Başkan Erdoğan 'Tarihimizde ilk kez gerçekleşti' diyerek uyardı: Kan kaybediyoruz
Başkan Erdoğan "Bazı acı gerçeklerle yüzleştiğimiz için söylüyorum. 2001 yılında toplam doğurganlık hızımız 2,38'ken bugün bu rakam 1,51'e düşmüştür." dedi.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen Aile Yılı Tanıtım Programı'na katılan Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, son kabine toplantısında 2025 senesini "Aile Yılı" olarak ilan ettiklerini, bu önemli haberi de milletle paylaştıklarını söyledi.
Erdoğan, Aile Yılı kapsamında, ilgili bakanlıkların koordinasyonunda aile kurumunun korunması, güçlendirilmesi ve değerlerin gelecek nesillere aktarılması amacıyla yıl boyunca çok önemli çalışmalar yapacaklarını ifade ettiklerini anımsatarak, sözlerine şöyle devam etti:
"Öncelikle şu hususu net bir şekilde tekraren ifade etmek istiyorum. Aile Yılı çerçevesinde icra edeceğimiz çalışmaları, etkin ve verimli nüfus politikalarıyla destekleyip uzun vadede güçlü ve sürdürülebilir bir zemine taşımak, en büyük önceliklerimizden biridir. 25 Aralık'ta Aile Bakanlığımız bünyesinde faaliyet gösterecek iki önemli kurumu, Aile Enstitüsü ve Nüfus Politikaları Kurulu'nu ihdas ettik. Kurul, hiç vakit kaybetmeden faaliyetlerine başladı, ilk toplantısını da 9 Ocak Perşembe günü geniş bir katılımla Külliye'mizde gerçekleştirdi. Bu yeni kurulumuz, sağlıklı bir nüfus yapısı için kısa, orta ve uzun vadeli stratejiler geliştirecek. Enstitümüz ise milletimizin geleceği açısından bir beka meselesi olarak gördüğümüz aileye ilişkin ilmi, akademik ve politika geliştirici faaliyetler yürütecek. Değerlerimizin ve nesillerimizin devamı için kritik bir sorumluluğu yüklenen her iki yeni oluşuma da çalışmalarında şimdiden başarılar diliyorum."
TARİHİMİZDE İLK DEFA GERÇEKLEŞTİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, doğurganlık oranı ve nüfus artış hızının alarm verdiğine dikkati çekerek, şu bilgileri verdi:
"2001 yılında toplam doğurganlık hızımız 2,38 iken, bugün bu rakam 1,51'e düşmüştür. Nüfusun yenilenme düzeyinin 2,1 olduğu dikkate alındığında, durumun vahameti daha iyi anlaşılacaktır. Yıllık nüfus artış hızımız ise 2022 yılında binde 7 iken, 2023'te binde 1,1'e gerilemiştir. Çocuk ve genç nüfusumuz azalırken, yaşlı nüfusumuz tarihimizde ilk defa yüzde 10'un üzerine çıkmış, ortalama yaşımız da 34 sınırına dayanmıştır.
Tüm bunlarla birlikte evlenme yaşı önemli ölçüde yükselmiş, boşanma oranları ise aynı nispette artmıştır. Evlenme hızı 2023'te binde 6,63 olarak gerçekleşti. 1000 nüfus başına düşen boşanma sayısını ifade eden 'kaba boşanma hızı' ise 2,01'e çıktı. Boşanmaların yüzde 33,4'ünün evliliğin ilk 5 yılı içinde, yüzde 21,7'sinin ise evliliğin 6 ila 10'uncu yılları arasında meydana geldiği göze çarpıyor. Ülkemizde ilk evlenme yaşının kadınlar için 26'ya, erkekler için ise 28'e yükseldiğini görüyoruz. İlk anne olma yaşı, geçmişte görülmemiş biçimde, 29'u aşmış vaziyette. Bütün bu verilerin, oranların ve istatistiklerin anlattığı şudur; Türkiye, genç ve nitelikli nüfus bakımından, üzülerek söylüyorum, kan kaybetmektedir. Gerekli önlemleri bir an önce almaz, ihtiyaç duyulan politikaları kısa sürede uygulamazsak sorun telafi edilemez boyuta varacaktır. Allah korusun böyle bir durumda yalnızca nüfus değil, nüfuz kaybı da yaşamamız kaçınılmazdır."
3 ÇOCUK ÇAĞRISI
Erdoğan, karşılarına dikilen bu tehlikeyi yaklaşık 20 sene evvel sezdiklerini, 2007'de doğurganlık ve nüfus artış hızındaki gerilemeye dikkat çekme adına "en az üç çocuk" çağrısı yaptıklarını anımsattı.
LGBT TEHDİDİ
Dijital platformlardaki yayınlara işaret eden Erdoğan, "Dijital platformlarda yer bulan diziler, filmler, yayınlar ve daha pek çok içerik, çoğu zaman kültür erozyonu ve kimlik aşınması gibi telafisi zor süreçlere sebep oluyor. Bilinçli, kasıtlı, ısrarlı ve sistematik bir şekilde servis edilen bu içerikler; başta cinsiyetsizleştirme politikaları olmak üzere, LGBT ve diğer gayri fıtri akımların da alan kazanmasına yol açıyor. Gelinen noktada şunu çok net bir şekilde görebiliyoruz; LGBT'nin 'koçbaşı' olarak kullanıldığı cinsiyetsizleştirme politikalarının öncelikli hedefi ailedir ve aile kurumunun kutsiyetidir." diye konuştu.
FAŞİZAN BİR DAYATMA
Daha önce de bu konuyu defalarca vurguladığını anımsatan Erdoğan, ilk etapta "kişisel tercih" denilerek meşrulaştırılmak istenen bu anomalinin bugün faşizan bir dayatmaya dönüştüğünü ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "LGBT eleştirisi, tıpkı siyonizme yönelik getirilen haklı eleştiriler gibi anında susturulmaktadır. Fıtratı, ahlakı ve aileyi savunan herkes ağır bir baskıya maruz kalmakta, küresel kültürün silahşorları tarafından yokluğa mahkum edilmektedir. Bunun siyasetteki örneklerini hepimiz biliyoruz." diye konuştu.
CİNSİYETSİZLEŞTİRME POLİTİKALARI
Bu zorbalığın sadece siyasetle de sınırlı olmadığını ifade eden Erdoğan, iş dünyasından medyaya, sinema sektöründen spora, oyunlardan dijital mecralara kadar hemen her alanda daha nobran, daha baskıcı, daha ürpertici bir gerçeklikle karşı karşıya olunduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Henüz 2-3 yaşındaki masum sabiler bile oyunlar ve çizgi filmler üzerinden çok erken yaşlarda bu 'şenaate' muhatap oluyor. Birkaç ay evvel, tedbir uyguladığımız dijital bir oyun platformunda tespit edilen ahlaksızlıklar, bunun en çarpıcı örneğidir. Günden güne kesifleşen bu iklime, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu dahil her platformda cesaretle itiraz eden nadir ülke ve liderlerden biriyiz. Önümüzdeki dönemde bu duruşumuzu daha da sağlamlaştıracağız. Sırasıyla bireyi, aileyi, toplumu ifsat eden cinsiyetsizleştirme politikalarına tepki göstermeye kararlılıkla devam edeceğiz. Kim ne derse desin, bu konuda Türkiye'nin tavrı bellidir, bundan geri adım asla söz konusu olmayacaktır."
"YEREL YÖNETİMLER BUNLARA PRİM VERMESİN"
Birleşmiş Milletler bünyesinde verdikleri mücadelenin herkesin malumu olduğunu dile getiren Erdoğan, bu çabaları, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Türk Devletleri Teşkilatı başta olmak üzere diğer uluslararası kuruluşlara da teşmil ettiklerini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bugün bir kez daha tüm kalbimle ifade etmek isterim; küresel cinsiyetsizleştirme politikaları karşısında kazanılacak her mevzi, insanlığın geleceği adına tartışmasız büyük bir başarıdır. İlgili kurumlarımızla birlikte akademi, medya, kültür sanat ve sivil toplum camiamızın bu konuda daha aktif sorumluluk alacağına inanıyorum. Yerel yönetimlerin, milli varlığımızın taşıyıcı kolonlarına hamle yapan bu akımlara prim vermemesi gerektiğini tekrar hatırlatmak istiyorum."
"TÜRKİYE, GENÇ VE NİTELİKLİ NÜFUS BAKIMINDAN KAN KAYBETMEKTEDİR"
Erdoğan, bir diğer önemli hususun, genç ve nitelikli nüfusun devamı olduğunu belirterek, her şeyden önce bunun demografik bir sınamadan öte, varoluşsal bir tehdit niteliğinde olduğuna işaret etti.
Bin yıldır bu topraklara mührünü vurmuş bilgisi, erdemi ve müktesebatıyla medeniyet coğrafyasını karış karış yeşertmiş güçlü nesillerin devamının, gelinen aşamada ülke için "hayat-memat meselesine" dönüştüğünü aktaran Erdoğan, "Şayet büyük ve güçlü bir Türkiye iddiasını taşıyorsak, Türkiye Yüzyılı vizyonumuzu hayata geçirmek istiyorsak, yarınlarımızı güvence altına almayı arzu ediyorsak, hasılı, yakın gelecekte hem hedeflerimize ulaşmayı hem de beka sorunu yaşamamayı temenni ediyorsak şimdiden harekete geçmek zorundayız. Bunu hamaset yapmak için değil, bazı acı gerçeklerle yüzleştiğimiz için söylüyorum." dedi.
BAKAN GÖKTAŞ: ASLA İZİN VERMEYECEĞİZ
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, "Türkiye olarak hiçbir yıkıcı oyunun, kışkırtmanın, tehdidin ve ayrıştırıcı söylemin aile bağlarımızı koparmasına, aile kurumumuza zarar vermesine göz yummayacağız. Ve bizler buna asla izin vermeyeceğiz." dedi.
Göktaş, "Ailemiz Geleceğimiz" temasıyla Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen Aile Yılı Tanıtım Programı'nda yaptığı konuşmada, ailenin medeniyeti ayakta tutan en güçlü yapı taşı olduğunu söyledi.
Köklerden beslenen, geleceğe ışık tutan ailelerin hem Türkiye hem de milletin huzur, güven ve istikrar kaynağı olduğunu belirten Göktaş, bir çocuğun ilk öğretmeninin anne ve babası olduğunu dile getirdi.
Bugün aile kurumunun küresel tehditlerle karşı karşıya ve büyük bir tehlike altında olduğuna işaret eden Göktaş, gelişen teknolojilerle aile bireyleri arasındaki iletişimin azaldığını ve dijital bağımlılığın arttığını ifade etti.
Tüketim, haz ve hıza dayalı yaşam biçimleriyle insanların giderek yalnızlaştığını, özellikle gençleri etkilemeye yönelik girişimlerle kadim aile değerlerinin hedef alındığını aktaran Göktaş, şöyle devam etti:
"Annelik ve babalık itibarsızlaştırılıyor, aile bağları zayıflıyor. Cinsiyetsizleştirmeyi dayatan küresel ve sistematik bir saldırı gerçekleşiyor. Zararlı akım ve alışkanlıklar, çocuklarımız başta olmak üzere tüm aile bireylerini olumsuz etkiliyor. Tüm bunların sonucu olarak, ülkemizin geleceğini tehdit eden ciddi bir demografik dönüşüm süreci yaşanıyor. Bu meydan okumaların olumsuz etkilerine karşı aile kurumunu korumak bizler için her zamankinden daha büyük bir sorumluluktur.
Kadını, erkeği, çocuğu, genci, yaşlısıyla ailelerimizi bir sevgi ve güven limanı olarak inşa etmek hayati bir önem taşımaktadır. Bu nedenle 2025 yılını Sayın Cumhurbaşkanımızın tensipleriyle Aile Yılı ilan ettik. Amacımız, ailelerimizi günümüzün tehlikelerine karşı daha dayanıklı kılmaktır. Kadim aile değerlerimizi yüceltmektir. Ailenin önemine dair daha güçlü bir farkındalık oluşturmaktır. Dinamik nüfus yapımızı korumak ve kalkınmamızı istikrarlı bir biçimde sürdürmek için aileyi her alanda güçlendirmemiz ve desteklememiz gerekmektedir."
"KÖTÜLÜKLE MÜCADELEDE ASLA GERİ ADIM ATMIYORUZ"
Bakan Göktaş, Türkiye'nin yeraltı kaynaklarıyla oluşturulan Aile ve Gençlik Fonu ile yeni evlenecek gençlere umut olduklarını söyledi.
Engelli vatandaşların aileleriyle hayatlarını kolaylaştıracak destekler sunduklarını, Ulusal Vefa Programı ile yaşlıların ihtiyaçlarını evlerinde karşıladıklarını anlatan Göktaş, şehit yakınları ve gaziler için her türlü imkanı seferber ettiklerinin altını çizdi.
Ailelerin ve çocukların güvenliğini tehdit eden, varlığına kasteden her olayda, adalet tecelli edene kadar sürecin takipçisi ve tarafı olduklarına işaret eden Göktaş, "Bir anneye yapılan saldırıyı kendimize, bir çocuğa yapılan kötülüğü kendi çocuğumuza yapılmış sayıyor, kötülükle mücadelede asla geri adım atmıyoruz. Aile odaklı sosyal politikalarımızla, huzurlu, güçlü ve dayanıklı bir toplum inşa etme yolunda kararlılıkla ilerliyoruz." diye konuştu.
Bakanlık olarak aileye yönelik yapılan çalışmalardan bahseden Göktaş, "Türkiye Yüzyılı'nda Ailemiz, İstikbalimiz" temasıyla 8. Aile Şurası'nı gerçekleştirdiklerini, nüfusa ilişkin kurumsal yapıları, hukuki düzenlemeleri, sosyal politikaları ve hizmetleri bütüncül bir yaklaşımla ele alan Nüfus Politikaları Kurulu'nu oluşturduklarını, sosyal politikalara yön verecek araştırmalar yürütmesi amacıyla Aile Enstitüsü'nü kurduklarını anımsattı.
"AİLENİN HAK ETTİĞİ DEĞERİ YENİDEN İDRAK ETMEMİZE İMKAN SAĞLAYACAK BİR DÖNEM OLACAK"
Bakan Göktaş, Sosyal ve Ekonomik Destek Hizmeti (SED) ile 170 bin çocuğu ailelerinin yanında desteklediklerini belirterek, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan himayesinde başlatılan Gönül Elçileri Projesi ile 8 bin 725 koruyucu aile yanında 10 bin 436 çocuğun şefkatle büyümesini sağladıkları bilgisini verdi.
Aile Rehberliği Sistemi ile koruyucu ve önleyici mekanizmaları daha da güçlendirdiklerini vurgulayan Göktaş, 81 il ve 922 ilçede sosyal risk haritaları oluşturduklarını söyledi.
Ailenin zor zamanlarda en büyük dayanak olduğunun altını çizen Göktaş, şöyle konuştu:
"Mutlu anlarımızı çoğaltan, hüznümüzü azaltandır ailemiz. Sevgiyi, saygıyı, merhameti, erdemi, ahlakı öğretendir ailemiz. Hayallerimizi gerçeğe dönüştüren her daim arkamızda olandır ailemiz. Varlık kaynağımız, çocukluğumuz, gençliğimiz, ihtiyarlığımızdır ailemiz. Dünümüz, bugünümüz, geleceğimizdir ailemiz. Ve işte 2025 yılı, ailenin hak ettiği değeri ve önemi yeniden idrak etmemize imkan sağlayacak bir dönem olacak. Türkiye olarak yaşadığımız tüm zorlukları, karşı karşıya kaldığımız tüm tehditleri ve tehlikeleri güçlü ve sağlıklı aile yapımızla göğüsledik. Anaların babaların dualarla uğurladığı evlatlarıyla, milli birliğimize ve beraberliğimize kast eden terör karşısında dimdik ayakta durduk, durmaya devam ediyoruz."
"AİLELERİMİZİN BİRLİK VE BERABERLİĞİNİ PERÇİNLEYEN PROJELERİ VE FAALİYETLERİ GERÇEKLEŞTİRECEĞİZ"
Bakan Göktaş, 15 Temmuz'da, 6 Şubat depremlerinde ve Kovid-19 salgınında tüm Türkiye'nin güçlü bir dayanışma gösterdiğini belirterek, aynı zamanda başka coğrafyalardaki mazlumların da yanında olunduğunu vurguladı.
"Türkiye olarak hiçbir yıkıcı oyunun, kışkırtmanın, tehdidin ve ayrıştırıcı söylemin aile bağlarımızı koparmasına, aile kurumumuza zarar vermesine göz yummayacağız. Ve bizler buna asla izin vermeyeceğiz." diyen Göktaş, şunları kaydetti:
"Cinsiyetsiz, milliyetsiz, ailesiz bir toplum hayali kuranlara rağmen, ailemize sahip çıkacağız. Kadın, erkek, çocuk, genç, yaşlı, engelli aileyi tüm bireyleriyle güçlendireceğiz. Ailelerimizi, her türlü tehdide karşı korumaya devam edeceğiz. Çünkü ailemiz geleceğimiz. Sayın Cumhurbaşkanım, zatıaliniz liderliğinde 2025 Aile Yılı'nı, güçlü aile yapımızın korunması için bir milat olarak görüyoruz. Aile yapımızın köklerini koruyarak, yenilikçi sosyal politikaları hayata geçireceğiz. Ailelerimizin birlik ve beraberliğini perçinleyen projeleri ve faaliyetleri gerçekleştireceğiz. Aile Yılı'nda atacağımız somut adımlarla, Türkiye'nin sosyal ve kültürel dokusunu daha da güçlendireceğiz."
Bakan Göktaş, "Ailemiz, Geleceğimiz" temasıyla gerçekleştirilecek 2025 Aile Yılı'nın hayırlara vesile olmasını temenni ederek, herkesin Aile Yılı'nı kutladı.
-
Cinikentli 1 saat önce Şikayet EtBu ekonomik sartlarda 1 tane yeter oglana 100 to harclik veriyoruz gunluk yetmiyor haftb. Sonu Harcligima zam isterim yoksa Sinav haftasi ders calismam site tehdit etti mecburen zam yaptik Lise ogrencisi tam buyume caginda 3 tane olsa ne olacak halimiz Reis duysunBeğen
-
Yavuz Selim 1 saat önce Şikayet Etbütün dünya Türkiyenin nüfusunun artmaması için oldukça çok fırıldak çeviriyor. mesela 5 yıl önceki fiyatlarla günümüz fiyatlarını karşılaştır. her şey on kat pahalı.Beğen
-
Misafir 2 saat önce Şikayet Et3600 ek gösterge unutuldumuBeğen
-
fani 2 saat önce Şikayet EtEv fiyatları kiralar çeyizlik altınlar düğün masrafları asgari bi şekilde halletmek gerçekten imkansızBeğen
-
V63 3 saat önce Şikayet EtErkeğin ve kadının toplumdaki sosyal konumunu, modernleşme kılıfıyla oynanmasına ve tv kanallarındaki aileyi koruma kılığındaki her türlü çirkefi normalleştiren programlara devam edildiği sürece, boşanma oranları artmaya devam edecektir..Beğen Toplam 1 beğeni