Erbakan'ı tahliye ettiren Şeyh Efendi

  • GİRİŞ29.01.2025 12:36
  • GÜNCELLEME29.01.2025 13:08

Horasan erenlerinin vazifeleri sadece bir dönemle sınırlı değildir. O erlerin izlerinden gidenler de bu toprakları mayalamaya devam etmiştir.

Anadolu’nun ortasında küçük bir ilçeden, ülkenin dört bir yanındaki insanları nefislerinin ıslahına, ruhlarının huzur ve sükûnuna çağıran Yahyalılı Hacı Hasan Efendi de o güzidelerimizden biridir.

Tasavvuf yolundaki aşk ve muhabbetiyle örnek olmuş binlerce insan yetiştirmiştir. Hacı Hasan Efendi’nin doğru yolu bulmasına vesile olduğu insanların sayısı on binlercedir.

Onun uzattığı şefkatli ellere tutunmuş nice insanın madde ve mana dünyası mamur hale gelmiştir. Sohbetleriyle dünyaya dalıp giden nice insanı gafletten uyandırmıştır. Yüzlerce müftünün, binlerce vaizin gönüllerde yakamadığı çerağı onlar bir nazarla yakmayı başarmışlardır.

BİRLEŞTİRİCİ

Hacı Hasan Efendi de gazi alperenler gibi her zaman birleştirici olmuş toplumumuzdaki kardeşlik bağlarının güçlenmesi için çaba göstermiştir. Onların dokunduğu yerlerde kavga ve kaos bitmiş, huzur hâkim olmuştur. Manevi mimarların sosyolojiye etkilerini anlamak için Türkiye tarihini iyi okumak gerekir.  

Hacı Hasan Efendi’nin Doğu ve Güneydoğu’daki sevenleri bölücü yıkıcı faaliyet yürütenlerden her zaman uzak durmuş, birliğimizin beraberliğimizin teminatı olmuşlardır.

Hem muhabbetleri hem de İslam’a yürekten bağlılıklarıyla öne çıkmışlardır. Uzak şehirlerden zor şartlar altında kara fırtınaya direnerek gelip iki saat efendinin sohbetini dinledikten sonra tekrar yola koyulan o insanların samimiyeti dikkat çekicidir. 

Öte yandan doğudan batıdan herkesin sevgisini kazanıp görenlerin hemen sevdiği, sevenlerin yanından ayrılmak istemediği bir güzelin nasıl manevi bir çekim merkezi oluşturduğunu da iyi anlamak lazım. Allah’ın dostları sadece yaşadıkları ilçe ve bölgeye değil bütün ülkeye güzellik yayıyor, insanlara şifa oluyorlar.

Birlik beraberliği sağlayan bu gönül adamlarının oluşturduğu huzur iklimini devletin kolluk kuvvetleriyle bile sağlaması mümkün değildir. Korkuyla otorite sağlayarak değil sevgiyle gönülleri yoğurarak sulh ortamı oluşturmak ancak onların başarabileceği bir husustur. 

CİHAD ŞUURU

Sağlığının bozulduğu dönemlerde bile bir kişiyi daha kurtarma derdiyle sohbetlerine devam etmiş cihadını sürdürmüştür. Cihad eksenli bir tasavvuf anlayışına sahip olan Hacı Hasan Efendi, tam anlamıyla mücahit bir süfidir.

 Hem tasavvuf mektebinde mürşitlik yapan hem de cihat meydanlarında kılıç sallayan Şeyh Muhammed bin Ali Senûsî, Osman bin Fudî, Şeyh Ömer Muhtar, Şeyh İzzettin el-Kassâm’ ve  Şeyh Şamil gibi direnişçi ve dirilişçidir.

Dünyadan kopuk, temel meselelerden uzak ve cemiyet nizamına karışmayan mistik topluluklardan fersah fersah uzaktır. Her şeyden önce tam bir ümmetçidir.  Afganistan’ı, Keşmir’i, Kudüs’ü ve diğer var olma savaşı veren Müslümanlarının mücadelelerini sohbetlerinde işler. Radyodan Türkiye ve dünya gündemini takip eder.  

Emperyalizm ve Siyonizm’in coğrafyamızdaki tahribatına karşı Müslümanların şuurlu birliktelikler oluşturması gerektiğini savunur. 

Baskı ve zorluk zamanlarında şeriattan milim sapmadan tarikat hizmetini yürütür. Kuran ve sünnete uymayan söz ve davranışlara müsaade etmez. Sevenlerinin kerametlerini görmesine rağmen o her daim istikamete vurgu yapar.

GENÇLERİ SEVER

Gençleri her zaman yanında ve yakınında tutmuş onlarla yakından ilgilenmiştir. Günümüzde gençlere ulaşamıyoruz diye yakınan İslami vakıf ve dernekler mutlaka Hasan Efendi’nin hayatını okumalı, binlerce gencin gönlüne nasıl girdiğini iyi etüt etmelidir.

Gençleri hep iyiye, güzele, hayırlı olana yönlendirmiştir. Herhangi bir alanda istidadı olanları yüreklendirmiştir. Binlerce gence yol göstermiş ufuk vermiştir. Bunlardan birisi de Mehmet Emin Ay’dır. Değerli hocamız kendisiyle yaptığımız bir röportajda kendisi üzerindeki izlerini şöyle anlatmıştı:

“ Zat-ı âlileri bir Kur’ân aşığıydı… Sohbetlerini Kur’ân kıraati ile başlatır, hafızlara ihtimam gösterirlerdi. İlk kez kendilerini ziyarete gittiğimizde, bendeniz kapının ardında bulunmama rağmen ‘Hafız evladım! Gel de bir aşr-ı şerif oku’ diyerek yanlarına davet etmişlerdi. Ne var ki ben o zamanlar henüz hafız olmadığım için davetin bana yapıldığını düşünememiştim. Fakat değerli mahdumları beni çağırdıklarını söyleyerek uyarınca kalkıp yanı başlarına oturma ve kıraatte bulunma şerefine nail olmuştum. Bildiğim aşrı okumuş ve bitirmiştim.

Kulağıma eğilerek besmele çekmemi ve bir aşır daha okumamı arzu ettiler. Ben de öyle yaptım. Ayet aralarında gönül dünyamızı titreten sesleriyle “Allah” deyişleri, kıraate ayrı bir hava vermişti. Sohbetten sonra memnuniyetlerini ifade buyurup dualar ettiler. Bendenize “Hafız evladım” diye hitap etmeleri memlekete döndüğümde hafızlığa başlamama vesile oldu ve hayır dualarının bereketiyle üniversite yıllarında hafızlık bize müyesser oldu.”

Hacı Hasan Efendi sadece yanına gelenlerle değil gelmeyenlerle de ilgilenir. O yıllarda İHH Başkanı Bülent Yıldırım emniyet mensubu olan babasının vazifesi dolayısıyla Yahyalı’dadır. Faklı bir dünya görüşünün tesiri altındadır. Hacı Hasan Efendi Yıldırım’la ilgilenmesi için bir genci görevlendirir.

Sonrasında Efendiyle tanışır ve kendi ifadesiyle hayatı tamamen değişir. Bir gence dokunarak bütün insanlığa dokunmanın en güzel örneği bu hatırada gizlidir. Bugün sayın Yıldırım’ın İslami bir hassasiyetle dünya geneli gerçekleştirdiği yardımların yaptığı hayırların sevabı muhakkak ona ilham olanlara elinden tutanlara da yazılıyordur.

SOHBETLERİ

Gönüller sultanı Mahmud Sami Ramazanoğlu Hazretlerine sarsılmaz bir bağlılığı ve aşkı vardır. Son nefesine kadar da mürşidinin izini sürer ve mübarek yolunu devam ettirir. 

Sami Efendi Hazretlerinin halifesi vekili olarak bilinen isimlerle çok sayıda müridiyle tanıştım görüştüm ama Hacı Hasan Efendi’nin aşkının derecesini başka kimsede göremedim desem yeridir.

Tasavvuf kaynaklarında meşayıh, hırka, zikir ve sohbet şeyhi olarak tasnif edilir. Sohbet şeyhi diğerlerinden üstün kabul edilir. Yahyalılı Hacı Hasan Efendi Hazretleri, sohbet şeyhlerindendir. Sohbetlerinde mürşidini aşkla zikreder güzel ahlakından örnekler verir eserlerinden pasajlar paylaşır.

Sami Ramazanoğlu Hazretleri bu konuda: “Hasan Efendi ders verir, sohbet eder, yetiştirir” buyurmuşlardır. 

O dönemleri yaşayan hassasiyet sahibi insanlar Kur’an Rıza Çöllüoğlu Hoca’dan, vaaz Tahir Büyükkörükçü Hoca’dan, sohbet ise Yahyalılı Hacı Hasan Efendi’den dinlenir derlermiş.

İlim ve takva sahibi bir zat olan Hacı Hasan Efendi sohbetlerinde, imândan sonra ahlâk konuları üzerinde çok durmuştur. İlgili âyet ve hadisleri defterlerine toplamış ve insanlara bunları anlatmıştır. Sohbetlerinde oluşan manevi atmosfer herkesi etkilemiştir. Edeple girenler lütufla dönmüştür.

ZARİF EVLİYA

Merhum Tuğrul İnançer’in “Müslümanlık ince insanlıktır, dervişlik ince Müslümanlıktır.” sözüne ne zaman tevafuk etsem aklıma hemen Hacı Hasan Efendi Hazretleri gelir.

Ev alan veya yaptırana, dükkân yaptıran veya açana, araba alana, bahçe yetiştirene hep hayırlı olsuna giden; yuva kuranları, belli makam ve mevkilere gelenleri tebrik eden ve başarıları için dua eden bir zarafet timsalidir.

Yaşadığı çağa tasavvuf neşesini saçmış Yunus diliyle günümüz insanına seslenmiştir. Yaradana olan aşkıyla cümle yaratılmışları şefkatle kucaklamıştır.

Evde kalan kızlara, evlenip geçimi bozulanlara, borçlulara, çaresiz hastalara, kimsesizlere, öksüzlere, yetimlere gözyaşlarıyla dua eden bir gönül sultanı. Herkesin derdiyle dertlenen ümmetin bütün hüznünü yüreğinde hisseden zarif bir evliya.

Vefatının ardından onlarca yıl geçmesine rağmen kendisini hayattayken tanıma şerefine eren insanlar hatıralarını aktarırken anlattıkları hadiseleri sanki dün yaşamış gibi bir duygu seline kapılıyor.

Zaman içinde Hacı Hasan Efendi’yi yakından gören tanıyan onlarca insanla röportaj yaptım. Muhabbetlerinden ve özlemlerinden gözyaşı dökenleri gördüm. Meclislerine katılanlar Asrı saadet neşesini yaşadıklarını defalarca söylediler. Tatmayan elbette bilemez.  Farklı şehirlerde Onun sohbetine katılan müridi olmasa da derin bir saygı muhabbet duyan insanlarla karşılaştım. Herkeste bir iz bırakmış. Bir sevenine hangi yönüyle sizi etkiledi diye sorduğumda şunları söylemişti:

- “Onun görünümü başka, onun konuşması başka, onun gülmesi başka, onun yürümesi başka, candan selam verişi başka, duruşu başka, şakası başka, yemesi başka, giymesi başka, zamanı kullanması başka (idi). O hep sünnet idi. O hep muhabbet idi. O hep güleç, duru idi. O hiç kimseyi kırmamıştır. O hiç kimseye küsmemiştir. Onun ahlakı Resulullah’ın ahlâkı idi. O bir umman idi.”

“Cimriden evliya olmaz” diyen Hacı Hasan Efendi, sadece malını mülkünü değil bütün varlığını bütün ömrünü inancı uğruna cömertçe sunmuştur. Her nefesini insanların ahiretlerini kurtarmaları ve akıbetlerinin hayır olması için harcamıştır.

Zenginlere ellerindekini ihtiyaç sahipleriyle paylaşmaları konusunda sürekli tatlı dille teşvik etmiştir. İmkân sahiplerine infak etmeninin lezzetini tattırmış adeta zekât vermeyi öğretmiştir.

Kendisi de durumu ne olursa olsun her zaman zekât vererek insanlara örnek olmuştur. Yoksullar ve çocuklar için cebinde her zaman ikram edecek para bulundurmuş ve bunu ibadet şevki içinde vermiştir.

Ersin Nazif Hoca, gerçek dostluğun Allah’ın dostluğunu kazananlara dost olmakla anlaşılacağını söylerdi. Dostluk bir haldir, okullarda öğretilmez. Hz. Peygamber ile Hz. Ebubekir’in hicret yolunda ve Sevr Mağarası’nda sergiledikleri dostluğun sırrına vakıf olanlar gerçek dosttur. Erenlerin kendi aralarındaki dostlukları da Sahabe efendilerimizin dostlukları gibi sapasağlamdır.

Hacı Tahir Büyükkörükçü ve Bandırmalı Ali Efendi gibi güzel insanlar Hacı Hasan Efendi’nin yakın dostları arasındadır. Her haliyle örnek olan bu şahsiyetler günümüz insanına hakiki dost nasıl olunur konusunda da muazzam bir ders vermişlerdir. Birbirlerine olan sevgileri, vefaları ve bağlılıklarıyla adeta dostluğun destanını yazmışlardır. Kavuşmalarına ve sarılmalarına şahitlik edenler aralarındaki muhabbeti sahabe efendilerimizin muhabbetine benzetmişlerdir.

ERBAKAN HOCANIN TAHLİYESİ

Hacı Hasan Efendi devrindeki birçok tasavvuf erbabının aksine siyasi sahada faaliyet yürüten Müslümanlara açık destek vermiştir. Bir cihat hareketi olarak gördüğü Millî Görüşe sevenlerini yönlendirmiş mücadeleye omuz vermelerini istemiştir.

Erbakan’ın Hakk’ı hâkim kılmak gayesiyle kavga verdiğini söyleyerek sohbetlerinde hocadan sitayişle bahsetmiş dualarında adını eksik etmemiştir. “Beni nasıl bilirseniz Erbakan Hocamızı da öyle biliniz, kravatlı evliya görmek isteyen ona baksın.” sözleriyle Millî Görüş liderinin gönlündeki yerini izhar etmiştir.

Erbakan Hoca da tevazu timsali ahlak abidesi Hacı Hasan Efendi’ye karşı muazzam bir saygı duymuş hürmetlerini her hâlükârda göstermiştir. Hem hayattayken hem de vefatından sonra Yahyalı’yı defalarca ziyaret etmiş cenazesinde de en ön safta durarak vefasını göstermiştir. 

12 Eylül döneminde Erbakan Hoca ve Millî Görüşün lider kadrosu tutuklandığında onlara en büyük desteği Hacı Hasan Efendi vermiştir. Bütün duruşmalarına Yahyalı’dan giderek katılmış yalnız olmadıklarını maneviyat ehlinin yanlarında olduğunu hissettirmiştir.

Tahliye olmaları için gece gündüz dua eder.  Darbecilerin katı tutumları sebebiyle tutukluların tahliye ümidini kaybetmeye başladıkları bir dönemde Ankara’ya gelerek beraat edilecekleri müjdesini verir.

Bütün duruşmalarda saatlerce savunma yapan Erbakan, Muhammedî sevda ehlinin ciğeri yanık bir mümessili olan Yahyalılı Hacı Hasan Efendi Hazretleri’nin müjdesini teslimiyetle karşılayarak o duruşmada savunma yapmadan sonucu bekler.

Sonuç Hak dostunun dualarının kabul edildiğinin işaretine uygundur. Milli Selametçiler serbest bırakılır. Erbakan bir arkadaşını Hacı Hasan Efendi’ye yollayarak ellerinden bizim için öp ve tahliye haberini ver der.

Haberi ulaştırmak için gönderilen kişi tam konuya girecekken "Tamam evladım biliyorum, sizin tahliyeniz için biz Gölbaşı'nda secdede düşmüş kalmışız da kim bilir kaç saat sonra gelip kaldırmışlar bilmiyorum" diye cevap verir. 

Ankara’da tanıştığımız yaşlı bir zat Kayserili olduğumu öğrenince Erbakan’ı tahliye ettiren şeyh efendiyi tanıyor musun diye sormuştu. Ben de tanıyorum efendim dedikten sonra bu hatırayı bir de ondan dinlemiştim.

AŞIKLAR ÖLMEZ!

Hacı Hasan Efendi Hazretleriyle ilgili dergilerde çok sayıda özel dosya hazırladım. Yanında yakınında bulunma şerefine eren onlarca insanla röportaj yaptım. Merhumla ilgili kurulan cümlelerin sonunda mutlaka “bitmez güzelin vasfı ağaçlar kalem olsa” sözü kullanılırdı. Gerçekten de öyle. Ne kadar anlatsak hep eksik kalacak.

 Dirilerden daha diri bir şekilde vefatlarından sonra da insanlar üzerindeki tesiri sürüyor. Yunusumuzun dediği gibi aşıklar ölmez. Onlara ölüm yok. Ölüm dediğin ölümden habersiz yaşayanlar bizler için.

Vefatlarının 38. Sene-i devriyesinde rahmetle ve minnetle anıyoruz.

Yıllar geçse de onların sevgisi gönüllerde, mübarek adları dillerde yaşamaya devam edecek. “Ölümümüzden sonra mezarımızı yerde aramayınız! Bizim mezarımız ariflerin gönüllerindedir.” diyerek noktayı koymuş Hz. Mevlana.

Aziz ruhları şad olsun.

Mahmut Bıyıklı / Haber7

Yorumlar51

  • atakan cenker 1 saat önce Şikayet Et
    sayın yazar ( Her şeyden önce tam bir ümmetçidir. Afganistan’ı, Keşmir’i, Kudüs’ü.. ) diye devam eder. dikkat edin, bu sıralamada Doğu Türkistan yoktur, şeytani iran rejiminin zulmü altındaki Güney Azerbaycan da yoktur. ama Türk dışındaki bütün müslüman uluslar vardır hep. evet, ümmetçilerin düşünce yapısı tam da budur!
    Cevapla
  • Ali KURT 4 saat önce Şikayet Et
    Bandırmalı Ali Oztaylanla kendi evinde özel bir sohbette bulundum.31 sene önce .O tadı hala unutamam.Allah hepsine rahmet eylesin
    Cevapla
  • Ali KURT 4 saat önce Şikayet Et
    Hocam az bile anlatmışsın.H.Hasan Efendi ve Safa Vakfının hizmetleri daha çok gündem olmali
    Cevapla
  • Yahya Alemdar 10 saat önce Şikayet Et
    Yaşarken kıymeti anlaşılmaz, fakat ahirete irtihalinin arkasından yazılacak en güzel ifadeler aranır.. aaahh ah!
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Osman 11 saat önce Şikayet Et
    Çok mükemmel bir yazı olmuş maşallah maşallah maşallah
    Cevapla Toplam 1 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat