Saçan'ın işkenceleri kitaba girdi

Ergenekon'dan tutuklanan Adil Serdar Saçan'ın İstanbul Organize Suçlarla şube müdürü olduğu dönemde yaptığı iddia edilen işkenceler bilimsel kitaba girdi.

Saçan'ın işkenceleri kitaba girdi
Saçan'ın işkenceleri kitaba girdi
GİRİŞ 05.10.2008 09:10 GÜNCELLEME 05.10.2008 09:10
Bu Habere 22 Yorum Yapılmış

Büşra Erdal'ın haberi

Türkiye'nin farklı üniversitelerinde görevli adli tıp uzmanı akademisyenler, çıkardıkları 'İşkence Atlası' isimli eserde Organize Şube'deki işkenceleri inceledi. Saçan'ın müdürlük yaptığı 1999 yılında gözaltına alınan Halil Müftüoğlu ve Hasan Basri Güner'e emniyette yapılan işkenceler kitapta ayrıntılarıyla yer aldı. Geliştirdikleri yöntemlerle yıllar önce yapılan işkenceleri bile tespit edebilen bilim heyeti böylece ilginç bir araştırmaya imza attı. Kitabı hazırlayan akademisyenler arasında, Saçan'ın işkence suçundan yargılandığı davalarda bilirkişi olarak mütalaa vermiş olan Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı da bulunuyor.

İstanbul Emniyeti Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü, Adil Serdar Saçan döneminde işkencelerle gündeme geldi. Saçan hakkında çoğu işkence iddialarını içeren "görevi kötüye kullanma ve kötü muamele" suçlarından 39 dava açıldı. Saçan'ın devam eden işkence davalarından biri Kasım 1999'da Bilim Araştırma Vakfı (BAV) Adnan Oktar grubuna yönelik çete operasyonu sonucu gözaltına alınan kişilerin şikayetiyle açıldı. İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nde süren davada bilirkişiler İstanbul Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, Adli Tıp uzmanı Dr. Birgül Tüzün ve Adli Tıp asistanı Dr. Nabi Kantarcı, Saçan'ın talimatıyla işkenceye uğradığı iddia edilen endüstri mühendisi Halil Müftüoğlu ve Hasan Basri Güner'i inceledi. Üzerinden yıllar geçmesine rağmen geliştirdikleri yöntemle işkence yapıldığını tespit eden akademisyenler, davanın görüldüğü mahkemeye rapor sundu. Fincancı, tespitlerini 2007 yılında 7 kişilik ekiple çıkardığı "İşkence Atlası" kitabına da koydu. Türkiye İnsan Hakları Vakfı (THİV)'ndan akademisyenlerce hazırlanan ve "İşkence Atlası-İşkencenin Tıbbi Olarak Belgelendirilmesinde Muayene ve Tanısal İnceleme Sonuçlarının Kullanılması" başlıklı kitapta Müftüoğlu'nun durumu "kaba dayak nedeniyle ptozis (göz kapağı, torbası düşüklüğü)" olarak yer aldı. Gözaltına alınmadan önceki ve sonraki fotoğraflarının konulduğu kitapta mağdur Müftüoğlu'nun kendilerine başvurmadan 6 yıl önce "künt travmaya" maruz kaldığı belirtildi. Kitabın 202'nci sayfasında, Müftüoğlu'nun sağ göz kapağının aralığının 12 mm, sol göz kapağının ise 10 mm ölçüldüğü, sol kapakta 2 mm düşme olduğu kaydedildi. Göz kapağı düşüklüğünün ameliyatla giderildiği; ancak vücutta kalıcı iz bıraktığı ifade edildi.

El bileğinden yüksüğe kelepçelenerek uzun süre kol ve bacak gerili şekilde kaldığını iddia eden Hasan Basri Güner'in omuz çıkığının kronik bir travmatik değişiklik olduğu, hastanın ifade ettiği 6 yıl önceki gözaltında maruz kaldığı travmayla uyumlu bulunduğu anlatıldı. Ayrıca, eklem bölgesindeki sıvı birikimi ve normal doku dışındaki bağ dokusu oluşumunun, bu yaranın eskiye dayalı olduğunu gösterdiği dile getirildi.

Adli tıp raporları eksik

Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, geçtiğimiz aylarda görülen duruşmaya katılarak işkence yapıldığına dair mahkemeye verdiği mütalaasında, Müftüoğlu hakkında gözaltı sonrası düzenlenen "darp, cebir izi bulunmadığı" şeklinde ifadelerin yer aldığı adli tıp raporunu eleştirdi. Fincancı, bu tür ifadelerin adli tıp raporlarında yaygın olarak kullanıldığına dikkat çekti. Eski adli tıp raporunda "darp ve cebir yoktur" bilgisinin gerekçesine yer verilmediğini aktaran profesör, kendisinin hazırladığı raporların gerekçeli olduğunu belirtti. Fincancı, hastanın adli tıp anabilim dalında yapılan muayenesi, laboratuvar incelemesi dikkate alındığında gözaltı süresince yapılan muayenelerin bilimsel niteliklerinin eksik olduğunun anlaşıldığı bildirildi.

İşkence davası sürerken Adnan Oktar mahkûm oldu

Bilim ve Araştırma Vakfı Onursal Başkanı Adnan Oktar'ın çete suçundan mahkumiyet kararını avukatları temyiz edecek. Oktar ve arkadaşlarına yönelik operasyon gerçekleştiren dönemin Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Adil Serdar Saçan'ın işkence ile aldığı ifadelerin karara dayanak oluşturması da temyiz gerekçelerinden birisi olacak. Mahkumiyet kararının hukuka aykırı olduğunu vurgulayan avukatlar, delillerin kabul edilmediğini ve savunma hakkının kısıtlandığını ileri sürüyor.

Adnan Oktar'ın da aralarında bulunduğu 18 sanık hakkındaki dava, önceki gün İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. 8 yıl süren davayı karara bağlayan mahkeme heyeti, Oktar'ı Türk Ceza Kanunu'nun 220. maddesine göre "çıkar amaçlı örgüt kurmak ve yönetmek" suçundan mahkum etti. Dava sonucunu değerlendiren Oktar ve bir kısım sanıkların vekili Kerim Kalkan, kararı temyiz edeceklerini bildirdi. Daha önce mahkemenin verdiği davanın zamanaşımından düşürülmesi kararının Yargıtay'ca bozulduğunu hatırlatan Kalkan, bundan sonra yeniden başlayan yargılamada heyetin olumsuz tavırlara girdiğini ileri sürdü. Kalkan, bu sürede mahkemeye verdikleri delillerin dikkate alınmadığını ifade etti.

Saçan'ın işkenceleri animasyonla anlatılmıştı

İstanbul Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şubesi eski Müdürü Adil Serdar Saçan'ın da aralarında bulunduğu 8 emniyet görevlisi hakkında, Adnan Oktar'la birlikte 27 kişiye gözaltında bulundukları 6 gün boyunca işkence yaptıkları iddiasıyla dava açıldı. İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam eden davanın önceki duruşmalarında Oktar'ın avukatları işkence iddialarını kanıtlamak için çeşitli yollara başvurdu. Avukatlar Organize Şube'de yapılan işkenceleri animasyonla anlatan bir CD hazırlayarak mahkeme heyetine sundu.

Zaman

YORUMLAR 22
  • hande yılmaz 16 yıl önce Şikayet Et
    nasıl şeytani bir vicdansızlık. nasıl bir vicdansızlık ki,masum insanlara bu denli işkence yapabilmiş bu Saçan.Üstelik kalıcı hasar bırakabilecek kadar ağır işkenceler.Bu insana insan demeye dilim varmıyor.Adnan Oktar ve yanındaki bu gençlerin bu gücüne,sabrına da hayran olmamak elde değil.Nasıl bir kararlılık ki bu denli ağır işkenceler,baskılar karşısında dahi yılmamışlar.Saçan gibiler kaba kuvvetle,işkenceyle,adaletsizlikle onları yıldırmaya çalışırken onlar ilmi mücadelelerine devam ettiler.Diğerlerinin de pislikleri ortaya çıkıyor.
    Cevapla
  • tuncay tezel 16 yıl önce Şikayet Et
    insan olmanın şartı. işkenceyi kınamaktır. işkenceyi kınamayanlar, işkenceyi bir şekilde savunanlar hayvanlardan daha aşağı bir durumda değil midirler?
    Cevapla
  • umut beydağı 16 yıl önce Şikayet Et
    daver bey'e,. Adnan Oktar'un masumluğu ve suçsuzluğunu artık herkes biliyor ama bir sen kalmışsın anlaşılan, kendini yanlız hissetme arkadaşım. Adnan Oktar hakkında açılan tüm davalardan beraat etti, ama ilkokul çocukları bile biliyor ki masonlar baskıyı bırakmıyor, çünkü Adnan Oktar onların ideolojilerini yerle bir etti, kendilerini deşifre etti. Bir düşün arkadaşım zamanında kendisine kokain komplosu yapıldı, alenen emniyette yemeğine kokain karıştırıldı, ama bu hala araştırılmıyor, bu kokaini emniyete kim soktu diye?
    Cevapla
  • saltuk han 16 yıl önce Şikayet Et
    yukarda yazanlar çok önemli. burda adnan hoca konu değil, iki tane genç mühendis, pırıl pırıl genç, şu an yargılanmıyorlar bile. ama işkenceden kalıcı hasar kalmış bedenlerinde ve hayatları değişmiş. bazı yorumcular da işkenceyi savunacak kadar ileri gitmişler. vay vay vay.. Analar ne çocuklar doğurmuş!!
    Cevapla
  • saltuk han 16 yıl önce Şikayet Et
    vay daver bey vay. demek senin istediğin, fikirleri hoşuna gitmeyen kişilere işkence yaptıracaksın ama komünistlere işkence yaptırmayacaksın öyle mi? dinsiz ateist olursa geç, dindarsan, aydın doğanın gazetelerini okumuyorsan, masonlarla uğraşıyorsan işkence öyle mi? siyonizmin belalarını anlatıyorsan işkence öyle mi? Allah adaletsiz tüm insanlardan Türkiyeyi korusun.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
Son dakika: Rusya'nın nükleer hamlesi NATO'yu harekete geçirdi!
Putin'den 'en yakın yoldaşı'na sürpriz hediye... Kargo uçağı ile gönderdi