Fatih Erbakan’dan Esed’e ağıt…
- GİRİŞ02.01.2025 07:29
- GÜNCELLEME03.01.2025 09:13
Çok uzun bir zamandan beridir televizyon izlemiyorum.
Bu, ‘hiç izlemiyorum’ anlamında değil elbette.
Çok mühim gelişmeleri ayrıntılarına vakıf olmak maksadıyla sonradan da olsa takip ediyorum tabii ki lakin dediğim gibi televizyon karşısına geçip seyretmiyorum.
Bunu şu sebepten dolayı naklettim.
Geçen gün, bilgisayarımda açılış sayfası olan Haber7 sitemizin manşetine Fatih Erbakan’la ilgili bir haber düştü.
Okudum ama gözlerime inanamadım.
‘Yanlış anlıyor olabilirim’ diye tekrar okudum ve habere ekli videoya baktım.
Hayır, bir yanlışlık yoktu ve adı geçen şahıs haber içeriğindeki sözleri olduğu gibi söylemişti.
Ne mi demiş?
Özetle şöyle…
“Keşke Rusya, İran, Türkiye ve Esed bir araya gelseydi. Keşke Esed rejimi yıkılmasaydı. Keşke Esed'li yöntem bulunsaydı.”
Türkçesi iyi olmadığı için bazı cümleler gerçekten anlam ifade etmiyordu.
Bu yüzden sunucu son ‘keşke’ akabinde araya girmek mecburiyeti hissetti ve şöyle sordu;
“Mesela, İran orada Esed yönetimine destek veriyor. Bu durumda, ‘O zulme neden müdahale edilmedi?’ noktasında eleştiriler geliyor. Ve siz de Yeniden Refah Partisi olarak, ‘Esed’li bir çözüm daha uygun olurdu,’ diyorsunuz.”
Cevap şu:
“Ben, bölgede uzun zamandır oturmuş, belli bir tabanı ve kurumsal yapısı olan rejimlerin veya sistemlerin apar topar devrilip çil yavrusu gibi dağılmasına ve bunun sonucunda da bölge ülkelerinin bölünüp parçalanmasına mesafeli yaklaşıyorum.”
Sebep?
Sebep filan yok, beyefendi böyle durumlara mesafeli…
Yani sunucu hanımın da altını çizerek dikkat çektiği katliamların, zulümlerin ve işkencelerin bir önemi yok.
Uzun zamandan beri yerleşik bir rejim olduğu için, 1 milyon insanı da öldürse, yüzbinlerce masumu işkenceden de geçirse mühim değil, yeter ki, ‘apar topar’ devrilmesin.
Fatih Erbakan’ın dış politika konusunda ‘zayıf’ bile denemeyecek kadar bilgisiz olduğunu, stratejiden zerre kadar anlamadığını biliyorduk da, bu kadar niteliksiz olabileceğine ihtimal vermiyorduk doğrusu…
Anlaşılan o ki, yetersizliğinin farkında olan ‘akıl hocaları’ kendisine kestirme bir yol önermişler.
“Sayın genel başkanımız, çok fazla bir şey bilmene gerek yok. Bütün muhalifler gibi, Erdoğan’ın aleyhine olan husus her ne ise, meseleyi o zaviyeden ele al ve öyle değerlendir, bu bize yeter.”
O da böyle yaptı zaten.
CHP genel başkanı gibi, Erdoğan’a muhalif olabilecek hangi yol varsa oraya yöneldi.
Komik bir duruma düşüyor olmasının tabii ki, bir önemi yoktu…
‘Esed’i devirmek İsrail’in planıydı…”
Yayına çıktığı televizyon kanalı, konuşma başlığı için bu ifadeyi seçmişti.
Başka kim böyle bir iddiada bulunuyor?
İrancılar, Saadetçiler, Kuytulcular, Kemalistler, Kürtçüler, Avrasyacılar, Siyasal Aleviciler, solcular vesaire…
Suriye’deki devrimi itibarsızlaştırmak için bulabildikleri yegâne argüman bu!
Koro halinde bunu savunuyorlar lakin belgeler tam tersini söylüyor.
Esed’in bugüne kadar İsrail’e tek kurşun atmışlığı yok bilakis, İsrail istihbaratıyla birtakım anlaşmalar yaptığı, geçenlerde belgeleriyle kanıtlandı ama bütün bu gerçeklerin ne önemi var?..
Değil mi ki, Erdoğan’a düşmanlık edilecek, o halde yalan, yanlış ve spekülatif olduğuna bakmaksızın o iddia seslendirilecek!..
Böylesine bir zavallılık…
Gerek bunlar ve gerekse Saadetçiler, kelimenin tam manasıyla, Kemalistlerin, solcuların ve Siyasal Alevicilerin kuyruğuna takılmış durumdalar.
Onlar nereye giderlerse bunlar da peşlerinde…
Bunu anlamak için sadece bugünkü tavırlarına değil, son seçimdeki yaklaşımlarına bakmak yeterli…
Özellikle de YRP, İstanbul, Ankara ve Bursa’da CHP kazanabilsin diye yapmadığı hinlik kalmadı.
AK Parti'nin aday göstermediği kimseleri aday etmek, o bölgelerde ciddi propaganda yürütmek, kendilerini aşan bütçelerle adeta savaşmak…
Öyle ki, Fatih Erbakan, bu bölgelerde CHP’li adayların (isimlerini de vererek) seçilmelerini istediklerini bile söyledi…
Stratejiden zerre kadar anlamadığı ve bu hususa kafası yeterince basmadığı için bu sözleri sarf ettikten sonra akıl hocaları; “Sayın genel başkanımız, biz kendi aramızda böyle konuşabiliriz ama kamuoyu önünde böyle açık konuşmak CHP ile anlaşmalı olduğumuzu gösterir” dedikleri için olsa gerek ki, ertesi gün ‘sözlerim yanlış anlaşıldı’ diyerek bu vahameti örtbas etmeye kalktı…
Kalplerine çöreklenen kin ve nefret, kişilikleriyle birlikte siyasetlerini de belirliyor artık… Birtakım odakların kullanışlı aparatları olan bu bedhah kişiler, görüldüğü üzere Erdoğan’a düşmanlık edebilmek için zalim ve katil Esed’e sahip çıkmaktan imtina etmedikleri gibi, İran’ın ve Rusya’nın çıkarlarına hizmet ediyor olmaktan da zerre kadar gocunmuyorlar.
Allah akıl fikir versin…
Nihat Nasır / Haber7
Yorumlar227