Herkes gördü CHP göremedi
- GİRİŞ20.12.2024 08:55
- GÜNCELLEME20.12.2024 09:29
ABD'nin seçilmiş başkanı Donald Trump, Suriye'nin anahtarının Türkiye'de olacağını söyledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çok akıllı ve güçlü biri olduğunu belirten Trump, "Türkiye önemli bir güç ve Erdoğan çok iyi anlaştığım biri" dedi.
Bu sözleri söyleyen kişinin tutarlılık karnesinin zayıf olduğunu ve övgüsüyle beraber yergisini de çok büyütmeye gerek olmadığının altını çizmek lazım.
Lakin ortada apaçık bir gerçek var.
Suriye’de Türkiye’siz bir masa kurulamayacağı…
Ve herkesin kazanan Türkiye’yi karşısına alamayacağı için yanında hizalanmasının mantıklı olduğu…
Türkiye’nin karşısında hizalanan küresel koalisyon güçleri, 2017 sonrasında girdiği her mücadeleden kaybederek ayrıldı.
Libya’da Türkiye’nin yanında yer aldığı meşru hükümet kazandı, Hafter kaybetti.
Karabağ’da Türkiye’nin yanında yer aldığı Azerbaycan kazandı, Ermenistan’ı destekleyen diğerleri kaybetti.
Son olarak da Suriye’de; Amerika, İsrail, Rusya ve İran’ın dünyada hiçbir konuda birlikte hareket etmemesine ve Suriye’de Türkiye’nin karşısındaki her alanı koşulsuz desteklemesine rağmen Türkiye’nin yanında yer aldığı muhalif güçler kazandı.
Siz olsanız ortada bu kadar somut gerçek varken; karşısında defalarca kaybettiğiniz, darbeyle türlü operasyonlarla indiremediğiniz Recep Tayyip Erdoğan’la iyi geçinmekten başka bir seçenek ortaya koyabilir misiniz?
Türkiye’yi, çözülen ve yakında imha olacak PYD-YPG yani PKK’ya tercih eder misiniz?
Ortalama zekâ seviyesindeki herkes bölgesel oyun kurucu olduğu tasdiklenen Türkiye’nin karşısında durulamayacağını görür.
Aslında sadece Amerika değil, Rusya ve İran da bunu gördü.
Bakın buraya yazıyorum; yakında İngiltere de Türkiye’nin yanında pozisyon alacak.
Çok önemli olduğunu düşündüğüm bir başka konu da Suriye’nin anahtarının Türkiye’de olması Doğu Akdeniz’deki doğalgazdan Türkiye’nin elde edeceği avantajlı payın yanında başka avantajları da beraberinde getirecek.
Türk ve dünya medyasında ilk kez bu satırlarda okuduğunuz bilgiler olduğunun da altını çizmek isterim.
Doğalgaz ve petrolü çıkarmak kadar, çıkardığınız enerjinin pazarına ulaştırılması da çok ciddi bir önem taşır.
Müşterisine ulaştıramadığınız doğalgazın sürdürülebilir bir gelir sağlaması da imkansıza yakındır.
Şimdi Suriye’deki eski doğalgaz boru hattı yenilenecek ve Doğu Akdeniz doğalgazı Suriye üzerinden Türkiye’ye oradan da Avrupa’ya ulaştırılacak.
Henüz çıkarılmamış doğalgazı da kastediyorum.
Çünkü Doğu Akdeniz’de çıkarılan gaz, çıkarılmayanın yanında çok cüzi bir kısmını oluşturuluyor.
Hatta Katar gazının da bu boru hattına dahil edilmesi bekleniyor.
İşte bu nedenle Türkiye’nin önemi 20 gün önceye göre çok ama çok daha artmış durumda…
Bu konuda doğalgaz rafineri tesisi ve boru hattı altyapısının yenilenmesi ile ilgili maliyet araştırmasının dahi yapılmaya başlandığını öğrendim.
Türkiye- Libya deniz yetki anlaşması sayesinde Yunanistan üzerinden Doğu Akdeniz gazının LNG olarak (sıvılaştırılmış doğal gaz bazı Yunan adalarında hazırlanan alanlarda depolanacaktı) Avrupa’ya aktarımı projesi zaten suya düşmüştü.
Suriye’deki gelişmeler sonrası artık hayal oldu diyebiliriz.
Türkiye; insani krizleri çözmenin, yıllardır zor şartlarda yurtlarından uzakta yaşayanları vatanlarına kavuşturmak için çabalamanın yanı sıra önümüzdeki dönemde ülkeye ekonomik, sosyolojik ve kültürel iş birlikleri tesis etmenin de alternatif planlamalarını çoktan yapmış durumda…
Bunu Türkiye’yi senelerdir yıkmak isteyenler de dahil olmak üzere herkes görmüşken, Türkiye’deki muhalefet görmemekte ısrar ediyor.
İşin en büyük trajedi ve tehditlerinden birisi de maalesef burası…
DÜNYADAN HABERİ OLMAYAN KİM?
Özgür Özel, Suriye’de yaşanan gelişmelerin sonrasında hükümeti ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı kastederek; “Dünyadan haberi yok” demiş.
Esed devrilmeden tam 24 saat önce; “Esed’le görüşülmesi lazım” diyen ve dünyadan haberi olmadığını tescilleyen ve dünyanın da çok fazla umursamadığı Cumhuriyet Halk Partisi’nin Genel Başkanı Özgür Özel’in bu çıkışı akla şu özlü sözü getiriyor: “Söz gümüşse, sükût altındır”
“Ya hayır konuş ya da sus” da akla gelen önemli sözlerden bir diğeri…
Böyle bir görüntü verirsen, uluslarası görevlilerden hiç kimse seni ciddiye alıp muhatap kabul etmez.
AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in kendisiyle görüşmemesine de içerlenen Özgür Özel’in konuyla ilgili yorumları da Erol Büyükburç’un bir televizyon programında yaptığı “saksı değilim ben” çıkışını hatırlatan cinsten idi…
Özel; CHP’nin değiştiğini iddia edip, Kemal Kılıçdaroğlu dönemindeki Suriye politikasında milim değişme olmadığını bir kez daha ortaya koydu.
Özgür Bey, dış politika ile ilgili konuşurken sanırım aynaya bakarak o cümleleri söylemiş olabilir, aksi halde söylediğinin hiçbir ciddiyetinin olmadığı net bir biçimde karşımızda duruyor.
Ferhat Murat / Haber
Yorumlar28