Devlete 'ayar' vermeye çalıştıklarına bakmayın! Deprem yardımından bile rahatsızdılar

   Haber7-ÖZEL

1990'lı yıllarda siyasetin üzerinde vesayet kuran iş adamlarının eski alışkanlıklarına bir örnek dünkü Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Genel Kurul toplantısında tekrar ortaya çıktı. TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan ve Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Ömer Aras'ın bir sivil toplum kuruluşu olduğunu unutarak hükümete yönelik siyasi açıklamalarda bulundu.

KONUŞMA TAMAMEN SİYASİ 

TÜSİAD yöneticileri terör iltisaklı belediyelere kayyum atanmasından, disiplinsizlik nedeniyle TSK'dan atılan teğmenlere kadar, terörle mücadele edenleri hedef göstermekten yargılanan CHP’li İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu savunmaya kadar birçok siyasi sözler sarf etti. TÜSİAD'ın haddini aşan sözlerine AK Parti başta olmak üzere siyasetçiler ve toplumun büyük kesiminden tepki yağdı. 

DEPREM SONRASI DEVLETİ YALNIZ BIRAKTILAR

TÜSİAD'ın siyasi açıklamalarda bulunarak eski Türkiye özlemiyle devlet işlerine karışması TÜSİAD üyesi Türkiye'nin sözde en büyük şirketlerinin 6 Şubat 2023'te meydana gelen asrın depreminde devleti ve milleti yalnız bıraktıklarını tekrar akıllara getirdi. Hatırlanacağı üzere Türkiye'nin sözde en büyük iş adamlarını bünyesinde barındıran TÜSİAD, Kahramanmaraş merkezli 11 ilimizin ağır hasar gördüğü 6 Şubat depremlerinde devleti yalnız bırakmıştı. 

Devlet ve millet canla başla 11 ilimizi tekrar inşa ederek ayağa kaldırmaya çalışırken, TÜSİAD ise deprem bölgesine en az yardım eden STK'lar arasında yer almıştı. Deprem döneminde maddi güçlerine rağmen az yardım etmesiyle eleştirilerin odağı haline gelen TÜSİAD, deprem bölgesinin kalkındırılması için şirketlere yönelik 'tek defaya mahsus' getirilen ek vergiye bile itiraz etmişti. 

TÜSİAD Başkanı Orhan Turan Kurumlar Vergisi mükelleflerine sağlanan vergi teşviklerinden bir kereye mahsus yüzde 10 kesinti yapılacak olmasından rahatsız olarak “adaletsiz” demişti. Turan, "Kamu finansman ihtiyacının kamu gelirlerine zaten en yüksek katkıyı yapan kurumsal şirketlerden geçmiş dönem işlemleri baz alınarak karşılanmak istenmesinin öngörülebilirlik ilkesi açısından sıkıntılı ve vergi tabanı açısından adaletsiz olduğunu düşünüyoruz. "Deprem nedeniyle ortaya çıkan ek harcama ihtiyacı, eğer vergi geliri artışı ile karşılanacaksa örneğin geçici kurumlar vergisi oranı artışı gibi adaletli bir yöntemle karşılanmasının daha uygun olacağını düşünüyoruz." ifadelerini kullanmıştı. 

Devlete siyasi açıklamalarla ayar vermeye çalışan TÜSİAD'ın deprem dönemindeki tutumuna gazeteci ve siyasetçilerden de tepki yağdı. Haber7'ye konuşan milletvekilleri ve tecrübeli gazeteciler TÜSİAD'a yönelik dikkat çeken sözler sarf etti. 

ARTIK DÜZEN DEĞİŞTİ

Gazeteci Ekrem Kızıltaş, TÜSİAD’ın geçmişten günümüze hükümetlere müdahaleci tutumunu sert bir şekilde eleştirdi. 1971’de kurulan TÜSİAD’ın, geçmişte hükümetlerin kurulmasında ve yıkılmasında önemli rol oynadığını belirten Kızıltaş, 2025'te artık düzenin değiştiğini belirterek, TÜSİAD’ın iş dünyasına odaklanması gerektiğini, ancak siyasete yönelik dolaylı tehditlerde bulunarak toplumda algı yaratmaya çalıştığını ifade etti.

TÜSİAD yöneticilerinin tepki çeken açıklamalarına da değinen Kızıltaş, söz konusu açıklamaların hükümetlere yönelik dolaylı tehditler barındırdığını söyledi. Ekrem Kızıltaş, TÜSİAD’ın bu tarz açıklamalarının, adeta bir tehdit havası oluşturduğunu ve toplumda algı yönetimi yapma çabası içerdiğini belirtti. Bu noktada, seçilmiş belediye başkanlarının görevden alınması gibi konuların eleştirilmesinin arkasında, terörle bağlantılı kişilerin görevde kalmasının savunulması bulunduğunu ifade etti.

TÜSİAD 6 ŞUBAT SONRASI GEREKEN SORUMLULUĞU ÜSTLENMEDİ

Ekrem Kızıltaş, TÜSİAD’ın 6 Şubat depremleri sonrası taşın altına elini sokmamasını hatırlatarak Türkiye'deki özel sektörün milli gelirin ve istihdamın yarısını oluşturan bir kesiminin, geçtiğimiz yılki büyük deprem felaketi sırasında gereken sorumluluğu üstlenmediğini belirtti. 

Ekrem Kızıltaş "TÜSİAD üyeleri o dönemde Türkiye'nin deprem bölgesini ayağa kaldırma çabasına destek olmadılar. Bu da Türkiye açısından önemli bir kuruluş olsa da TÜSİAD'ın 86 milyonla beraber olmayı içine sindiremeyen bir yapı olduğunu ve işbaşındaki hükümet kendi istediklerini yapmadığı sürece sürekli onu zedelemeye çalıştığını gösteren bir durum. Maalesef böyle bir TÜSİAD gerçeğimiz var. Kurulduğundan beri kendisiyle uyumlu olan hükümetleri hoş gören, olmayanlara sürekli düşmanlık eden, gücünü kaybetmiş olmanın sancısını çeken bir TÜSİAD var." ifadelerini kullandı. 

YARGI ALANINA MÜDAHALE VAR

Gazeteci Serdar Arseven, TÜSİAD’ın açıklamalarına sert tepki göstererek, bu tür açıklamaların yargı alanına müdahale niteliği taşıdığını belirtti. TÜSİAD’ın, suçlu olup olmadıkları belli olmayan henüz yargı aşamasındaki kişiler hakkında yorum yapmasının yanlış olduğunu vurgulayan Arseven, böyle bir açıklamanın sadece konjonktürel bir yaklaşım olduğunu ifade etti. Arseven, sivil toplum örgütlerinin, özellikle iktidar ve muhalefeti eleştirme hakkına sahip olduğunu ancak TÜSİAD’ın yargıya müdahale etme ve altı doldurulmamış açıklamalar yapma konusunda tutarsızlık gösterdiğini söyledi.

Türkiye’deki ekonomik ve sosyal sorunlarla ilgili olarak TÜSİAD’ın sorumluluk almadığını ve halkın taleplerine duyarsız kaldığını dile getiren Arseven, deprem gibi büyük felaketlerde büyük şirketlerin yeterince sorumluluk üstlenmediğini belirtti. Arseven "O dönem herkesin imkanları dahilinde taşın altına elini sokması gerekiyordu ama orada bile TÜSİAD tek seferlik çıkarılan kurumlar vergisine o dönem itiraz etmişti. Devletin sağladığı imkanlarla çok büyük markalar haline gelenler, elini taşın altına koyanlar olmalıydılar. TÜSİAD'ın sokaktaki vatandaşa yakın bir yapılanma olmadığı her olayda bir kez daha ortaya çıkıyor." şeklinde konuştu. 

DESTEK DEĞİL, TAKOZ OLDULAR

AK Parti Malatya Milletvekili Abdurrahman Babacan ise TÜSİAD'ın geçmişten bugüne kadar her zaman milletin iradesini kendi çıkarları için yok sayan ve kendi çıkarlarını merkeze koyan bir yapı olduğunu ifade etti. TÜSİAD'ın Türkiye'yi en zor günlerinden biri olan 6 Şubat'ta ve sonrasındaki 11 ilimizi kalkındırma döneminde yalnız bıraktığını söyleyen Babacan "özellikle 6 Şubat'ta büyük bir yıkım yaşadık.  11 vilayet, 110 milyar dolar civarında bir sermaye ortaya çıktı. Devletimiz inanılmaz bir operasyon yürütüyor. Ama TÜSİAD yok burada. Özellikle Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki devletin bu işin altından kalkamaması için bütün bu süreçlerde maalesef takoz oldular. Yani desteği bırakın sürekli olarak takozluk yaptılar." dedi. 

AK Parti Adıyaman Milletvekili Resul Kurt da TÜSİAD'ın hükümete yönelik siyasi açıklamalarına tepki göstererek TÜSİAD'ın bir sivil toplum kuruluş olduğunu ve STK'ların görevlerinin üyelerinin yatırım ve ticari faaliyetleriyle ilgili çalışmalar yapması olduğunu söyledi. Türkiye'nin STK'lar tarafından hükümete 'ayar' verilen dönemleri geride bıraktığını ifade eden Kurt, hamaset ve bu tarz açıklamaların Türkiye'ye hiçbir faydasının olmayacağını söyledi.