Cumhurbaşkanı Erdoğan BM'de ezber bozmaya devam etti

  • GİRİŞ26.09.2024 08:31
  • GÜNCELLEME28.09.2024 12:11

Cumhurbaşkanı Erdoğan 190 ülkeden üst düzey katılımın sağlandığı Birleşmiş Milletler’in 79. Genel Kurulunda 14. Kez bütün dünyaya seslendi ve tabiri caizse ezber bozmaya devam etti.

Ele aldığı konular o derece hayati, hitabı ise o denli etkiliydi ki BM Genel Kurulu'ndaki konuşması sırasında birçok kez alkışlanarak hakkı teslim edildi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan en başından beri katıldığı bütün genel kurullarda kitabın tam ortasından konuşarak hem dikkatleri üzerine çekiyor hem de dünyanın ve insanlığın geleceğine dair hayati uyarılarını sıralayarak bir dünya lideri olduğunu dost düşman herkese kanıtlıyor.

Bu sebepledir ki O’nun “Dünya Beşten Büyüktür” mottosuyla BM’nin yapısına yönelttiği eleştiriler ile “Daha Adil Bir Dünya Mümkün” mottosuyla yeryüzündeki adaletsizlikler üzerine güçlü vurguları başta mazlum coğrafyalar olmak üzere gün geçtikçe bütün dünyanın ana gündemi haline gelmeye başladı.

Genel Kurul’a; ”Ey BM Güvenlik Konseyi! Gazze soykırımının önüne geçmek, bu zulme, bu barbarlığa 'dur' demek için daha neyi bekliyorsunuz?” Diye seslenen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Gazze’nin dünyanın en büyük çocuk ve kadın mezarlığı haline geldiğini söyleyerek henüz Filistin’i tanımayan devletleri bir an önce tanımaya davet etti. Devamında ise Netanyahu ve cinayet şebekesinin tıpkı Hitler’de olduğu gibi insanlığın ittifakıyla durdurulması gerektiğini dile getirdi.

ABD Başkanı Biden’in sanki İsrail’e kesintisiz yardım eden ve soykırım mühimmatlarını gönderen bir başka ülkeymiş gibi Genel Kuruldaki insanların gözünün içine baka baka sürekli barıştan bahsetmesi ve yalan söylemesinin ardından kürsüye gelen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Gazze'de sadece çocukların değil aynı zamanda Birleşmiş Milletler sisteminin, hakikatin, Batı'nın savunduğunu iddia ettiği değerlerin, insanlığın daha adil bir dünyada yaşama umutlarının tek tek öldüğünü haykırması, İsrail’in 353 gündür devam eden vahşet ve soykırımı sebebiyle yangın yerine dönen yüreklere adeta buz serpti.

Türkiye, genetik kodlarının yolunda emin adımlarla ilerliyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde Türkiye, başta kendi ülkesi olmak üzere dünyanın ve insanlığın geleceğine dair ortaya çıkan meselelere son derece duyarlı davranıyor. Bu da Türkiye’yi dünyada yıldızı parlayan bir ülke konumuna yükseltiyor.

Suriye’nin istikrardan uzak oluşundan tutun da Irak’ın kalkınma ve bölgesiyle yeniden bütünleşme yolundaki adımlarına katkımıza, İran'la bölgede güven ortamının tesisine dair yaptıklarımızdan tutun da Ukrayna'da

devam eden savaşın sona ermesine dair çabalarımıza, Azerbaycan-Ermenistan barış sürecinden tutun da Balkanlar'ın refah ve huzur içinde yaşamasına yaptığımız katkılara, Ege ve Doğu Akdeniz’deki meselelerden tutun da Libya ve Sudan’daki sorunların halledilmesine kadar çabalarımızın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın BM Genel Kurulu’ndaki konuşmasında dile geliş sebebi, tarih boyunca Türk milletinin rüyalarını Türk Cihan Hakimiyeti Mefkuresinin süslemesinden başkası değil aslında.

Şu sözler bunun en açık kanıtıdır;

“Bu kürsüde hamaset diliyle konuşmuyorum. Burada tarihimden, ecdadımın vicdanlı, adaletli duruşundan aldığım cesaretle konuşuyorum. Çünkü biz tarih boyunca daima mazlumun yanında, zalimin ve zulmün karşısında olmuş bir milletiz. Bundan 500 yıl önce engizisyondan kaçan Musevilere de Hitlerin toplama kamplarından kaçan Yahudilere de kucak açtık. Bizim, ülke ve millet olarak İsrail halkına yönelik herhangi bir düşmanlığımız yoktur. Müslümanların sırf inançlarından dolayı hedef alınmasına nasıl karşıysak, antisemitizme de aynı şekilde karşıyız. Sorunumuz İsrail hükümetinin katliam politikalarıyladır. Sorunumuz, tıpkı 5 asır önce olduğu gibi yine zalimle ve zulümledir. Şunu herkes bilsin ki, biz hakkı haykırmaktan çekinmeyiz. Birileri rahatsız olsa da doğruları söylemekten korkmayız. İnşallah sonuna kadar haklının yanında durmaya, doğru bildiklerimizi acı da olsa söylemeye devam edeceğiz."

BM Genel Kurulu Türklerin çağa yürüyüşünün ayak sesini duydu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında uluslararası toplumu bir kez daha Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni tanımaya, diplomatik, siyasi ve ekonomik ilişkiler kurmaya davet etti ki bu durum Türk milletinin çağa yürüyüşünde önünü açacak en mühim adımlardan birisi olacaktır.

Türk milleti olarak kanayan yaralarımızdan biri Uygur Türklerinin temel hak ve özgürlüklerinin korunmasıdır ki Cumhurbaşkanı Erdoğan bu mesele için Çin ile yakın diyalog halinde olunduğunu belirterek çözüme dair umut verdi.

Nihayet Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk Devletleri Teşkilatı’nın giderek bir cazibe merkezine dönüştüğünü, gözlemci üyeler Macaristan ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin de katkılarıyla bu teşkilatın örnek bir iş birliği modeli haline geldiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türk dünyası olarak birlik-beraberliği daha da artıracaklarını belirtmesi dostlara güven verirken düşmanları ise bir hayli tedirgin edeceğe benziyor.

Mürsel Gündoğdu / Haber7

Yorumlar6

  • Ayhan usta 1 ay önce Şikayet Et
    Güzel yazı kaleminize sağlık
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Nalan 1 ay önce Şikayet Et
    Reisi Seviyoruz
    Cevapla
  • Turgut 1 ay önce Şikayet Et
    Güzel yazı lakin REİS yalnız halk da olmasa işi zor
    Cevapla
  • Aydın 1 ay önce Şikayet Et
    Dünya lideri.
    Cevapla
  • Yaşasın hamas 1 ay önce Şikayet Et
    İnşaALLAH RABBİM yar ve yardımcımız olsun
    Cevapla Toplam 1 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat