Suriye izlenimlerimiz
- GİRİŞ28.12.2024 08:54
- GÜNCELLEME28.12.2024 10:05
"Artık yorulduk, göç etmekten, isimsizlikten, unutulmaktan..
Aç kalmaktan.. Yalnızlıktan.. Ölmekten..
Dönmek istiyorum demekten artık yorulduk.."
Bu mısralar Suriye'nin ünlü mahalli şairlerden Übeyde Essüleyman'a ait. Devrim gerçekleşti, gülümseme var suratlarda. Ancak yüzler yorgunluğun izleriyle dolu.
Bugün sizlere Kanal7 Ana Haber kameramanımız Resul Avcı, Ülke TV haber ekibimiz İbrahim Furkan Çelik ve Onur Hamzaoğlu ile Suriye'deki 4 günlük haber mesaimizde yaşadıklarımızı aktarmak istiyorum müsadenizle.
İÇ SAVAŞIN TEK KELİMELİK TANIMI "YORGUNLUK"
Suriye'ye adım attığımız Zeytin Dalı sınır kapısında bizi karşılayan ilk manzara Afrin'in boylu boyunca uzanan zeytin ağaçları oldu.
Yağmurlu havanın yollarda oluşturduğu çamuru paçalarında taşıyan Suriye Milli Ordusu askerleri ile karşılaşıyoruz sıklıkla. İçlerinden biri bizleri görünce selam veriyor. Kısa süre sohbet ediyoruz.
Yolumuza devam ediyoruz Afrin sokaklarında. Zeytin Dalı Harekatıyla terörden arındırılan ilde hayat olağan seyrinde devam ediyor. Sokaklardan türkçe sesler duymak, sanki sınırdan hiç geçmemişiz hissiyatı doğuruyor içimizde. Yarım saat kadar sonra İdlib'in çevre köylerine giriş yapıyoruz.
Yollar çukurlarla dolu. Rus ve Rejim saldırıları şehirde etkisini göstermeye başlıyor. Arapça tabelaların sayısı artıyor.
REJİM VE RUS SALDIRILARI İDLİB'İ HAYALET KENTE DÖNÜŞTÜRDÜ
Sarmada'dan, İdlib'in merkezinden, Maret el Numan'dan, Han Şeyhun'dan geçiyoruz. Güneye ilerledikçe savaşın şiddeti daha net şekilde görülmeye başlıyor buralarda. M5 otoyolunun iki kenarındaki yerleşim birimlerinin ıssız, hayatsız, neredeyse insansız olduğunu fark ediyoruz. Koca şehirlerde hayaletlerden başka kimse yok sanki.
Bu bölgeler 2015'i hatırlatıyor bizlere. Rus saldırılarında sivil savunma ekiplerinin İdlib sokaklarında koşturduğu anları hatırlıyoruz. Dumanların arasından ellerinde yaralı çocuklarla koşturan gençleri hatırlıyoruz.
Hastanelerle saldırı noktaları arasında mekik dokuyan ambulansları hatırlıyoruz. “Nerede Dünya, Nerede insan hakları!” diye bağıran İdliblilerin sesleri yankılanıyor kulaklarımızda..
Devrimi göremeden yaşamını yitiren onlarca, yüzlerce, binlerce Suriyeli için içimiz burkuluyor.
Biz bu düşüncelerle yola devam ederken, bir sivil savunma aracı önümüzden geçiyor, yıllardır yanıbaşımızda yaşanan tüm acıların ne denli gerçek olduğunu yüzümüze vururcasına..
GERİ DÖNÜŞLER BAŞLASA DA SÜREÇ KOLAY OLMAYACAK
İstikametimiz Şam. Sırasıyla Hama ve Humus'u geçeceğiz. Bizimle beraber Suriyeliler de yollarda. M5 karayolunda çok sayıda eşya yüklü araç gözümüze çarpıyor.
Suriye aslında gelir kalemlerinden biri enerji olan, petrol sahibi bir ülke. Fakat buna rağmen yakıt sıkıntısı ciddi boyutlara ulaşmış durumda. Hama'ya yolculuğumuz sırasında dikkatimizi çeken bir başka nokta bidonlara konulmuş mazot tüccarları oluyor.
Hama ile Humus arasındaki Rastan kasabasındayız. Hava saldırıları bazı yolları kullanılamaz hale getirdiği için otoyol yerine şehrin içinden kısa süre ilerlemek durumunda kalıyoruz.
Rastan Gölü sağımızda kalıyor. Suriye'nin enerjiyle beraber önemli gelir kapıları tarım ve hayvancılık. An itibariyle üzerinde bulunduğumuz Hama ve Humus da hem enerji hem de verimli toprakları ile öne çıkıyor.
3 saat kadar yolculuk ettikten sonra Afrin, İdlib ve Hama'nın ardından Humus merkeze varıyoruz. Şehir harabeden farksız. Çoğu ev yıkılmış. Sokaklar ve caddeler duruyor ancak binalar boş. Hem de bu görüntü kilometrelerce büyüklükteki bir alanda aynı şekilde devam ediyor.
İlk durağımız Peygamber efendimiz Hazreti Muhammed'in "Seyfullah" yani "Allah'ın kılıcı" ismiyle seslendiği, İslam tarihinin önemli komutanlarından Halid İbni Velid'in yanı oluyor.
Kendi ismini taşıyan Halid İbni Velid camiine girip ziyaret gerçekleştiriyoruz. Ardından elimize mikrofonu alıp Humus'taki ilk haberimizi çalışıyoruz.
BAŞKENT ŞAM'DAN MANZARALAR
Tekrar yola koyuluyoruz Başkente doğru. Şam'a yaklaştıkça yıkılan binaların sayısı azalıyor. Yollar düzeliyor sanki. Savaşın şiddeti, dozu azalmaya başlıyor.
Aslında hissimiz bu olsa da gerçeğin böyle olmadığını Şam'a girince anlıyoruz. Başkentin çevresinde bulunan Kabun, Guta, Duma, Tadamon gibi bölgelerde ne denli korkunç katliamların gerçekleştiğini yakînen gözlemliyoruz.
Otelde konaklamak yerine Suriyeli bir ailenin evinde kalabilme ihtimalimiz doğuyor, aldığımız daveti kabul edip Dumalı ailenin misafiri oluyoruz.
Ev sahibimiz, Özgür Suriye Ordusu'na verdiği destek gerekçesiyle 2 yıl 3 ay boyunca Sednaya Hapishanesi’nde mahkum edilmiş. 40 bin dolar karşılığında ise serbest bırakılmış. Bu durum bize rejimin ideolojisine parayı görene kadar sadık olduğunu da gösteriyor aslında.
Evde bizim geleceğimizi öğrenen ve bizleri karşılamaya gelen komşular da var. Hepsi rejimin karanlık yüzünü anlatıyor bizlere. Saldırı hedefleri rastgele oluyormuş çünkü askerler nereyi vurduklarını bilemeyecek kadar sarhoşmuş.
Esed ordusunun sadece insanları katletmediğini, hayvancılıkla uğraşan çiftçilerin koyun sürülerini de keyfi itlaf ettiklerini öğreniyoruz. Hatta yıkılan evlerin enkazlarından demir de çalmışlar. Yani zulüm hiçbir zaman katliamlarla sınırlı kalmamış.
Duyduklarımızı haberleştiriyoruz biz de. 55 gün bombardıman altında kalan Dumalı şehitleri anıyoruz.
Halk yaşadığı tüm acılara rağmen devrimin gerçekleşmesinden oldukça mutlu. Rejim baskısının olmaması Suriyeliler için hayati bir öneme sahip. Yıllardır Şam'ın manzarasını Kasiyun dağından görmek isteyenler, artık özgürce keyif yapabiliyor.
Biz de o coşkuyu görüntülemek üzere Kasiyun Dağı'nın yolunu tutuyoruz. Şam'a karşı kahve içip yıllar sonra Esedsiz bir Suriye'nin tadını çıkaranlara uzatıyoruz bu kez mikrofonlarımızı. "Yeni hükümetle el ele verip devletimizi yeniden inşaa edeceğiz" diyorlar. Türkiye'ye teşekkürlerini iletiyorlar.
Akşam ise Ülke TV ekranlarında gördüklerimizi aktarma fırsatımız oluyor İbrahim Furkan ile beraber. Kıymetli ağabeyim Mustafa Yıldız'a konuk oluyoruz ve yaklaşık yarım saat süren canlı yayına iştirak ederek Suriye'de dikkatimizi çeken hadiseleri anlatmaya çalışıyoruz dilimiz döndüğünce.
BAŞKENTİN EN CİDDİ SORUNU TRAFİK VE ELEKTRİK
2023 yılı verilerine göre Suriye'nin nüfusu 23 milyon. Ciddi bir trafik sorunu var şehrin. Çünkü trafik kurallarına uyulmuyor. Çoğu zaman yollar tıkalı. Araçlar çift şeritlik yolda üçüncü, dördüncü şeridi zorluyor.
Trafik ışıkları ya çalışmıyor ya da uyan olmuyor. Sadece bazı kavşaklarda güvenlik güçleri trafiğe yön veriyor. Mesai saatlerinde araçla ulaşım ciddi zorluklara yol açmakta.
İç savaşın yükü imalat, enerji ve tarımın zayıflamasını beraberinde getirmiş durumda. Pazarda satılan ürünler düşük kalitede. Sokaklar ucuz ürünlerin bulunduğu tezgahlarla dolu.
Yüksek enflasyon ve ülkeye yönelik devam eden yaptırımlar ekonomiyi olumsuz etkilemeye devam ediyor.
Genç nüfus, yüzde 50 oranında neredeyse. Ancak iç savaş sürecinde eğitimden faydalanamayan gençler insan sermayesine uzun vadeli zarar verdi. Sosyal istikrarsızlık hat safhada.
ŞAM'IN İSLAM MEDENİYETİNDEKİ MÜSTESNA YERİ
Başkent Şam'ı önemli kılan bir başka nokta İslam medeniyetindeki kıymetli eserlere ev sahipliği yapması. Şüphesiz bu yapıların başında da kiliseden camiye çevrilen Emevi Camii geliyor.
Hazreti Yahya, İmam Gazzali ve Haçlı ordularını durduran büyük komutan Selahaddin Eyyübinin kabristanları burada. Kerbela hadisesi sonrası Hazreti Hüseyin'in gövdesinden ayrı düşen başı da burada muhafaza ediliyor. Yine Türk Hava Şehitlerimizin mezarlarına da ev sahipliği yapıyor cami.
Şam'da vefat eden İslam tarihinin bir başka önemli ismi, ilk ezanı okuyan sahabe Bilal-i Habeşi'nin naaşı Babüssağır'deki kabristanda. Yine mutasavvıf Muhyiddin İbn Arabi de kabristanı ile Şam'ı değerli kılan bir başka önemli şahsiyet..
SURİYE'DEN TÜRKİYE'YE BAKIŞ
Sokaklarda mutlaka Türkçe konuşan birilerine rastlamanız mümkün. Özellikle Türkmenler Türk olduğumuzu farkedince yanımıza gelip bizlere yardımcı olmaya çalışıyor. Hatta içlerinden biri "Çok geç kaldınız, sizi daha erken bekliyorduk" diyor, devrime atıfta bulunarak. Türkiye'nin ülkelerinden yardımlarını esirgememesini istiyorlar.
Birçok işletmede Türk parasıyla alışveriş yapabiliyoruz. Yetkililer Türk plakalarını görünce ilgi ve alaka seviyesini artırıyorlar olumlu manada.
İki ülke arasındaki ilişkiler şüphesiz gelişme yönünde ivme kazanmış durumda. Ulaşım hatlarının yeniden aktifleştirilmesi için, özellikle tarihi demiryolu güzergahlarının yeniden açılması noktasındaki girişimler umut vadediyor ticari anlamda. Türkiye, Irak ile kurduğu "birlikte kalkınalım" mottosunu Suriye ile devam ettiriyor. Bu konuyu da haberleştirerek bölgedeki gelişim fırsatlarına dikkat çekiyoruz.
Diğer taraftan Mavi Vatan'da Suriye ile işbirliği Doğu Akdeniz'deki hakların ve etki alanının kuvvetlendirilmesi açısından oldukça kritik. Bu yönde Ankara'dan gelen adımlar da hem bizler hem de Suriyeliler için sevindirici.
Şam'daki haber mesaimiz sırasında Türkiye'nin geçici maslahatgüzarı Burhan Köroğlu ile de görüşme fırsatı buluyoruz. Kendisine Türkiye-Suriye ilişkilerini, askeri işbirliğinin kapsamını soruyoruz. Hafta içinde yazılıp çizilenlerin aksine askeri üsler bağlamında henüz somut bir çalışmanın bulunmadığını aktarıyor bizlere. Fakat yanıtı, önümüzdeki süreçte bu anlamda ciddi gelişmelerin yaşanabileceğini işaret ediyor bizlere.
Hafta sonu Ülke TV ekranlarında yayınlanan "Dünyanın Gündemi" programı için de çekimlerimizi tamamladıktan sonra Kanal7 Haber ekibi olarak Suriye'ye veda ediyoruz. Bu topraklara daha güzel günlerde yeniden misafir olmak dileğiyle..
H. Akif Küçükal / Haber7
Yorumlar15