“Kanal(izasyon) züppesi!”

  • GİRİŞ26.08.2024 10:01
  • GÜNCELLEME29.08.2024 09:08

Tuncay Özkan…

CHP’li bir babanın oğlu olarak Ankara’da doğdu.

Gazetecilikteki “şansını” babasına borçluydu.

Bu sayede geniş bir siyasi çevresi oluştu.

Bu durumdan, “MİT’te, mafyada, silahlı kuvvetlerde, hemen hemen tüm kamu kurumlarında tanıdığım insanlar var” sözleriyle övünüyordu.

Her tipik CHP’li gibi o da ecdatla kavgalıydı…

Bir yazısında Osmalı’yı; “Kesilen insan kellelerinden kuleler yaparak ilerleyen” barbar bir devlet olarak niteledi.

28 Şubat sürecinde ise darbeye giden yolların taşlarını döşeyenler arasındaydı..  

Uğur Mumcu ölür ölmez, 48 saat içerisinde ‘öldürme dosyası’ diye bir kitap yazarak çok sayıda Müslüman’ı hedef gösterdi.

O dönem kaleme aldığı “Sarıklı Terör” başlıklı yazı serisinde dindar insanlar hakkında; “Cennet’in anahtarlarını vaat eden köktendinciler birer sosyal diktatör...” ifadesini kullandı.

Daha sonra sürecin önemli aktörlerinden Fadime Şahin ile yakın irtibatının olduğu ve defalarca kendisini aradığına dair notlar bulundu.

Yıllarca Özkan’la birlikte çalışan gazeteci Alican Değer ise 28 Şubat sürecindeki “andıç haberlerini” dönemin haber müdürü Tuncay Özkan’ın baskısı ile yaptıklarını;

“Bir kaç kez yazmamak için itiraz ettim fakat ‘Yaz kardeşim’ denilince yazıyorsun” sözleriyle itiraf etti.

Dindar insanlara zerrece tahammülü olmayan Özkan, sıra eli kanlı teröristlere ve siyasi uzantılarına geldiğinde “sevgi pıtırcığına” dönüşüyordu.

Verdiği bir röportajda, “PKK içinde çok sevdiğim, konuştuğum insanlar var” diyen Özkan, bebek katili “Apo”nun yakalanmasının ardından…

“Abdullah Öcalan’ın Türkiye'deki barışı ve kardeşliği yüceltmek için kullanılmasını” istedi.

Terör tutuklusu Selahattin Demirtaş’ı Edirne’deki cezaevinde ziyaret eden Özkan, Apo’nun heykelini dikme sözü veren Demirtaş için ise “barış insanıdır” şahitliğinde bulundu.

Dahası…

Tuncay Özkan, Ankara’dan öğrencilik yıllarından ahbabı olan ve “kardeşim” dediği DEM Partili Sırrı Süreyya Önder’in de  “bacanağıydı.”

*

Her dönem azgın azınlığın provokatif yüzü olan Tuncay Özkan’ın bu ikircikli tavrının getirisi de büyük oldu.

Korkmaz Yiğit, “Kanal 6”yı satın aldıktan sonra Özkan’a “bir milyon” dolar transfer ücreti ödedi.

Özkan, Çukurova Medya Grubu'na ise 5 milyon dolar karşılığında geçti. ihtiyaç giderleriyle bu rakamın 9 milyon dolara ulaştığı iddia edildi. “Kanal D'nin arşivini çaldığı ve Show TV'ye bu arşivi 500 bin dolara sattığı” iddiası da o dönem çokça dillendirildi.

Özkan bu uçuk rakamlar sayesinde o dönem resmi polis koruması ve zırhlı makam arabalarıyla geziyordu.

Öyle ki…

Ağustos 2001’de tarifeli bir uçakta karşılaştığı Tayyip Erdoğan’ı yolculuk sonrası kendi aracına davet ederken;

“Benim otomobilim zırhlı” diye övünmeyi ihmal etmemişti

Tabii Erdoğan da, “Benim otomobilim zırhsız! Siz neden ve kimden korkuyorsunuz ki zırhlı otomobile biniyorsunuz?” sorusunu anında Özkan’ın suratına yapıştırmıştı.

*

“Muhabirlik” ile başladığı medya sektöründe, gazetecilik faaliyetiyle izah edilemeyecek kadar çok paralar kazanan Tuncay Özkan, kısa zamanda patron oldu.

Güya biriktirdiği 17 milyon dolar ile Kanaltürk’ü kurdu…

Özkan’ın o dönem henüz çekmediği belgesel için CHP’den, yayımlamadığı reklam filmleri için bazı şirketlerden para aldığı orta çıktı.

Buna rağmen “Televizyonum CHP’nin emrinde” diyerek ne kadar “tarafsız” bir gazeteci olduğunu ispatlayan Özkan, 2006 yılında düzenlenen Cumhuriyet mitinglerinde…

“Ulusalcıların Büyük Önderi” sıfatıyla “Yobazlara Karşı Kurtuluş Savaşı!” başlattı.

Sahibi olduğu Kanaltürk ekranlarından, o mitingleri saatlerce yayınlattı.

“Çankaya’nın yollarına oturur, yine AK Parti’ye Cumhurbaşkanı’nı seçtirmeyiz” tehditleri savurdu.

Sözde “Laik rejimi savunduğu” iddiasıyla kurduğu “bizkackisiyiz.com” patformuyla iç savaş provası yaptı.

Sonra da gidip Kanaltürk’ü, bir dönem önünde el pençe durduğu Fetullah Gülen’in “prensi” olarak bilinen ve Gülen için “Bir gülüşüne tüm mal varlığımı veririm” diyen Akın İpek’e 30 milyon dolara sattı.

Bu satışı "bizkaclirayız.com.tr" başlığı ile eleştiren gazeteci İsmet Berkan'a canlı yayında;

“İsmet Berkan, fiyatın kaç para köpek. Kaç paraysa maaşın söyle bana ben sana göndereyim. Çok param var bugün. Sattım Kanaltürk'ü çok param var artık” sözleriyle küfretti.

Bu rezil tablo ertesi gün “Küfür ederken gözleri doldu!” başlığıyla haber oldu.

Kendisi de daha sonra, “Her gören yüzüme küfrediyor” diyerek satış sonrası aldığı eleştirilerden dert yandı.

Ergenekon sürecinde ise “tutuklama” dalgasının başladığı günlerde “Beni de içeri alın!” diye erkeklik tasladı…

İçeri alınınca da bu defa da “Beni dışarı salın!” diye ciyaklamaya başladı.

Bu “çirkef gazetecilik” sayesinde daha sonra kapağı CHP’ye atarak, milletvekilliğine kadar yükseldi…

Burada da elinde çanta ile CHP’li belediyeleri ziyaret ederek yandaş bir “asansör” firmasının pazarlamasını yaparak, cebini doldurduğu ifade edildi.

Eski Menemen Belediye Başkanı Serdar Aksoy, 7.5 ay hapis yattıktan sonra çıkar çıkmaz bizzat bana telefonda;

“Kendisine ait Kanaltürk’ü FETÖ’ye satan Tuncay Özkan seçimlerden sonra Menemen Belediyesine geldi ve AND adlı asansör firmasıyla sözleşme yapacaksınız.  Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun talimatıdır” dediğini söyledi.

14-28 Mayıs seçimlerinin ardından CHP’de başlayan “değişim” Kılıçdaroğlu ile hareket eden Tuncay Özkan’ı da vurdu ve ortada kaldı.

Hayatı boyunca “Atatürk zırhına” bürünen ve bu sayede önemli seviyelere gelen Özkan, belli ki son dönemde içine düştüğü yalnızlıktan kurtulmak için çareyi durduk yere Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a bulaşmakta buldu.

Geçmişte meslektaşlarına ve halka hakaret eden, devletin şerefli polisine “defol it” diye küfreden Özkan…

Olmayan edep sınırını bir kez daha aşarak bu defa,  yıllar evvel “zırhlı otomobiline” binmeye davet ettiği Başkan Erdoğan’ı “zenginlikle” ve “israfla” itham ederek, “züppe” ithamında bulunacak kadar ileri gitti.

Merhum Şair Abdürrahim Karakoç, halka tepeden bakan ve ellerindeki TV ekranlarından “laikçi kitleye” öncülük edenlerin şımarık tavırlarını  “kanal züppeliği” diye tarif etmişti.

O dönem pek fark etmemiştim.

Belli ki üstad, Tuncay Özkan’dan bahsediyormuş.

Çünkü insanlara tepeden bakan Tuncay Özkan’ın hayatı tam bir “kanal-izasyon züppesini” andırıyor! 

Yorumlar117

  • Mukaddes 3 ay önce Şikayet Et
    Bu tarz pespayelerden konuşmayı bile zül sayarım
    Cevapla
  • Yakup 3 ay önce Şikayet Et
    Her yerde her platformda bunlar tekrarlandı bu ucubelerden ülkemiz kurtulsun
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • İbrahim Turgut 3 ay önce Şikayet Et
    Bu türleri bu kadar güzel deşifre edenlere ihtiyacımız var.Eline sağlık.
    Cevapla Toplam 10 beğeni
  • Mustafa GÖKÇINAR 3 ay önce Şikayet Et
    Teşekkürler Zekeriya bey
    Cevapla Toplam 9 beğeni
  • Murat akbulut 3 ay önce Şikayet Et
    Kalemine ,yüreğine sağlık. Hayatını belgesel gibi anlatmışsın. Malzeme bu.
    Cevapla Toplam 28 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat