DEM Parti’ye uzatılan elin sırrı ne?

  • GİRİŞ17.10.2024 09:11
  • GÜNCELLEME17.10.2024 10:16

2013 yılında gündeme gelen Çözüm Süreci’nin temel felsefesi, terör örgütü PKK’nın silah bırakması ve Türkiye’nin üniter yapısını koruyacak şekilde, siyasi arenada çeşitli açılımlar üzerinden ilerleme şeklinde özetleyebileceğimiz bir çerçeveye sahipti.

Başlangıçta bir takım ilerlemeler de kaydedildi.

Mayıs 2013’te Öcalan’ın talimatıyla PKK’nın sınır ötesine çekilmesi gündeme geldi.

Ancak çok rastlantısal bir şekilde! Aynı ayın sonunda patlak veren Gezi olayları ve Suriye’de ortaya çıkan iç savaş sonrası, sürece dönük odaklanma ve motivasyon kayboldu.

Hem PKK, hem de siyasi uzantısı olan BDP (HDP’den önceki partileri) Kuzeydoğu Suriye’de filizlenmeye başlayan Sözde Rojava Projesi üzerinden Çözüm Süreci’nin sunduğu ‘üniter yapı’ perspektifinin ötesine geçerek, sözde Kantonal modeli Türkiye’ye taşıma hedefli yeni bir yönelim içerisine girdi.

Devam eden yıllarda bir güvenlik kaynağının ifadesiyle onlara, “Biz size daha fazlasını veririz, bununla yetinmeyin” denildi ve emperyalistlerin bu fısıldamaları onların kulağına, Çözüm Süreci’nin sunduğu perspektife göre daha hoş geldi.

Dönemin BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın bir hükümet yetkilisine Suriye’deki gelişmeleri kastederek “Şartlar değişti artık” demesini de böyle bir bağlama oturtabiliriz.

Onun gözünde şartların değişmesi, “Biz bununla yetinmeyiz” anlamına geliyordu.

Çözüm süreci başarıya ulaşamadı ancak her durumda önemli faydaları da oldu.

Birkaç yıl önce üst düzey bir askeri yetkili ile yaptığımız sohbette kendisinden şu mealde bir cümle işitmiştim:

“Çözüm Süreci’nin olması bize göre iyi oldu. Bu sayede Kürt vatandaşlarımız Devletin iyi niyetini, PKK’nın kötü niyetini gördü.”

Bu cümlenin taşıdığı anlamı, 2015 yazında PKK’nın Diyarbakır, Mardin, Şırnak gibi şehirlerde başlattığı Hendek Terörü sırasında bölge halkının PKK’nın, HDP’nin önde gelenlerinin destek taleplerine kulak vermemesi ile ilişkilendirebiliriz.

90’lı yıllarda bir işaretle pek çok esnafın kepenk indirmek zorunda kaldığı bölgede, günlerce destek çağrıları yapılmasına rağmen, hendek terörüne bölge halkından bir destek bulamadı PKK ve siyasi uzantıları.

Demirtaş’ın “Hiç olmazsa balkonlardan, pencerelerden bir tepki verin” şeklindeki ‘son çağrıları’ da o dönem içine düştükleri çaresizliğin bir yansımasıydı.

BAHÇELİ’NİN ÇAĞRISI SONRASI DEM PARTİ, 2013’TE KAÇIRDIĞI TRENİ YAKALAYIP TÜRKİYE PARTİSİ OLMAYA YÖNELİR Mİ?

2015 sonrası günümüze kadar gelen süreçte köprünün altından çok sular akıp gitti tabi.

PKK’nın Çözüm Süreci’ni bozmasının akabinde 24 Temmuz 2015’te kapsamlı bir hava harekatıyla yeniden başlayan ‘mücadele dönemi’ sonrası PKK, hem sınır içinde, hem de sınır ötesinde net bir şekilde yenilgiye uğratıldı.

Geçtiğimiz günlerde bu konuları konuştuğumuz üst düzey bir askeri yetkili, ülke sınırları içinde kalan silahlı militan sayısından söz ederken 50’li rakamlardan söz etti.

Bu arada, terör örgütünün sınır içinde yenilgiye uğratılması ile yetinilmedi, sınır ötesinde yürütülen harekatlarla örgütün, ‘terör üretme’ kapasitesine çok önemli darbeler indirildi.

PKK’nın yenilgiye uğraması ile Güneydoğu’daki şehirler ve o şehirlerde yaşayan insanlar üzerindeki terör baskısı da ortadan kalktı.

ŞARTLAR PKK ALEYHİNE DEĞİŞTİ…

Demirtaş’ın 2014’te zikrettiği “Şartlar değişti” ifadesi başka bir anlamıyla hayat buldu.

Şartlar, Rojava Projesi’nin hayat bulmasıyla değil, o projenin Türkiye’ye taşınamayacağı gerçeğinin görülmesi/gösterilmesi ile değişti.

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 1 Ekim’de Meclis açılışı sırasında DEM Parti sıralarına giderek onlarla tokalaşması ve bu eylemini sözlü beyanlarla destekleyerek sürdürmesi, “Acaba şimdi ne olacak” sorusunu ve merakını beraberinde getirdi.

Bahçeli, tokalaşma eylemi sonrası yaptığı açıklamada bu hareketinin gerekçelerinden biri olarak “DEM Parti’nin Türkiye partisi olması arzusunu’ dile getirdi.

Bahçeli, önceki gün Meclis Grup Toplantısında yaptığı konuşmada ise, Öcalan’a bir çağrı yaparak “Teröristbaşı, örgütünün tasfiye edileceğini tek taraflı ilan etsin.” Dedi.

Aynı bağlamda “Bahçeli ne yapmaya çalışıyor” merakı içindekilerin merakını gidermeye dönük yeni mesajlar da verdi MHP lideri:

Siyaset ve terör aynı kalıba giremez. Ya siyaset, ya terör. Ya siyaset, ya silah. Arası yoktur. Türkiye’ye getirilirken “Her türlü hizmete hazırım” diyen teröristbaşı, terörün bittiğini, örgütünün tasfiye edileceğini tek taraflı ilan etsin. Ama devletin terörle masaya oturmasını hiç kimse beklemesin. Biz elimizi yeni bir süreç için değil, kardeşlik ve kaderdaşlık için uzatırız.”

Bu sözleri ile Bahçeli’nin, 1 Ekim’deki ‘tokalaşma’ eylemi ile başlattığı sürece, nasıl bir perspektif sunduğu tas tamam anlaşılıyor aslında.

Çözüm süreci adı altında yeni bir sürecin başlatılması yahut ‘adının konulması’ anlamında değil, Öcalan’ın yapacağı bir çağrı ile örgütün Türkiye’ye dönük silahlı mücadeleyi son vermesinin sağlanması ve içeride silahların gölgesinin kalktığı bir ortamda yine siyaset yoluyla ‘meselelerin’ TBMM çatısı altında, (anayasa görüşmelerini de dahil edebiliriz) konuşulacağı bir zeminin temin edilmesi.

Bahçeli’nin zikrettiği “Bin yıllık kardeşlik” ifadesi, motive edici niteliğiyle önemli, altını çizelim.

Bahçeli’nin bu yaklaşımı MHP milliyetçiliğinin, İYİ Parti’den farklı olarak ‘dışlayıcı’ değil, ‘kapsayıcı ve kucaklayıcı’ bir felsefe üzerine oturduğuna dair bir sinyal etkisi de veriyor.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Bahçeli’nin tutumuna güçlü sözlerle destek vermesi, akabinde CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in de bu tutumu pozitif karşılaması, DEM Parti’nin sorumluluğunu artırıyor.

Önceki tecrübeler ihtiyatla bakmayı zorunlu kılıyor ama şahitlik ettiğimiz gelişmeler, ilgiyle ve merakla takip etmeyi hak ediyor

Mehmet Acet / Haber7

Yorumlar17

  • Mustafa Çimen 38 dakika önce Şikayet Et
    Bu olumlu görünen sürece çomak sokacak mutlaka bir dış güç bulunacaktır. Direk açıklama yapmazlar ama bugün yarın içerdeki mikserleri vasıtasıyla karıştırırlar. İzleyelim kimler içerdeki şakşakçıları destekçileri....
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • HIDIR BUDUR 52 dakika önce Şikayet Et
    TÜRK ATASÖZÜ : "-- Aynı ağaçtan camiye DİREK'de, ahıra KÜREK'de olur"……..JAPON ATASÖZÜ : "--- Pirincin içindeki siyah taşdan değil de, BEYAZ TAŞ (?) dan korkun" der...
    Cevapla
  • Kaya 56 dakika önce Şikayet Et
    Bir çözüm süreci dediniz şehirler teröristlerle doldu.Sonunda 800 gariban vatan evladı şehit oldu.Bırakın bu teröristlerle anlaşma yollarını.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • HIDIR BUDUR 1 saat önce Şikayet Et
    ABD'nin 1918 Wilson prensipleri doğrultusunda hala "Büyük Kürdistan ve Büyük Ermenistan" hayalinde koşarken ikisinde de başarısızlığa uğradığını gördükçeee “hem bölgedeki figüranları (Türkiye içinde ABD şakşakçıları ve DEM’de dahil) ” hem de ABD hayal kırıklığı içinde debelenecek...
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • urfalı 1 saat önce Şikayet Et
    olayı halen anlamayanlar var , yazık....
    Cevapla
  • Kemalettin 37 dakika önce Şikayet Et
    ben chpyi anlamadım neden el sıktı
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat