İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin 2025 yılı bütçesi 564 milyar lirayı buluyor.

Bakanlıkların büyük bölümünün bütçesinden daha fazla bir miktara tekabül eden bu kaynak, İBB’nin, Ekrem İmamoğlu’nun ürettiği ve kullandığı bir kaynak değil.

Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın toplanan vergilerden oluşan büyükşehir payları ve İller Bankası’ndan giden kaynaklar, yani merkezi bütçeden aktarılan paralar, İBB bütçesinin takriben %92’sini oluşturuyor.

Bu da demek oluyor ki, İstanbul Belediyesine merkezi bütçeden aktarılan kaynaklarda, sadece İstanbulluların değil, bu ülkede yaşayıp da vergi mükellefi olan, tüyü bitmiş ya da bitmemiş yetimler de dahil herkesin hakkı var.

İstanbul Başsavcılığının yürüttüğü soruşturmada ortalığa saçılan iddialar doğru ise eğer, bu iddialar delilleriyle birlikte mahkemeler tarafından tescil edilirse eğer, İBB ekseninde tam bir soygun düzeninin kurulduğu gibi çok vahim bir gerçekle karşı karşıya kalacağız demektir.

GELELİM SİYASİ BOYUTLARINA…

Ekrem İmamoğlu, yolsuzluk soruşturmasına konu olan eylemleriyle alakalı olarak, ne yaptığının da, yaptıklarının savcılar tarafından nasıl tespit edildiğinin de farkındaydı.

Ocak ayında Beşiktaş Belediyesi’ne yapılan yolsuzluk operasyonu olduğunda, en öne çıkıp, bu işin kendisine uzanabileceğine dair açıklamalar yaptı.

O andan itibaren, CHP üzerindeki ağırlığını kullanarak ‘erken adaylık ilanı’ ile bu dalganın sertleşerek kendisine kadar gelmesini engellemek istedi.

CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı olma hüviyetini hukuken olmasa bile, siyaseten elde etmesi halinde, bu sıfatın kendisini yürüyen soruşturmalara karşı korunaklı hale getireceğini hesap etti.

Bir tür güvenlik şemsiyesi olarak kullanmak istedi bu sıfatı yani.

Şöyle azıcık düşününce, İBB’deki yolsuzluk düzenine CHP kurumsal kimliğini de alet etmekten başka bir anlamı yoktu tabi bu davranışın.

Zaten kendisi ilk andan itibaren ne diploma konusunda ne de, yolsuzluk iddialarıyla ilgili kişisel bir izahat çabasına girişmek yerine, (Belki de her iki konuda da mızrak çuvala sığmayacağı için açıklayamayacağının farkındalığıyla), salt siyasi operasyon algısı üzerinden karşılık verdi bu sürece.

ALİ MAHİR BAŞARIR DEMİŞTİ Kİ…

Halen CHP Meclis Grup Başkanvekilliği görevini yürüten en son milletvekillerine Meclis Genel Kurulu’nda kolonya fırlatarak gündem olan, Ekrem İmamoğlu’nun başına gelenlerle alakalı kendisine ‘En Öfkeli CHP’li” süsü veren Ali Mahir Başarır geçen sene Mayıs ayında yaptığı bir açıklama ile başka bir şekilde gündem olmuştu.

Sözcü Tv’de katıldığı bir programda Özgür Özel’in Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu’na göre Erdoğan karşısında daha zorlu bir rakip olacağını dile getiren Başarır, bu sözlerini, “Ben yerinde olsam, Özgür Özel’le yarışmak istemem” ifadeleriyle süslemişti.

Tabi bu sözler üzerine İmamoğlu cephesi hemen kıyameti koparmış, “Özgür Özel sahneye sürüldü, yeni Tuncay Özkan’lar hayırlı olsun” biçiminde yayınla yapılmıştı.

ÖZEL BASKIN KURULTAY KARARIYLA CHP’YE AĞIRLIĞINI KOYMAK İSTİYOR

İBB soruşturmasıyla ilgili gündemin tam ortasında dün akşam saatleri yaklaşırken, yeni bir bomba haber son dakika olarak karşımıza çıktı.

CHP Genel Başkanı Özel, parti tüzüğünün verdiği yetkiyi kullandığını ifade ederek CHP’yi 15 gün sonra olağanüstü kurultaya taşıma kararı aldı.

Özel, bunun gerekçesini de herkesin tahmin edeceği üzere, “Kayyım girişimlerinin önünü kestiğimizi tüm Türkiye’ye ilan ederiz” sözleriyle izah etti.

Kasım 2023’te yapılan ve İmamoğlu/Özel ittifakının Kemal Kılıçdaroğlu’na karşı galip geldiği kurultayla alakalı şaibe iddialarının yargıya taşındığı ve yargı çevrelerden yüzlerce delegenin menfaat karşılığı İmamoğlu ve ekibinin işareti doğrultusunda oy kullandığı iddialarının ayyuka çıktığı bir anda, bu sürpriz çıkış yaptı Özel.

Sürpriz ama arkasında bana kalırsa gayet akıllıca düşünülmüş bir strateji olduğu belli olan bir karar.

Özel, bu kararıyla şaibelerle anılan 2023 Kasım kurultayı ile ilgili hem tartışmaları, hem de  muhtemel yargı kararlarını önleyebilecek bir adım atmış oldu.

Ki, parti içinde İmamoğlu cephesi dahil, buna itiraz edebilecek bir kişi ya da grubun olması pek beklenebilir bir şey değil.

Olağanüstü şartlarda yapılacak olması, Özel’e ayrıyeten bir şans artırıcı avantaj da sağlayacaktır.

Tabi CHP’nin sürprizler partisi olduğu da unutulmamalı.

Diyelim son günlerde konuşulduğu gibi delegeler üzerinde hala nüfuzu bulunan Kemal Kılıçdaroğlu ekibinin çıkaracağı bir genel başkan adayı, mesela Oğuz Kaan Salıcı gibi birisi aday olur, delegenden teveccüh görürse, Kasım 2023’te Kılıçdaroğlu’nun yaşadığı şokun bir benzerini bu defa Özel yaşar mı diye de sormadan edemiyoruz.

ÖZEL KAZANIRSA CHP GENEL BAŞKANLIK KOLTUĞUNA ‘İYİCE YERLEŞEBİLİR’

Şimdi bütün bunların üzerine, resmi tamamlayacak olan anekdota sıra geldi.

Geçen sene 23 Nisan’da CHP Genel Başkanlığı koltuğuna Özel’in yerine oturan ilkokul çocuğuna Özel’in yaptığı tembih…

Dikkatimizi çekmiş ve bu köşede o dönem aktarmıştık.

Tam anlamıyla kendisinin iç sesini yansıtıyor gibiydi o tembih.

"İsterseniz sırtınızı dayayın. Bu koltuktan iyice yerleşmezsen kaldırabilirler"

6 Nisan kurultayını kaybederse yapabileceği bir şey olmaz, CHP’nin mütekait genel başkanları arasına onun da adı yazılır.

Ama eğer kazanıp güven tazelerse, Özel’in CHP Genel Başkanlık koltuğuna iyice yerleştiği bir dönemin kapıları açılabilir.

Üstelik İmamoğlu vesayetinden de kurtulmuş bir şekilde.

Öyle olursa, “Özgür Özel bu işi biliyor” dedirtir kendisine.

Mehmet Acet / Haber7