Öcalan DEM kürsüsünde ne konuşur

  • GİRİŞ29.10.2024 09:13
  • GÜNCELLEME30.10.2024 09:28

MHP lideri Devlet Bahçeli’nin sürpriz çıkışıyla PKK elebaşı Abdullah Öcalan üzerinden yeni bir dönemin kapısı aralandı. İmralı Cezaevi’nde tutuklu Öcalan’ın, terör örgütü PKK’ya müzahir DEM Parti’nin TBMM’deki grup toplantısına katılarak örgütü lağvettiğini açıklaması gündemde. Bunun hukuki temelleri ne derecede mümkün, “umut hakkı” Öcalan’ı hangi ölçüde kapsar, bu duruma özel yeni bir kanuni düzenleme mi yapılır bunlar tartışma konusu. Öcalan canisinin örgütte ne derece söz hakkı olduğu, talimatlarının ne derecede uygulanabilirliğinin bulunduğu tartışılıyor. Yerel seçimde bile DEM Parti/HDP siyasetine oy yönlendirmesi yapamayan bir figür olarak öne çıkmıştı Öcalan ismi.

Peki bütün aşamalar tamamlansa ve DEM Parti kürsüsüne çıksa Öcalan, neler söyler?

PKK elebaşı Abdullah Öcalan’ın röportaj ve telsiz konuşmalarından derlenen “Bir Muhatap Arıyorum” kitabında, Öcalan’ın kamuoyuna hangi mesajları verebileceğinin kodları yer alıyor.

1993-1994 yıllarını kapsayan konuşmalarda, dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın yolunu açtığı PKK’nın silah bırakması süreci ve vefatı sonrasında yaşananları görebiliyoruz.

Öcalan’ın cezaevinde olmadığı, hür şekilde gençleri terörize edip dağlara kaçırabildiği günlerdeki tavrının, silahı değil siyaseti öncelemek olduğunu fark ediyoruz. Fakat söylemde siyaset dedikçe, eylemde silah ve savaş istediğini tarihin bize gösterdiğinin altını çizelim.

Devletin muhtemelen çok ama çok iyi bildiği Öcalan’ın bu “söylemde farklı eylemde farklı” tavrını, milletin de bir nebze görmesi gerekir..

Öcalan konuşursa” neler söyleyebileceğine dair bundan 30 yıl öncesinden bazı alıntılar şöyle...

*

Öcalan, terörist elebaşıları ile 14 Nisan 1993 tarihinde gerçekleştirdiği telsiz konuşmasında, silah bırakmayı “siyasi hamle” olarak gördüğüne dair şunları söylüyor:

“Ateşkes gündemi tamamen yakalayabilme ve onu lehte götürebilmenin iyi bir başlangıcı oldu.  Yani bir nevi siyasi hamle adımıydı. Düşmanın beklemediği ve hazırlıklı olmadığı bir yaklaşım tarzıydı.”

*

Gazeteci Hasan Cemal ve Ramazan Öztürk’ün 15 Nisan 1993 tarihinde yaptığı röportajda Öcalan, “Gerek demokratik haklar için ve gerekse ulusal haklar için siyasette özgür olmak, özgür siyasi faaliyet yürütmek, örgütlenmek, partileşmek, cepheleşmek, bunları yasal güvenceler dahilinde ve güvenlik içinde yapmak söz konusu olursa, tabii ki o zaman silahlara başvurmanın anlamı kalmaz.” diyor.

*

Öcalan, sözde silahlı saldırılar değil politika yapmak istediklerini, bunu da anayasal güvencelere şartladığını şu sözlerle ifade ediyor:

“En küçük bir demokratik adım atmak isteyen bir parti hemen idamla yargılanma tehlikesiyle karşı karşıya geldikçe, bu durumda bizim ateşkesi nasıl sürdüreceğimiz, beklentilerimizin ne olacağı anlaşılırdır diyorum. Gerçekten politika yapmak istiyoruz. Bunun için talepler nedir derseniz, biz de anayasal ve yasal güvenceler hemen geliştirilmelidir deriz. Nedir anayasal güvenceler? İşte Kürt kimliğini anayasaya taşırmak, Kürt statüsünün siyasal çerçevesini anayasal ve yasal düzeyde oluşturmak ve böylece biraz anayasal güvenceye almak gerekir.”

Öcalan’ın bugün DEM kürsüsüne çıksa üç aşağı beş yukarı bu sözleri söyleyeceği aşikar..

*

Kitaptaki ifadelerinde devam ediyor Öcalan:

“Bu savaşın içinde Anadolulu çocukları görmek, hele hiç vurmak istemiyoruz.”

“Karşı taraf kurt olmadığını göstersin, bizim kuzuları dağdan indiririz.”

“Kardeşliğe yaraşır bir düzenin geliştirilmesini istiyoruz.”

Lafa gelince oldukça hümanist bir karakter ortaya koyacağını rahatlıkla gösteriyor bize PKK elebaşı..

*

İtalyan gazeteci Antonio Ferrari’nin 15 Nisan 1993 tarihinde Öcalan ile yaptığı röportajdan bir kesit:

“Askeri çözüm yönteminin sorunu daha da karmaşıklaştırmaması için sorumlu davranmaya çalışıyoruz. Siyasi seçeneğe imkan verdirmek için inisiyatifimizi daha da güçlendirmeye çalışıyoruz. Tabii bize dayatıldığı gibi bu bir teslimiyet biçiminde değildir; bunun özgür koşullarda bir barış, siyasi çözüm arayışı olduğuna özen gösteriyoruz.”

“Elimden geldiğince tekrar mücadeleyi barışçıl, demokratik, siyasi platforma dökmeye çaba harcayacağım; ama gerçekten onurlu bir biçimde, halkların eşitliğini ve özgür birlikteliğini ifade edecek bir biçimde bunu yapmaya çalışacağım.”

Dünyada benden daha çok savaştan nefret eden insan yoktur.”

Öcalan bu sözleri, Türkiye tarihinin belki de en kanlı ve en karmaşık olaylarının yaşandığı 90’lı yılların başında söylüyor.

Belki de yine tekrarlayacak..

*

Röportajlar arasında, Öcalan’a “milletvekili olur musunuz” sorusu da yöneltiliyor. Parlamentoya girmesi durumunda neler yapabileceği soruluyor. Günümüzde İmralı’dan çıkarsa muhtemelen PKK’cı gazetecilere vereceği ilk röportajda da sorulabilecek sorular arasında yer alır bu..

Peki PKK elebaşı ne cevap veriyor?

İşte kitabın 375’inci sayfasındaki o bölüm:

“-FERRARI: Diyelim ki Türkiye'de Kürt sorunu halledildi. Artık bir savaşçı olarak değil de ülkenize bir politikacı olarak döndünüz. Böyle bir varsayımla hareket ediyorum. Döndünüz, milletvekili oldunuz, parlamentoya girdiniz. Böyle bir geleceği nasıl görüyorsunuz?

ÖCALAN: Her gelen milletvekili olmam üzerinde duruyor.

FERRARI: Sonunda bu savaşçı ruh hali yavaş yavaş başka bir şeye dönüşebilir mi?

ÖCALAN: Olmaz. Onlar olur mu? Sizinle devrim üzerine konuştuk. Bir devrimci kolay bu duruma giremez. Girişi de çok çarpıcıdır. Düzene kolay intibak edemez. Sarsıcıdır. Karşılıklı kırılıp dökülmelerle yeniliklere yol açar.”

*

Ve şartların PKK lehine gelişmesinin ardından yeniden silaha koşup, Mehmetçik’e kurşun sıkılabileceği bir evrede Öcalan’ın hangi sözlerin arkasına saklanacağını da kitabın 30’uncu sayfasında sarf ettiği cümlelerden kavrayabiliyoruz:

“Ben ARGK’yi (PKK) silahsızlandırma ya da dağıtma diye hiçbir kelime sarfetmedim. Siyasi yöntemi daha fazla öne çıkarmak için silahların susabileceğini söyledim!”

*

İşte Öcalan’a söz hakkı tanınırsa, konuşacağı sözler, dağıtacağı mavi boncuklar büyük ölçüde böyle olacaktır.

Toplumun oldukça hassas olduğu bu hususta devletin de kuyumcu titizliğiyle hareket edeceğine inanıyoruz.

Geri dönüşü olmayan hayati hatalara düşülmemesi temennisiyle..

Faruk Arslan / Haber7

Yorumlar2

  • Habil 1 hafta önce Şikayet Et
    Ya demliler, ayakta alkışlayıp zafer sloganları atarsa, terör örgütü liderinin meclise gelmesi yetmez gibi işi şova dökerlerse. Dünya bunu terör örgütünün başarısı olarak görürse, pkk yandaşları sokaklara çıkarsa, ülkenin içine düşeceği kaos, halkta oluşacak infial olaylara yol açarsa, bunun vebalini kimse ödeyemez...
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • Musa 1 hafta önce Şikayet Et
    Bir teröristten ? bir bebek katili ne diecek diye ağzına bakmak ? Kabul edilir şeyler değildir.
    Cevapla Toplam 3 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat