“Muhalefet, fitne ateşine odun taşımaktan vazgeçmelidir!”
- GİRİŞ13.03.2025 09:02
- GÜNCELLEME13.03.2025 09:06
Başlıktaki ifade, bir süreden beridir Suriye’deki gelişmeleri gerekçe gösterip Türkiye’nin birinci sınıf vatandaşları olan Alevileri kışkırtmaya yönelik çabalara girişen özellikle de bazı CHP’lilere gönderme yapan Sayın cumhurbaşkanına ait…
Başını, Mersin milletvekili Ali Mahir Başarır’ın çektiği bazı CHP’liler son dönemlerde toplumu birbirine düşürmek için adeta canhıraş bir şekilde çabalıyorlar.
Gerekçe ise Suriye’nin Lazkiye ve Tartus bölgelerindeki kalkışma süreçlerinde yaşananlar…
Bunlara göre bu bölgede katliam yaşanıyor ve buradaki gelişmelere herkesin müdahil olması gerek…
“Nasıl yani?..” dediğinizi duyar gibiyim…
Evet, gerçekten de ‘nasıl yani?..’
Daha dün denecek bir geçmişte, ‘Suriyelilerden bize ne’ diyen Ali Mahir Başarır değil miydi sahi?..
Çıktığı bir televizyon programında Suriyelilerin mutlaka gönderilmesini ve onlara yapılan insani yardımın durdurulmasını isteyen Başarır, her vesile ile Suriyelilere ağzı dolusu nefret kusan kişiydi…
Şu cümle de olduğu gibi kendisine ait…
“Suriye’de savaşa komando marşı söyleyen TÜGVA’cılar gitsin. Başkomutanları da Bilal Erdoğan olsun!”
Peki, ne değişti de aynı Ali Mahir, “Suriye’de yaşanan Alevi katliamına dur demek için Hatay Arsuz’dayız” diyecek duruma geldi?..
Kaldı ki, Suriye’de katliam filan yok…
Hele Alevi hiç yok!..
Nusayrilik ve Alevilik meselesine dair kısa bir değerlendirmeyi aşağıda yapacağım ama ondan öncesinde Suriye’deki Nusayrilerin ve diğer inanç gruplarının topluca yaptıkları açıklamalara dikkat çekmek istiyorum.
İran’ın ve İsrail’in kışkırtmasıyla Nusayri kökenli kimi teröristler Lazkiye’de bir kalkışma başlattı.
Bu hainane gelişme üzerine önce Hristiyan kiliselerinin ruhani liderliği bir açıklama yaparak, sosyal medyadaki yalanlara inanılmamasını istediler ve Suriye hükumetine güvendiklerini deklere ettiler.
Ardından Nusayri şeyhleri benzer bir açıklama yaptı.
Yayınladıkları ortak bildiriye; Kur’an-ı Kerim’deki fitne ayetiyle başlayan bu kanaat önderleri, Nusayrilerden, Suriye’nin meşru güvenlik güçlerine yardımcı olmalarını ve silahlarını onlara teslim etmelerini istiyor ve isyana liderlik edenlerin kendileri ile hiç bir alakalarının olmadığını özellikle belirtiyorlar.
Sonrasında Dürziler ve diğer gruplar da benzer açıklamalar yaptılar…
Yaşananların özeti böyle…
Beli bir yeri merkez seçip oradan kalkışmaya girişen grupların arkasında hiç şüphesiz İran ve İsrail var…
İran, artık bundan böyle Suriye’de borusunun ötmeyeceğini bildiği için fitneye dair bildiği ne kadar ahlaksızlık varsa ortaya döküyor…
İsrail ise, Suriye’de işbirlikçi bir rejim olmayacağından ötürü kelimenin tam manasıyla kapana kısalacağı için varını yoğunu ortaya koyuyor.
Evet, bütün bunların gerçekleşmesinin arka planında ise Türkiye’nin, bölgede hâkim güç olmasından ötürü değişen dünya dengelerinin ürettiği sonuçlar var.
Tamam, İsrail’i, İran’ı Rusya’yı ve Amerika’yı anlıyoruz da, CHP’ye ve diğer muhaliflere ne oluyor?
Bu telaşları ne için?
Bölgedeki tüm grupların açık açık söyledikleri gibi ortada, bırakın katliamı, kalkışmada bulunanların bile infaz edilmeden yargıya götürüldüğü gerçeği varken, sanki Suriye’de kıyamet kopuyormuş gibi fitne ateşine odun taşıyan CHP’liler, tam olarak neden rahatsız?
Nusayri Esad diktası 14 milyon Suriyeliyi evlerinden ederken, yüzbinlerce vatandaşını kimyasal silahlarla, varil bombalarıyla katlederken, rejim hapishanelerinde Nazileri aratmayacak insanlık suçları işlenirken neredeydiler acaba?
Sahi “Ne işimiz var Suriye'de? Bize ne Suriye'den?” diyenler bunlar değil miydi?
Ne zaman ki dikta kalıntıları güvenlik güçlerine saldırıp isyan çıkarmaya, terör estirmeye başladı, bu efendilerin insaniyet damarı kabardı öyle mi?
Hayatları yalan ve fitne üzerine kurulu bunların.
Çok değil daha bir ay önce, Bolu’daki Suriyelilere hukuksuz olarak zulüm yaptığını açık açık ifade eden Bolu belediye başkanı bile Suriye’deki gelişmeler üzerine küfürler ederek açıklama yaptı ki, insanın nutku tutuluyor doğrusu…
Gelelim Nusayrilik ve Alevilik meselesine…
İddia edildiği gibi Nusayriler ile Türkiye’deki Aleviler arasında gerçek bir benzerlik kesinlikle söz konusu değildir.
Nusayrilik, itikat olarak İslâm’dan ziyade Hristiyanlığa benzer.
Hz. Ali’nin Tanrı olduğuna iman eden bu anlayış, her ne kadar Kur’an’ı ve Hz. Muhammed’i kabul ediyor olsa bile netice itibariyle bir şahsı (Hz. Ali) Tanrı sayarak bütünüyle İslâm akidesinin dışına çıkmıştır.
Çok fazla teknik detaya girmeden bu yapıya dair şu bilgileri sıralayalım.
Nusayrilerin ana kitabı Hasîbî tarafından kaleme alındığı bilinen ve on altı ‘sure’den meydana gelen Kitâbü’l-Mecmû’dur.
Eserin “Şehadet” adını taşıyan on birinci suresinde yer alan; “Ben şehadet ederim ki Ali b. Ebû Tâlib’den başka ilâh, Muhammed Mahmûd’dan başka hicâb, Selmân-ı Fârisî’den başka bab yoktur” biçimindeki şehadet Nusayriliğin temel inancını özetlemektedir.
Esasen Nusayrilik için ‘Arap Aleviliği’ denilmesini 1920 yılında Fransızlar talep etmiş ve böylelikle literatüre bu tarihten sonra mezkûr isimle girmiştir.
Türkiye’deki Alevi inancının, bahsini ettiğimiz bu İslâm dışı mezheple uzaktan yakından bir ilgisinin olmadığı açık...
Alevileri, siyasi bir hesaplaşmaya alet etmeye çalışan şer güçlerin kötülüğünden korumak için bu tarihi hakikati çok sarih bir biçimde ortaya koymak, hepimiz için bir vazife olsa gerektir. Şeytani güçlerin bölgeyi karıştırma projesinin önüne de ancak bu vazifeyi bihakkın ifa ederek geçebiliriz.
Bu tespiti yaparken Nusayrileri dışlıyor değilim.
Allah’ın, inanç noktasında hür bıraktığı insanlara, “neden öyle iman ediyorsun” demek bize düşmez. Herkes “Lekum dinukum veliyedin” sırrınca dilediği gibi iman edebilir ama gerçekleri de açıkça ortaya koymak şarttır.
Netice itibariyle, Türkiye’deki “Alevi katliamı yapılıyor” yalanına sarılıp ortalığı yangın yerine çevirmek isteyenler, açık söylemek gerekirse İran ve İsrail hesabına çalışmaktadırlar.
Bu yüzden Sayın cumhurbaşkanı bunları “fitne ateşine odun taşımamaya” davet ediyor.
Peki, bunu dinlerler mi?
Bence kesinlikle hayır!
Oyunları bozulduğu için seslerini keserler ama buldukları ilk fırsatta yine kaldıkları yerden devam ederler.
Keşke tersi olsa da bizi yanıltsalar…
Yorumlar75