Üç Aylar, Gazze ve Miladi Yılbaşı

  • GİRİŞ01.01.2025 09:26
  • GÜNCELLEME02.01.2025 09:29

Bugün miladi 2025 yılına girdik.

Diğer taraftan sessiz, sedasız gelen ve kimseyi rahatsız etmeden hayatımıza giren üç ayların da başlangıç günü, bugündür.

Üç kutlu ay bugünden itibaren başladı; Recep, Şaban ve Ramazan.

Bugünden başlayarak “Ramazan Bayramı'yla birlikte sona eren üç aylar, biz Müslümanlara dinî hissiyat ve ibadet yoğunluğu eşliğinde gündelik hayatlarımızı sorgulama, yenileme ve zenginleştirme fırsatı sunmaktadır.

Bu ayların faziletine dair Peygamber Efendimizden (sav) nakledilen hadislerin yanında kültürümüzde mübarek sayılıp kutlanan Regaib, Mi‘rac, Berat ve Kadir gecelerinin bu aylarda yer alması üç aylara ayrı bir önem verilmesine, ibadet, dua, zikir ve hayırlı işlerle daha fazla meşgul olunarak dinî duyarlılığın yoğun olarak yaşanmasına sebep olmuştur”.

Diğer gecelerin de saygın olması önemli ama kutlu kitabımız Kur’an-ı Kerim’in kadir gecesinde indirilmiş olması elbette eşi, benzeri olmayan bir önem ve değer taşımaktadır.

“Aynı adı taşıyan sûrede Kur’an’ın inmeye başladığı, bu gecenin bin aydan daha hayırlı olduğu bildirilmektedir. (el-Kadr 97/1-3)

Kadir gecesinin ramazan ayının yirmi yedinci gecesine rastladığı görüşü âlimlerin çoğunluğu tarafından benimsenmiştir.”

Ne var ki, iç dünyamızı tazeleyen, onaran, zenginleştiren bu ve benzeri ayların geldiğinin farkına bile varamıyoruz.

Farkına varamadığımız için de iç dünyamız kirli, tozlu ve giderek küf tutmuş, daralmış olarak kalıyor.

Öte yandan dış dünyamıza yönelik algı, aksiyon ve gürültü, patırtılar iç dünyamıza yapacağımız yolculukların üstünü kapatıyor.

Çünkü burada flaşlar patlıyor. Hayat eğlenmeyi, tepinmeyi, tüm olup biten acılara kulak tıkayarak, bunların da üstünü kapatarak sürdürülmeyi önemsiyor.

Hayat ve Batı uygarlığının bize dayattığı gerçek bu.

BİR TOPLUM UYGARLIĞINDAN KOPUNCA HER KAPI KARANLIĞA AÇILIR

Yılbaşı kutlamalarının başladığını dışarıda patlayan, göğe yükselerek pencerelerden dolan havai fişek ve silah seslerinden anlıyorum.

Zemheri soğuğuna açılan bu kapı adeta aynı zamanda karanlığa ve toplumsal cinnete de açılan bir kapı gibi duruyor. Peki her kapı zemheriye, soğuğa, karanlığa, uçuruma, ölüme mi açılır? Bunu pek bilemiyorum. Fakat dün gece olduğu gibi, kimi zaman, açtığımız kapıların ardında bizi bekleyen ve pespembe olduğunu sandığımız nice renkli dünyalar vardır.

Ama bu dünyalardaki ömrümüz öyle kısa ki insanın inanası gelmiyor, beklemediğimiz bir anda yeni açtığımız bir kapının arkasında zifir bir dünya, zifir bir hayat da olabiliyor.  İşte orada kopuyorsunuz. Evet, kopmayıversin bir insan uygarlığından, kopmayıversin bir toplum tarihinden.

Zilletle ve kanıksanmış köleler gibi geçen dünya hayatı oluyor böyle toplumların. Dalından düşmüş soluk bir yaprağın kasırga karşısında direnci nedir ki? Şirazesi kopmuş taneleri, yeniden toparlanıp aynı iplik üzerine dizilebilir mi dersiniz? Kanı kuruyan damarların durumu gibidir uygarlığından ve tarihinden kopmuş toplumların hayatı. Çiğ düşmüş çimene benzeyen, solgun gövdeleriyle toprağa yapışmış gibidir uygarlığından kopmuş toplumlar. Dolu vurmuş gibi başını yere eğip, sapının üzerinde kalmaya çalışan başaklar gibidir tarihinden ve uygarlığından kopmuş toplumlar. Öyle değil miyiz? Değiliz diyelim, hadi inkâr edelim, yalan söyleyip riyakârlık yapalım...! Hadi bunu da görmezden gelelim...! Amerika'nın yeni icat ettiği kocaman bombalar Gazze'de minik çocuk bedenlerini paramparça ettiğinde başımız öne eğilmiyor mu? Çocukların ufacık bedenlerini yırtan şarapnel parçaları arasından kanlar sızarken, biz onlara bakmamak için tepinerek yılbaşı kutlamadık mı? Suyu kurumuş nehir yatakları gibi kaldık. İnsanı göç etmiş virane evler gibiyiz. Vicdanlarımızı aldatıyoruz, gerçekleri görmemek için ya da çocukları kandırır gibi sahtekârlıklı yollara baş vuruyoruz. Gözlerimizi kapatıyoruz hakikatin yüreğe saplayacağı oklara hedef olmamak için. Kendimizi oyalıyoruz, kalplerimize acının ufacık bir parçasının dahi değmesine tahammül edemeyeceğimiz için.

BU YILBAŞI YİNE RUHUMUZ ÇIRILÇIPLAK

Ama gerçek çıplak, kral çıplak, ruhumuz çıplak ve çırılçıplak düştük zemherinin ortasına, tüm sözüm ona “İslam Dünyası” olarak.

Ne kadar birbirimize sokulup, birbirimizi gerçeğin uzağına düşürmeye çalışırsak çalışalım ruhumuz üşüyecek, yüreğimiz kanayacak.

Ve o pembe dünyalarda çok kısa sürelerle yaşayacağız, bizden sonrakilerin ruhlarının üşümemesi için hiçbir bedel ödemeden geçip gideceğiz bu fani alemden. Evet, ne yazık ki otlar gibi bitip yitmektir, uygarlığından ayrılanların gitme biçimi.

Gerçeklere vâkıf olamadan, kök salamadan, hakikati yaşayıp yaşatamadan, tat alamadan, gerçek huzura kavuşamadan, bir yalancı fecr kadar süren yalancı bir hayatı yaşayıp gitmektir bu dünyadan. “İslam dünyası”, Müslümanlar hiç böylesine bir zilletle yüzleşmiş miydik daha evvel, bilemiyorum…! Bosna’da, Ebu Gureyb’de, Myanmar'da, Gazze’de, Suriye’de... Namusumuza el atılırken, ibadethanelerimiz tepemize yıkılırken, çocuklarımızın ufacık bedenleri lime lime edilirken biz böylesine susmaya mahkûm kalmış mıydık daha evvel? Bu dünyadaki esfele safilin de budur herhalde bizim için, öyle değil mi? Bakın işte son perdeye; köy köy, şehir şehir, meydan meydan, apartman apartman, ülke ülke, ırk ırk bütün bir İslam Alemi durduk, seyrediyoruz. Hitler’in fırınlarında sabun yapıldık diye insanlıktan merhamet dileyen aşağılık ve insanlıktan çıkmış bir ırk ise Gazze’de bebeklerimiz üzerinde, Selahaddin’in emanet bıraktığı yetimler ve öksüzler üzerinde her türlü bombayı deniyor. Bu yılbaşında da zemherinin karanlık kapısından girdik. Hava soğuk, iki binli yıllar. Gazze’ye, Filistin’e, Lübnan’a, Beyrut’a ateş yağıyor. Çocukların bedenleri daha küçük parçalara ayrılıyor. Ne kadar utansak, ne kadar bakmak istemesek de, gerçek bu: Filistin’de 45 bin şehit ve yüzbinlerce aç, susuz, evsiz, barksız, kimsesiz, göçük altında ve kayıp insan var. Biz ise, bize bu zulmü reva görenlerin yılbaşını kutluyoruz havai fişeklerle. Kopmayıversin bir toplum tarihinden ve uygarlığından, koptuk ve bu zilletin ortasında kaldık.
Allah encamımızı hayra çıkarsın.

Ferman Karaçam / Haber7
YouTube     : youtube.com/c/Ferman Karaçam
Twitter        : twitter.com/fermankaracam  
Instagram   : instagram.com/fermankaracam
Facebook   : facebook.com/karacamferman
E-mail         : fermankaracam@gmail.com
Web Sitesi : fermankaracam.com

Yorumlar16

  • Rumuz Of 4 gün önce Şikayet Et
    Sayı değer; Kıymetli hocam Elinize, ağzınıza,O güzel yüreğinize sağlık Zati Alilerinize Yüce Allahtan sihhat ve afiyetler dilıyorum.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Ali Haydar 5 gün önce Şikayet Et
    Ferman hocam, hiç bir şey yapmamanın verdiği ıstırapla kaşlarım çatık, karlı dağların zirvelerine bakarken okudum bu acı ve uyarı dolu yazınızı. Haklısın desem yine de hakkını teslim etmiş olamam. Son iki asır "Batı ve Uygarlık" zehrini bize enjekte eden satılmışlar da bizdendi hocam. Büyük kopuşların asıl müsebbibini....
    Cevapla Toplam 3 beğeni
  • CUNDULİSLAM 5 gün önce Şikayet Et
    VATANINI,MİLLETİNİ,DEVLETİNİ.BAYRAĞINI,PEYGAMBERİNİ,YÜCE İSLAM DİNİNİ her şeyin üzerinde seven pek muhterem FERMAN(EMİR,)KARAÇAM ağabeyim!Bir MAKALE ancak bu kadar MÜKEMMEL yazılır.Yüce Yaratan sizden sizde Yüce Yaratandan hoşnut olarak ona dönüp,hoşnut ve razı olduğu KULLARI arasına katılıp FİRDEVİS CENNETİNE (CENNETİN EN ÜST VE ORTA YERİNE)giriniz Selam ve DUALARIMLA Yüce Yaratana emanet olunuz,
    Cevapla Toplam 4 beğeni
  • CUNDULLAH 5 gün önce Şikayet Et
    VATANINI,MİLLETİNİ,DEVLETİNİ.BAYRAĞINI,PEYGAMBERİNİ,YÜCE İSLAM DİNİNİ her şeyin üzerinde seven pek muhterem FERMAN(EMİR,)KARAÇAM ağabeyim!Bir MAKALE ancak bu kadar MÜKEMMEL yazılır.Yüce Yaratan sizden sizde Yüce Yaratandan hoşnut olarak ona dönüp,hoşnut ve razı olduğu KULLARI arasına katılıp FİRDEVİS CENNETİNE (CENNETİN EN ÜST VE ORTA YERİNE)giriniz Selam ve DUALARIMLA Yüce Yaratana emanet olunuz,
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • SİBGATULLAH 5 gün önce Şikayet Et
    VATANINI,MİLLETİNİ,DEVLETİNİ.BAYRAĞINI,PEYGAMBERİNİ,YÜCE İSLAM DİNİNİ her şeyin üzerinde seven pek muhterem FERMAN(EMİR,)KARAÇAM ağabeyim!Bir MAKALE ancak bu kadar MÜKEMMEL yazılır.Yüce Yaratan sizden sizde Yüce Yaratandan hoşnut olarak ona dönüp,hoşnut ve razı olduğu KULLARI arasına katılıp FİRDEVİS CENNETİNE (CENNETİN EN ÜST VE ORTA YERİNE)giriniz Selam ve DUALARIMLA Yüce Yaratana emanet olunuz,
    Cevapla Toplam 3 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat