Son dakika... 'Yenidoğan çetesi' davasında üçüncü gün!
Son dakika haberi: 'Yenidoğan çetesi'ne yönelik görülen duruşma, üçüncü gününde bugün de devam ediyor. 22'si tutuklu 47 sanığın yargılandığı dava, 10:30'da başladı.
SON DAKİKA HABERİ: İstanbul ve çevre illerde yenidoğan bebekleri anlaşmalı özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk ederek, haksız kazanç sağlayan ve kusurlu davranışlarda bulunarak ölümlerine neden olan çeteye yönelik dava sürüyor. Çete liderleri Fırat Sarı ve İlker Gönen'in de aralarında olduğu 22'si tutuklu 47 sanığın yargılandığı davada üçüncü gün duruşması sabah saatlerinde başladı.
Yenidoğan katilleri davası: 16 bin yanlış göz ameliyatı! Devletten 600 milyon...
Duruşma, Bakırköy Adliyesi 22. Ağır Ceza Mahkemesi Salonu'nun kapasitesinin yetersiz olması sebebiyle konferans salonunda görülüyor.
SANIKLAR HAKİM KARŞISINDA
Saat 10.30'da başlayan duruşmada Fırat Sarı ve İlker Gönen'in de aralarında bulunduğu 22 tutuklu sanık, 20 tutuksuz sanık ve taraf avukatları hazır bulundu.
Bazı tutuksuz sanıklar ise Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı.
Duruşma tutuklu sanık hemşire Cansu Akyıldırım'ın savunmasıyla başladı.
Tutuklu sanıklardan hemşire Cansu Akyıldırım, Medisense şirketinden kendisine gönderilmiş paralara ilişkin şunları söyledi:
"AYLIK TOPLU PARA ATARDI"
"Hasta danışmanlığı aldığımız bir yerdi. Ekibe motivasyon amacıyla gönderilen paralar var. Medisense şirketinden Fırat bey bana aylık olarak toplu para atar, ben de bu parayı hemşirelere, kıdemine göre motivasyon amaçlı dağıtırdım."
Çalıştığı hastanede yoğunluk durumlarında nöbet için dışarıdan hemşireler aldıklarını belirten Akyıldırım, sigortasız oldukları için denetim sırasında bu hemşirelerin hastaneden çıkarılmasını istediğini söyledi.
Akyıldırım, "Dış nöbetçilerin diplomaları, mezuniyet durumları elimizde olmadığı için söyledikleri kadarını biliyorduk." dedi.
Mahkeme başkanının, mezuniyet durumlarını bilmedikleri kişileri nasıl çalıştırdıklarını sorması üzerine Akyıldırım, "Bilmiyorum, nöbet listelerini de ben ayarlamıyorum." diye cevap verdi.
Doktor Fırat Sarı'yı 2019'dan beri tanıdığını ve Reyap Hastanesi'nde beraber çalıştıklarını belirten Akyıldırım, "Bu zamana kadar maaşlı çalıştım. Herhangi bir maddi çıkar elde etmedim. Örgüt-çete varlığını asla kabul etmiyorum. Varsa bile üye değilim. 7 aydır tutukluyum. Dosya medyada çok dallanıp budaklandı. Böyle bir dosyada adım geçtiği için çok üzülüyorum. Fırat Sarı ile 3 yıl kadar ilişkimiz oldu." şeklinde konuştu.
"BAZI DOSYALARDA DEĞİŞİKLİK YAPMAMI İSTİYORDU"
Tutuklu sanık hemşire Çağla Durmuş da ortada bir örgüt olduğunu düşünmediğini, "dolandırıcılık" suçunu da kabul etmediğini söyledi.
Maaşlı çalışan olduğunu belirten Durmuş, hiçbir hastayı ihmal edecek, ölümüne neden olacak bir davranışta bulunmadığını savundu.
Mahkeme başkanı, sanık Durmuş'a, telefon görüşmelerine ilişkin tapelerde, "Bu da bir seksen, seksen iki oluyor, sonra doksan sekiz oluyor. Artık ben bıraktım, ölüyor mu ne yapıyorsa yapsın." şeklinde yer alan konuşmasını sordu.
Durmuş, bu konuşmada monitör düzensizliğinden ve düşünmeyi bırakmaktan bahsettiğini öne sürdü.
Hasta sayıları fazla, hemşire sayıları az olduğu için, daha önce yenidoğanda çalışmış hemşireleri desteğe çağırdıklarını anlatan Durmuş, "Fırat bey bazı dosyalarda değişiklik yapmamızı istiyordu. 'Hastayı entübe göster' diyordu. Kazanç için. Doğrusu, hasta neyse onun yazılmasıdır." ifadelerini kullandı.
Çağla Durmuş'un savunmasının ardından duruşmaya öğle arası verildi. Bu sırada izleyici kısmında oturan bir kadın avukat, "Dursun Eryılmaz, öldürdüğün bebeğin annesiyim" diyerek, bir sanığa seslendi.
CİMER ŞİKAYETİNİ BEN YAPMIŞTIM'
45 dakikalık aranın ardından saat 15.00 sıralarında tutuklu sanık hemşire Deniz Korkmaz, savunma yapmaya başladı. Korkmaz savunmasında, "Hastanede bebek yoğun bakımda çalıştım. Hemşireyim. Hakkımda yapılan suçlama somut delillere dayanmıyor. İşin komik tarafı bu davanın CİMER şikayetini ben yapmıştım. E-Devlet'te de kaydı var; ama burada tutuklu olan benim" dedi. Mahkeme başkanının, 'Devleti soymak milleti soymaktan şereflidir' sözünü sorması üzerine ise Korkmaz, "Kurtlar vadisinde bir replik vardı. Onu kullandım" yanıtını verdi.
'TÜM BAĞLANTILARIMI KOPARDIM'
Tutuklu Hüseyin Günerhan savunmasında, "Ben ayrı bir şikayette bulunmadım. Onur bulundu mu bilmiyorum. Ekim ayında bağlı olduğum kurumdan ayrıldım ve tüm bağlantılarımı kopardım. Herhangi bir örgüt değil, ben ihmal sonucu suçlandım. Cinayet koğuşunda yattım. Anne babam olmayan insanların hayatını kurtardım ona rağmen cinayet koğuşunda yattım. Bebek katili olarak anıldım. Güney Hastanesi'nde biz hiçbir dosyada sahtekarlık yapmadık. Epikriz yazmadık, kendi imzamla, yazımla sahte evrak düzenlendiyse karşılaştırma yapılsın. Hasan Basri Gök, Güney Hastanesi hakkında ifade vermiş ama benim çalıştığım dönemde hiç gelmedi. Bırak gelmeyi yanından bile geçmedi. Nasıl olur bu insanlar böyle ifadeler verir? Hastanelerde nöbetçi doktor bulunmuyorsa bunun sebebi başhekimdir. Fırat Sarı, Güney Hastanesi'ne çok nadir uğrardı. Uğradığı zaman başhekimlere uğrardı. Hastanelerde ben dahil hiçbir hemşire dolandırıcılık yapmadık, örgüt üyesi olmadık" diye konuştu.
AMBULANS ŞOFÖRÜ: İLAÇLARI 600 LİRAYA ALDIM BİN LİRAYA SATTIM
Ambulans şoförü tutuklu sanık Hüseyin Gündüz ise, örgüte bilerek ve isteyerek dahil olma suçundan açılan dosya hakkında, "Dosyada üzerime iddia edilen suçlamaları kabul etmiyorum. Hakan Doğukan Taşçı'yı tanıyorum sadece. O ilaçları nereden ve nasıl aldı bilmiyorum. Suç işleyerek aldığını bilseydim almazdım. Tahliyemi talep ediyorum. Taşçı dışında, Volkan Hoca, Çağla ve Ceylan'ı tanıyorum. 600 liraya aldım bin liraya sattım ilaçları. Hasan Basri Gök'ü hiç görmedim daha önce. Para alışverişim Hakan Doğukan Taşçı ile oluyor. İlaçların yurtdışına çıktığı hakkında beyanda bulunmuşum ama ben böyle bir beyanda bulunmadım. Dosya hakkında bildiklerimi anlattım" ifadelerini kullandı
'İŞÇİ STATÜSÜNDE AMBULANS ŞÖFÖRÜYÜM'
112 Acil çalışanı tutuklu Fehmi Alperen, SGK'ya fatura ettirerek nitelikli dolandırıcılık suçu hakkında “İddiaları kabul etmiyorum. Ben İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı işçi statüsünde ambulans şoförüyüm. Bağlı olduğum kurumda bebek sevki yoktur. Bu işlemler Sağlık Bakanlığı'na bağlı personel tarafından yapılmaktadır. Bu kişilerle de benim alakam yoktur. Fırat Sarı ve İlker Gönen ile bir bağlantım yoktur. Hiçbir bebek sevki yapmadım. Soruşturma kapsamında adı geçen hiçbir hastaneye sevk yaptırmadım. Kamu kurum zararına dolandırıcılık suçu da şahsıma ait değildir. Yenidoğan alan içerisinde herhangi bir çalışmam olmadı. Hasta basamaklandırma, epikriz yazma gibi bir durum olmamıştır. Yurt dışından gelecek hastalar ile alakalı ya da yabancı hastaların aradıklarında istedikleri hastanelerde ya da istediğimiz hastanelere yatış oluyor. Ben ücreti hastaneden alıyorum hastadan almıyorum. Mahkeme Başkanı 112 sistemi devre dışı bırakılarak bebek sevki oldu mu? Sorusuna karşı, Sanık Alperen “Buna katılmıyorum. Bu bebek sevklerini yapan ambulanslar bellidir. Ambulans eksik olduğu zaman özel hastanelerden ambulans istenebilir" dedi.
'BİR MENFAAT VE KAZANCIM YOKTUR'
Alperen, “Fırat Sarı, Hakan Doğukan arasında bebek sevki gözükmektedir. İddianamede benim adım hiçbir şekilde sevklere karışmamıştır. Denetim ile ilgili verdiğim ifadeler hakkında ise, Hakan Doğukan Taşçı'dan duydum. Bizzat ifadelerimde de kimden duyduğumu söyledim" dedi. Mahkeme başkanının, 'Yaptığın bir bebek sevki var mı?' Soruna cevap veren Alperen, "112'den sevk için yanıt alamıyorlar. Tansiyonu yüksek bir bebek için beni arıyorlar ve yer bulamadıklarını söylüyorlar. Bunun üzerine Gıyasettin Mert'e sordum ve Güney Hastanesi'ne sevk edilmesini sağladım. Aile de bunu onayladı. Bu işten herhangi bir menfaatim ve kazancım olmadı. Whatsapp da ilaçlar hakkında bir şey attım o yüzden oradan görüşme yaptık" dedi.
DURUŞMA YARIN 9.30' ERTELENDİ
Sanıkların yaptığı savunmalar 18.50'ye kadar devam etti. Mahkeme alınan savunmaların ardından duruşmayı yarın sabah saat 09.30'a erteledi. Yarında sanıkların savunmalarının alınmasına devam edilecek.
İDDİANAMEDEN
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan 1399 sayfalık iddianamede, sanık doktor Fırat Sarı'nın elebaşı olduğu suç örgütünün sevk ve idaresini sanık doktor İlker Gönen ile 112 Acil Çağrı Merkezi ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir'in yaptığı belirtiliyor.
İddianamede, suç örgütünün esas amacının, işletmesini devir aldıkları yenidoğan yoğun bakım ünitelerinin 112 sevk sistemini bertaraf edip doluluğunu sağlamak, hastaların basamaklarıyla oynama yapıp, Sosyal Güvenlik Kurumundan (SGK) üst sınırda ödeme almak olduğu kaydediliyor.
Sanıklar tarafından hasta bebeklerin durumunun olduğundan daha ağır gösterildiği, olması gerekenden daha uzun süre yatışlarının sağlandığı belirtilen iddianamede, bu şekilde SGK'den yüksek ücret tahsil edildiği ve bazı hasta yakınlarından fazla para alındığı anlatılıyor.
Bebek hastaların uygun sağlık hizmeti almasını sağlayacak hastanelere sevki yerine şüphelilerin seçtiği, örgüt adına karlı görünen hastanelere yatırıldığı aktarılan iddianamede, karın çoğunun sağlık çalışanı olan örgüt üyesi sanıklarla paylaşıldığı ifade ediliyor.
Esas amacın, bebeklerin sağlık durumunun iyileştirilmesi değil maddi açıdan en fazla kazanç elde edilmesi olduğu iddianamede bildiriliyor.
CEZA İSTEMLERİ
İddianamede, sanıklar Fırat Sarı ve İlker Gönen için "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık" ve "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak" suçlarından 10 kez, "resmi belgede sahtecilik" suçundan da 11 kez uygulanmak üzere toplam 177 yıl 6'şar aydan 582 yıl 9'ar aya kadar hapis cezası talep ediliyor.
Sanık Gıyasettin Mert Özdemir'in ise "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi", "kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapisle cezalandırılması isteniyor.
İddianamede, "dolandırıcılık" suçu işlenerek maddi menfaat temin edilen sorumlu hastaneler ve şirketler için de tüzel kişilere özgü güvenlik tedbiri uygulanması, bunların kapatılıp mal varlıklarına el konulması talep ediliyor.
Soruşturma kapsamında İstanbul'da 9, Tekirdağ Çorlu'da 1 hastanenin ruhsatı iptal edilmiş, bu hastanelerde tedavi gören bebekler ve hastalar ambulanslarla kamu hastanelerine sevk edilmişti.
Öte yandan yenidoğan çetesine ilişkin soruşturmayı yürüten Büyükçekmece Cumhuriyet Savcısı Y.E'yi makamında ölümle tehdit edenler de tutuklanmıştı.
-
halk 1 ay önce Şikayet Etidam. edilsinler beslenmesin içerideBeğen Toplam 1 beğeni
-
Divane 1 ay önce Şikayet EtYine sivrisineklerle uğraşılıyor, sağlık sisteminde. özel hastaneler ne kadar kontrol ediliyor? Buz dağının görünen kısmı bu. Bir kaç hemşire, ambülans şoförü, ve dr. bozuntusu hepsi bu öylemi? En iyi sağlık sektörümüz oda laçkalaşıyor bunun sonu hayra alamet değil. SGK neden gerekli kontrolü yapamıyor, yada yaptırılmıyor? Bu işin sonu korkunç.Beğen
-
Şebeke borsada 1 ay önce Şikayet EtTürkiye'nin en büyük şirketler topluluğu Koç Holding, sağlık sektöründeki yatırımlarına bir yenisini ekledi. Mart ayında Antalya'da faaliyet yürüten ve 7 hastaneden oluşan Anatolia Hospital'ın yüzde 80 hissesini satın alan şirket, şimdi de Türkiye'nin kök hücre ve doku teknolojileri alanında faaliyet yürüten tek şirketi Stembio'nun yüzde 65'ini satın aldı. Rekabet Kurumu satış işlemine oBeğen
-
Şebeke borsada 1 ay önce Şikayet EtHastane gen ( dna) elon musk bu çağ ve koç gurubunun hamleleri resme bütün bak...İsrail filistin ortadoğuda olanlar ve kıyamet alametleri.şer nereden?Beğen
-
Misafir 1 ay önce Şikayet Etidam idam idam zaten cezaevinde hepsi bir nedenle ölecek teBeğen