Büyüyen Türkiye NATO için bir avantaj
- GİRİŞ22.12.2024 09:10
- GÜNCELLEME22.12.2024 09:10
Suriye ve Irak… Osmanlı’nın bu topraklardan çekilmesiyle birlikte istikrarsızlığın girdabına sürüklenen iki ülke. Mezhep çatışmaları, yabancı müdahaleler ve siyasi krizler, coğrafyanın değişmeyen kaderi oldu. Boşluktan faydalanan dış aktörler, bölgede kendi planlarını uygulamaya koydu.
Rusya ve İran’ın etkisi günden günde arttı. ABD-İsrail-İngiltere ittifakı bu ülkeleri işgal ederek yüzlerce hava saldırısı düzenledi. Suriye ve Iraklıların acıları büyüdü. İktidarlar art arda devrildi, mülteci krizi başladı ve ekonomiler yerle bir oldu.. İki ülkede de siyasi yapılar, tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı..
Mevcut kriz ortamında Türkiye, bölgesel istikrarın anahtarı olarak öne çıkıyor. Ankara'nın bölgedeki tesirinin artması; NATO’nun küresel çıkarları için de büyük bir avantaj sağlıyor.
TÜRKİYE’NİN PKK İLE MÜCADELESİ: NATO İÇİN KRİTİK BİR CEPHE
Türkiye’nin terör örgütleriyle mücadelesi yalnızca ulusal güvenliği için değil; NATO’nun Orta Doğu'daki varlığı için de kritik bir öneme sahip.
Türkiye, hem sınırları içinde hem de Suriye ve Irak’ta gerçekleştirdiği operasyonlarla bu tehdidi minimize etmeye çalışıyor. Ancak ABD’nin;Suriye’de SDG’ye verdiği destek, bu mücadelede ciddi bir engel oluşturuyor.
Konu terörle mücadeleyse, Türkiye'nin SDG'den daha büyük bir askeri güce ve tecrübeye sahip olduğu aşikar. NATO’nun temel prensibi, üye ülkelerin güvenliğini ortak bir savunma çerçevesinde korumak.. ABD’nin SDG’ye verdiği desteğin gözden geçirmesi; Türkiye’nin terörle mücadele çabalarının daha güçlü bir şekilde desteklenmesi gerekiyor. Bu durum ittifakın iç bütünlüğü için tercih değil, zorunluluk.
DOĞU VE BATI ARASINDAKİ STRATEJİK KÖPRÜ
Türkiye, hem Doğu’ya hem Batı’ya uzanan dengeli dış politikasıyla NATO’nun en stratejik üyelerinden biri. Rusya ve İran gibi bölgesel güçlerle ilişkilerini sürdürürken, NATO’nun çıkarlarını koruyan bir duruş sergiliyor. Bu çift yönlü strateji, NATO’nun bölgedeki varlığını güçlendiriyor. Türkiye’nin bu pozisyonu, hem bölgedeki enerji çatışmalarında hem de güvenlik krizlerinde ittifakın elini güçlendiriyor.
Özellikle Suriye ve Irak’taki karışıklıklarda Türkiye’nin rolü olmadan NATO’nun etkili bir çözüm üretmesi mümkün değil. Türkiye, terörle mücadele, mülteci krizinin yönetimi ve bölgesel istikrarın sağlanması gibi kritik alanlarda NATO’nun yükünü hafifletiyor.
SAVUNMA SANAYİİNDE TÜRKİYE’NİN YÜKSELİŞİ
Türkiye’nin savunma sanayisindeki başarıları, yalnızca bölgesel güvenliği değil; NATO’nun teknolojik altyapısını da güçlendiriyor. Bayraktar TB2 gibi insansız hava araçları, hem sahadaki etkinliğiyle hem de küresel pazardaki başarısıyla dikkat çekiyor. Türkiye, yerli ve milli savunma teknolojilerini geliştirerek NATO’ya ciddi bir katkı sağlıyor.
Bu başarılar, Türkiye’nin yalnızca askeri anlamda değil, diplomasi alanında da bir güç merkezi haline gelmesine olanak tanıyor. NATO, Türkiye’nin bu teknolojik yükselişini desteklemeli ve bu gücü ortak stratejilere entegre etmeli...
ABD’NİN TUTUMU: BİR DÖNÜM NOKTASI
ABD’nin Suriye’de terör örgütlerini dolaylı yoldan destekleyen politikaları, NATO içindeki güveni zedeliyor. Türkiye, bölgedeki güvenliği sağlamaya çalışan bir müttefik olarak, bu politikaların değiştirilmesini talep etmekte haklı... NATO’nun, terörle mücadelede net bir duruş sergilemesi ve Türkiye’nin çabalarını daha güçlü bir şekilde desteklemesi gerekiyor.
TÜRKİYE'NİN ROLÜ: NATO’NUN GELECEĞİ İÇİN ANAHTAR
Türkiye’nin büyüyen gücü, yalnızca bölgesel değil, küresel ölçekte bir etki yaratıyor. Ekonomik büyümesi, savunma sanayisindeki başarısı ve aktif diplomasi politikası; Türkiye’yi NATO’nun vazgeçilmez bir parçası haline getiriyor.
Sonuç olarak, büyüyen Türkiye, NATO için yalnızca bir müttefik değil, stratejik bir fırsattır. Bugün bu gerçeği görenler, yarının kazananları olacak... Tercih nettir: Türkiye’nin gücünü desteklemek ya da bölgedeki istikrarsızlığın bedelini daha ağır ödemek. NATO için bu kararı doğru vermek, hayati önem taşıyor.
Yorumlar14