Bedava traktörden sonra öğretmene vekil maaşı!
- GİRİŞ25.11.2024 09:20
- GÜNCELLEME25.11.2024 09:20
Osmanlı döneminde eğitime, savunma kadar önem verilirdi.
Muallimlerin aldıkları ücret, Batı’daki profesörlerin maaşlarından fazlaydı.
Toprakları adaletle fetheden Osmanlı, eğitimle de cihan devleti olmuştu.
Cumhuriyet Türkiye’sinde ise bu denge bozuldu.
İlk yıllarda genel bütçeden eğitime ayrılan pay yüzde 3 ila 5’lere kadar düştü.
Köye gönderecek öğretmen bulunamadığı için az sayıdaki zengin çocuğu kasabalara gidip eğitim alıyordu.
Bu duruma isyan eden dönemin milletvekillerinden Besim Atalay, “Arkadaşlar, tasarruf yaparken öksüz, fakir, ama zeki çocukların okumaktan yoksun kalması bana dokunuyor. Biz bu yolda gidersek öğretim ancak parası olanların evladına has bir imtiyaz olarak kalacaktır” diyerek, CHP tek parti diktasının eğitim politikasına tepki gösteriyordu.
Cumhuriyetin kuruluş yıllarında öğretmenler de gereken değeri görmedi.
Mustafa Kemal hayatta iken Ankara ve İstanbul başta olmak üzere ülkeyi heykelleriyle donatan CHP yönetimi…
Sıra öğretmenlere gelince elini cebine atmıyordu.
Millî Eğitim eski Bakanlarından Hasan Âli Yücel, 7 Aralık 1939 tarihinde, Başbakanlığa yazdığı bir yazıda;
“1923 yılında ilkokul öğretmenin 300 Kuruş (3 Lira) maaşla mesleğe başladığını” hatırlatıyordu.
1927 yılında gerçekleşen Meclis bütçe görüşmeleri sırasında, o dönem “Meclis Maarif Encümeni Mazbata Muharriri” sıfatıyla söz alan ünlü yazar Ruşen Eşref Ünaydın ise yaptığı konuşmada;
“Öğretmenlerin 600 kuruş maaş ile geçinemediğini, bu yüzden biletçi, kontrolör, hatta bakkal yanında çalışan öğretmenlerin bulunduğunu” anlatıyordu.
Resmi kayıtlara göre, 1929 yılında milletvekillerinin aldığı 308 liraydı. Bu paraya 255 gram altın satın alınabiliyordu. Bugünkü parayla 755 bin lira ediyor…
Bir dönem öğretmenlik yapan ve aynı zamanda Canan Kaftancıoğlu’nun eski kayınpederi olan ünlü yazar Ümit İlhan Kaftancıoğlu, göreve atandığı yıllarda öğretmenlerin yaşadığı geçim sıkıntısını “Tüfekliler” romanında “Bir lokma ekmek almaktan yoksundurlar, bir çay içmek zordu onlar için” sözleriyle uzun uzadıya anlatmıştı.
Hepi topu 143 lira olan maaşlarını aylarca alamadıkları için açlıkla karşı karşıya kaldıklarını da dile getiren Kaftancıoğlu…
Geçtiğimiz günlerde görevden alınan DEM Partili Ahmet Türk’e destek vermek için Mardin’e giden Ekrem İmamoğlu için 42 oğlağın kesilerek 600 kişilik yemek hazırlanan Türk’ün ailesine ait Kasr- Kanco’ya karınlarını doyurmak için gittiklerini, kitabının 62. sayfasında şöyle aktarmıştı:
“Öyle bir yemek yiyeceğim ki kırk gün karnım acıkmasın! Kemiklerim eridi, iliklerim boşaldı.”
Evet!
Ülkede iktidarlar geliyor geçiyor ama öğretmenlerin maaşı ve kaderi pek değişmiyordu.
Eğitim ordusunun neferleri öğretmenler, hayat pahalılığı karşısında devletin verdiği maaşla geçinemedikleri için her dönem ek işlerde çalışmak zorunda kalıyordu.
Görev yeri kırsal kesimde olanlar tarımla, sahiller de olanlar turizmle, büyük şehirlerdekiler ise hamallıkla, simitçilikle, garsonlukla, şoförlükle aile bütçelerine ek gelir sağlıyordu.
Örneğin…
İstanbul Valiliği'nin 1997 senesinde, devlet memurlarına tanıdığı “Trakya ve Anadolu otoyolu çıkış gişelerinde ek çalışma olanağına” başvuranların yüzde 70'i öğretmen çıkmıştı.
Aynı yıl gazetelere demeç veren bir eğitim sendikası temsilcisi;
“Kendisini pazara taşıyamayan öğretmenler, pazarı işyerine taşıyor. Öğretmenler arasında pazarlamacılık çok yaygın. Kitabından çorabına, parfüm pazarlamasından limona, sigortacılıktan bal pazarlamasına kadar okullarda kapalı devre bir ticaret yaşanmakta. Okullarda bir öğretmenin ihtiyacını bir diğeri karşılamakta; diğerinin ihtiyacını da bir başka öğretmen yaptığı ticaret aracılığıyla karşılamakta” demişti.
Bir eğitim sendikasının hazırladığı “1999 Eğitim Raporu'nda ise toplam 523 bin öğretmenin yüzde 70'inin geçinebilmek için ikinci bir iş yaptığı ifadeleri yer almıştı.
2001 yılında yapılan bir ankette ise maaşıyla geçinemeyen öğretmenlerin oranı yüzde 86 olarak belirlenmişti.
Öğretmenlerin makûs talihi ise tıpkı Türkiye’nin kaderi gibi AK Parti’nin iktidarıyla birlikte değişti.
Devlet okullarında aldıkları maaşla sadece kiralarını ödeyebilen öğretmenler, geçim sorununu aşarak ev ve araba sahibi olmaya başladı.
Düne kadar pazarda limon, çorap satan öğretmenler, bugün “sarı sayfalar” olarak bilinen internetteki ilan sitelerinde, “öğretmenden satılık” notuyla milyonluk araçlarını elden çıkarıyor.
…
Tüm Türk halkının yakından bildiği bu tarihi gerçeklere rağmen, şu sıralar hafıza sorunu yaşayan ve camileri ahıra çevirdiklerini bile hatırlamayan CHP’liler…
Güya Cumhuriyetin kuruluş yıllarında öğretmene çok fazla değer veriliyordu algısını oluşturmak için, “Atatürk zamanında bir öğretmen milletvekili kadar maaş alabiliyordu” iddiasını ortaya attılar.
Bunu pekiştirmek için de, “1923 yılında dönemin Maliye Nazırı’nın bir gün Atatürk’e, “Paşam milletvekili maaşlarında düzenleme yapacağız. Ne kadar verelim?” diye sorduğu…
Atatürk’ün de cevaben; “Onlara ödeyeceğiniz para öğretmen maaşını geçmesin...” dediği şeklinde bir menkıbe uydurdular.
Çok sayıda yandaş yazar ve sözde akademisyen hiçbir kaynak göstermeden bu iddiayı gerçekmiş gibi defalarca tekrar etti.
Yalanda sınır tanımayan Sözcü gazetesi, tarihçilerin ve meraklılarının bir türlü kaynağını bulamadığı ve o günün gerçekleri ile örtüşmeyen bu iddiayı 25.01.2012 tarihli sayısında manşet yaptı.
CHP milletvekili Mahmut Tanal, 2015 yılında, “öğretmen maaşlarının milletvekili maaşlarıyla aynı olması için kanun teklifi verdiklerini” söyledi.
Son olarak dün de CHP lideri Özgür Özel, “CHP iktidarında hızla öğretmen maaşlarını iyileştirmeye başlayacağız. Buradan bütün Türkiye’ye söz veriyoruz, öğretmen maaşı, milletvekili maaşını yakalayana kadar hiçbir milletvekili zam almayacak, söz veriyorum. Sonrasında milletvekillerimiz maaşlarına zam yapmak istiyorlarsa, öğretmen maaşlarına zam yapacak” diyerek aynı yalanı gündeme getirdi.
Tabii ki böyle bir şey olmayacaktır.
Çiftçilere verdiği bedava traktör sözünü, “çarpıcı olsun” diye uydurduğunu itiraf eden Özgür Bey…
Maazallah iktidara gelirse, “Atatürk’ün böyle bir sözü yokmuş” diyerek, muhtemelen kıvıracaktır!
Dolayısıyla bu “Özel” yalana inanacak cahillere şimdiden ne mutlu!
Yorumlar19