Çelebi böyle olur bizde konser dediğin…
- GİRİŞ13.11.2024 08:03
- GÜNCELLEME14.11.2024 09:06
Muallim Naci merhum, edebiyatımızın büyüklerinden olduğu gibi, Galatasaray Sultanîsi'nde, Hukuk ve Mülkiye mekteplerinde hocalık da yapmıştır. Yine büyük edip, gazeteci Ahmet Mithat Efendi’nin de damadıdır.
Bir ders esnâsında öğrencilerinden biri, Muallim Naci Bey’e "muhâl" kelimesinin ne anlama geldiğini sorar. Bu kelimeyi herkesin bildiği ve öğrencinin de bunu muziplik ve ders kaynatmak için sorduğunu hisseden Muallim Nâci Bey, hiç istifini bozmadan kelimenin değişik anlamlaını çeşitli örneklerle iyiden iyiye anlatır... Ve en son olarak da "Muhâl, utanmazı utandırmaktır" diyerek taşı gediğine koyar.
Yine kendisinden, yaşadığı devir hakkında ne düşündüğü sorulur, düşünmeye bile ihtiyaç hissetmeden cevabı verir:
"Toplanıp ehl-İ heva her biri bir sâz çalar;
Çelebî, böyle olur bizde konser dediğin!“
Öyle bir devirde yaşıyoruz ki, herkes birbirinden ‘konser’ soruyor…
Belediyeler işi gücü bırakmış, asli işlerini bir kenara atmış, habire heykel yapıyor, konser düzenliyor…
Yol, ulaşım, altyapı, kanalizasyon, temizlik. Park ve bahçe, temiz hava, sosyal yardım, kentsel dönüşüm gibi asli isler hak getire… Varsa heykel, yoksa konser…
Rivayetler muhtelif. İstanbul Büyükşehir Belediyesi konser giderlerinde beş milyarı aşmış, Ankara Büyükşehir Belediyesi altı milyarı aşmış… Daha az da olabilir, abartılı da olabilir ama sonuçta düzenlenen her bir konser için sarf edilen rakamlar astronomik…
Kuşkusuz ki, sanata karşı değiliz, şehirlerimizin sanata, sanatçılarımızın da desteğe ihtiyacı var. Ayrıca sanatçıların da emeklerinin karşılığını almalarına itirazımız olamaz.
Mamafih, emeğin karşılığı kamu vicdanının reddedeceği ölçüde olamaz. Sanat, şehrin kaynaklarının savurganca kullanılmasına imkan ve yol vermez.
İşin ilginç tarafı adı geçen sanatçılar bu rakamlarla ifade edilen ücretleri almadıklarını açıklarken; işin sorumluları uzun süre sessiz kalıp sonra adeta peçete düzeninde belgelerle işe kılıf bulma çabasındalar.
Neymiş, paranın büyük kısmı sahne kurulumu, ışık, ses düzeni için harcanmışmış…
Dedikleri her bir rakam ile depremzedeler için apartmanlar dikilir…
CHP içindeki Cumhurbaşkanı adaylığı yarışı bu kadar erken başlamamış olsa muhtemeldir ki, yine bu işleri duymayacak; konser işlerinin bizlere maliyetini öğrenme imkanına erişemeyecektik…
Şimdi taraflar birbirlerinin konserler üzerinden buharlaştırdıkları ‘kent paralarını’ dillerine dolamışlar…
Biri diyor ki, Ankara dibin kara, öteki de diyor ki, İstanbul senin dibin benden kara…
Olan yine aziz millete oluyor.
Az laf çok konser, tam yol ileri; çünkü para büyük, buharlaşma muazzam…
Özellikle Ankara, İstanbul, İzmir, Adana, Bursa, Mersin gibi ülkemizin büyük nüfusa sahip, güzide şehirlerinin birincil ihtiyaçlarının heykel, konser olduğu tespitini yapan belediye başkanlarımızın ve mensubu oldukları partinin bundan sonra siyasetlerinin temelini ‘hayat pahalılığı, emekli, dul, yetim aylıkları, işçi ve memur ücretleri’ olarak oturtmaya çalışmaları ve bu konuları ‘kent lokantaları, mitingler, protestolar’ üzerinden ülke gündeminin en büyük meselesi olarak belirleme uğraşları pek de inandırıcı olmayacaktır…
Ülkenin en büyük sorunu israftır. Kamu kaynaklarının nobranca, hoyratça, sorumsuzca kullanılmasıdır… Bunlar yozlaşmaya ve yolsuzluğa kapı aralar…
Bu konuyu gündem yapmadan hiçbir konuda başarılı olmak mümkün değildir…
Artık, hak edene ‘muhal’i yeniden yeniden anlatmanın zamanı… Utanmazı utandırmanın tam zamanı…
Prof. Dr. Zakir Avşar / Haber7
Yorumlar47