Türk, Kürt, Arap kucaklaşacağız
- GİRİŞ25.12.2024 08:46
- GÜNCELLEME25.12.2024 12:33
Yukarıdaki başlık bana ait değil.
Önceki gün Külliye’de 2024 yılının son bakanlar kurulu toplantısı yapıldı.
Toplantının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bilgilendirme toplantısındaki konuşmasının bir cümlesinden aldım bu başlığı.
Bu köşeyi takip edenler bilirler.
Yıllardan beridir bu konuyu anlamaya ve anlamlandırmaya çalışıyoruz ve dilimiz döndüğü kadar yazıyoruz.
Büyük ve köklü bir medeniyetin altı asır taşıyıcısı olarak Osmanlıyı sadece bir “devlet” olarak görmek yanıltır bizi.
Osmanlı; yüzlerce yıl ilmin, irfanın, ahlakın, acının, sürgünün, savaşlardaki kan ve gözyaşının içinden süzülerek gelip, akıbet “bu coğrafyada” onlarca ırkı birbiriyle kaynaştırarak eşsiz ve benzersiz bir devlet olmuştur.
Üç ana kavim, coğrafya ve inanç yeniden buluşacak ve medeniyetin temelleri yükseltilecektir.
Bu üç ırk anasırdır.
Anasır “unsur” kelimesinin çoğuludur; kök, asıl, soy, şeref ve asalet gibi anlamlara gelir.
Bu bakımdan yıllar evvel yine bu köşede şu cümleyi yazmıştım:
“Coğrafyamızın avazı çıktığı kadar bağırmasına, feryat, figan etmesine rağmen bizim ‘aydın’ dediklerimiz bunu anlamıyor.
Bu coğrafyanın üç anasırı vardır.
Kürtler, Türkler ve Araplar.
Bu üç kavmin de ortak tek Medeniyeti vardır.
Onun da adı; İslam Medeniyetidir.”
Yukarıda söylediğim gibi, bu konuyu anlamadan, bu konuya kafa yormadan başka hayaller peşinde koşmak beyhude çabadan ve zaman israfından ibarettir.
DÖKÜLEN KAN BİZİM KANIMIZDIR
Üç yıl kadar önceki başka bir yazımızda da aşağı yukarı aynı şeyleri söylemiştik: “İbn Haldun’dan mülhem, içinde yaşadığımız coğrafyayı kaderimiz olarak görürsek, ki öyle olması çok muhtemeldir, öyle ise bu coğrafyanın, bu medeniyetin üç anasırı vardır, bunlar da: Kürtler, Türkler ve Araplardır.
Bu üç kavmin de ortak tek Medeniyeti vardır.
Onun da adı; İslam Medeniyetidir.
Bu üç kavimden hiçbiri, bunun dışında bir ulus devlet hayali kurmasın.
Her ulus devlet, yeniden kan ve ne yazık ki hiç bitmeyen kan demektir, üstelik bu dökülen kan ne yazık ki kendi kanımız olacaktır.”
Zannediyorum yeri ve zamanı geldiği için Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da aynı konuya, çok fazla detay vermeden değinmiştir.
23 Aralık 2024 Pazartesi günü, Bakanlar Kurulu Toplantısının ardından Erdoğan birçok konuda geniş açıklamalarda bulundu, Suriye konusunda ise şunları söyledi:
“Suriye'nin toprak bütünlüğünün ve üniter yapısının altında korunması Türkiye'nin değişmez çizgisidir. Bundan geri adım atmayacağız. Suriye'nin ve bölgemizin geleceğinde DEAŞ ve PKK dahil hiçbir terör yapılarına yer yoktur. Ya kendilerini tasfiye edecekler ya da tasfiye edilecekler.
Kendileri dışında hiç kimseye hayat ve söz hakkı tanımayan bu katil sürülerini bölgemiz için tehdit kaynağı olmaktan mutlaka çıkaracağız.
Suriye'de bölücü terör örgütüne yönelik nokta operasyonlarımızı bir cerrah hassasiyetle sivillere zarar vermeden sürdüreceğiz. Suriye yönetiminin bu konudaki kararlılığını memnuniyetle karşılıyoruz.
Batılı ülkelerin bu canilerden desteğini yavaş yavaş kestiğini görüyoruz. PKK'lı caniler için çember daralıyor, yolun sonu görülüyor. Kendilerini bekleyen acı akıbetten kaçamayacaklardır. 40 yıldır kanımızı emen bu beladan Allah'ın izniyle kurtulacağız.
Terör duvarını yıktıktan sonra Türkler, Kürtler, Araplar olarak büyük kucaklaşmaya imza atacağız.
Bu güzel günlerin şafağı artık sökmeye başlamıştır. Bugünümüz nasıl dünden daha iyiyse yarınlarımız da bugünden çok daha güzel olacaktır. Rabbim yar ve yardımcımız olsun diyorum."
TARİH YAZACAK AMA BİZ DE UNUTMAYACAĞIZ
Erdoğan’ın konuşmasının tamamı daha önce bizim Haber 7 ve birçok medya mecraında yer aldı. Erdoğan’ın 8 Aralıktan bu tarafa yaptığı konuşmalar yakın komşularımızdan birini son derece rahatsız etmişe benziyor. Bana kalırsa bu komşumuzun “dini lideri” bu rahatsızlıklardan ziyade Suriye’de yaptıklarından dolayı utansın ve tövbe etsinler.
54 yıldan beridir baba ve oğul Esedlere verdikleri destekle onun cinayetlerine ortak oldu İran.
Esed rejiminin korku, cinayet ve işkenceyle şekillenen Suriye’sinin 2011 yılında düşmesine engel olunmuş ve bu durum İran'ın desteğiyle 13 yıl daha sürdürülmüştür.
Güya adına dini lider denen Ali Hamaney geçen gün Türkiye’yi kastederek şöyle diyor: “Suriye’de yaşananlar temel olarak ABD ve İsrail’in komuta odalarında planlandı. Suriye’ye sınır komşusu bir devlet de dahil oldu, açıkça bu planda rol aldı.”
Türkiye, elbette 13 yıl gibi kısa bir süre içerisinde 50 binden fazla askeri olan bir orduyu İdlib’de eğitip, donattı ve bu zaman boyunca tüm Esed yanlılarının da ruhu duymadı ama Suriye’de sadece sizin mezhebinizden olmadığı için bir milyondan fazla insanı, toplu mezarlara gömmedi.
Suriye’nin dört bir yanından toplu mezarlar fışkırıyor.
Her tarafta, ayrıca Sednaya benzeri onlarca hapishane var.
Şunu hiçbir zaman aklınızdan çıkarmayın: Suriye’de bir milyondan fazla insanın vahşice katledilmesine, on milyondan fazla çocuk, kadın, yaşlı ve hasta insanın vatanlarından koparılmasına, evsiz, barksız, aç ve susuz kalmasına, Sednaya ve diğer zindanlarda pestil gibi ezilerek toprağa gömülmesine, Aylan Kürdi bebek gibi Akdeniz’in sularında yitip gitmesine katil Esed’le birlikte siz de ortaksınız.
Rusya, binaları yıkarak Suriye’nin yarıdan fazlasını enkaza çevirdi. Binalar yapılır, ama bir milyon Suriyeli can geri gelmeyecek ve tarih sizin bu cinayetlerinizi yazacak ama biz de unutmayacağız.
Ferman Karaçam
YouTube : youtube.com/c/Ferman Karaçam
Twitter : twitter.com/fermankaracam
Instagram : instagram.com/fermankaracam
Facebook : facebook.com/karacamferman
E-mail : fermankaracam@gmail.com
Web Sitesi : fermankaracam.com
Yorumlar38