Ayşe Barım > Atatürk
- GİRİŞ14.01.2025 08:31
- GÜNCELLEME14.01.2025 09:15
TRT’nin Tabii platformunda yayınlanan Gassal dizisinin elde ettiği büyük başarı ve Gazeteci Fuat Uğur’un yazısı sonrası oyunculuk sektöründe herkesin bildiği sır, ayan hale geldi.
Sektörün içinden bize ihbarlar yağıyor.
Meğer; bilinen pek çok oyuncunun menajerliğini, iletişim planlamasını, kast (cast) direktörlüğünü hepsini bir arada yapabilen olağanüstü yetenekli Ayşe Barım tarafından ne çok mağdur edilen kişi varmış…
Sektörde çalışanlar bilir…
Kast direktörü ile menajer aynı kişi olmaz…
Yani oyuncuyu seçen ile oyuncuyu pazarlayan kişi aynı kişi olamaz…
Ama Ayşe Barım her ikisini de yapabiliyordu.
Yani hem hakim hem savcı koltuğunda oturabiliyordu…
En başta şunu söyleyeyim; Ayşe Barım yalnız değil….
Ona bu yolu açanlar olduğu gibi onun yetiştirdiği ve dizi film sektöründe faaliyet gösteren ‘Ayşe Barımcıklar’ da var…
Reklam planlama ajansları, oyunculuk ajansları, yapım şirketleri, PR şirketlerinin uluslararası bağlantılı olanları birbirleriyle paslaşarak çalışır.
Burada maksat; işin ekonomik gücünü elde tutmak, o güç ile piyasada kendine yer bulmak isteyen potansiyelli isimleri ağlarına dahil etmek, istediğini yukarı, istediğini aşağı çekmek, toplumsal olaylarda algı pompalaması için kullanmaktır.
Gezi olayları, 17-25 Kumpası, 15 Temmuz darbe girişimi, 2018’deki döviz darbesi, büyük orman yangınları sonrasında, yerel ve genel seçimler öncesinde Türkiye’yi iç ve dış kamuoyuna aciz ve hukuksuz bir ülke gibi göstermek, genel olarak da küresel koalisyonun topluma zerk etmek istediği konulara önayak olmak, LGBT pazarlaması yapmak, Türk aile yapısını bozmak, terörü ve teröristleri sempatik göstermeye çalışmak, muhalefetin uluslararası destekli adaylarına ve partilerine destek olmak adına sıralı ve tek elden yaptırılan paylaşımlar, verilen röportajları örnek olarak gösterebiliriz…
Bu yapılanmanın millî duruşu olan oyuncu adaylarını ya gayri millî hale getirmek ya da direkt olarak gayri millîleri öne çıkarmak gibi bir yol haritası bulunuyor…
Şimdi bu ağa giren bir oyuncu iseniz; en ballı başrolleri siz kapıyorsunuz…
En yüksek bütçeli reklam anlaşmalarını kapıyorsunuz…
Ödül törenlerinin birinden çıkıp diğerine ödül almaya yetişemiyorsunuz.
Gazetelerde, sosyal medya mecralarında sürekli olarak iletişim yapma imkânı yakalıyorsunuz…
Şöhretinize şöhret katıyorsunuz.
Ve daha bir sürü cazip fırsatla karşılaşabiliyorsunuz…
Ama tüm iradenizi Ayşe Barım’a ya da Barımcıklara teslim ediyorsunuz.
Onun izin vermediği hiçbir yerde iş yapamaz, konuşamaz veya sahneye çıkamazsınız.
Hatta sosyal sorumluluk projelerine yardım maksadıyla destek paylaşımında dahi bulunamazsınız.
Nerede, ne söyleyeceğinize Ayşe Barım karar verir…
PKK’ya, Demirtaş’a ve Osman Kavala’ya müzahir olmak zorundasınız…
Boğaziçi Film Festivali’nde aldığı ödülü TSK’ya iftira atan Türk Tabipler Birliği Başkanı Şebnem Korur Fincancı’ya ithaf eden şivesi pek de düzgün olmayan bu yapının oyuncularından birine törende tepki gösteren oyuncu Burak Haktanır’ı hatırlıyorsunuz değil mi?
Fincancı’ya ithaf edilen ödül sonrası; “TSK’ya iftira attı” diyerek Fincancı katırlarını ürkütmüştü…
Surdaki ilk gediği açanlardan biridir Burak Haktanır…
Gösterdiği tepki sonrası ödül almak için tekrar sahneye çıkan Barım’ın ajansının oyuncuları da ‘eril bir reaksiyon’ verdiği gerekçesiyle Haktanır’a güya tepki göstermiş ve “ne için tepki gösterdiğinizi anlamıyorum” demişti.
“Anlamadığınız konulara girmeyin o zaman” cevabını aldıklarındaki yüzlerindeki alıklık aslında uzaktan kumanda ile yönetildiklerini daha o gün ayan beyan ortaya çıkarmıştı.
Ya da Cannes Film Festivali’nde yine bu ajansın bir kadın oyuncusu ödül alırken konuşmasını eline tutuşturulan küçük bir kâğıttan okumak zorunda kalmıştı.
Sahip oldukları ödülleri başarılı olduklarından değil, Türk milletinin değerlerinin zıttındaki ifadeleri, uzaktan kumanda ile yönetilebiliyor olmaları yani güdümlü füze olmaları ve sahiplerinin uluslararası bağlantıları ile aldıkları şimdi daha net anlaşılıyor.
Son olarak normalde aşırı Atatürkçü takılan bu oyuncu tayfasının Disney Plus’ın Atatürk belgeselinin Ermeni lobisi tarafından kaldırılmasından sonraki sessizliklerini, tutulan mikrofonlardan kaçmalarını hatırlamayanınız yoktur.
Atatürkçülük’ten sınıfta kalmışlardı…
Şimdi sabah akşam Ayşe Barım’ı aklamak için sosyal medya paylaşımı yapıyor, çöp kovasına dahi konuşuyorlar.
Bunların Ayşe Barım sevgisi Atatürk sevgilerine galebe çalmış durumda…
Yapılması gereken millî çizgideki oyuncuları artıracak mekanizmaların bir an evvel hayata geçirilmesi…
Televizyon kanalları, yapım şirketleri, RTÜK ve ilgili diğer kurumların buna dair bir bir başlangıç yapması millî savunma sanayii kadar önemli…
Çocuklarımızın millî duruşsuzluğu değil, millî duruşu örnek almaları hayati önemde bir konu…
Siz Kaliforniya’daki 150 milyar doların üzerinde bir hasara neden olan ve halen söndürülemeyen yangın ile ilgili ülkesini itibarsızlaştırmaya çalışan Hollywood yıldızı gördünüz mü?
Göremezsiniz…
Türkiye’de de yalanı gerçek gibi sunma konusunda birbiriyle yarışıp sözde saygınlık kazananların onlarcasını bulabilirsiniz.
Bu konu daha çok su götürür.
Önümüzdeki günlerde farklı detayları da yazacağım…
Ferhat Murat / Haber7
Yorumlar61