DOM DOM…

  • GİRİŞ23.10.2024 08:54
  • GÜNCELLEME25.10.2024 08:28

Yeni doğan bebekleri türlü dalaverelerle yoğun bakım ünitelerine alıp, ailelerini maddi olarak sömüren, hatta bunu bebeklerin ölümü pahasına gerçekleştiren bir suç şebekesi yakalanmış…

Bu şebeke yakalanıncaya kadar kaç bebek hayatını kaybetti, kaç anne ağladı Allah bilir…

İstanbul’da ortaya çıkan bu şebekenin benzeri yapılanmalar başka illerde de var mı yine Allah bilir…

Çürüme, her devirde yakındığımız, toplumsal dokumuzu zedeleyen, bireysel mağduriyetleri en onulmaz noktalara taşıyan bir sorun…

Bu haysiyetsizliğin herhangi bir inanç sistemi, ideoloji, parti, cemiyet ile ilişkilendirilmesi elbette mümkün değil. Denecek tek şey var, bunlar için: aşağılık varlıklar…

Kimi o partide yer almış, kimi bu partide kayıtlı imiş… Bu türden vahim durumlar ortaya çıkınca, hemen faillere bir aidiyet veya kimlik tayin ederek bu aşağılık suçlara ‘siyasal bir kimlik giydirmek’, ‘hami tayin etmek’ ise yine bize özgü bir hal…

Şunu artık görmemiz lazım; bu çürümüşler, kendilerini bir süre daha ayakta tutabilmek veya korunaklı bir alan için siyasete, sivil topluma veya itibarlı bir alana iltica ediyor…

Bunlar insan değil… Bunları, ‘korunmak için’ girdikleri aidiyetlerle zikretmemek lazım. İktidar veya muhalefet olmaları fark etmez…

Toplumun derin bir yeis ve infial ile karşıladığı, herkesin hassas olduğu bir dönemde, bazılarının gereksiz, yersiz, hadsiz, hudutsuz tavırları ise ayrı bir mevzu…

Altı artı bir masasına rağmen kazanamayan, ‘ağır kaybetme travmasını’ atlatamadan, partisinden de ‘hançerlenerek’ uzaklaştırılan eski Ana muhalefet partisi lideri, şimdinin parti içi/kenarı hizbi yine pek hırçınlaşmış, atarlanmış…

Zaman zaman ergenler gibi, zaman zaman işsiz güçsüz kalmanın büyük stresi ile gergin ihtiyarlar gibi X mesajları ile sözüm ona siyaset yapıyor.

Seviye yerlerde. Önüne gelene hakaret ediyor. En ağır ifadelerle, galiz küfürlerle, yaşına, başına, deneyimine, gelip geçtiği makam ve mevkilere hiç yakışmayan cümleler kuruyor…

Üzülüyorum. Uzun yıllar bürokrat, parlamenter, ana muhalefet partisi genel başkanı olmuş bir ismin siyasi rakibini eleştirmesinde tercih edeceği dil, üslup bu olmamalı…

İnsanlar kendisinden daha rafine eleştiri ve yaklaşımlar beklerken o hakareti, sövgüyü benimsiyor.

Cumhurbaşkanı’na ‘Allah belanı versin!’ diyor…‘Üslubu beyan aynıyla insan’, der atalarımız. Yani insanın üslubu kendisini yansıtır, tanımlar…

Ana muhalefet partisinin yıllarca genel başkanlığını yapmış, bu kadar ömür yaşamış insanın; seviyesini bu dereceye düşürmemesi, kendisini böylesi bir hastalıklı dile mahkûm etmemesi yıllarca temsil ettiği camiaya karşı da görevi olmalıdır…

Kuşkusuz ki, yenilenin eleştirilerini kamuoyu ile paylaşma hakkı vardır ama bu anlarda dahi rakibine saygısı kendisine, aynı zamanda demokrasiye de bir saygı olarak görülmelidir…

Kaybetmek üzer. Fakat yarış ve rekabetin doğasında bu vardır.

İki adaylı bir seçimde, biri mutlaka kaybedecek… Tercih edilmeyenin, tercih edenlerin iradesini küçümseme hakkı olamaz ki.

Kişinin kaybını hazmetmesi için tercih edileni ve onu isteyenleri küçümseme veya hakaret gibi yolları benimsemesi demokratik bir tavır olmadığı gibi ahlaki de değildir.

Hayatta insanın her istediği olmuyor ki. İstediğine ulaşamayan insanların böylesine tatsız hırçınlıklar yerine ‘niye olmadı?’ diye biraz düşünmesi üslupsuzluktan iyidir.

Üstelik bu kadar hırçınlık kalbe de zarar… Millete ise hiç faydası yok…

Bakara suresinin 286. ayetinde “Lâ yukellifullâhu nefsen illâ vus’ahâ” ifadesi vardır. Yani “Allah hiçbir insana/nefse kaldıramayacağı yükü yüklemez”

Dr. Hikmet Kıvılcımlı da bir deftere bunu kaydetmiş… Vefatını müteakip görmüşler…

Okusa iyi olur…

Türkiye Cumhuriyeti devletinin cumhurbaşkanlığı görevi öyle hafif bir yük değil ki…

Allah hem kendisini, hem ülkemizi ve milletimizi korumuş… Çünkü O, bu yükü taşıyamazdı, O’nu da Türkiye…

Nitekim, kendisi seçilemediği halde öylesi taşınmaz bir yük haline geldi ki, Partisi bile attı üzerinden…  Öyle hançerle filan da değil, bayağı domdom kurşunu ile…

Hani var ya güzel bir türkü: ‘Hançer yarası değil, domdom kurşunu değdi…’

Kaşların arasından/ Dom dom kurşunu değdi/ Dom dom kurşunu değdi/ Bir avcı vurdu beni/ Bin avcı beni yedi/ Bin avcı beni yedi/ Ah dedim ağladım/  Yaremi bağladım/ Ah dedim ağladım/ Yaremi bağladım/ Eğdi yar boynun eğdi/ Allah kerimsin dedi/ Hançer yarası değil/ Dom dom kurşunu değdi/  Hançer yarası değil/ Dom dom kurşunu değdi

Yorumlar12

  • yörükoğlu Osman 1 ay önce Şikayet Et
    Güzel bir makale.İnsan olan anlar ammaaaaa
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • Misafir 1 ay önce Şikayet Et
    Vatansever asker önce milli görüş için başlayan sonra Akparti kurulduktan sonra Akparti için verdiğim mücadele senin yaşını geçer. Tam da bunu diyorum aslında; sonradan gelenler bu davanın gerçek sahiplerini doğruları söyledikleri için provokasyonla bile suclayabiliyor. Kal selametle...
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • ÇUKUR 1 ay önce Şikayet Et
    Cumhuriyet tarihinde en çukur siyasetçi Kemal kilicdaroglu ve Ekrem imamogludur. Bakmayın ekremin yelkenine rüzgar degdigine, aynı rüzgar alabora edecek....
    Cevapla Toplam 7 beğeni
  • Kutahyali 1 ay önce Şikayet Et
    Artık eline alsın tesbigini çekilsin köşesine.
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • VATANSEVER ASKER 1 ay önce Şikayet Et
    misafir rumuzlu yorumcu ; TOKİ konutlarından bugüne kadarki sürede memnun olmayan bir tek sensin ; buda oluyorki "provakasyon kokuyor bu ifaden"...!
    Cevapla Toplam 1 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat