Savaşlarda "Ölçülü misillemeler" modası başladı, peki şimdi ne olacak?

Haber7 yazarı Bartu Eken "Üçüncü dünya savaşı" tamtamları arasında ülkelerin birbirine saldırmadan önce perde arkasında "saldırıya hazır" olun diyerek yaptıkları ölçülü misillemeleri analiz etti.

GİRİŞ 27.10.2024 09:32 GÜNCELLEME 27.10.2024 10:16
Bu Habere 15 Yorum Yapılmış

Bartu Eken'in "Savaşlarda 'Ölçülü misillemeler' modası başladı, peki şimdi ne olacak?" başlıklı yazısı şekilde;

Önce İran, sonra İsrail..

İki ülke arasında karşılıklı saldırılar devam ediyor.

Hemen her gün "yaklaşan üçüncü dünya savaşı" uyarıları yapılırken, bir detay dikkat çekiyor.

Çatışmaları geri dönülemez bir noktaya taşımaktan çekinen devletler, perde arkasından birbirini "saldırıya hazır" olun diyerek uyarıyor.

Hem önlem almalarını sağlıyor, hem de halkları üzerinde siyasi otoritelerini korumayı sürdürüyor.

Bunun ilk örneklerinden birini, İran, ABD tarafından öldürülen Kasım Süleymani'nin intikamında uyguladı.

İtirafı, 5 Kasım'daki seçimlerde bir kez daha aday olan Donald Trump'tan yapmıştı..

Trump, İran'ın, Irak'taki ABD üslerine düzenlediği saldırı öncesinde, kendilerine bilgi verdiğini duyurdu..

Askerlerin güvenli bir noktaya çekildikten sonra, İran'ın saldırısının gerçekleştiğini ifade etti.

İran'ın İsrail'e yönelik yeni dalga "misilleme" saldırılarında da bu durum yaşanıyordu.

Her ne kadar Ekim ayındaki operasyon, görece daha yıkıcı olsa da, tek bir İsrail askerinin ya da sivilin ölüp yaralanmaması dikkat çekiciydi.

İsrail misillemeden önce vatandaşlarını sığınaklara indirdi.

Kimsenin burnu bile kanamadan, İran zafer ilan etti.

Tahran sokaklarında kutlamalar yapıldı.

Ve iktidar, İsrail'e ağır bir darbe vurulduğunu açıkladı.

İsrail'in Tahran başta olmak üzere birçok askeri noktaya düzenlediği ölçülü misillemesinde de benzeri bir yol izlediği öne sürüldü.

Rus medyasına göre, Tel Aviv, ABD'li yetkililerle iletişime geçti.

Washington, Tahran'a haber verdi.

Ardından, İsrail'in günler önceden duyurduğu misilleme operasyonu başladı.

Füzelerin birçoğu havada imha edilirken, kayda değer bir hasar meydana gelmedi.
Yalnızca iki İran askeri yaşamını yitirdi.

ABD ve İngiltere bu misillemenin "yeterli" olduğunu duyurdu.

İran'ın yeni bir saldırıya kalkışmaması gerektiği uyarısı yaptı.

İsrail Ordu Sözcüsü Daniel Hagari de "saldırılar sona erdi" dedi.

"Karşılık gelirse yeni bir saldırı yapmak zorunda kalırız" cümlesini kullandı.

Dolayısıyla, İsrail'in, İran'la topyekün bir savaş istemediğini, bunu büyük ölçüde ABD baskısı sebebiyle istemediğini söyleyebiliriz.

İran yönetiminin de, Batı bloğuyla savaşmamak adına, İsrail'e doğrudan savaş ilan etme niyetinde olmadığı aşikar.

İki iktidar da milliyetçi ve dini temellere dayalı yönetimlere sahip.

Dolayısıyla otoritelerini korumak için "şeytanla" mücadele etme retoriğini tekrarlıyorlar.
İran, ABD ve İsrail'i "büyük şeytan" olarak tanımlıyor.

Gazze Kasabı Netanyahu ise "lanetli devletler" olarak, İran ve müttefiki olan, Irak, Suriye, Lübnan gibi ülkeleri gösteriyor.

Bu sebepten misillemelerin ölçülü olduğu yeni bir döneme girdik.

ÖLÇÜLÜ MİSİLLEMELERDE ÖLÇÜ KAÇAR MI?  KAÇARSA NE OLUR?

Değişen dünya düzeninde çok kutupluluk ön plana çıkarken, bilhassa ABD ve Rusya mevcut güçlerini korumak isteyecektir.

Çin de bölgede daha aktif bir politika izleme gayretinde.

Bu sebepten, ABD'nin Orta Doğu'da, İsrail, Mısır ve Körfez Ülkeleriyle oluşturduğu ittifakı, dağıtmamak önceliği.

Bu çizgide, Arap ülkeleri, İsrail'le barıştırıldı.

İran ve ülke dışındaki güçlü ağına yönelik bir kalkan oluşturuldu.

Ancak Çin'in attığı Tahran-Riyad yakınlaşması adımı, bölgede önemli bir denklem değişikliğine yol açtı.

Husileri mağlup edemeyen Arap Koalisyonu, Yemen'in büyük bir bölümünün İran destekli Husiler tarafından yönetilmesine göz yumdu.

Ve etki alanlarını Sudan, Libya gibi ülkelerde genişletme politikasını benimsedi.

Tahran da anlaşma gereği olarak bilhassa Irak ve Suriye'de Sünni nüfusun hedef alınmasını engellemeye çalışıyor.

Haşdi Şabi'nin geçtiğimiz yıllara kıyasla Sünnilere yönelik ayrımcı eylemlerinin azaldığını görmek mümkün.

Husiler ve diğer güçler de Körfez topraklarına yönelik saldırılarını durdurmuş durumda.
Bu çizgide, misillemenin ölçüsünün kaçması ve topyekün bir savaş, öngörülemez bir silsileyi başlatabilir.

Dolayısıyla, eskiden bir toprağın ihlali ya da farklı bir ülkede gerçekleştirilen saldırı, "savaş sebebi" olarak kabul edilirken;

Artık bu anlamda bir esneklik sağlandığını görmek mümkün.

Bunun bir başka örneğini de Lübnan'da yaşıyoruz.

İsrail her gün gerçekleştirdiği pervasız saldırılara rağmen, Lübnan'a savaş açmadığını defaatle tekrarlıyor.

Ellerindeki imkan yetersizliği sebebiyle karşılık veremeyen Lübnan hükümeti de bu durumu kabullenmiş durumda.

Uluslararası hukuku ve Birleşmiş Milletler'i göreve çağırıyorlar.

Fakat, Gazze'de olduğu gibi bu konuda da bir adım atılacağı konusunda umutvar değiller.

En iyi ihtimalle Hizbullah'ın Litani Nehri'nin kuzeyine çekilmesini kabul ediyorlar.
Fakat tüm bunlar olurken İsrail ordusunun kara savaşındaki başarısızlığı da dikkat çekiyor.

Hizbullah, lider kadrosunun tamamını kaybetmesine rağmen, sokak savaşında hala güçlü.

Kısıtlı ilerleme İsrail'e pahalıya mal oluyor.

Hemen her gün gerçekleşen saldırıların ardından askerlerin morali bozuluyor.
Eve dönen İsrailli askerlerin büyük bir bölümü akıl hastanelerinde tedavi görüyor.
Bir de Gazze'deki rehineler var tabi.

Tüm bunlar Netanyahu hükümetinin elini zayıflatıyor.

Netanyahu da daha fazla şiddete ve sözde dini motivasyona dayanarak iktidarını sürdürmeye çalışıyor.

Ancak bu barbarlığı ne kadar sürdürebileceği muamma.

Tüm bunlar göz önünde bulundurulduğunda, misillemelerin ölçüsünün kaçacağını düşünmek güç.

Zira sivillerin çektiği acı büyük olsa da, yeni denklemlerde iktidarlar, kendilerini besleyebilen bu çatışma sayesinde;

İç siyaseti ilgilendiren ekonomi, eğitim, altyapı gibi konulardan "savaş var" gerekçesiyle kaçabiliyor..

Haber7 yazarı Bartu Eken

Bartu Eken - Haber7

KAYNAK: HABER7
Ramazan Yıldız Haber7.com - Haber Şefi
Haber 7 - Ramazan Yıldız

Editör Hakkında

1981 yılında Isparta'da doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Afyonkarahisar'da, lisansını İstanbul Bilgi Üniversitesi'nde, yüksek lisansını Bahçeşehir Üniversitesi'nde tamamladı. Üniversitenin ardından bir süre özel sektörde araştırmacı, daha sonra İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) farklı iştiraklerinde İngilizce öğretmeni, sosyolog ve idareci olarak çalıştı. İnternet haberciliğine ilk adımını 2015 yılında Türk Medya’da attı. 2020’de Haber7’de gece editörlüğüne başladı. Halen Haber7.com’da haber şefi olarak görev yapmaktadır.
YORUMLAR 15
  • ADEMOĞLU 3 saat önce Şikayet Et
    Bunların hepsi aynı masanın yancıları. Olan mazlum ve masumlara olacaktır
    Cevapla
  • Misafir 3 saat önce Şikayet Et
    Allahım cc dünyanın iki şeytanı abd ile israili helak et yok et kahret belalarını ver iflah olmasınlar. amin amin amin
    Cevapla
  • misafir 3 saat önce Şikayet Et
    ölçülü misilleme sadece İran İsrail arasında olur.Dunyada benzeri yok.
    Cevapla
  • Emekli memur______ 3 saat önce Şikayet Et
    Bunlara Şeytan demek Şeytana HAKARET olur, bunlar Şeytanın bir tık Üzerinde Yaratıklar... Söyledikleri her şey Yazdıkları Senaryo Gereğidir...
    Cevapla
  • bacanak 4 saat önce Şikayet Et
    Bunkarın üçü birbirinin aynı üçlü şeytan abd israil iran
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
Sucukta, kıymalı et ürünlerinde 'mekanik kıyma' hilesi
CHP'de gerilim bitmiyor! Kılıçdaroğlu araçları iade etti! Partiden son dakika açıklaması