‘Atatürk’ maskesi…
- GİRİŞ26.11.2024 08:09
- GÜNCELLEME29.11.2024 07:52
Bu ülkede maalesef hemen hemen bütün zulümler Atatürk’ü ve laikliği kendilerine maske yapanlar tarafından gerçekleştirildi.
“Laikliğe zarar veriyor” denilerek bu ülkenin başörtülü kızları üniversitelere alınmadı, eğitim hakları gasp edildi.
Laiklik adı altında ismine ‘Kemalizm’ dedikleri sözüm ona yeni bir inanç dayatılmaya çalışıldı.
Bu milletin evlatları memur yapılmadı, polis ve asker yapılmadı.
Subayın annesinin başındaki örtü ‘millî güvenlik sorunu’ olarak görüldü.
Cumhurbaşkanının eşinin başının örtülü olması laikliğe engel görüldü.
‘Laiklik’ diyerek demokrasiye müdahaleler yapıldı, partiler kapatıldı.
1950’ye kadar camilerin ve ezanın durumu da ortada…
Anlatmaya gerek yok.
Laikliğin alındığı ülkelerde laiklik tanımı, insanların inanç özgürlüğünü muhafaza eder.
Devlet laik olur, ancak şahıs laik olmaz.
Bunu ben değil, laikliğin tanımı söylüyor.
Laik devletlerin tarihsel süreçte oluşturdukları tipik özelliklere bakalım…
Dinsel özgürlüklerin garanti edilmesi,
Devlet dinlerine dayanan idari mekanizmaların iptal edilmeleri,
Kamusal fonların herhangi bir din için kullanımının engellenmesi,
Yasal dizgelerin dinsel kaynaklı otoriteler tarafından belirlenmesinin önlenmesi,
Eğitim sistemi özgürlüğünün ilerletilmesi,
Yurttaşların din değiştirme veya dinden kaçınmalarına hoşgörü gösterilmesi,
Politik önderlerin dinsel inanışlarına dikkat edilmeksizin iktidara gelişlerinin temin edilmesi.
Bizdeki ‘laiklik’ uygulamalarının neredeyse tam tersi…
Çok trajik değil mi?
Zaten buraya bakıldığında laikliğin muhteviyatına ters bir şekilde ‘zulmün’ adının laiklik olarak ortaya konulduğu net bir biçimde anlaşılabiliyor.
Şahsen Atatürk yaşasa kendi ismi ve cismi üzerinden yapılanları görse nasıl tepki verirdi bilemiyorum…
Bu konunun bu sefer gündeme gelme nedenlerinden biri teğmenlerin paralel yemin organizasyonuna imza atmaları…
Dün disiplin kurulu süreci başladı.
Bu tartışmanın ortaya çıktığı ilk günden beri söylediğim bir şey var: “Askerlik disiplin üzerine kuruludur.”
Burada açık bir ‘emre itaatsizlik’ durumu söz konusudur.
İstediğiniz kadar emre itaatsizliğinizin içerisinde Atatürk’ü kullanın.
Bir değil, iki değil, tam altı kez ‘hayır’ denilen bir uygulamayı resmen subay olduktan dakikalar sonra gerçekleştirmek, başkaldırıdan başka bir şey değildir.
Dakika bir, gol bir…
Askerlikteki ilk uygulaması ‘emre itaatsizlik’ olan, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni tartışmaya açarak itibarını zedeleyen, paralel yemin törenine katılmayan subayları (tören alanındaki subayların yüzde 70’i) vatansever olmamakla suçlandıkları bir zemine atan, subaylar arası ayrışmanın tetiklenmesine alan açan, analitik ve kurmay zekaya sahip olmadıklarını ilk dakikada ortaya koyan subayların hak ettiği cezayı alması gerekir.
Bunun tartışma konusu dahi yapılmaması gerekir.
Nokta…
İstediği kadar Atatürk, Kemalist ya da laik maskesi takılsın.
Eskiden maskenin altına bakılamıyordu, cesaret edilemiyordu.
Şimdi farkında olması gerekenler her şeyin farkında…
Ve milletten alınan cesaret de mevcut…
Yorumlar60