Gazze, sarı sırtlan: Bu da geçer ya hu!

  • GİRİŞ11.02.2025 08:41
  • GÜNCELLEME11.02.2025 10:52

ABD’nin Sarı Sırtlanı, Grönland, Panama, Kanada hırslarını kesmemiş olmalı ki, şimdi de Gazze’ye yönelik açıklamalar yapmış…

Atalar sözü vardır: Köpeksiz köyde eli değneksiz gezmek… Kendisini tek kutuplu dünyanın reisi, herkesi de serf gibi görüyor ve tüm manyaklıklarını bir bir sergiliyor, Sarı sırtlan…

Demiş ki, “Gazze, muazzam bir yer. Güzel oteller yapılır, acayip rant oluşur. El koyuyorum. Boşaltacağım, Gazzeliler Ürdün’e, Mısır’a gitsin…”

Sarı Sırtlan, bunları kendisinden emin bir şekilde, öyle bir söylüyor ki, yanındaki insan kasabı cani keyiften dört köşe… Milyonlarca ton bomba ile yapamadıklarını Sarı Sırtlan’ın bir sözü ile gerçekleştireceklerini düşünüyorlar, seviniyorlar…

Gazze tarih boyunca önemli idi, ticaretin kavşağı idi. Hep orayı almak isteyenler oldu. Pek çok kez sırtlanların saldırılarına uğradı. Ama tarihin her döneminde de Filistin’in, Gazzelilerin elinde kaldı.

Eskiden ihraç edilen mallar develerle Kahire’ye ulaştırılırdı. Süveyş Kanalı’nın öncesinde Mısır, Suriye ve Anadolu’dan gelen ticaret ve hac yollarının birleşme noktası idi.

Gazze, Bizans döneminde büyük bir ticaret merkezi ve Mekke’den gelen tüccarların da uğrak noktası idi.

“Kureyş sûresi’nde bahsedilen yaz ve kış seferlerinde kışın gidilen yerin de Gazze olduğunu söyler müfessirler.

Mekkeli tüccar kafilelerinden birinde Hz. Peygamber’in büyük dedesi Hâşim b. Abdümenâf da bulunmuş ve bu şehirde vefat etmiştir; burada mefdundur, bu nedenledir ki Gazzetü Hâşim denilir bu şehre…

Hz. Peygamber’in babası Abdullah da Gazze’ye gelen tüccarlar arasındadır. Hz. Ömer’in servetini İslâm’a girmeden önce Gazze’ye yaptığı ticarî seferlerde kazandığı söylenir.

Hicretin 2. yılında (624) Bedir Savaşı’na yol açan zengin ticaret kervanı da Gazze’den dönmekteydi.

İmam Şâfiî 767’de Gazze’de doğdu.

Haçlılar’ın ilerleyişi sırasında Kudüs Kralı III. Baldwin’in eline geçen Gazze (1149), Hittîn Savaşı’ndan sonra Selâhaddîn-i Eyyûbî tarafından geri alındı (1187) ve tekrar Müslüman kimliği kazandı.

1258 yılında Bağdat’ı zaptederek Abbâsî hânedanlığını çökerten Moğollar’ın İslâm topraklarında ulaşabildikleri batıdaki en uç nokta Gazze’dir, Moğolların Ayncâlût Savaşı’nda hezimete uğratılmalarından (3 Eylül 1260) sonra geri alınmış ve Mısır’ın Osmanlılar tarafından fethine kadar (1517) Memlük idaresinde kalmıştır.

Gazze’nin Memlük ve Osmanlı hâkimiyeti altında parlak bir dönem yaşadığı bilinir.

1649 yılında Gazze’yi ziyaret eden Evliya Çelebi der ki, “Bu sancak gāyetü’l-gāye mâmur ve âbâdandır”. O dönemde şehirde on bir cami, iki hamam ve 600 dükkânla 1300 ev bulunduğunu ve bu binaların taştan yapıldığını, sancağın yedi zeamet ve 107 tımarının olduğunu nakleder (Seyahatnâme, III, 128).

1768-1774 Osmanlı-Rus savaşı sırasında Ruslar’ın kışkırttığı Şeyh Zâhir el-Ömer isyan ederek Kudüs, Yafa, Nablus ve Gazze’yi ele geçirse de (1773), ayaklanma Kaptan-ı deryâ Cezayirli Gazi Hasan Paşa kumandasındaki bir donanmanın bölgeye gönderilmesi, Akkâ Kalesi’nin kuşatılması sonucunda bastırılmıştır (1775).

Napolyon’un Mısır seferi (1798) sırasında Fransızlar’a karşı koymaya çalışan Kahire’deki Memlük Emîri İbrâhim Bey ve adamları fazla direnemediler ve Suriye’ye geçmek üzere Gazze’ye kaçtılar. Arkalarından gelen Fransızlar buradan kuzeye doğru kıyı boyunca ilerledilerse de Akkâ’da Cezzâr Ahmed Paşa karşısında bozguna uğradıktan sonra Kahire’ye dönüşte Gazze’ye uğrayan Napolyon şehri anlatırken güzel ikliminin ve yeşilliğinin kendisine Paris’i hatırlattığını söyler.

Mısır’da isyan ederek pâyitahtı ele geçirmek amacıyla Anadolu’ya yürüyen Kavalalı Mehmed Ali Paşa, oğlu İbrâhim Paşa’yı Gazze üzerine (Kasım 1831) ve oradan da Akkâ’ya yolladı. Ancak buraları zapteden İbrâhim Paşa 1841 yılında Kahire’ye geri dönmek zorunda bırakıldı ve bölge tekrar Osmanlı hâkimiyeti altına alındı.

Gazze’de I. Dünya Savaşı sırasında İngiliz ve Osmanlı kuvvetleri arasında üç büyük çarpışma oldu; ilk ikisinde Türkler, üçüncüsünde İngilizler galip geldiler. 1917’de General Allenby Gazze’yi aldı ve daha sonra bugün kendi adıyla anılan köprüyü geçerek Kudüs’e girdi. Böylece bazı geçici bölgesel hâkimiyetler dışında Filistin toprakları üzerindeki 1517-1917 arasında 400 yıl devam eden Osmanlı hâkimiyeti sona ermiş oldu.

1917’den İsrail Devleti’nin kurulduğu 1948 yılına kadar İngiliz hâkimiyetinde kalan Gazze bölgesi bu tarihte Mısır’a bağlandı. 22 Eylül 1948’de Şam’da toplanan el-Lecnetü’l-Arabiyyetü’l-ulyâ li-Filistin, Kudüs şehri merkez olmak üzere bir Filistin devletinin kurulduğunu ve Gazze’nin geçici merkez kabul edildiğini açıkladı. 1954 yılı başlarında Cemal Abdünnâsır Gazzeli gençleri teşkilâtlandırarak Fedâyîn Örgütü’nü kurdu ve İsrail’e vurkaç saldırıları düzenletmeye başladı.

1956’da Abdünnâsır’ın Süveyş Kanalı’nı millîleştirmesi üzerine Mısır’a savaş açan İngiltere ile Fransa’nın yanında yer alan İsrail Gazze’ye girerek Fedâyîn Örgütü’nü dağıttılar.

Dağıttılar da ne oldu? Şimdi de İzzeddin El Kassam var… Biter mi, bitmez… Kimse bitmesini beklemesin. Kassam olmazsa, Hamas olmazsa yarın bir başka yapı çıkar ve işgalcilere, müstevlilere dünyayı dar eder…

Diyeceğim odur ki, Gazze’yi kimse Filistin’den koparamadı, halkından ayıramadı. Tarih boyunca çok denendi. Kan döküldü, canlar verildi ama Gazze verilmedi…

Orada Peygamberimizin izi varken, orada mukaddes kitabımız Kur’anı Kerim’in övgüsü varken, şehitler ve gazilerle bezenmiş böylesi bir şanlı tarih yatarken kimse beklemesin ki, Sarı Sırtlan isteyince Gazze boşalır, ABD mülkü olur, İsrail’e yar olur…

Prof. Dr. Zakir Avşar / Haber7

Yorumlar62

  • Fatih 2 saat önce Şikayet Et
    Allah bu insanlara boşuna kisa ömür vermemis, biliyor insanlarin ne mal oldugunu. Düsünsenize böyle kötü insanlar bin yil yaşasa. Hadi trump seni öbür tarafa alalim. 2025 öldügün yil olacak hemde cok tez
    Cevapla
  • Dedem. 2 saat önce Şikayet Et
    Redneck sarışın Ergen sen önce ulkendeki sosyal adaleti sagla, homeless yuzbinlerce kişiyi rehabilite et, kızılderililerin haklarını ver insanlarını uyuşturucudan koru ,, tüm bunları yaptıktan sonra senin abd n sıradan bir avarage ülke olabilecek.senin haddine değil ,Panama,greenland,ve Filistin, aklını başına al .
    Cevapla
  • Ali 3 saat önce Şikayet Et
    Dedesi almanyadan gelmiş bir mülteci. Bunlarin hepsinin kanında var faşistlik. Yani kendilerini baska ırk ve insanlardan daha yukarda görmek. Ama bizim kaybetmemizin nedeni herkesi neolursa olsun ayni seviyede görmemiz. Bu bizim belimizi kırmıştır ( en güzel örnek ermeniler). Huristiyanlar nereye girdi ise zorla hiristiyan yapmistir herkesi ve simdi meyvelerini yiyorlar.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Alim 3 saat önce Şikayet Et
    Dostum Trump diyordu reyşz ! Ne oldu ???
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • Muratty 76 3 saat önce Şikayet Et
    Kafirlerden beklenen şeyler. Önemli olan muslumanlar olarak biz neredeyiz ona iyi bakmak lazım. Bu dağınık vurdumduymaz görüntü keferelerin iştahını kabartıyor. Yazık bu ümmeti yönetenler korkak olduğu sürece bunlar istahlanacaktir. Özüne dönmezsen belalar dalga dalga gelecektir.
    Cevapla Toplam 2 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat