İstanbul Sözleşmesi yaşatır mı?
- GİRİŞ12.10.2024 09:37
- GÜNCELLEME14.10.2024 09:52
Geçtiğimiz hafta meydana gelen, tüm ülkenin kanını donduran cinayetlerin ardından çözüm yolu olarak yine İstanbul sözleşmesi işaret ediliyor.
Ancak, Türkiye'nin ve diğer birçok ülkenin sözleşmeden çıkmak için pek hayli anlaşılabilir gerekçeleri var.
İSTANBUL SÖZLEŞMESİYLE DAYATILMAK İSTENEN NE?
İstanbul Sözleşmesi karşıtlığı bazı kesimlerce dikkatli bir şekilde kadın düşmanlığıyla aynı zeminde lanse edilmek isteniyor.
Öncelikle bu duruma açıklık getirilmesi gerek.
Bunun için de İstanbul Sözleşmesinin altında yatan kirli zihniyetin anlaşılması şart.
SÖZLEŞME LGBT PROPAGANDASINA HİZMET EDİYOR!
Kadınlara yönelik tasvip edilmesi mümkün olmayan her türlü olumsuz eylemin ardından, şehirlerin meydanlarında toplanan kalabalıkların, meseleyi sinsi bir şekilde hem terör örgütü yandaşlığına hem de LGBT destekçiliğine indirgediğine şahit oluyoruz. Başlı başına bu durumdan bile şikayetçi olan onlarca kadın var. Terör örgütü sloganlarını, LGBT pankartlarını fark edip gösteri alanını terk eden çok sayıda kadın eylemcinin isyanı yansıdı ekranlara. Bu nedenle de anlamlı protesto eylemlerini sabote etmeye çalışan zihniyetle mücadele verilmesi gerekiyor.
Türkiye'nin kadına şiddetle mücadelesi, hukuki anlamda İstanbul Sözleşmesiyle başlamadı. Cinsiyet eşitliğine vurgu yapılan medeni kanun ise 2002 yılında yürürlüğe girdi. Yani İstanbul Sözleşmesinin varlığı, kadınlara yönelik olumsuz durumlarda kurtarıcı görevi görmüyor aslında.
İstanbul Sözleşmesi'nin 3. maddesinde toplumsal cinsiyet tanımı kadın ve erkek cinsiyeti dışındaki doğal olmayan cinsel kimlikleri kapsıyor. Bu da direkt LGBT propagandasına destek veren bir maddenin sözleşmede yer aldığı anlamına geliyor. Dolayısıyla LGBT hareketi ve eşcinselliğin meşrulaştırılmasından bahsedilebilir.
GREVİO’NUN TERÖRLE MÜCADELE HAZIMSIZLIĞI!
İstanbul Sözleşmesindeki en ciddi tehdit ise Grevio isimli, sözleşmeyi denetlemekle görevlendirilen şahıslardan oluşan bir kurul. Söz konusu oluşum, daha önce yayınladığı raporda Türk yetkilileri LGBT'li bireylere yönelik adım atmamakla ya da bu konuda bilgi vermemekle suçlamıştı. Grevio'nun bir diğer tehlikesi ise Türkiye'nin terörle mücadelesinden duyduğu rahatsızlıkla alakalı.
Grevio raporuna göre Türkiye'nin terörle mücadele tedbirleri, Güneydoğu Anadolu'da güvenlik operasyonları, darbe girişimi sonrası kamu görevlilerinin ihracı gibi çeşitli faktörler kadınların şiddetten uzak yaşama hakkını ellerinden alıyor. Yani Türkiye PKK ve FETÖ ile mücadele ederse bu durum kadınlara zarar veriyor Grevio'ya göre. Ayrıca Türk askeri ve Türk polisinin cinsel saldırıyla suçlandığı, Terörle ilişkili belediyelere yönelik kayyum atamalarının eleştirdiği ifadeler de mevcut.
DERTLERİ GERÇEKTEN KADIN HAKLARI MI?
Kısacası İstanbul Sözleşmesi adı altında emperyalist bir zihniyetin Türkiye'ye "Terörle mücadele etme, güvenlik operasyonu yapma, darbecilere karışma" dediğine şahit oluyoruz.
Bu zihniyetin zerre samimiyeti var mı? Kadın haklarından bahseden bu örgütün PKK terör örgütü tarafından alıkonulan 18 yaşından küçük kız çocuklarına yönelik herhangi bir açıklaması var mı? Terör saldırılarında şehit olan kadınlarla ilgili ya da? Eşi oğlu şehit olan kadınlarla ilgili ya da? Daha güncel ve insani bir yönden test edelim bu kirli zihniyeti. İsrail ile ilgili bir tepkileri var mı, uluslararası toplumu ayağa kaldırmaya çalıştılar mı Gazzeli kadınlar için mesela?
İstanbul Sözleşmesi, Grevio isimli bu kurulun üyelerine, tutuklanmama, gözaltına alınmama, kişisel eşyalarına el konulmasından muafiyet, eylemlerinde yasal muafiyet şeklinde dokunulmazlıklar da sağlıyor.
Kadın haklarını korumak bir yana, Türk aile yapısını bozmayı hedefleyen LGBT propagandasına alet olan, Türkiye'nin terörle mücadelesiyle derdi olan bu grup ve bağlı olduğu sözleşme ne kadar "kurtarıcı" bir kez daha düşünmek gerek.
Akif Küçükal / Haber7
Yorumlar15