İran, İsrail’i vurmadan az önce Cumhurbaşkanı Erdoğan bize ne söyledi
- GİRİŞ02.10.2024 08:26
- GÜNCELLEME03.10.2024 10:54
Başlıktaki sorunun cevabını vermeden önce şunu söyleyelim. İran’ın “direniş hattı” diye tanımladığı proxy örgütler üzerinden inşa ettiği Şii hilali, önce Irak’ta geriledi, sonra Suriye’de… Ve nihayetinde Lübnan’da. HUSİLER’in durumu biraz farklı ama onların da büsbütün ayakta olduğu söylenemez.
Irak’ta yeni dönem inşa edilirken… Başbakan Sudani’nin, Şii bir siyasetçi olmasına rağmen İran’ın doğrudan etki alanında olduğunu söylemek zor.
Sudani’nin geliştirdiği yeni konsept ile Irak her ne kadar federasyon olsa da yeniden “yekpare” bir ülke olma yolunda ilerliyor. Kalkınma Yolu projesi ve terörle mücadele konusunda Türkiye ile inşa ettiği düzen bunun göstergesi.
Suriye’de ise Esad üzerindeki etkisi devam etmekle birlikte, Kasım Süleymani’nin öldürülmesinden bu yana her gün İran aleyhine gelişen bir süreç var.
Tam da böyle bir zamanda Hamas’ın bir yıl önce başlattığı operasyon sonrası İsrail’in Gazze’ye yönelik soykırıma varan saldırıları karşısında sessiz kalan İran, ne Hizbullah’ın İsrail’in kuzeyinde bir müdahalesine… Ne Suriye’deki güçleri üzerinden Hamas’a bir destek saldırısına girişti.
Ta ki Suriye’nin Başkenti Şam’da 7 üst düzey askerinin İsrail tarafından vurulmasına kadar.
Bu süreçte, “Bir başka ulus için savaşmayacağız” diyen İran yönetimi, kendisine emanet olan İsmail Haniye’nin Tahran’da İsrail tarafından öldürülmesine misilleme olarak dronlarla “sınırlı” bir harekat yaptı.
Hizbullah’ın 10 gün içinde felç eden İsrail’in son olarak liderliği de ortadan kaldırması karşısındaysa İran’ın içi karıştı.
Çiçeği burnunda Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan’ın, Hamaney’i ikna etmesiyle bu kez başka bir ulustan olsa da kendisinin en değerli, en önemli adamı Nasrallah’ın öldürülmesine misilleme olarak dün gece İsrail’in başkenti Tel Aviv ve diğer şehirleri füzelerle vurdu.
Hava üssünü tahrip etti. İran kaynaklarına göre, İsrail tarihinin en ağır bedeline ödedi. İsrail ve Amerikan kaynaklarına göreyse füzeler hedefine ulaşmadı.
İyi de o zaman neden İsrail devleti, füzelerin düştüğü ya da vurduğu yerlerin görüntülerinin paylaşılmasını yasakladı?
Bize göre, İran iç kamuoyunu da bastırmak maksadıyla, İsrail’e çok büyük bir saldırı düzenledi. İsrail’in askeri kayıplar ziyadesiyle fazla. Ama İsrail bunu şimdilik gizleme cihetine gidiyor.
Bu saldırıya İsrail’in tek başına karşılık vermeyeceği anlaşılıyor. Amerika’nın “Dünya İran’ı kınamalı” minvalinden yaptığı açıklamalar gösteriyor ki İran’ın bu çıkışına İsrail, Amerika ve belki birkaç müttefiki ortak karşılık verecek.
İran’a yönelik verilecek karşılığın şiddeti bize dün gece yaşanan saldırının boyutları hakkında da…
İran füzelerinin İsrail semalarında neden bir önceki dron saldırısındaki gibi İngiliz ve Amerikan savunma sistemlerince durdurulmadığının da bilgisini verecek.
Buraya bir parantez açalım. Hizbullah’ın kılcal damarlarına kadar sızan İsrail’in, Tahran’ın kalbine de girdiği biliniyor. O halde 7 Ekim’deki Hamas operasyonuna neden bu kadar kör, sağır kaldı?
Sorunun cevabı bize göre, “Amacı için..!”
İşte görüyorsunuz 7 Ekim’den sonra İsrail neler yapıyor?
Gazze’den sonra, Lübnan’a yöneldi. Lübnan’dan sonra Suriye’ye yönelirse şaşırmayın demek üzereydik ki İran’ın dün geceki füze saldırısı yaşandı.
Şimdi İsrail, Amerika’yı ve bazı müttefiklerini de yanına alıp İran’a rejimi devirmeye dönük çok güçlü hava saldırıları başlatırsa ne olur?
Zira, daha dün Netenyahu İran halkına yönelik açıklama yaptı. “Özgürleşmelerinden” filan dem vurarak!
Dün geceki füze saldırısı İran’a çullanması için bahanesi olur..!
ERDOĞAN BOŞUNA İÇ ÇEPHE VURGUSU YAPMIYOR. SİZ HALA ANLAMADINIZ Mİ?
Şimdi yazının başındaki sorunun cevabına bakalım.
İran’ın İsrail’i vurmadan az önce Meclis’in yasama yılı açılışında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan ilk kez bu kadar net bir ifade ile, İsrail yönetiminin nihayi hedefleri arasında Anadolu toprakları da olduğunu söyledi.
Dedi ki, “Vaat edilmiş topraklar' hezeyanıyla hareket eden İsrail yönetiminin, tamamen dini bir fanatizm ile Filistin ve Lübnan’dan sonra gözünü dikeceği yer, açık söylüyorum, bizim vatan topraklarımız olacaktır. Şu anda bütün hesap bunun üzerinedir. Türkiye içindeki bazı İsrail dostlarının, bazı Siyonist severlerin, gönüllü veya paralı Siyonizm propagandası yapan aparatların anlamadığı işte budur."
Erdoğan, İran’ın saldırısından hemen önce bu açıklamayı yapma ihtiyacı hissetti. Tıpkı Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda (BM) yaptı son konuşmada, “İsrail’in durdurulması gerektiği” çağrısını yaptığı gibi bir konuşmadır bu.
Zira Erdoğan, “Er ya da geç İsrail durdurulacak” diye de ekledi.
Ama bir şey daha yaptı Sayın Cumhurbaşkanı. İsrail yönetiminin Yahudiler arasında bile ayrımcılık yaptığına işaret etti.
Dedi ki, “Karşımızda sadece Müslümanlara değil Yahudiler arasında dahi ayrım yapan ırkçı bir Apartheid rejimi var."
Bu ayrımın önemli olduğunu düşünüyoruz. Böylece İsrail yönetimi ile Yahudi toplumunu bir kez daha ayırmış ol.
Daha önce, “İspanya’dan kaçan Yahudilere de Nazilerden kaçan Musevilere de kucak açan ecdadımızda” cümlesini kuran Erdoğan, “Anti semit değiliz” demişti.
Bitirelim.
İsrail kendisine yönelik saldırıları, avantaja dönüştürme konusunda mahir. 7 Ekim Hamas operasyonunu, “soykırım” için bahane olarak kullandı.
Şimdi de İran’ın füze saldırısını, Tahran’daki rejimi devirmek için kullanacaktır.
Ama bizim daha da dikkat etmemiz gereken husus, Erdoğan’ın altını çizdiği husustur. İsrail, vaat edilmiş topraklar hevesiyle gözünü Anadolu’nun güneyine dikmişse, onu oraya yönelmeden durdurmak gerekir.
Yanılıyor muyum?
Yorumlar150