Güneyden yükselen tehlike
- GİRİŞ16.11.2024 09:35
- GÜNCELLEME16.11.2024 09:35
ABD’de 4 Kasım seçimlerini kazanan Donald Trump, seçimlerden önce Ortadoğu’daki Amerikan varlığını ‘gereksiz’ ve ‘israf’ olarak gördüğünü belli eden yeni açıklamalar da yaptı.
Kendisi Ortadoğu geneli için böyle düşünürken, haritadaki yerini bile muhtemelen sonradan öğrendiği Suriye’deki Amerikan varlığını hayli hayli gereksiz görüyor.
Yani ona kalsa, Suriye’deki Amerikan varlığını hemen bitirmek isteyecektir.
Ancak bu meselenin ona kalmadığını, ilk döneminde ortaya koyduğu iradeye ve verdiği talimatlara rağmen o talimatın gereğinin yerine getirilmemesiyle görmüş olduk.
İSRAİL NİYETİNİ DAHA AÇIK BELLİ ETMEYE BAŞLADI
Türkiye 2016’dan itibaren Suriye’nin kuzeyine yaptığı operasyonlarla PKK/YPG kuşağı projesine önemli darbeler indirdi.
Ancak oradan yönelen ayrılıkçı terör tehdidi bitmiş değil.
Haritadaki alanı küçülmüş olsa da, yeni boyutuyla yeni tehditler ufukta belirdi.
İsrail, PKK/YPG oluşumuna verdiği destek üzerinden bölgeye dönük hedeflerini artık gizlememeye başladı.
Yeni Dışişleri Bakanı Gideon Saar’ın açıklamaları örneğin.
Geçtiğimiz günlerde Kürtlerin (bunu PKK/YPG olarak okumak lazım) bağımsızlıktan mahrum kaldığına atıfla şöyle bir açıklama yaptı İsrailli bakan:
“Kürtlere yardım etmeli ve onlarla ilişkilerimizi güçlendirmeliyiz. Buna, siyasi, askeri ve güvenlik konuları da dahildir. Ayrıca şunu çok iyi bilmeliyiz ki biz, daima azınlık olarak kalacağımız bu coğrafyada, diğer azınlıklarla güçlü bir birlik oluşturmak zorundayız.”
Belli ki buradan yürüyecekler, kafalarındaki yol haritasını bu hedef doğrultusunda tekemmül ettirmeye çalışacaklar.
Ankara’dan yükselen ‘iç cephe’ uyarıları, Kürtlerin Türklerle olan bin yıllık kardeşliğine yapılan vurgular ve yönlerini Türkiye’ye dönmeleri, Türkiye’ye dönük aidiyetlerini güçlendirmelerini arzulayan çağrıların böyle bir bağlamı var.
Kürtlere, Emperyalist ve Siyonistlerle değil, tarihte olduğu gibi yine Türklerle ittifak yapmaya davet eden çağrılar.
Çeşitli araçlarla bu kötücül niyet tespit edildi ve toplumda da bir farkındalık oluşması için bu demeçler verildi, iç cepheye dönük tehditler, herkesin görebileceği şekilde açık alana taşındı.
2016/2020 arası birinci Trump döneminden farklı olarak yeni durum bu.
Trump’ın yeni Kabinesinin İsrail sevdalısı isimlerle dolu olması, en kritik görevlerden biri olan Ulusal Güvenlik Danışmanlığına getirilen kişinin PKK/YPG’yi İsrail’den sonra en önemli müttefik olarak nitelemesi, güney sınırlarımızdaki bu tehlikeli projenin tekemmül etmesine dönük iradenin yeni dönemde de devam edebileceğine işaret ediyor.
7 Ekim sonrası ortaya çıkan İsrail yayılmacılığına, Trump’ın İsrail’in talebine uyacak şekilde PKK/YPG oluşumu üzerinden destek vermesi muhtemel bir senaryodur.
Bunu bilerek bu döneme hazırlanmakta fayda var.
RUSLAR DA PUSUDA BEKLİYOR
Suriye’de şu anda ‘Dehşet Dengesi’ yahut ‘Meksika Çıkmazı’ diye tabir edilen bir tür gerilimli sükunet ortamı var.
4 yılı aşkın bir süredir bu böyle.
Meksika çıkmazı dediğimiz şeyi, kovboy filmlerinde, herkesin silahını birbirine doğrulttuğu ama kimsenin tetiğe basmadığı sahneleri gözümüzde canlandırarak anlayabiliriz.
Şu an durum böyle.
Ama bu durum, Ankara açısından tehdit algısını azaltmak yerine artırdığı (en azından koruduğu) için yeni operasyonlar için kapı açık tutuluyor ara ara da bunu sinyalleri veriliyor.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ABD seçimlerinin akabinde son günlerde yaptığı gibi.
Bu tabi kolay bir karar değil.
Askeri bakımdan iki büyük gücün fink attığı bir bölgeye, kendi göbeğinizi kendiniz kesecek şekilde girmeyi kast ediyorum.
Kolay bir karar değil ama öncesin o zorlu kararın 4 kere alınıp uygulandığını da hatırlatmış olalım.
Yani kimse Erdoğan’a “Sadece konuşuyor” diyemez.
“Bir gece ansızın” o operasyonların nasıl başladığını bütün aktörler biliyor.
Bu arada…
Türkiye’nin Suriye’de yeni bir askeri operasyon yapma ihtimaline bu defa en net şekilde karşı çıkan ülkenin Rusya olduğunu da vurgulamam lazım.
Birkaç gün önce, Putin’in Suriye Özel Temsilcisi Alexander Lavrentyev, “Moskova, Suriye’de hiçbir Türk operasyonunu kabul etmeyecek” şeklinde açıklama yaptı.
Aynı isim, ABD seçimlerini kazanan Trump’la Suriye konusunu da müzakere etmeye hazır olduklarını beyan etti.
Meselenin bu yönünü de dikkatle takip etmekte fayda var.
Neden derseniz, Trump’ın Suriye’deki Amerikan varlığını bitirme yönünde bir karar alması halinde bile, oradaki yeni durumun bizim lehimize yeni bir statüko getireceğinin bir garantisi bulunmuyor.
Baksanıza o boşluğu doldurmaya talip olduklarını ima eden bir Rusya faktörü de var karşımızda.
Mehmet Acet / Haber7
Yorumlar37