Ferdi Tayfur’un en güzel şarkısı?
- GİRİŞ03.01.2025 08:39
- GÜNCELLEME04.01.2025 10:19
Bu yazıyı kaleme alırken Ferdi Tayfur’un vefat haberi geldi.
Bir Cuma Gecesi…
Regaib Gecesi…
Bir Güzel Gece’de son nefes.
Rahmetli Ferdi Tayfur gençlik yıllarımızın en hüzünlü yıldızlarından biriydi.
Birçok aşk Ferdi Tayfur ile yaşanırdı.
Ayrılıkların ardından, Ferdi Tayfur’un yanık sesiyle “of” çekilirdi.
Sevilen bir insandı.
Konserleri rekorlar kırardı.
Sokaktaki vatandaşın duygularına “ağlayan” sesiyle tercüman olurdu.
Rabbim taksirâtını affetsin.
Tövbelerini kabul etsin.
Bir gün Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeydi.
Kendisine “Bir şarkınızı çok seviyorum!” dedim.
“Hangi şarkımı?” diye sordu.
“Gece hayatım bitti, kadehi yere attım, beni kutlamalısın, sigarayı bıraktım!.. Ben bu şarkınızı çok seviyorum!” cevabını verdim.
Çok memnun olduğunu söyledi.
“Ne güzel bir şarkı değil mi?” dedi.
“Evet” dedim, “Hatalardan dönmek ve bunu böyle ilân etmek çok güzel olmaz olur mu efendim.”
Gülümsedi.
“Allah hepimize hatalarımızdan dönmeyi nasip etsin.” dedim
“Âmin” dedi.
Rahmetli Ferdi Tayfur’un vefat haberini aldığımda, gençliğimden bir parçanın koptuğunu hissettim.
“Saf ve temiz” aşkların geçmişte kalışına hayıflandım.
Diyor ya Merhum Şair:
“Ne şair yaş döker, ne âşık ağlar,
Tarihe karıştı eski sevdalar.
Beyhude seslenir, beyhude çağlar,
Bir sola, bir sağa çoban çeşmesi.”
Vaziyet böyle dostlar.
Bu devirde “paradan puldan, şandan şöhretten” başkasına âşık olunmaz.
Köylerimize dönülmez.
Ferdi Tayfur’ların yerleri dolmaz!
Allah rahmet eylesin Ferdi Tayfur.
Sevenlerinize başsağlığı diliyorum.
“Genç Serdar”dan size dualar gönderiyorum.
TÜRKLER, KÜRTLER, KÜRTÇÜLER VE PKK’LILAR!
Merhum Ferdi Tayfur’u böyle yâd ettikten ve dualarımızı gönderdikten sonra…
Gelelim, “Yeni Süreç”e…
Deniyor ki…
“Ortada yeni bir çözüm veya açılım süreci filan yoktur.”
Ya ne vardır?
Yeni Süreci başlatan Sayın Devlet Bahçeli’nin ifadesiyle, “hayırlı bir başlangıç” vardır.
Bu neyin başlangıcıdır?
“Terörsüz ve huzurlu Türkiye hamlesi”nin başlangıcıdır.
“Türk-Kürt Kardeşliği” hamlesidir.
Bugüne kadar akılsızlık ederek, “Coni”den medet umanlar için, bu kötü yoldan “son çıkış” fırsatıdır!
Biz, daha önceki denemelerimizde başarısız olduk ama…
Geçmişte yaşanmaz malûm.
Geçmişten ders alınır sadece, ders alınır ve yarınlara bakılır.
Ülkemizin terör belâsından mümkün olan en kısa sürede kurtulması için dua ederken, bu coğrafyanın Osmanlı’dan sonra bir gün bile huzur bulamadığını, bundan sonra da, bulamaması için de her türlü tezgâhın kurulacağını biliyoruz.
Varlık sebebi “dış güçlerle işbirliği yapıp Türkiye’yi bölmek” olan, bunun için kurdurulan bir Terör Örgütü’nün, kendisini lağvetmeye yanaşsa bile, bunu gerçekten yapıp yapmayacağı konusunda elbette tereddütlerimiz var.
Büyük Şeytan ABD’de yeni yılın ilk saatlerinde meydana gelen terör hadisesindeki “DEAŞ” vurgusu, “Saldırganın olayda kullandığı araçtan İŞİD bayrağı çıktı!” haberleri, bendenizdeki “İsrail Terör Örgütü’nün kontrolündeki Derin ABD, Suriye’yi bölmekten asla vazgeçmez!” kanaatini pekiştiren bir gelişme oldu.
ABD böldükçe bölmek istiyor bölgeyi…
Daha da bölmek, un ufak etmek istiyor, İsrail Terör Örgütü yararına…
Umarım yapamaz, umarım buna gücü yetmez.
Bizim üzerimize düşen, kimi gücünün neye yeteceğini, yetmeyeceğini kestirmeye çalışmak değil elbette.
Bizim üzerimize düşen, “iç cepheyi sağlam tutma” mücadelesine elimizden geldiğince omuz vermek.
Destek olmak.
Öyle değil mi?
Güzel Milliyetçilerimizden Rahmetli Mustafa Çalık, bir yazısında “Zor bir dönemeçteyiz!” demiş ve eklemişti:
“Bugün üzerlerine düşünleri yapmayanlar, yarın boşuna ‘münafık gözyaşları’ dökmesinler!”
Münafık gözyaşları!
İçten pazarlıklı ruh hali!
Küçük hesaplar!..
Bunlara dikkat çekmişti Merhum Çalık…
Hemen ardından da…
“Türklere”, “Kürtlere”, “Kürtçülere” ve son olarak da PKK’lılara seslenmişti!
Öncelikle…
“Siz Türkler:
‘Müminler kardeştir!’ düsturunu aslâ unutmayın!..
Kin ve nefret bizim şiârımız olamaz!
Kin ve nefret, sadece kan dâvâsı doğurur!
Bu ‘fitne’yi meşrû yollarla defedeceğiz.
Bizim ‘hâile’ savuşturma geleneğimiz sabır ve dirâyetle yoğrulmuştur.
Celâli isyanları ve Yeniçeri ayaklanmaları ile kaç asır uğraştığımızı düşünün!..
Düşünün Türkler!..
Ve…
“Siz Kürtler:
Hep birlikte deyin ki;
‘Kendimizi millî bütünün ayrılmaz parçası olarak görüyor ve üniter yapı içerisinde, eşit hak ve hürriyetlere sahip vatandaşlıktan başka her türlü tasavvuru reddediyoruz.’
Ve…
“Siz Kürtçüler:
Ana dilinizi ‘resmi dil’e çevirme ‘fetiş’inden vazgeçin!
Yaptıklarınızın hiçbiri, bu ülkedeki Kürt varlığına hizmet etmiyor.
Ferasetinizi toplayın ve öncelikle Türkçe’yi iyi konuşmaya ve yazmaya bakın.
Bana inanmıyorsanız, eli Türkçe’nin kalemini tutan Kürt aydınlara sorun.
Size yapılacak en büyük kötülük, sizi Türkçe’den mahrum etmektir!
Türkçe, Türkler kadar, hattâ onlardan çok daha fazla size lâzımdır.
Türkçe, Türk-İslâm coğrafyasının da, Ön-Asya’nın da, müşterek kültür ve medeniyet dilidir.”
Ve son olarak…
PKK’lılar:
“Siz PKK’lılar!
Sizinki hayâl bile değil, yalnızca ‘cinnet’…
10-15 yaşındaki çocuklara kan ve ölümü sevdirmeye çalışıyorsunuz, hayatı ve insanca yaşamayı küçümseyerek…
Ne uğruna?
Amerika, kimselere bırakmadığı ‘petrol’ü size mi bağışlayacak zannediyorsunuz?
Bilmelisiniz ki, ‘Batı’lılar sizi Taşnak çetelerinden daha fazla seviyor değil!
Bilmelisiniz ki onları satanlar, sizi daha kolay satarlar!
İhtiyacınız olan şey, “federasyon” değil, sadece ‘akıl’ ve ‘vicdan’dır!
x
Biz şimdi…
Rahmetli Mustafa Çalık’ın yaptığı gibi…
Herkesi “akıllı” ve “vicdanlı” olmaya davet ediyoruz.
İçinde bulunduğumuz ortam, bugüne kadar “akılsızlık” ederek, çok yanlış işlere bulaşmış olanlara geniş bir “çıkış yolu” gösteriyor.
Ya bu imkânı değerlendirirler…
Ya da…
“Birilerinden medet ummaya” devam etmenin bedelini çok ağır öderler!
Yorumlar66