Zulüm ittifakı ve düşen maskeler…

  • GİRİŞ12.12.2024 08:53
  • GÜNCELLEME12.12.2024 09:49

Suriye devrimi, gerek içerideki ve gerekse dışarıdaki Türkiye karşıtlarının maskelerini düşürmeye devam ediyor.

Aslında sadece ‘Türkiye karşıtı’ değiller.

Türkiye’ye düşmanlıklarının arka planında, İslâm’a olan onmaz kin ve nefretin motive ettiği hastalıklı ruh yapısı var.  

Yani aslında sorunları İslâm’la fakat kendini ‘Müslüman’ diye tanımladığı için okların hedefi Erdoğan’a dönüyor, bu da dolaylı bir biçimde Türkiye cumhurbaşkanına ve sonrasında da adlı adınca Türkiye’ye düşmanlıkla neticeleniyor.

 

Suriye hadisesi bu insaniyetten nasip almamış insanları bir kez daha deşifre etti.

Yıllarca, ‘insan hakları, insanlık onuru’ diye adeta mangalda kül bırakmayanların aslında yakası açılmadık birer insaniyet düşmanı oldukları ortaya çıktı.

Birkaç örnek olay aktararak bu dehşetengiz durumu tespit edelim.

Malum, Şam’ın kurtarılmasından sonra çöken rejimin savunma bakanlığına bağlı bir hapishane bulundu.

Adı; ‘Sednaya Askeri Hapishanesi’…

Bu işkence hane, 2011'de Suriye iç savaşının başlamasıyla gelişen olayların ardından gözaltına alınan rejim karşıtı göstericilerin tutulduğu ve işkence gördüğü yer olarak biliniyor.

Yapılan araştırmalar gösterdi ki, Suriye’de devrilen rejim 50’den fazla merkezde 72 ayrı işkence yöntemi uyguladı.

Başkent Şam’a yaklaşık 30 kilometre uzaklıkta bulunan bu cezaevinde alıkonulan binlerce kişi İran ve Rusya gözetiminde rejim güçleri tarafından sessiz ve sistematik şekilde öldürüldü.

Uluslararası kuruluşların raporları, rejimin, Sednaya’da “toplu idam” yoluyla yargısız infazlar yaptığını, alıkoyduklarını kasıtlı şekilde insanlık dışı şartlarda tuttuğunu, onlara defalarca işkence yaptığını ve sistematik olarak yiyecek, su, ilaç ve tıbbi bakımdan mahrum bıraktığını gösteriyor.

Tüyleri ürperten bu zulümlere dair ayrıntılara girmeyeceğim zira her biri insan psikolojisi üzerinde travmatik etki bırakacak denli korkunç.

Yalnız bilmemiz gereken şey şu…

Esed denen canavar sadece Rusya ve İran’ın desteğiyle değil, tüm emperyalist güçlerin göz yummasıyla çok uzun yıllar boyunca insanlık tarihine geçecek denli dehşetli işkencelerin baş aktörü idi.

Hatırlarsınız, Türkiye’de bu zalimi savunanlar, her vesile ile bu ülkenin ve milletin merhametine güvenerek gelen sığınmacıların derhal geri gönderilmesini talep ediyorlardı.

‘Talep’ ifadesi lafın gelişi, öyle provokasyonlara ve hatta iç savaşa uzanacak komplolara başvurdular ki, akıl alır gibi değildi.

2023 seçimlerinde HDP/PKK’nın, 6’lı masa figüranlarının, Ümit Özdağ’ın başını çektiği insaniyet düşmanı faşistlerin ve DHKP-C başta olmak üzere birçok terör örgütünün alenen desteklediği cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu’nun, seçim propagandasının en önemli unsuru Suriyelileri göndereceği vaadiydi. 

Dikkat buyurun, bu koalisyonun içinde, dinli-dinsiz, faşist-komünist, sağcı-solcu, Kürtçü-Türkçü, terörist-liberal dernekler, sözde İslam’cı-İslâm düşmanı, her kesimden insan, grup ve parti vardı.

Bütün bunların hepsi de Suriyeli düşmanı idi ve seçim sonunda bu insanları kamyonlarla sınıra taşıyacaklarını söylüyorlardı.

Tamamı da, aslında Esed’in iyi olduğunu savunuyor ve her vesile ile destekliyorlardı.

Devrim sonrasında gördük ki, hepsinin yere göğe sığdırmadığı bu aşağılık herif, tarihin gördüğü en büyük canilerden ve zalimlerden birisiymiş.

Peki, ortaya çıkan bu gerçek, durumu değiştirdi mi?

Elbette ki hayır!

Onlar hâlâ Esed’in devrimcilerden daha iyi olduğunu ve Türkiye’nin bunları destekleyerek büyük bir yanlış yaptığını savunuyorlar…

Bu hayâsız savunuyu hangi argümanlarla destekliyorlar dersiniz?

İdeolojik durumlarına göre değişiyor…

Solcu, Kemalist ve seküler kesimin argümanı başka, sözde Müslüman geçinenlerinki başka…

Bu hususta yazının başında sözünü ettiğim örnek olayları zikretmenin tam zamanı…

Sol, Kemalist ve seküler kesimin kendilerine göre mühim simalarından birisi, bir plaj resmi paylaşarak, “bundan sonra böyle medeni (?!) görüntülerin olmayacağını” hayıflanarak aktarıyordu.

Bakınız, bu hadise, yukarıda bir kısmından söz ettiğim zulüm merkezi olan hapishane ortaya çıktıktan sonra gerçekleşiyor.

 

Bu ne demek oluyor?

Şu demek…

Anılan kesim, laik ve dinsiz olduğu sürece muhatapları, isterse dünyanın gördüğü en zalim bir diktatör ve eli kanlı bir insaniyet düşmanı olsun, fark etmez!

Onu, gözlerini kırpmadan savunurlar ve sahip çıkarlar.

Nitekim yine o kesimin TV’lerinin birinde program yapan bir Türkiye düşmanı, “Şam’ın kalbinde İsrail tanklarını görmeyi çok istediğini” rahatlıkla söyleyebiliyordu.

Bir örnek de Kürtçü kesimden…

Kandil’in, Amerika ve İsrail’e uşaklık düzeyinde bağlı olduğunu ve bu süreçte İsrail hesabına sahaya inebileceğini hepimiz biliyoruz.

Bundan farklı olarak Kürtçülüğü ve Türkiye düşmanlığıyla meşhur başka birisi, İsrailli bir bakan ve Trump’a, adeta yalvarırcasına, “bizi Türkiye’den kurtarın” mesajı göndererek, alçaklığa ve hainliğe yeni bir boyut kazandırıyordu…

Ortak paydası ‘İslâm düşmanlığı’ olan bu kesimler böyle de sözde Müslüman geçinenler farklı mı?

Maalesef değil…

İran’cılığıyla meşhur bazı simalar ile SP’nin genel başkanlığını yapmış bir şahıs ve yine bu partinin GİK üyesi başka bir şahıs, Esed’e övgüler dizerek tıpkı diğer dinsiz ortakları gibi devrimcilere yalan ve iftiraya varacak sözlerle saldırdılar.

Öyle ki, yaptığı paylaşımın uydurma ve iftira olduğu kanıtlandığı halde, geri adım atmayarak o iğrençliği sayfasında tutmaya devam etti. Yani zulümde ve iftirada inat etti.

Bu acımasız ve insafsız saldırılara YRP ve genel başkanının da katıldığını söylememe bilmem gerek var mı?.. 

Durum maalesef budur!

Karşımızda geniş bir yelpazeye yayılmış bir zulüm ittifakı var.

Suriye üzerinden yapılan spekülasyon, tezvirat ve tartışmalar şu hususu apaçık gösterdi.

Plaj fotoğrafı paylaşarak Esed güzellemesi yapan Kemalist, sol ve seküler kesimle, SP'li, YRP'li ve kimi sözde İslâmcılar arasında zerre kadar fark yok.

Bunların tek dini var:

Kin ve nefret!

Kimi İslâm’dan nefret ediyor, kimi Türkiye’den…

Kimi Erdoğan düşmanlığına saplanıp kalmış, kimi başka bir ülkeye ruhunu satacak denli bağlı olduğundan ötürü kine ve nefrete bürünmüş…

Sonuçta orta yerde şeytani bir haslet var ve bu çok ama çok tehlikeli…

Tehlikeli olan bir diğer nokta şu…

Biz biliyoruz ki, “küfre rıza küfür olduğu gibi zulme rıza da zulümdür!”

O halde soru şu:

Esed'i (ve tabii ki İran’ı) kayıtsız şartsız destekleyenler Suriye zindanlarındaki aşağılık zulümlere ve yüzbinlerce insanın acımasızca katledilmesine ortak olmadılar mı?

Doğrusu, Kemalistlerin bunu sorun edeceğini sanmam ama peki ya Müslüman geçinenler?..

İşte yakıcı gerçek…

Gönül, Suriye’deki devrim sonrasında, bölgede gelişmesi muhtemel hadiseleri değerlendirmek isterdi lakin karşılaştığımız bu manzara, her şeyden önce bu hastalıklı duruma işaret etmeyi ve bunun sebep olacağı ihanete varan tehlikelere değinmeyi mecburi kıldı…

Nihat Nasır / Haber7

 

Yorumlar110

  • MERT 14 dakika önce Şikayet Et
    Bir tek siz iyisiniz dünyada o kadar müslüman ülke var Dubai Fas Katar Arabistan Malezya vb ensar hassasiyeti olan bir tek biz mi varız hiç bir yere gitmesinler sadece Türkiye'ye kalsınlar yok öyle bir şey yok Kemalist mış yok faşist miş elhamdülillah Müslümanım hiç kimsede inancımı sorgulayamaz ve ben ipini koparanın ülkeme gelmesini istemmmiiiiyorum.
    Cevapla
  • ekrem 14 dakika önce Şikayet Et
    şu kadını dinleyip hala konuşup yorum yapıp şöyle olsun böyle olmalı diyen varsa önce bir vicdanını kontrol etsin , Şu insanlara yapılan onca türlü eziyet neyin gerekçesi olabilir.
    Cevapla
  • Uğur 25 dakika önce Şikayet Et
    Doğru bu işte helal olsun hocam
    Cevapla
  • Zahir 27 dakika önce Şikayet Et
    Yakında Suriyede eğer tıpkı Filistin gibi işgale uğrarsa, bu arkadaş ve benzerleri hemen 'gerekiyordu, yoksa daha kötüsü olacaktı vb masallar ile' bu işgal ve katliamları savunacaklar, eminim. Aynı şeyi Iraklı işgalciler için dua ettiğinde de yapmışlardı, dünyanın en müreffeh ülkesi libyayı cehenneme çevirirlerken yaptığı destekte de yaptılar. Yazıklar olsun.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Sorgulayan 29 dakika önce Şikayet Et
    Esetten,baas partisinden daha zalimleri bizim ülkemizde,zihinlerinde tüm müslümanlar Esed'in cenderesinden geçse yine de kinleri tatmin olmayacak.allah fırsat vermesin. Diğer taraftan müslüman geçinenleride vallahi anlamadım.suna yoruyorum, bedavadan CHP oyu ile meclise girdiler ya,gavurun ekmeğin yeyen kılıcını çalar diyorum.allah herkese merhamet versin
    Cevapla Toplam 2 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat