TÜSİAD hükümete ve yargıya parmak salladı: Teğmenler niye ihraç, belediyelere niye kayyum?
TÜSİAD’ın muhalif parti yaklaşımı devam ediyor. İş sektörü derneği olan TÜSİAD’ın Başkanı Orhan Turan ile YİK Başkanı Ömer Aras, politik gündemdeki birçok konuda hükümeti eleştirdi.
Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Genel Kurul toplantısına liderlerin konuşmaları damga vurdu.TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan ile Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Ömer Aras, derneğin tepki toplayan muhalif tutumunu yansıttı.
'HANGİ BİRİNİ SAYAYIM' DEDİ, MUHALİF GÜNDEMİ SIRALADI
Muhalif parti lideri gibi konuşan TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Turan ihraç edilen teğmenler, Gezi kalkışması kapsamında yürütülen soruşturmalar, kadın cinayetleri, terörle iltisaklı belediyelere kayyum atanması gibi Türkiye gündemindeki birçok konuya değindi.
Muhalif tutum sergileyen Turan, siyasi ve politik gündeme dair şu ifadeleri kullandı:
“Bugün özellikle kısa bir konuşma yapmayı tercih ettim. Çünkü çeşitli vesilelerle yaptığım konuşmalarda, ülke olarak gündemimizdeki meselelerin hepsine eğiliyorum. Hepsi hakkındaki çözüm önerilerimizi anlatıyorum. Benden önce de, diğer TÜSİAD başkanları aynı şeyi yaptı. Tespitlerimizi ve önerilerimizi kamuoyuyla açık ve şeffaf biçimde paylaştık. Bundan sonra da paylaşmaya devam edeceğiz.
Gündem çok ağır. Hangi birisini sayayım. Depremlerde, yangınlarda, iş kazalarında çok sayıda vatandaşımızı kaybediyoruz. Demek ki, hata, suistimal ve kayırmacılık çok yaygın.
Eleştirel ifadelere ve habercilik faaliyetlerine açılan soruşturma haberleri, çok sıklaştı. 10 küsur sene önceki olaylara, şimdi yeni soruşturmalar açılıyor.
Tutuklu milletvekillerine, siyasi parti liderlerine ve belediye başkanlarına sürekli yenileri ekleniyor.
Disiplinsizlik suçuyla teğmenler hakkında ihraç kararı alınıyor. Fakat, deprem, yangın taciz, kadın cinayeti, iş kazası, gibi kamuoyunda infial yaratan nice olayda, ya suçlular bulunmuyor ya da kısa sürede serbest kalıyorlar. Kamuoyu vicdanında suç ve ceza arasında orantısızlık kanaati oluşuyor.
İster seçimle, ister atamayla gelen kamu görevlilerinin görevlerinden alınmasının, yeni örneklerine şahit oluyoruz...”
CANLI YAYINDA SES KAYDI DİNLETENLERİ SAVUNDU, AYŞE BARIM VE İMAMOĞLU’NA ARKA ÇIKTI
Benzer yönde söylemlerde bulunan dernek yetkilisi Ömer Aras, İmamoğlu davasının bilirkişisiyle yaptığı görüşmenin ses kaydını canlı yayında dinleten Halk TV’deki gazeteciler ve sanat camiasında tekelleşme iddiasıyla hakkında soruşturma başlatılan Ayşe Barım olayına değindi. Aras, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’i ailesi üzerinden tehdit etmekle itham edilen ve hakkında soruşturma açılan İBB Başkanı İmamoğlu’na dolaylı destek açıklaması yaptı.
TÜSİAD YİK Başkanı Ömer Aras’ın konuşması şöyle:
Son haftalarda politik hayatta da olağanüstü olaylar yaşıyoruz. Seçilmiş belediye başkanları görevden alınıyor, yerlerine kayyum atanıyor. Bir siyasi parti lideri hakkında önce soruşturma başlatılıyor, sonra farklı bir nedenle tutuklanıyor. Birçok sanatçının menajerliğini yapan bir iş kadını hakkında önce soruşturma başlatılıyor, sonra farklı bir nedenle tutuklanıyor. Bir büyükşehir belediye başkanı hakkında yaptığı konuşmalar nedeniyle basın toplantısından dakikalar sonra soruşturmalar açılıyor. Bilirkişi görüşmesini yayınlayan gazeteciler gözaltına alınıyor, genel yayın yönetmeni tutuklanıyor. Yeni mezun teğmenler ordudan ihraç ediliyor. Bu olaylarda suç vardır, yoktur diyemeyiz ancak çok kısa sürede arka arkaya gelen bu olayların toplumda endişe yarattığını ve güveni sarstığını söyleyebiliriz. Ayrıca tutukluluğun istisna değil, kural hâline gelmesi gibi kangrenleşmiş bir sorunun kanunlar değişse de çözülmediğini görüyoruz.
BAKAN TUNÇ'TAN TEPKİ: ESKİ TÜRKİYE YOK!
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, TÜSİAD Genel Kurulu’nda Orhan Turan ve Ömer Aras'ın açıklamalarına tepki gösterdi. Tunç, "Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Hiçbir kurum, kuruluş veya çıkar grubu, milli iradenin üzerinde değildir" dedi.
Bakan Tunç, yargı süreçleri üzerinde hiçbir baskıyı kabul etmediklerini ve yargıyı etkilemeye yönelik her türlü girişime karşı olduklarını vurguladı. Sivil toplum kuruluşlarının görüş açıklamasının demokratik hak olduğunu fakat yargıyı ve siyaseti yönlendirme çabalarının demokrasinin ruhuna ve hukukun üstünlüğü ilkesine aykırı olduğunu belirtti.
Tunç, "Demokrasi sadece belli çevrelerin değil, topyekûn milletin ve devletin ortak emanetidir." dedi.
Bakan Tunç, sözlerini şöyle noktaladı:
"Türkiye eski Türkiye değildir. Ayrıcalıklı kesimlerin yön verdiği Türkiye’nin artık geride kaldığını anlamayanlar şunu bilmelidir ki; Hiç kimse veya hiçbir kuruluş, kendisini milletin iradesinin ve hukukun üstünde göremez. Hukuk düzenine yönelik her türlü müdahale girişimine karşı, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da hukuk çerçevesinde en güçlü şekilde karşılık vereceğimizden hiç kimsenin şüphesi olmasın."
_____________
DÜNDEN BUGÜNE AYNI ALIŞKANLIK
TÜSİAD derneği Başkanı Orhan'ın "Çeşitli vesilelerle yaptığım konuşmalarda, ülke olarak gündemimizdeki meselelerin hepsine eğiliyorum. Benden önce diğer TÜSİAD başkanları aynı şeyi yaptı." şeklindeki sözleri ayrıca dikkat çekti.
TÜSİAD'ın mevcut döneminin yanı sıra geçmişte de benzer siyasi çıkışlar yapılmıştı.
Depremin yaralarını sarmaya yönelik atılan ekonomik adımlar söz konusu olduğunda geride duran, asgari ücret zammı gibi kendi alanındaki hususlarda renk göstermekten kaçınan TÜSİAD, ilgisiz konularda ise yüksek perdeden yaptığı tepki açıklamalarıyla sürekli siyasi iradeyle karşı karşıya geliyor.
İmam Hatip okulları sayısına bile karışmaya kalkan TÜSİAD'ın geçmişten günümüze politik çıkışlarından bazıları şöyle sıralanıyor:
- Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ne muhalif tavır takınan TÜSİAD, bu sistemin Türkiye’ye uymayacağını savundu. 2005 yılında dönemin TÜSİAD Başkanı Ömer Sabancı, “Bu sistemin ABD dışında başarılı bir örneği yok. Başkanlık sisteminin parlamenter sisteme göre bir üstünlüğü yok. Halen geçerli olan parlamenter sistem iyileştirilmeli” dedi.
- Eşcinselliğin legalleştirildiği ve aile yapısını zedeleyici maddeler barındırdığı gerekçesiyle eleştirilen İstanbul Sözleşmesi’nden Türkiye’nin çekilmesine TÜSİAD itiraz etti. TÜSİAD’dan 20 Mart 2021’de yapılan açıklamada, “Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’ni feshetmesi, kadına yönelik her türlü şiddeti besleyen çarpık zihniyeti cesaretlendirir. Devletin şiddete karşı sürdürdüğü mücadelesini ise kolaylaştırmadığı gibi telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğurur” denildi.
- Patronlar derneği TÜSİAD, hükümet kabinesinde bakanların cinsiyet oranı hakkında bile açıklama yaptı. 29 Ağustos 2007’de kurulan 60. Hükümet’in bakanlar kurulundaki kadın-erkek sayısı hakkında konuşan dönemin TÜSİAD Başkanı Arzuhan Yalçındağ, ‘Kabinede bir tek kadın bakanın bulunmasını seçim öncesi beyanlarla bağdaşmaz bulduklarını’ söyledi.
- Kamuda başörtüsü yasağının Türkiye’nin birinci gündem maddesi olduğu süreçte TÜSİAD, bu konuda da değerlendirme yaptı. Dönemin TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, 25 Ocak 2008’de, “Ortada bir sıkıntı olduğu muhakkak. Ama bu sıkıntı bugün tartışılandan daha geniş boyutlara sahip. Evet, bir yanda başını örttüğü için eğitim sürecinde zorluk çeken genç kızlarımız var. Diğer yanda, 15 yaşında istemediği halde zorla kapatılanlar da, birkaç yıl sonra çevre baskısıyla başını örtmek zorunda kalmaktan korkanlar da var” dedi
- TÜSİAD, internet ortamındaki müstehcen ve yalan içerikli yayınlarla ilgili düzenlemeye ‘yasaklama’ diyerek itiraz etti. İktidarın 2011 yılında gerçekleştirdiği çalışmayı “internet yasağı” olarak yorumlayan dönemin TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner, şunları söyledi: “Zor, karmaşık konuları çözmek yerine toptan yasaklama dürtüsü, Türkiye’nin geçmişinde kalmak zorunda. Kısaca, ‘yasaklama, çöz’ diyoruz.”
- Türkiye’de ofis açmayıp, kanunlara uymamakta ısrar ettiği dönemde Twitter'a geçici erişim kısıtlaması getirmesiyle ilgili ilk tepkilerden biri yine TÜSİAD’dan geldi. TÜSİAD’ın 2014 yılındaki açıklamasında, “Orantısız ve özgürlüklere aykırı bu tür yasaklamaların temelsiz korkuların göstergesi olduğu ve demokrasiye hizmet etmediği açıktır. Gerçek demokrasinin ancak halkın daha fazla bilgiye özgürce ulaşması ve ifade özgürlüğünün teminat altına alınması ile mümkün olabileceğini tekrar hatırlatmak isteriz.” denildi.
- İşadamları derneği TÜSİAD, hudut ötesinde gerçekleştirilen askeri operasyonlarla ilgili bile açıklama yayınladı. Eylül 2003’te Irak’a asker gönderilmesinin ele alınacağı MGK’dan önce dönemin TÜSİAD Başkanı Tuncay Özilhan, “Konu üzerinde dikkatlice düşünülmesi gerektiğini” söyledi.
- Türk Silahlı Kuvvetleri’nin 20 Ocak 2018 tarihinde Suriye’nin kuzeyindeki Afrin ilçesini işgal eden PKK/PYD’ye karşı yürüttüğü Zeytin Dalı Harekatı’yla ilgili görüş beyan eden TÜSİAD, yine karşı safta yer aldı. Afrin operasyonunu eleştirenlere yönelik tepkilerden rahatsız olan TÜSİAD, 2 Şubat 2018’deki açıklamasında şu sözlere yer verdi: “Düşünce ve önerilerini demokratik tartışma anlayışı içinde dile getiren birey ve kurumlara karşı gösterilen tepkiler, toplumumuzda kutuplaşmayı artırdığı gibi, ülkemizin teröre karşı haklı mücadelesine zarar vermektedir.”
- Mesuliyet alanı haricindeki bütün konularda ahkam kesen TÜSİAD, Gezi Parkı olaylarıyla ilgili açıklama yapmaktan geri durmadı. 2013 yılındaki Gezi Parkı kalkışmasıyla ilgili olayın ilk gününden itibaren açıklamalar yayınlayan TÜSİAD, sürekli polis müdahalesine tepki gösterdi. Kalkışmanın ilk günü olan 1 Haziran 2013’te TÜSİAD, “Taksim Gezi Parkı’nda başlayan ve gelişen gösterilere olağanüstü orantısız güç kullanımı ve hoşgörüsüz müdahale kamu vicdanını yaralamakla kalmamış, toplumsal uzlaşma arayışında moral bozucu olmuştur” tepkisini gösterdi.
- Dönemin TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz, Gezi olaylarının büyüdüğü 7 Haziran 2013’te, “Gezi Parkı merkezli yaşanan gelişmeler aslında vatandaşların çoğulculuk, katılımcılık taleplerinin dikkate alınma, ihmal edilmeme beklentilerinin bir yansımasıdır. Bu beklentilere ilişkin hayal kırıklığının yarattığı birikim geniş katılım bulan bu protestoları yaratmıştır. Herkesin çıkarması gereken sonuç yönetim anlayışında çoğulculuk ve katılımcılığı hâkim kılmak. /.../ Türkiye ekonomide kazandığı itibarını Gezi ile demokrasiye taşıma fırsatını kaçırmamalı” dedi.
- TÜSİAD, İmam Hatip okulları tartışmasını da es geçmedi. İmam hatip okullarının gerektiğinden fazla olduğunu savunan TÜSİAD ‘gereksinim fazlası imam hatip okullarının kapatılmasını’ istedi. TÜSİAD’ın 12 Ekim 2003 tarihinde yayınlanan raporunda, şu ifadeler yer aldı: “Meslek liseleri olarak tasarlanmış ancak zamanla uygulamada bu özelliğini kaybetmiş olan İmam-Hatip Liseleri de mesleki lise statüsüne uygun bir yapıya kavuşturulmalıdır. Geriye kalan İmam-Hatip Liseleri’nin meslek statüsü kaldırılmalı ve gerekli tedrisat ve müfredat uyumu yapılarak bu meslek liseleri normal lise statüsüne dönüştürülmelidir.”
- TÜSİAD’ın gündemine aldığı ekonomi dışı konulardan bir tanesi seçimler. Sandık usulsüzlüklerinin gölgesinde kalan İstanbul’daki 31 Mart 2019 yerel seçimlerinin Yüksek Seçim Kurulu kararıyla tekrarlanması ile ilgili TÜSİAD sert açıklama yaptı. YSK kararına tepki gösteren TÜSİAD’ın sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı tepki açıklamasında, “31 Mart yerel seçim sonuçları açıklanmadan evvel vurgulamış olduğumuz gibi, kapsamlı bir ekonomik ve demokratik reform gündemine odaklanmamız gereken bu dönemde seçim ortamına geri dönmek kaygı vericidir” denildi.
-
Mertt 2 saat önce Şikayet EtDerhal kapatılmalıdır..!!!Beğen
-
Yavuz Selim44 2 saat önce Şikayet Etkim bunlar ya.. bizi kole gibi çalıştırıp hükümetin ekonomi politikalarını sahaya tam tersi yansıtıp hükümeti devirmeye yönelik çalışan bir grup zengin değil mi? Canınız cehenneme..Beğen
-
Misafir 2 saat önce Şikayet Etemperyalist patronların derneğiBeğen
-
Misafir 2 saat önce Şikayet EtBunlara Türkiye siyonist iş adamları diyorlar doğru mu acaba.Koçun bankasındaki olayı örtmeye çalışıyorlar ancak adam yerne koyan yok.Adamlar diyo ki teröristler belediyeden alınmasın, sanatçılara darbe serbest, i.oğluna küfür tehtit serbest olsun.Olmaz hadi başka kapıya, sahipleriniz batıda oraya gidin.Beğen
-
Misafir 2 saat önce Şikayet EtHerkes işini ve haddini bilecek. Siz devlete saldırmayı hak zannetmeyin. Ya çıkın siyaset yapın ya da defolun gidin Bu vatana yabancı ve yıkıcısınız.Beğen