Sizin laiklikten anladığınız

  • GİRİŞ18.11.2024 08:24
  • GÜNCELLEME19.11.2024 09:55

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, tarihi hakikatleri sıraladığı konuşması nedeniyle günlerdir tefe konuluyor.

Daha doğrusu, tarihte kalan hakikatleri..

AK Parti iktidarına kadar, ülkeye karabasan gibi çöken anlayışın fotoğrafını çekti Bakan Tekin.

Ne dedi?

Sizin laiklikten anladığınız şey şu; 1940'lı yılları hatırlayın, camilerin kapısına kilit vurmak, camileri ahıra çevirmek, vatandaşın Kur'an-ı Kerim öğrenmesini yasaklamak. Siz bunları laikliğin gereği olarak yaptınız.”

CHP’nin tek parti iktidarının, özellikle İsmet İnönü’lü yıllarının uygulamalarını kast eden Yusuf Tekin haksız mı?

Hatalı mı?

Camilerin kapsına kilit vurulmadı mı?

Ahıra çevrilmedi mi?

Kur’an okunması, okutulması, öğretilmesi yasaklanmadı mı?

Hepsi yapıldı.

Laiklik” denilerek yapıldı.

Evrensel anlamı “Dinin devletten ayrılması” olan laiklik, yıllar boyunca devletin dine karışması olarak uygulandı.

Bakan Tekin’in kastı tam olarak bu.

Devletin ezanın nasıl okunacağına karışması laiklik miydi?

Devletin tekke ve zaviyelerin kapısına kilit vurması laiklik miydi?

Camileri kapatıp, haraç-mezat satıp, müzelere çevirip, sosyal hayatın dışına itmek laiklik miydi?

Değildi.

Laiklik bahaneydi.


Camilerin nasıl ahıra çevrildiğinin bariz örneğini görmek isteyenler, İstanbul Fatih’teki meşhur Vefa Bozacısı’nın hemen bitişiğindeki Mimar Mehmet Ağa Camii’ne gidip görebilir.

İnönü döneminde kapatılarak nalbanta satılan bu 6 asırlık camide hayvanların bağlandığı demir halkalar ibret vesikası olarak günümüzde hala muhafaza ediliyor..


*

Bakan Tekin yakın dönemi de hatırlatıyor.

AK Parti’nin maruz kaldığı ve tarihe gömdüğü 28 Şubat karanlığının uygulamalarına atıf yapıyor.

Bakan diyor ki:

“Kendi icat ettiğin bir laikliği bana dayatıyorsun. Bu olmaz. Üniversiteye başörtüsüyle gitmek isteyen çocuğu ikna odalarına almayı laiklik gereğiyle yaptınız. Kendi ideolojik bakış açılarını bize dayatmak isteyen birileri evrensel tanımlamalarla asla örtüşmeyen kavramları bize dayatıyorlar ve bizi bunun üzerinden eleştiriyorlar."

Bakan yine haklı mı haklı.

Üniversiteye başörtüsüyle gitmek isteyenler..

Hatta sosyal hayatta başörtüsünü takmak isteyenlere hangi zulümler reva görüldü..

Unutuldu mu?

Başörtüsü yasağını kaldıran anayasa değişiklikleri Anayasa Mahkemesi’ne götürülmedi mi?

411 el kaosa kalktı” manşetleriyle AK Parti iktidarına manşetlerden kurşun atılmadı mı?

AYM eliyle bu değişiklikler iptal edilmedi mi?

Bakan Tekin’in vurgu yaptığı gibi, Anayasa’nın değişmesi teklif dahi edilemez ilk 3 maddesindeki laiklik argümanı bahanesiyle neler yapıldığını millet unuttu mu?

Laikçilik” argümanıyla neler yapıldığını yaşayanlar iyi bilir.

Yaşamayan ve unutanlar olabilir.

Çok eskilere gitmeye gerek yok,

1980’li yıllarda başlayıp 1990’lı yıllarda zirve yapan, 2000’li yılara kadar devam edip AK Parti iktidarının “kapatma davasına” maruz kalma pahasına çözdüğü başörtüsü üzerinden, “laikçi” anlayışın bu millete yaşattığı kabusu kısaca hatırlayalım:

Ankara Üniversitesi’ndeki başörtüsü yasağını protesto eden öğrencilere polis copla saldırdı.

Gaziantep’te Türkiye Gençler Karate Şampiyonası’nda başörtülü sporcuya izin verilmedi.

Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden, “Üniforma giymezsen polis, subay olmazsın. Başını örteceksen hemşire olamazsın” dedi.

Hacettepe Üniversitesi’nde başörtülü öğrencilerin üniversite binalarına, kütüphanelere, kafeterya ve yurt binalarına girmeleri yasaklandı.

Orduevleri ve kışlalarda başörtülülere alışveriş bile yasaklandı.

Gazi Üniversitesi’nde başörtülü öğrenci camdan atılmakla tehdit edildi. (25 Kasım 1986)

Koşuyolu Validebağ Öğretmenler Hastanesi’ne tedavi için giden hasta kadın, tesettürlü olduğu için muayene edilmedi. (12 Haziran 1987)

Ankara Etimesgut ilçesinde Astsubay gazinosundaki Nurettin Ersin İlkokulu’nun mezuniyet törenine, tesettürlü öğrenci velileri alınmadı. (25 Haziran 1987)

Başörtüsü yasağını protesto etmek için imza kampanyasıyla ilgili röportajları yayınladığı için Sena TV’ye soruşturma açıldı. Yayın Yönetmeni Kemal Piliç tutuklandı. (13 Ocak 1995)

Başörtüsü takan avukatları hakimler ve dönemin Adalet Bakanlığı’na bağlı bürokratlar fişledi, barolar cezalanırdı. (28 Mayıs 1995)

Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi birincisi Nurgül Tekin mezuniyet töreninde başörtülü olduğu gerekçesiyle konuşturulmadı. (29 Haziran 1995)

Sivas Cumhuriyet Üniversitesi’nde dönem birincisi Behiye Karadeniz başörtülü diye diplomasını alamadı, yemin edemedi. (16 Temmuz 1995)

Yüksek Seçim Kurulu, seçim propagandasında başörtülülerin ekrana çıkarılmasını yasakladı. (16 Kasım 1995)

Balıkesir Büyükyenice İlköğretim Okulu’nda başörtülü öğretmenlerin İstiklal Marşı okuması engellendi. (1 Kasım 1995)

İstanbul Üniversitesi Rektörü Bülent Berkarda, eline aldığı fileyi başörtülü öğrencilere göstererek örtü yerine file takmalarını söyleme hadsizliğinde bulundu. (16 Kasım 1995)

Kurmay subaylara harp akademisine müracaat ederken kendi fotoğrafı ile birlikte, başörtülü olup olmadığını kontrol için eş fotoğrafı da istendi. (5 Aralık 1995)

Balıkesir Gömeç’in Hacı Osmanlar köyünde 6 kursiyerin devam ettiği dikiş-nakış kursundan Serap Çapkın başörtülü olduğu için kovuldu. (6 Aralık 1995)

Dönemin sözde demokrat siyasetçisi Bülent Ecevit, başörtüsü yasağını savunarak örtünün sembol olarak kullanıldığını öne sürdü. (13 Aralık 1995)

Ziraat Mühendisi Aysel Şen, öğretmen olabilmek için başladığı formasyon eğitiminde başörtülü olduğu için kapıdan çevrildi. (24 Mart 1996)

ÖSYM, başörtülü fotoğraf çektiren Zehra Nur Ahıshalı isimli öğrencinin ‘tanınmadığını’ iddia ederek görselin başı açık haliyle değiştirilmesini istedi. (6 Ocak 1997)

Başkan Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, TSK Rehabilitasyon Merkezi’nde tedavi gören ünlü tiyatrocu Nejat Uygur’u ziyaret edemedi. Emine Erdoğan, başörtülü olduğu için GATA’ya alınmadı. (23 Kasım 2007)

Manisa’daki 1. Piyade Er Eğitim Tugay Komutanlığı’nda düzenlenen yemin törenine başörtülü asker yakınları alınmadı. (7 Kasım 2008)

Ankara Etimesgut Zırhlı Birlikler Okul ve Eğitim Tümen Komutanlığı’nda askerlik yapan Mehmetçiğinin yemin törenini seyretmek isteyen anne Nebiye Yıldız çarşaflı olduğu gerekçesiyle yemin töreni alanına alınmadı. (2 Eylül 2012)

***

Bu liste çok uzun.

CHP’nin tarihi kadar uzun...

 

Faruk Arslan / Haber7

Yorumlar53

  • Önce İNSANLIK 1 ay önce Şikayet Et
    eğer bir fırsat geçsin ellerine alimallah ülkeyi içsavaşa kadar sürüklerler çünki dışa bağımlı hareket etmekteler dış güçte bunu istiyor demokrasi adı altında diz çöktürecekler, kılıç çeken tegmenlerde aynı yolun yolcusudur, onun için chape zihniyetine fırsat vermeyeceğiz, zalim zulumdür.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • konuk 1 ay önce Şikayet Et
    o günleri hatırladım ve tüylerim ürperdi korkunç zulümler yapıldı haksızlıklar oldu, bir suçluymuşuz vebalıymışız gibi dışladılar görmezden geldiler, hepsini Allaha havale ediyorum, bu günden sonra değerlerimize daha çok sahip çıkmalı ve aynı ruhu yaşamalı ve gençlere de yaşatmalıyız, unutmamalıyız.
    Cevapla Toplam 5 beğeni
  • şahin avcı 1 ay önce Şikayet Et
    gözümle görmesem şahit olmasam yazmam ama maalesef o zamanın başörtüsü ve sakal mağdurları da dahil bir kısım dindar insan şu an onları bu chp zulmünden kurtaran ve hatta başörtülü üniversite okumayı bırakın asker, polis, hakim olmasını bile sağlayan Reisin düşmanı ve chp destekçisi olmuşlar. İmtihanın ağır be Reis , ALLAH c.c. sana güç kuvvet versin.
    Cevapla Toplam 8 beğeni
  • SAPMAZ 1 ay önce Şikayet Et
    Onların kimliği kişiliği bu güne kadar yaptıklarıyla ortada. Allah fırsat vermesin bundan sonra daha ziyadesini yaparlar
    Cevapla Toplam 5 beğeni
  • Serdar 1 ay önce Şikayet Et
    Bakanımız haklı, bunlara karşı mücadele edilmeli. Bunlar güzel sözden, insanlıktan anlamazlar, ellerine fırsat geçse yine yaparlar, geçmişleri yaptı bunlar da yaparlar. Bunları Cehennem patlayacak, orada birbirleriyle nasıl çekistiklerini Kuran anlatıyor. Ateşleri bol olsun, yaptıkları zulümlerin karşılığını hem dünyada hem de ahirette görsünler..
    Cevapla Toplam 7 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat