, bugündür unutamadığım ve bedel ödemenin nasıl bir şey olduğunu, geçmişte bizim kuşakların hangi bedelleri ödediklerine örnek olarak anlattım.

Gençler için çok faydalı olduğunu gördüm.

Hatta bir gencin : “ İşte bedel ödemek budur” dediği bu tecrübenin ve farkındalığın algılanması için bu hatıramı yazmak istedim.

Erzurum Üniversitesinde öğrenciyim, ‘70’li yılların ortalarıdır yanlış hatırlamıyorsam.
O yıllarda Türkiye’de ortalama bir günde 20 genç insan öldürülüyor.

Hemen hemen Türkiye’nin her şehrinde caddeler ve sokaklar farklı
görüşteki gençler tarafından taksim edilerek paylaşılmıştı.

İstanbul’da ablam ve akrabalarım olduğu için sömestr tatilinde trenle Erzurum’dan İstanbul’a geldim.

Haydarpaşa’dan otobüsle gelip, Karaca Ahmet civarında bir durakta indim ve Üsküdar’da oturan ablamın evine doğru yürümeye başladım.

Çiçekçi semtinde bir sokaktan geçiyordum, etrafta gençler vardı ama, bilmiyordum, meğer orası solcu gençlerin “kurtarılmış bölgesiymiş”.

Ansızın etrafım 20-25 kişilik bir gurup tarafından sarıldı.

Siyaha boyanmış askeri bir parka giymiştim, parkanın sol cebinde, genelde dikkat ettiğim halde unuttuğum, Milli Gazete var ve gazetenin başlığı dışarıdan görünecek şekildeymiş.
Fark etmişler ve bir anda etrafımı sarıp kollarımı arkadan birbirine kavuşturarak sımsıkı tuttular.

Önümde heybetli bir genç durdu ve cebimdeki gazeteyi küfrederek çıkardı.

O sırada etrafımdakiler tekmelerle, yumruklarla dört bir yanımdan vurmaya başladılar.
Önümde duran pos bıyıklı, bir seksen-doksan boylarında, uzunca bir parka giymiş olanı bağırdı : “ Ulan siz faşistler daha akıllanmadınız mı, buralarda dolanıyorsunuz hala, keşif mi yapıyorsun, sayımızı mı öğreneceksin yoksa ulan .? “

Ve emir verdi, herkes vurmayı bıraktı.

Bana da, gözlerimi açmamı emretti bağırarak.

Gözlerimi zar zor açtım, ama en çok omuzlarım ve bacaklarım ağrıyordu hatta bacaklarımın hali kalmamıştı, bütün kemiklerimin kırıldığını sanmıştım.

Keşke kırılsaymış, kırılsaymış da, beterin beterini yaşamasaymışım.

Önümdeki heybetli genç, cebimden çıkardığı gazeteyi, gözlerimin içine içine bakarak, ufak ufak parçalar halinde yırtmaya ve yere düşen parçaları ayaklarıyla çiğnemeye başlamıştı.

İşte beterin beteri buydu.

İşte, yer yarılsa, yerin dibine girebilsem, dediğim an, o andı.

Çünkü, cebimden çıkarılan gazete Milli Gazeteydi ve gazetenin manşetinin hemen altında bir ayet meali yazılıydı.

O yıllarda, yirmili yaşlarda bir genç için, bunun nasıl bir anlam ifade ettiğini idrak edebilmek; ancak bunu yaşayıp o muamelelere tabi tutulmaktan başka türlü mümkün olamazdı.

Artık hiç bir yerim, hiçbir yanım acımıyor, sadece yüreğim yanıyordu.

Yüreğimin derinlerine bırakılan bir kor kütlesi bütün vücudumu sarıyor, adeta dağlıyordu.
Hıçkıra hıçkıra ağlıyordum, vuruyordular, dövüyordular ama ben, duymuyordum.

Nihayet bıraktılar.

İçinde ne varsa boşaltılmış, boş ve kanlı bir çuval gibi kaldırıma yığıldım.
Ne kadar orada, öylece kaldığımı bilmiyorum.

Kıştı, hava soğuktu, üstüm, başım açılmıştı, yırtılmıştı, üşümüştüm ve şiddetle titriyordum.

Çevreden kadın sesleri de geliyordu, ama ben göremedim onları.

O sırada sanırım o solcu gençlerin içlerinden fırsat bulan merhametli veya mahalleden, etraftan olayı gören biriydi, geldi, kolumdan tutup kaldırdı ve bana şunları söyledi: “Gel arkadaş, ben seni biraz uzağa götüreyim, kendine gelince bir doktora falan git.

Bunlar hırsını alamamışsa gelir, seni yeniden döver, öldürürler.

Kendileri ne Marks okurlar, ne Lenin okurlar ama, fakir, gariban çocuklarını öldürmeye gelince kimse bunlarla yarışamaz....”.

Belli ki, halime acıyan biriydi ve beni biraz oradan uzaklaştırıp bıraktı.

Şimdi, “Bedel ödemek” deyince, bilgisayarından başını kaldıramadığı için önündeki yemeğin birazcık soğumasından dolaylı annesini azarlayan gençlerimizin, bir mukayese yapabilmesi için paylaştığım, insanın bedeninden ziyade değerlerine düşmanlık edilerek, kahredildiği bu acı hatıramız, gençlerimiz için ne ifade eder bilemem, ama beklentim o ki, bir parça düşünmeye vesile olsun.

Ferman Karaçam / Haber7
YouTube     : youtube.com/c/Ferman Karaçam
Twitter        : twitter.com/fermankaracam  
Instagram   : instagram.com/fermankaracam
Facebook   : facebook.com/karacamferman
E-mail         : fermankaracam@gmail.com
Web Sitesi : fermankaracam.com

Yorumlar12

  • Müseccel 3 ay önce Şikayet Et
    Haksızlık olmasın diye bir sağdan bir soldan astık... diyen müptezelleri iyi anlatmak lazım gençlere. O müptezellerin kimlerin emrinde olduğunu anlatmak lazım.
    Cevapla
  • Samir 3 ay önce Şikayet Et
    Fikrin paramparça olmuş, inanç kökleri sökülmüş bir toplum olduk. Nerede o kurtarılacak gençler.. Akibet sonumuz hayr olacak gibi değil
    Cevapla Toplam 3 beğeni
  • Okur 3 ay önce Şikayet Et
    Şarkıların türkülerin bile sağ sol diye ayrıldığı dönemde ne doğruydu ki. Özlem mi.. bireyselciler zengin toplumcular fakir. dergi çıkaranlar hem para kazanıp hem okuyana ne düşünmesi gerektiğini söylüyor. askerde aynı koğuşta uyuyup aynı karavanaya kaşık sallarken çok da farklı değildiler tek tip giyinip sakal bıyıksız 3 numara traşlı. Zaten hep öyleydi 60 80 90..öze bakmayan dışa bakan
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • Görüş 3 ay önce Şikayet Et
    Aklıma Gazze geldi. Bedel ödemek böyle olsa gerek.
    Cevapla Toplam 6 beğeni
  • ALİ KISA 3 ay önce Şikayet Et
    bdl ödmk gzl bir yzı klemnize sğlık 2010 da ve mmurlk sınvlarnda hkkımzı ydiler, br bedl öddik, hyallerimzi aldlar elmzdn, ne istdi vrmdiler byükleirmz, hyallrmizi, innçlrmzı aldlar elmzde hçbr sçmz ve gnahmz ykkn,
    Cevapla Toplam 1 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat