Türkiye, Suriye konusuna ne aşamada müdahil oldu?

  • GİRİŞ18.12.2024 08:20
  • GÜNCELLEME19.12.2024 08:38

61 yıllık Baas rejimi 12 günde çökünce birileri yine tezvirata başladı.

“Türkiye şununla görüştü, bununla anlaştı.” yorumları yapıldı. 

Net bir şekilde ortaya çıktı ki bölgeyle ilgili tezvirat batı kaynaklıydı. 

Muhalif grupların 27 Kasım'da başlattığı harekat, Suriye'de Beşar Esad'ın 8 Aralık'ta ülkeyi terk etmesiyle sonuçlandı.

Aynı süreçte, Türkiye hem sahada hem de masadaydı. 

Baş döndüren diplomasi trafiği

27 Kasım'da başlayan harekat sonrası Ankara'dan yapılan ilk açıklama, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin çatışmalara müdahil olmadığı, “gelişmelerin yakından takip edildiği” yönünde oldu.

Dışişleri ve Savunma Bakanlıklarından daha çok Tel Rıfat ve Münbiç özelinde SMO üzerinden PKK/YPG ile mücadele vurgusu yapıldı. 

2 gün sonra…

30 Kasım günü ülkenin ikinci büyük kenti Halep tamamen ele geçirildi. 

Rusya ile ilk temas da bugün kuruldu.

Bir süreden beri Rusya, Esad ile görüşme fikri üzerinden işi yavaştan alıyordu. 

Açıkçası bu, onların da işine gelen bir durumdu. 

Ancak ilerleyişin hızı hiç de umdukları gibi değildi. Herşey çok hızlı gelişiyordu. 

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, telefonda Astana Süreci kapsamında bir araya gelmeyi kararlaştırdı. 

Toplantıya İran da davet edilecekti. 

1 gün sonra…

1 Aralık günü Tel Rıfat, SMO'nun kontrolüne geçti. Sonraki hedefin Münbiç olduğu duyuruldu.

1 gün sonra…

Esad'ın en önemli destekçisi İran'ın Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi 2 Aralık'ta Türkiye'ye geldi. 

İki başkentin görüş ayrılıkları vardı. Zaten görüşmede net şekilde ortaya kondu. Bunun dışında önemli bir sonuç vermedi. 

İran, gelişmelere kendi dar çerçevesinden bakıyordu. 

1 gün sonra…

Diplomasi trafiği sahadaki gelişmelerle başa baş ilerledi. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin 3 Aralık'ta bir telefon görüşmesi yaptı. 

Erdoğan bu görüşmede Türkiye’nin tezlerini bir kez daha savundu. 

Aklı Ukrayna ile meşgul olan Putin ise daha çok zaman kazanma stratejisi güdüyordu. 

Peki, Ankara - Washington hattında neler oldu?

Türk hariciye ve güvenlik bürokratları ABD’yi

* tek konuda,

* defalarca,

* net şekilde uyardı. 

“Terör örgütüne destek olmayın!”

ABD'li üst düzey bir yetkilinin basın açıklaması aslında bazı çarpıtmalar içeriyordu. 

“Suriye'de çatışmaların başladığı andan itibaren Türkiye ile her düzeyde yakın bir eşgüdüm içindeyiz.” diyen yetkilinin; asıl konunun terör örgütünün ortadan kaldırılması olduğunu cümleler arasında gizlemeye çalışması gözlerden kaçmadı. 

2 gün sonra…

Muhalif gruplar 5 Aralık'ta Hama'yı aldı. Ardından Humus'a yöneldi. 

Bu süreçte Suriye ordusu ortalarda görünmedi. 

Çünkü hava desteği rejim güçleri aslında sahada kocaman bir “sıfırdı.”

1 gün sonra…

6 Aralık'ta Dışişleri Bakanı Fidan’ın AGİT Zirvesi'nin yapıldığı Malta'da ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde konu yine terör örgütünün tasfiyesiydi. 

Fidan bir yandan ABD’li mevkidaşıyla konuşurken diğer yandan Rus dışişleri bakanı ile Malta'dan Katar'a geçti. 

İran Dışişleri Bakanı ise Bağdat'ta Irak ve Suriye dışişleri bakanları ile görüştü. Kendi ajandalarını dayatmaya çalışan ve sonuç vermeyen girişimlerde bulundu.

Yapılan görüşmelerden alınan neticeler üzerine konuşmasına yön veren Cumhurbaşkanı Erdoğan Katar’daki toplantıdan sadece bir gün önce muhaliflerin yürüyüşünü destekleyen ve hedefin Şam olduğunu belirttiği bir açıklama yaptı. 

Artık sorunun siyasi yollarla çözülme aşamasını geride kaldığı ortaya çıkmaya başlamıştı. 

Yani Türkiye başından beri aynı yerde dururken, muhatapları yavaş yavaş Ankara’nın çizgisine yaklaşmak durumunda kalıyordu. 

O gece inanılmaz yoğunlukta bir görüşme trafiği başladı. 

Gözler 7 Aralık'taki toplantıya çevrilmişti. 

Astana Süreci toplantısı daha da önemli hale gelmişti. 

Öğleden sonra Türk, Rus ve İranlı dışişleri bakanları, Astana Süreci formatında bir araya geldi. 

* toplantı kısa sürdü

* ortak açıklama yapılmadı

* somut bir karar çıkmadı

Doha aynı gün bir başka toplantıya daha ev sahipliği yaptı.

Türkiye, Rusya ve İran'dan oluşan Astana ortakları, Katar, Suudi Arabistan, Ürdün, Mısır ve Irak dışişleri yetkililerine durum hakkında bilgi verdi. 

Toplantı sonrası işe yaramayacağı belli olan bir bildiri yayınlandı. 

Kritik gece ve Esad'ın düşüşü 

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın son uyarıları, Rus ve İranlı mevkidaşlarını Esad için artık geri dönüşün mümkün olmadığı konusunda ikna etti. 

Gecenin sabahında Esad Rusya’ya kaçtı. 

Dışişleri Bakanı Fidan, aynı gün Doha'da düzenlediği basın toplantısında, Suriye'de yeni bir dönemin başladığını ve Türkiye'nin bu süreçte de Suriye halkının yanında olacağını, küresel ve bölgesel aktörlerle işbirliği içinde olacağını kamuoyuna açıkladı.

Ez cümle…

Türkiye başından beri hem sahada, hem de masadaydı. 

Mustafa Yıldız
Haber7

Yorumlar4

  • Kaan 1 gün önce Şikayet Et
    Ellerinize sağlık çok önemli tespitler yine
    Cevapla
  • OSMAN HAZIR 3 gün önce Şikayet Et
    Hem kısa bir kronoloji, hem de tutarlı analiz. kaleminize sağlık
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • German 50 3 gün önce Şikayet Et
    Baṣ Kafir Masada ,ve Suriyede olduğu Müdeçde Bariṣ olmaz
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Son Nokta 3 gün önce Şikayet Et
    Ordudan FETÖ unsurları temizlenene kadar Suriye konusunda doğru düzgün hiçbir bir somut adım atamadı Türkiye. İç cephenin önemi küçümsenmemeli.
    Cevapla Toplam 4 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat