Şam ile SDG anlaştı; Bölünme çağrılarına karşı ortaklaşıldı
- GİRİŞ11.03.2025 08:34
- GÜNCELLEME12.03.2025 08:45
Şam ile SDG anlaştı. Ahmet Şara ile Ferhat Abdi 8 maddelik çerçeve anlaşmayı birlikte imzaladı.
Suriye’nin birliği projesinde bir eşik daha aşılmış oldu.
Elbette, üzerinde çok çalışılması gereken mesele. Hatta, anlaşmanın son maddesine göre bu yılın sonuna kadar çalışılacak konular var.
Olsun. Çatışma olmadan. Bir iç savaş çıkmadan. Şam ile SDG bir mutabakata vardı.
8 maddenin hepsini tek tek buraya yazacak değiliz.
Size sadece 3 maddenin Türkiye’nin tezleriyle nasıl örtüştüğünü aktarmakla yetineceğiz.
SURİYE’NİN KÜRTLERİNİN VATANTAŞLIK HAKKI ANAYASAL GÜVENCE ALTINA ALINACAK
Tartışmak istediğimiz maddelerden ilki, 2’nci madde.
Deniyor ki orada, “Kürt toplumu, Suriye devletinin asli bir parçasıdır ve devlet, onların vatandaşlık hakkını ve tüm anayasal haklarını güvence altına alacaktır.”
Türkiye’nin Esad döneminde bile her fırsatta dile getirdiği bir kronik soruna anlaşmada çerçeve bir çözüm bulunmuş.
Türkiye yıllardır,“Kürtlere vatandaşlık ver. Temel haklarını ver. Kimlik ve pasaportlarını ver” diye ısrar etmiş ancak Esad rejimi buna yanaşmamıştı.
Daha önce Suriye’de yaşayan Kürtlerin ne vatandaşlıkları vardı ne mülkiyet hakkı. Ama yeni dönemde, Kürtlerin Suriye’nin asli unsuru olduğu kabul ediliyor. Ayrıca bu haklar yapılacak anayasa ile garanti altına alınacağı anlaşma ile kayda alınıyor.
Şam ile SDG arasında yapılan anlaşmanın bu maddesi siyaseten de “Bütüncül Suriye” için kritik bir eşik.
HEM SURİYE’Yİ TERK EDEN HEM SURİYE İÇİNDE EVİNDEN BARKINDAN SÜRÜLENLER İÇİN GERİ DÖNÜŞ UMUDU
Dikkat çekmek istediğimiz maddelerden ikincisi ise, 5’nci madde.
Deniyor ki, “Tüm Suriyeli mültecilerin, köylerine ve ülkelerine geri dönüşü sağlanacak ve devlet tarafından güvenlikleri temin edilecek.”
Burada bir kaç hatırlatma yapmak gerekiyor.
Suriye iç savaşı sırasında sadece Esad zulmünden kaçanlar olmadı. YPG/PKK’dan kaçan yüzbinlerce insan da evinden, yurdundan oldu.
Türkiye ve komşu ülkelere sığınanların çoğu Esad zulmünden kaçanlardı tamam. Ama neredeyse bir o kadar da YPG/PKK’dan kaçanlar vardı.
Örnek olsun diye söyleyeyim. Suriye’nin kuzeyini DEAŞ terör örgütü bahanesiyle adım adım işgal eden YPG/PKK, kendi gibi düşünmeyen Kürtler dahil, Arapları, Türkmenleri, Yezidileri de topraklarından sürdü.
300 bin Kürt, Kuzey Irak Kürt Bölgesi’ne sığındı. Aynel Arap’tan birkaç gün içinde Türkiye’ye geçen 170 bin Kürdün çoğu geri dönemedi.
Şimdi bu anlaşma ile hem Suriye dışına gidenlerin… Hem de Suriye içinde yerlerinden, yurtlarından edilenlerin geri dönmesi devletin garantisi altına alınıyor.
Şöyle düşünelim. Afrin çoğunluğu Kürtlerden oluşan bir şehirdi. Şimdi demokrafisi değişti. Tıpkı Rakka gibi. Rakka da çoğunluğu Araplardan oluşan bir şehirdi şimdi demokrafisi tamamen değişti.
DSG ile yapılan anlaşma hayata geçerse, hem ülke içinde bir yer değiştirme olacak hem ülke dışındakilerin evlerine dönmesinin önü açılmış olacak.
BÖLÜNME ÇAĞRISI YAPANLARA KARŞI ÇIKILACAK
Şam ile SDG’nin yaptığı anlaşmanın bir maddesi de var ki, yine Türkiye’nin tezleriyle örtüşüyor.
O da şudur: Deniyor ki, “Bölünme çağrılarına, nefret söylemine ve Suriye toplumunun tüm bileşenleri arasında fitne çıkartma girimlerine karşı çıkılacak.”
Yani?
Bu maddenin hayata geçmesiyle birlikte, Türkiye’nin başından bu yana tezi olan “Suriye’nin toprak bütünlüğü”ne karşı gelişecek her türlü fiil ve eyleme karşı birlikte mücadele edilecek. Lazkiye’deki eski rejim artıklarının çıkartmak istediği fitne fücur işlerine, yine İdlip’teki vatandaşların aşırılıklarına karşı birlikte mücadele edilecek.
***
Toparlayalım ve bitirelim.
Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyindeki yapı ile ilgili tezi açıktı.
Uluslararası teröristler, Suriye’yi terk edecek.
Terör örgütünün üst düzey yöneticileri ülkeyi terk edecek.
SDG, silah bırakıp Şam’daki yeni yönetime dahil olacak.
Peki dün akşam saatlerinde gelen anlaşma Türkiye’nin bu tezlerinin tamamını karşılıyor mu?
Hayır ama, çoğunluğunu karşılıyor.
O zaman, sürecin selametle sonuçlanması için Suriye hükümetine destek olmaya devam etmek gerek.
“Terörsüz Türkiye” projesinin bir ayağı olan Suriye meselesinde atılan adımları desteklemek gerek.
Yanılıyor muyuz?
Hasan Öztürk / Haber7
Yorumlar36