"Avrupa, Ukrayna barış görüşmelerinde çocuk masasına mahkûm edildi."

Almanya'nın otomotiv parça üreticisi ve savunma şirketi Rheinmetall'in CEO'su Armin Papperger, ABD-Rusya görüşmeleri için yaptığı bu tanımla, Avrupa'nın düştüğü hazin durumu gözler önüne serdi.
Evet, büyükler masaya oturdu. Küçükler ise başka bir yemek masasına oturmak zorunda kaldı.

AVRUPA'YI GÜÇSÜZLEŞTİRDİLER!

ABD Başkanı Trump, Avrupa'nın endişelerinin yersiz olmadığını gösterdi. Göreve başlamasının ardından 3 hafta geçmişti ki Ukrayna planı için Rusya ile temasa geçti. 12 Şubat Çarşamba günü Putin ile yaklaşık 1 buçuk saat süren telefon görüşmesi gerçekleştirdi. İkili savaşa son vermek üzere müzakereler gerçekleştirmek hususunda uzlaşı sağladı.

Bu durum, Avrupalı liderleri harekete geçirdi. 17 Şubat Pazartesi günü Avrupalı liderler Fransa'nın başkenti Paris'te acil toplantı düzenledi. Herhangi somut açıklama yapılmasa da Avrupa liderleri maksimum silahlanma konusunda mutabık kaldı.

Bir gün sonra ise 18 Şubat Salı günü, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ile Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Suudi Arabistan'da buluştu. Ne Avrupalı liderler ne de Ukrayna görüşmeye dâhil edildi. Söz konusu tarafların görüşmelerde bulunma talebi ise "Biz biraz yol alalım sonra siz de dâhil olursunuz" şeklinde yanıtlandı. Yani ABD, "Rusya ile anlaşırsam, sonucunu size dayatırım" dedi aslında. Oluşan tablo, Papperger'in betimlediği gibi büyüklerin bir masada, çocukların ise başka bir masada oturduğunu gösteriyordu.

ABD RUS TEHDİDİYLE AVRUPAYLA OYNADI

Avrupa, ABD'nin kendilerini yalnız bırakması durumunda karşı karşıya kalacağı Rus tehdidiyle nasıl başa çıkacağını düşünüyor artık. Yakın zamanda Türkiye ile başlatılan flört sürecinin altında da bu gerçek yatıyor. Bir çıkış yolu aradıkları, haritalarda yıllarca Asya kıtasına dâhil ettikleri Türkiye'yi, Avrupa kıtasında göstermeye çalışmaları da bunun kanıtı.

Ancak Avrupa'nın yakınlaşmak istediği Türkiye de mevcut Türkiye değil. Bakın İngiliz The Economist'in hafta içinde Türkiye'ye yönelik okuyucularına sunduğu propaganda haberine.. Nasıl da karalanıyor hükümet.. Seçimlerden önce "Erdoğan gitmeli" deyip Kılıçdaroğlu'na güzelleme yapıyorlardı. Şimdi de ülkeyi karıştırıp kendi fikri yapılarına daha uygun olduğunu düşündükleri bir yönetimle ortaklık hayali kuruyorlar.

Bu bahsi çok uzatmadan, ABD'nin Avrupa'yı nasıl korkuttuğuna değinelim sizlerle.

Rusya, barış yapılması durumunda "Zafer" şeklinde lanse edebileceği bir sürece adım atmış olacak. Pekiyi bu savaşın kazananı Rusya mı sahiden?

Ukrayna'nın nüfusu 30 milyon. 3 yıldır savaş sürüyor. Ukrayna drone üretiminde önemli bir güç ve Rus Ordusu'na ağır zaiyatlar vermiş durumda. Rusya, Kursk'u aylardır Ukrayna güçlerinden geri alamadı. Sahiden Avrupa'nın endişe edeceği derecede yoğun bir tehdit var mı ortada, tartışmaya açık bir durum aslında.

Net olan tek şey, Amerika'nın Avrupa ülkelerine fazlasıyla silah sattığı ve Avrupa Birliği'nin savunma harcamalarını yükseltmesine sebep olduğu.

TRUMP KÜRESELCİLERİ İKNA ETMİŞ OLABİLİR Mİ?

Trump'ın "Savaşları bitireceğim" mottosu, Gazze ve Ukrayna'da silahların susacağı bir dönemi işaret ediyordu.

Gazze'de ateşkes sağlandı, bir sonraki adım Hamas'ın hakimiyetinde olmayan bir Gazze sağlamak. Bu nedenle ABD-İsrail tarafı "Gazze'dekileri süreceğim" tehdidiyle eli yüksekten açıyor ve Hamas'ın hiçbir şekilde Gazze'nin geleceğinde bulunmayacağı bir planı bölgeye dayatıyor.

Daha sonra Hindistan'dan BAE ve Suudi Arabistan'a, oradan Ürdün'e ve Gazze'ye, Akdeniz'den de Avrupa'ya bağlanacak ticaret hattını hayata geçirmek istiyorlar.

Yani Çin'in Avrupa'ya ulaşan yollarına alternatif üretmenin ve Türkiye'yi de saf dışı bırakmanın peşindeler. Hesapları bu. Bölgeye ticaret gözüyle bakan Trump'tan beklenecek hareket yani.

 
Ukrayna'da da paranın peşinde ABD yönetimi. "Ukrayna madenleri" olarak bilinen anlaşmada sadece maden değil, altyapı, enerji, limanlar vs gibi çok fazla kalem var. 500 milyar dolarlık bir kazanım elde etmek istiyor Trump yönetimi. Ukrayna'nın yeniden inşaası da ABD'den başka bir güç tarafından üstlenilmeyecek. Böylece sözde ABD, Ukrayna'ya sağladığı yardımı çıkarmış olacak.

Ancak bu planın bir diğer "win" kısmı Rusya ile Çin'i birbirinden uzaklaştırmak. ABD, savaşın bitmesi noktasında Rusya ile anlaşırsa, ilhak edilen Rus toprakları, resmi olarak belki tanınmasa da Rusya'nın askeri varlığına izin verilebilir Ayrıca uluslararası sisteme tekrar dahil edilebilir Rusya. Yani Rusya da hadiseden paçasını kurtararak Çin gibi tedirgin edeci bir müttefikten medet ummak zorunda kalmayabilir.

Bahsettiğimiz gelişmelerin gerçekleşmesi durumunda her iki bölgede de aktif pozisyonda olan ve ceplerini dolduran silah baronlarının musluğu kesilecek gibi bir durumdan söz edilebilir belki. Fakat bunun da çözümünü Avrupa'yı endişelendirmekte bulmuş gibiler. Belki de toplum önünde Küreselcilere savaş açmış gibi gözüken Trump, silah baronlarını farklı bir ticarete ikna etmiştir?

H. Akif Küçükal / Haber7