Babasını anlamayan Fatih Erbakan, DEM’le hemfikirmiş!
- GİRİŞ22.11.2024 09:24
- GÜNCELLEME23.11.2024 10:02
Merhum Necmettin Erbakan Hoca, 10 Ekim 1993 tarihinde gerçekleşen Refah Partisi’nin 4. Büyük Kongresi’nde, “Kürt sorunu” ve “terör meselesi” hakkında önemli açıklamalar yapmıştı.
Sorunu, “Terör”, “Kürt Meselesi” ve “Güneydoğu Meselesi” şeklinde üçe ayıran Erbakan Hoca…
“Kürt meselesi” derken Kürt kimliğinin ve kültürel hakların tanınmasına…
“Güneydoğu meselesi” derken de bölgenin geri kalmışlığına dikkat çekerken…
“Terör”den kastı olan eli kanlı “PKK” için ise önemli uyarılarda bulunuyordu.
“Kürt hareketi” denilerek meşrulaştırılmaya çalışılan ve ABD ile İsrail tarafından silah verilen PKK’nın “dış güçlerin tahrikleriyle” oluştuğuna dikkat çeken Erbakan;
“Kürt ırkından olan kardeşim. Sakın ha! Bu Siyonizm’in tahriklerine aldanma. İşte tarih ortadadır. Osmanlı’yı parçaladıkları gibi bugün de Türkiye’yi parçalamak istiyorlar. Batılı güçler ile İsrail, Türkiye’yi, Müslümanları parçalamak için de PKK’yı ellerinde bir koz olarak kullanmak istiyorlar. Alet olarak kullanmak istiyorlar. Bunların bu davranışlarına hiç kimse aldanmamalıdır” sözleriyle, kirli planı ifşa ediyordu.
PKK’nın asıl amacının “küresel emperyalistlere hizmet etmek” ve “ülkeyi bölmek olduğunun” farkında olan Erbakan Hoca, iktidara geldiğinde ise “Çok vakit kaybettik. Artık taviz yok.” Diyerek, terör örgütüne karşı amansız bir mücadele başlattı.
Görevdeki 9’uncu ayında ise partisinin TBMM Grup toplantısında yaptığı konuşmasında,
Refahyol hükümetinin işbaşına gelmesinden sonra Türkiye’nin gündeminin değiştiğini kaydeden Erbakan,
“Türkiye’nin geçen yılki baş meselesi terördü. Ancak, işbaşına gelmemizden sonra, terör 1989’daki seviyeye düşmüştür. Bu sene artık, tamamen sönüp bitecektir. Kahraman ordumuzun ortadan kaldırmak için yaptığı başarıdan dolayı tebrik ve takdir ediyoruz” ifadelerini kullandı ve artık yeni baş meselenin “Doğu ve Güneydoğu’nun kalkınması” olduğunu söyledi.
“Teröre karşı ekonomik kalkınma” projesini devreye alan Hoca, “vergi muafiyetinden yatırımlara, trilyonlarca liralık kaynaktan özel teşvik uygulamalarına, ticaretin geliştirilmesinden kadınlara yönelik karşılıksız dokuma tezgahı verilmesine” kadar bölgede çok sayıda projeyi hayata geçirdi.
Böylece…
Erbakan’ın sadece bir yıl süren iktidarında, “terör arkada kalırken, Güneydoğu ve Doğu Anadolu’da kalkınma projesi öncelik” aldı.
Sonrası malum…
Hoca iktidardan indirildi ve benzeri görülmemiş iftiralar birbirini kovalamaya başladı.
Dönemin CHP lideri Deniz Baykal, Güneri Civaoğlu'nun programında “RP terörizme kayan girişimlere destek veriyor” suçlamasında bulundu.
Hazırlanan bazı düzmece raporlarda,
“Avrupa'daki bölücü örgüt büroları ile Avrupa Milli Görüş Teşkilatı'nın, Türkiye Cumhuriyeti aleyhinde yapılan eylemleri birlikte organize ettikleri, yurt içinde de Milli Gençlik Vakfı ile PKK’nın siyasi uzantısı HADEP'in cumhuriyet rejimine karşı ortak mücadele başlattıkları” şeklinde kirli iftiralar uyduruldu.
Oysa iki zihniyetin yan yana gelmesi mümkün değildi.
1998’de, Gazeteci Mehmet Barlas'ın evinde bir araya gelen FP, DYP, DP, YDP ve LDP liderleri “Demokrasi Platformu” isimli 5’li bir ittifak kurmaya çalışırken…
O dönem ismi HADEP olan PKK’nın siyasi uzantısının Genel Başkan Yardımcısı Osman Özçelik, 5 muhalefet partisi liderinin yaptığı toplantıyı, “demokrasi karşıtı gerici şer ittifakı” olarak niteliyor ve bu ittifaka katılmalarının hiçbir şekilde mümkün olmadığını söylüyordu.
Yine aynı dönemlerde, PKK'nın en önemli isimlerinden olan ve TSK'nın Kuzey Irak'ta gerçekleştirdiği şok operasyonla yakalanarak Diyarbakır'a getirilen Şemdin Sakık'ın 105 sayfalık ifadesinden sızdırılan metinlerde…
Süleyman Demirel’den “Başarılı bir devlet adamı”, Mesut Yılmaz’dan “Almanya'nın eğittiği ve Alman sistemini alan biridir”, Bülent Ecevit’ten “devletçi, ırkçı, faşist bir yapıya sahip”, Deniz Baykal’dan da “Hizipçi, komplocu bir yapıya sahiptir” diye bahsedilirken…
Necmettin Erbakan Hoca, bir PKK’lının gözünden; “Devletin güvenmediği, irticayı kontrol etmek isterken onun kontrolüne giren, dini maske olarak gören, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'yle radikal İslam arasında kalmıştır” şeklinde tarif ediliyordu.
Erbakan’a yönelik tüm bu PKK nefreti yetmiyormuş gibi en büyük iftirayı ise örgütün elebaşı “Apo” attı.
PKK elebaşı Abdullah Öcalan, yakalanmasının ardından mahkemede verdiği ifadesinde,
“Necmettin Erbakan’ın başbakanlığı döneminde kendisine iki mektup yollayarak ateşkes ilan etmesini istediğini” iddia etti.
Üstelik mektupların da arşivinde olduğunu öne sürdü.
Buram buram “kumpas” kokan ve arşivden hiçbir zaman çıkmayan Öcalan’ın bu mektup iddiasına kısa ve net bir cevap veren Erbakan Hoca;
“Apo yalan söylüyor. Mahkemede siyasi şov yapmak istiyor. Başbakanken ben terörü azalttım, bunun öcünü almak için böyle davranıyor” dedi.
İlerleyen süreçte…
Yargılama esnasında ve cezaevinde Apo'ya gösterilen hassasiyetin, kendisi ve arkadaşlarından esirgenmesine ve kendisine siyaset yasağı getirilmesine tepki gösteren Erbakan Hoca;
“Bu ülkede, 40 bin kişinin katiline birinci sınıf adam muamelesi yapılırken, benim gibi yıllarını siyasete vermiş, başbakanlık yapmış birine bağımsız milletvekili olma hakkı bile tanınmıyor.” diyerek, uğradığı ayrımcılığa isyan etti.
Evet!
Yukarıda aktardığım notlardan da anlaşılacağı üzere; Erbakan Hoca hayatta iken Siyonist ve ABD destekli PKK'ya karşı her zaman amansız bir mücadele verdi.
Onların siyasi uzantılarıyla asla yan yana gelip yol yürümedi.
Dahası, terör örgütünün ve siyasi temsilcilerinin hedefi oldu.
Buna rağmen dün ilginç bir gelişme yaşandı.
Babasının çizdiği “Milli Görüş” istikametinde siyaset yaptığını öne süren Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, kendisini ziyaret eden PKK’nın siyasi uzantısı DEM Parti'nin Eş Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan ile gerçekleştirdiği görüşmenin ardından şayan-ı hayret kabilinden bir açıklama yaptı.
Geçmişte terör örgütü PKK üyelerinin babasına yönelik “dini maske olarak gören bir gerici” nitelemelerine ve “ateşkes” iftiralarına aldırmayan Fatih Erbakan…
İçinde tüyü bitmemiş yetimin hakkı olan kamu kaynaklarını terör örgütüne aktaran ve PKK ile iltisakta sakınca görmeyen DEM’li belediye başkanlarının görevden alınmasına karşı olduğunu belirtti.
Daha doğrusu…
Fatih Erbakan ziyaret sırasında Batman, Mardin, Halfeti'deki belediyelere kayyum atanması konusundaki fikrini paylaşırken, aslında “DEM Parti ile hemfikir olduğunu” anladı.
Oysa gerçek manada rahmetli babası Necmettin Erbakan’ı, ideallerini ve onun fikirlerini anlamış olsaydı, bırakın hemfikir olmayı, DEM’lileri partiden içeri bile sokmazdı…
Yazık ki ne yazık!
Zekeriya Say / Haber7
Yorumlar162