Artık Eski Türkiye Yok Karşınızda Beyler!

  • GİRİŞ21.10.2024 09:47
  • GÜNCELLEME21.10.2024 09:48

Artık Eski Türkiye Yok Karşınızda Beyler;

Bu sözü Türkiye’de duymaya alışıktım, ama gizemli dostumun anlattığı olayların detayını dinledikçe şaşkınlığım arttıkça arttı! Okudukça şaşkınlığıma siz de hak vereceksiniz.

Gizemli dostum Türkiye’de neredeyse hiç tanınmayan bir vatan kahramanıdır. Gizli kahramanların “Tik tok” ve “YouTube” videolarından eksik olmadığı, gizli bilgilerin çarşaf çarşaf medyada yer aldığı bir dönemde gizemli dostumun bu kadar az tanınmasından dolayı üzülmedim değil. Uçak biletlerimizi aynı zamanda gelmeye ayarladığımız halde, İsviçre’nin insanlardan uzak bir köşesinde kalacağımız otele benden önce gelmişti. “Önce geldim. Zira anlatacaklarım çok önemli, hemen aktarmak istedim” dedi.

Dediğim gibi dostum gizemi hak eden biridir. New York, Londra, Moskova, Paris, Berlin arasında yıllardır mekik dokur. Turistik seyahat zannetmeyesiniz dostlar, gerçekten mekik dokur. İlmek ilmek ördüğü bir bilgi ağı, inanılmaz bir erişim kapasitesi vardır. Bu kez de beni şaşırtmadı, “Biliyor musun, bu kulaklar neleri duydu, bu gözler neleri gördü?” dedi. Bilgisayarını özenle açtı, bir videoyu dikkatli bir şekilde izlemeye başladık. İngilizcem yeterli olmadığı için dostum tercüme ediyordu. Biraz da ortam ve katılımcı bilgisi vererek tabi ki, “Bu toplantı odasında özellikle Amerikalı ve İngiliz üst düzey adamlar var. Devlet teşkilatlarında görünmüyorlar ama çok etkili insanlar. Daha çok devletlerindeki güç odakları için siyasi ve askeri karar alıcılar için hayati bilgiler inşa ediyorlar. İşte ilk konuşan orta yaşlı adama bak, tam bir “CIA gurusu”dur. Ama asıl kariyerini M16’da yapmıştır. Balkanlar, Ortadoğu, Kafkaslar’ı yerel halkın dillerini konuşarak gezebilir. Bugünkü tartışma konumuz Türkiye diyor”.... Ne diyeceklerdi acaba? Adam elini masaya vurdu sertçe, biraz kırık Türkçesiyle “Artık Eski Türkiye Yok Karşınızda Beyler!” dedi.“Tabi ki!” dedim,”Eski Türkiye yok karşınızda!” Merakım şimdi zirve yapmıştı!

“Ne yaparsak olmuyor, bir türlü Türkiye gücünü bölgesinde ve küresel merkezlerde sıfırlayamıyoruz, aşamıyoruz. Nerede bir adım atsak karşımıza Türkiye Devleti’nin görevlileri ya da sadık dostları çıkıyor. İşte, İsrail’i askeri koçbaşı olarak kullanmak istiyorduk, olmadı. Tel Aviv bölgede askeri harekata sıcak bakmıyor. Türkiye’nin geliştirdiği süpersonik ve kıtalararası balistik füzelerinin tehdidi altındayım, yapamam diyor”. Masadakilerden Alman asıllı bir uzman “Türkiye düne kadar kısa menzilli füzeleri için bile teknoloji transferi yapmaya çalışıyordu. Şimdiye kadar da bu füze konusunda bir açıklama yapmadı.” diye sorunca Başkan susturdu:” Siz Türkleri tanımıyorsunuz dostum, Onların füze yaptığını kullandıklarında anlarsınız. Medyasında bir kısa haber olarak bile savunma sanayindeki çalışmalarıyla ilgili bir bilgi göremezsiniz. Tıpkı askeri harekatlarını son derece gizlilik içinde yaptıkları gibi, savunma silahlarını da aynı gizliliğe riayet ederek yaparlar. Devlet adamlarından hiç ölçüsüz beyanlar duyuyor musunuz? Hayır, hiç ses gelmiyor, adeta Türkiye sağır odaya kapatmış kendini. Ama biliyoruz ki, uzun zamandır, savunma sanayii fabrikaları, Ar-Ge departmanları harıl harıl çalışıyor. Bu yetmezmiş gibi Lockheed Martin gibi ABD şirketlerinden tutun, Hollanda’nın ASML şirketine, Fransa’nın üst düzey silah, nükleer ve uzay teknolojisi şirketlerine hatta Rus silah şirketlerine kadar her yerde Türk mühendisler ve bilim adamları Türkiye adına çalışıyorlar. Türkiye bu şirketlerden Türk veya başka milletlerden istediği uzmanı Türkiye’ye çekebiliyor. Siz eski Türkiye’yi aklınızdan çıkartamamışsınız. Şimdi mesela büyük bir üniversite ve bilim reformu yaptılar. Bağımsız üniversite ve bilim merkezlerinde dikey mobilite var. Liyakat sahibi olan kim varsa asansörle çıkar gibi yükseliyor. Bilimsel hayat için müthiş bir özgürlük alanı ve imkanlar tanınıyor. Tıpkı bir zamanlar bizde olduğu gibi.”

Başardıklarımızı bu adamlardan duyacağıma hiç inanmazdım. “Bakın yarı iletkenler konusunda dünyanın yarı pazarına Türkler hakim. Nvidia, TSMC gibi devasa küresel şirketler Türk şirketlerinin eriştiği küçük nanometre değerlerinde çip üretemiyorlar artık. Adamlarda başka bir teknoloji var!”

“Peki, İsrail dahil olmak üzere Ortadoğu veya yeni beslediğimiz Balkan ülkelerini Türkiye’ye karşı kışkırtsak?” . “Bu çok zayıf bir hayal olur. Zira, Türkiye öyle bir diplomatik kadrodan, dışa açık ve rekabetçi bir devlet yapısından ve üst düzey bir siyasi akıldan yararlanıyor ki, son yıllarda kendisine karşı olabilecek bütün ülkeleri birbirinden ayırdı, dost ülkeleri ise birleştirdi kendi etrafında. Öyle ki düşmanlarını bile kendi barış, ticaret ve kültür havzasında yaşamayı daha cazip kıldı. Özellikle İsrail gibi saldırgan güçlere karşı alanı tamamen daralttı. Maraton Ovasında yok edilen Pers Ordusunun durumuna düşmek istemiyor İsrail siyasi, askeri ve ekonomik açıdan. Bu durumda sizin bu öneriniz çok komik kalır dostum!”

“Türkiye içinde bir karışıklık çıkartsak nasıl olur? Her ülkede olduğu gibi orada da fay hatları var, birbirine muhalif kesimler var?” ...

“Ham hayal dostum... Türkiye’deki devlet sistemi herkesi kucaklayan bir yapı. Siyasi muhalefet var ancak bunlar dış tehditlere karşı hemen birleşiyorlar. Hiçbir grup diğer grubu hain filan ilan etmiyor. Dolayısıyla kendilerinin aksini düşünen ve muhalif davrananlara karşı bile kucaklayıcı, rasyonel ve yüksek bir siyasi zekâ eseri tutum takınıyorlar. Biz bu toplumu parçalayamayız. Kaldı ki, devlet kurumları dışarıdan gelen tehditlere karşı teknik açıdan yüksek bir kapasite ile karşılık veriyorlar. Bu kurumlara sızamıyoruz. Bir zamanlar Xi Jinping nasıl Çin devletinde rüşveti ortadan kaldırarak, devletin kurumlarını yabancı istihbarat unsurlarına kapattı ise Türkiye’de bunu mükemmel derecede başarmış. Devlete sızacak damar bulamıyoruz. Topluma nüfuz edemiyoruz. Dışarıdan gelen farklı milletlerden göçmenleri bile kısa sürede topluma entegre ettiler; iş dünyasına kazandırdılar. Bugün dünyada üretim sahasına en hızlı ve rasyonel olarak göçmenleri entegre edebilen ülke Türkiye’dir. Bu yetmiyormuş gibi özel nitelikli uzmanlarıyla bu yabancılara dil, kültür, yaşama biçimi, sosyal sorunlarla baş etme yöntemleri vb kazandırıyorlar. Bırakın kendi insanlarına sahip çıkmayı, yabancı göçmenleri bile avuçlarında tutuyorlar. İnanılmaz bir başarı öyküsü yazdılar!”

“Bölgede İran ve Mısır Türkiye’ye rakip olabilecek güçler. Onları kullanamaz mıyız?” .

“Bu çok zor. Türkiye bu iki ülkeyle tarihsel travmalardan ve reel rekabetten kaynaklanan sorunları adeta Kont Metternich gibi yumuşattı. Tıpkı bölgedeki Kürt topluluklarıyla barışı ve ortak kalkınmayı gerçekleştirdiği gibi. Sizin adamlarınız büyükelçiliklerin duvarları ardında kahvelerini yudumlarken, Arap sokağında, İran sokağında yerli halktan ayırt bile edilmeyen Türkiye’nin memurları ve dostları dolaşıyor. Kaldı ki siz bölgedeki Türkiye Barışını basit bir olgu zannediyorsunuz, ne büyük hata ediyorsunuz. Bölge milletlerinde öyle bir Türkiye etkisi var ki, adeta bölge genetik birleşmeye gitmiş durumda! Başka bir sonuç da olamazdı zaten, Türkiye her alanda birinci sınıf kadrolarla hareket ediyor!”
“Rusya ekonomik olarak zorda ama askeri olarak hala korkulan bir güç. Ukrayna meselesi üzerinden Türkiye’ye saldırtma planları yapsak?”

“Karşınızda eski Türkiye yok diyorum, anlamıyorsunuz. Türkiye artık küresel şampiyonlar liginde, balistik füzeleri ve ileri atom teknolojisi ile büyük devletler arasında fiilen yer alıyor. Her ne kadar siyasi karar alıcıları hala bir zamanlar yükselen Çin’in liderleri (Başta Deng Xiaoping) gibi mütevazı bir siyasi üslup benimsemiş olsalar da bu gerçek değişmiyor. Türkiye birinci sırada nükleer ve uzay gücü olmak üzere. Ayrıca Türkiye desteği olmasa gıda açısından bölge son derece sıkıntılı bir sürece girer. Gıda üretim ve dağıtım organizasyonu da Türkiye’nin kontrolünde. Bizler de Avrasya’nın devleri gibi Türkiye’nin bırakalım kendi topraklarındaki tarım başarısının meyvelerini, Afrika’da başarıyla uyguladığı tarım projelerinin ürünlerini ithal ediyoruz.”

“Bir konuyu daha hatırlatayım, bir zamanlar Yunanistan, Dominik Cumhuriyeti, Kıbrıs vb bazı ülkeler gibi sadece turistik otellerde yaşamaya gelen insanlar bugün artık nitelikli tedavi görmek, üst düzey eğitim almak, sosyal ortamı doyasıya yaşamak, üst kalite Türkiye markalarından satın almak gibi amaçlarla Türkiye’ye geliyorlar. Devasa oteller kongre merkezlerine, müzelere, kalıcı sosyal yaşam alanlarına dönüşmüşler. Bu Türkiye’nin gelişmişliğinden başka neye işaret eder? Gerçekten de bugün dünyada insanın en fazla değer gördüğü ülke Türkiye. Şehirleri gecenin karanlığında bile emin ve emniyetli. İnsan bütünlüğü mükerrem, muhterem ve dokunulmaz. İnsana ait herşey emniyette: malları, canı, ailesi, fikri, inancı, vb.”

“Artık uyanın beyler, karşınızda eski Türkiye yok!” Rüyada görsem inanmayacağım bir ortamın röntgenini çekiyordu gizemli dostum! Adeta tam bir “Yükselmiş Türkiye serisini binge- watching yapmıştım dostumun sayesinde! Anlatmaya devam ediyordu ki, “Uyanın!” sesleri gerçek dünyadan da gelmeye başladı. Gözlerimi açtığımda İsviçre uçağında sanırım en son ben kalmıştım. Etrafımda THY görevlileri biraz tebessüm ederek “Uyanın beyefendi Zürih’e indik” diyorlardı... Gizemli arkadaşım da rüya ile birlikte kaybolmuştu. Dedim ya zaten gizemliydi!

Ben rüyadan bu kadarını hatırlayabildim. İnşallah rüyalarımız gerçek olur dostlarım. Muhabbetle.

Mehmet Ali BAL - Haber7

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat