Kanlı 12 Eylül darbesinin üzerinden 44 yıl geçti!

Türkiye demokrasi tarihinin kara lekesi 12 Eylül 1980 darbesinin üzerinden 44 yıl geçti.

GİRİŞ 12.09.2024 03:57 GÜNCELLEME 12.09.2024 09:10
Bu Habere 41 Yorum Yapılmış

AA muhabirinin derlediği bilgiye göre idam, kötü muamele, insan hakları ihlalleriyle anılan 12 Eylül'e giden sürecin hazırlıkları yaklaşık 4 ay sürdü.

Kod adı "Bayrak Harekatı" olarak belirlenen darbe planının uygulanması için ordu komutanlarına 11 Temmuz 1980 günü saat 04.00'te harekete geçilmesi emri verildi.

Ancak Süleyman Demirel'in başbakanlığındaki hükümetin 2 Temmuz'da güvenoyu almasıyla darbeciler bu planı erteledi.

Tarihler 12 Eylül'ü gösterdiğinde, Türkiye demokrasisine darbe vuracak plan, sabaha karşı uygulandı.

KENAN EVREN VE EMRİNDEKİLER BÜTÜN YETKİYİ ELE ALDI

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Nurettin Ersin, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Tahsin Şahinkaya, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Nejat Tümer ve Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Sedat Celasun'dan oluşan darbeci Milli Güvenlik Konseyi, bütün yetkileri ele aldı.

Anayasayı kaldıran darbeciler, ardından TBMM'yi lağvederek antidemokratik faaliyetlerine hız verdi.

Ülke genelinde sıkıyönetim ilan edildikten sonra sivil toplum kuruluşlarını hedef alan darbeciler, Türk Hava Kurumu, Çocuk Esirgeme Kurumu ve Kızılay dışındaki dernekleri kapattı.

Siyasi partilerin kapısına kilit vuran darbeciler, Süleyman Demirel ile Bülent Ecevit'i Hamzakoy'a, Necmettin Erbakan ile Alparslan Türkeş'i ise Uzunada'ya sürgüne göndererek siyasi yasak getirdi.

"ASMAYALIM DA BESLEYELİM Mİ?"

Antidemokratik uygulamalarına her gün yenisini ekleyen darbeciler, acısı yıllarca hafızalardan silinmeyecek idam kararlarına da imza attı.

Takvimler 9 Ekim 1980'i gösterdiğinde sol görüşlü Necdet Adalı ile ülkücü Mustafa Pehlivanoğlu idam edildi.

Darbe öncesinde bir askeri inzibat erini öldürdüğü gerekçesiyle hüküm giyen 17 yaşındaki Erdal Eren'e de idam cezası verildi. Eren'in idam hükmü, Yargıtay tarafından 2 kez iptal edilmesine rağmen Milli Güvenlik Konseyince onaylanan kararla ve yaşı büyütülerek 13 Aralık 1980'de Ankara Ulucanlar Cezaevi'nde infaz edildi.

Kenan Evren'in Eren için söylediği "Asmayalım da besleyelim mi?" ifadesi, darbecilerin insan hakları ihlali konusunda sınır tanımayacaklarının itirafı oldu.

650 BİN KİŞİ GÖZALTINA ALINDI

Kanlı uygulamaların yanı sıra demokrasinin askıya alındığı süreçte 650 bin kişi gözaltına alındı, 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı, 7 binden fazla kişi hakkında idam talep edildi.

Hukukun askıya alındığı o günlerde, 517 kişi ölüm cezasına çarptırıldı ve 50 kişi hakkında idam kararı yerine getirildi.

Onlarca gazeteci hakkında binlerce yıla varan hapis cezası istendi, 14 bin kişi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından çıkarıldı, 30 bin kişi ise "sakıncalı" olduğu iddiasıyla işinden edildi. 4 bine yakın öğretmen ve çok sayıda üniversite görevlisinin işine son verildi.

Kültür ve sanat hayatının da hedef alındığı 12 Eylül'de, yaklaşık bin film sakıncalı bulunduğu için yasaklandı.

DARBECİLER HAKKINDA DAVA

Darbeci generallerin belirlediği danışma meclisinin hazırladığı anayasa, 1982'de "güdümlü" referandumla yüzde 92'lik evet oyu aldı.

Evren ve diğer darbeciler, darbe anayasasına dahil ettikleri "geçici 15. madde" ile ömür boyu dokunulmazlık hakkı kazanarak olası bir yargılanmaya karşı önlem aldı.

Ancak "Milli Güvenlik Konseyi üyelerinin yargılanamayacağına" dair geçici 15. madde, 12 Eylül 2010'daki referandumla anayasadan çıkarıldı. Böylece darbecilerin yargılanmasının önü açıldı.

Referandumdan bir gün sonra Türkiye'nin dört bir tarafından darbeciler ve onların talimatlarını uygulayanlar hakkında suç duyurusunda bulunuldu.

Bunun üzerine o dönem hayatta olan Milli Güvenlik Konseyi üyelerinden Kenan Evren ile Tahsin Şahinkaya hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma açıldı.

Haklarındaki iddianame, Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesince 10 Ocak 2012'de kabul edilen iki darbeci, "Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın tamamını veya bir kısmını değiştirmeye veya ortadan kaldırmaya ve anayasa ile teşekkül etmiş olan Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasına engel olmaya cebren teşebbüs etmek" ile suçlandı.

Sağlık gerekçesiyle duruşmalara katılmayan darbeci generaller, video konferans aracılığıyla yaptıkları savunmalarında suçlamaları kabul etmedi, kurucu iktidar olduklarını, mevcut mahkemelerin kendilerini yargılayamayacağını iddia etti.

Yargılamanın devam ettiği dönemde Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi yasayla kapatılınca dosya Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesine devredildi.

Mahkeme, 18 Haziran 2014'te Evren ve Şahinkaya'yı, 1979'da verdikleri muhtırayla "anayasa ve TBMM'yi ortadan kaldırmaya ve görevini yapmasını engellemeye teşebbüs", 1980'deki darbeyle de "anayasayı tağyir, tebdil veya ilgaya ve bu kanun ile teşekkül eden TBMM'yi ıskat ve cebren men" suçunu işledikleri gerekçesiyle "ağırlaştırılmış müebbet hapis" cezasına çarptırdı.

Mahkeme, takdiri indirimle bu cezayı "müebbet hapse" çevirdi, ayrıca 2 darbecinin rütbelerinin sökülmesine karar verildi.

ÖLDÜKLERİ İÇİN DAVA DÜŞTÜ

Hükmün ardından sanık avukatları, kararı temyiz etti. Dosya Yargıtay'dayken Evren, 9 Mayıs 2015'te 98 yaşında, Şahinkaya ise 9 Temmuz 2015'te 90 yaşında öldü.

Yargıtay 16. Ceza Dairesi temyiz incelemesinde, sanıkların ölümleri nedeniyle davanın düşürülmesine karar verdi.

Dosyayı yeniden gören ilk dereceli mahkeme, karara uyarak düşme kararı verdi ve dosya tekrar ceza dairesine gönderildi.

Daire, yerel mahkemenin kararını bu kez de usul yönünden bozdu.

Bozma kararında, yerel mahkemenin gerekçesinde lehe olan kanunun 765 sayılı Türk Ceza Kanunu (TCK) hükümleri olduğu belirtilmesine karşın, hüküm fıkrasında 5237 sayılı TCK ve Ceza Muhakemesi Kanunu hükümleri uyarınca karar verilmesinin kanuna aykırı olduğu belirtildi.

Ceza dairesinin bozma kararına yine uyan mahkeme, Evren ve Şahinkaya hakkında "kamu davasının ortadan kaldırılmasına" karar verdi.

Ayrıca, Evren ve Şahinkaya'nın mal varlıklarına el konulması ve sanıkların rütbelerinin geri alınmasına "yer olmadığına" hükmedildi.

Yargıtay 3. Ceza Dairesi de Kenan Evren ile Tahsin Şahinkaya hakkındaki ölüm nedeniyle davanın düşmesi ile mal varlıklarına el konulması, Türk Silahlı Kuvvetlerinden (TSK) çıkarılarak rütbelerinin geri alınmasına yer olmadığına dair kararları onadı.

 

KAYNAK: AA
Muhammet Binici Haber7.com - Editör
Haber 7 - Muhammet Binici

Editör Hakkında

İstanbul Şişli'de doğan Muhammet Binici, Anadolu Üniversitesi Radyo Televizyon Programcılığı ve Spor Yönetimi bölümlerini bitirdi. Eğitimine, İstanbul Üniversitesi Halkla İlişkiler bölümünde devam etmektedir. Gazeteciliğe 2012 yılında yerel haber siteleri ve yerel gazetelerde başladı. Gündem, Magazin alanlarında editör-muhabirlik yaptı. 2016 yılında Yeni Akit Gazetesi'nde bir yıl muhabirlik yaptıktan sonra, 2020 Eylül itibariyle Haber7'de 'Gündem Editörü' olarak görevine devam etmektedir.
YORUMLAR 41
  • www 3 ay önce Şikayet Et
    Darbecilerin ateşleri bol olsun.
    Cevapla
  • Misafir 3 ay önce Şikayet Et
    Ülkemizde Darbe yapan Hainler Tarihin Gübreliğinde yerlerini aldılar.
    Cevapla
  • türk insan 3 ay önce Şikayet Et
    işte bu yüzden 17 yaşında çocukları asanların yaptığı anayasa değişmelidir ortalık katiller ve magandalar doldu. susayıp su isteyenler bile darb edlip öldürülüyor cezalar yetersiz kalıyor
    Cevapla
  • Adalet 3 ay önce Şikayet Et
    Darbecilerin arkada biraktiklari servete el konulmasi gerekir.
    Cevapla
  • ERDO61 3 ay önce Şikayet Et
    O zamanki hükümet ve siyasiler ülkeyi yönetmedikleri için her gün onlarca genç insan terör yüzün öldürülüyordu. Ülkede korkunç bir kaos yaşanıyordu. Askeri müdahale kaçınılmazdı, ve bir gecede bu ülkeye huzur gelmişti. Ölümü gösterip insanları sıtmaya razı etmenin bir yolu bulunmuştu. Ve tabiki ruhumuzu tam anlamıyla amerikaya sattığımız geceydi. Görünürde iç barış tesis edilmişti.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
ÖTV'siz araç alınımında şartlar değişti! Yüzde 20 yerli araç markaları....
Zorunlu GSS'li yaklaşık 1,8 milyon vatandaşın 2,2 milyar liralık prim borcu silinecek